Alim
Yoksulluk ve çaresi
Zengin toplulukların ve fertlerin, başkalarının giderek daha da yoksullaşmaları pahasına servetlerini arttırmaya devam etmeleri vicdanlarını sızlatmıyorsa Allah onlardan bunun hesabını soracaktır. “Ben O'na inanmıyorum ki..." diyenler de öte dünyadan önce burada, ya yoksullar eliyle veya başka yollardan cezâlarını çekebileceklerini unutmasınlar.
Hayrettin Karaman - Yeni Åžafak
En tartışılmaz insan hakkı yaşama hakkıdır; yaşama hakkından maksat yarı aç yarı tok sürünmek değildir, tabîi ihtiyaçlarını gidererek yaşamaktır. Bugün dünya üzerinde yaşayan insanların; inançları, dünya görüşleri ne olursa olsun bütün insanlar için böyle bir yaşama imkânını sağlamak ödevleri vardır ve bu her şeyden önce bir insanlık ödevidir. Ödevin ihmâl edilmesi, umursanmaması, bu yüzden milyarlarca insanın yarı aç ve ihtiyaç içinde yaşamaya mahkûm olmaları, namus ve özgürlüklerinden feragat etmek mecbûriyetinde kalmaları bir insanlık suçudur.
Zengin toplulukların ve fertlerin, baÅŸkalarının giderek daha da yoksullaÅŸmaları pahasına servetlerini arttırmaya devam etmeleri vicdanlarını sızlatmıyorsa Allah onlardan bunun hesabını soracaktır. “Ben O'na inanmıyorum ki..." diyenler de öte dünyadan önce burada, ya yoksullar eliyle veya baÅŸka yollardan cezâlarını çekebileceklerini unutmasınlar.
Ä°slâm ilk günlerinden itibaren yoksulluk meselesi ile ilgilenmiÅŸ, mensuplarına, yoksulların durumlarını iyileÅŸtirmek üzere kimi mecbûrî, kimi ihtiyarî bir çok ödev vermiÅŸ, yol göstermiÅŸtir. Zenginlerin muhtaç akrabaya bakma (nafaka) mecbûriyeti, komÅŸu hakkı, devam eden hayırlar (sadaka-i câriye, bu çerçevede vakıf kurumu), zekât, fitre, kurban, yoksulluk maaşı (son kapı olarak devlet yardımı) bu yolların ve ödevlerin baÅŸlıcalarıdır. Bu konuda genel Ä°slâmî ölçü ÅŸudur: “Muhtaç olanların, kime ait olursa olsun ihtiyaçtan fazla malda hakları vardır; servet belli ellerde toplanmamalıdır, her ÅŸahıs için ekonomik olarak da fırsat eÅŸitliÄŸi bulunmalıdır. Sebebi ne olursa olsun yoksulluk, yaÅŸama hakkını temin edecek ölçüde yardım sebebidir" (Zâriyât: 51/19; Me'âric: 70/25; Tevbe: 9/60; HaÅŸr: 59/7).
Eğer belirlenmiş ölçüde zekât ödendiğinde yoksulluk derdine çare bulunuyor; yani temel ihtiyaçlar karşılanıyorsa zenginlerden, bu maksatla başka bir şey istenmez, ama zekât ödendiği halde ihtiyaç devam ediyorsa kırkta bir ile yetinilemez; çünkü farz olan yalnızca belli malın, belli şartlarda kırkta birini vermek değildir, yaşama hakkının gerçekleşebilmesi için gerekli bulunan mâlî yardımın yapılmasıdır.
İhtiyacından fazlasına sahip olanlar, ona hayati derecede muhtaç olanlara yardım etmiyorlarsa devlet probleme el atmakla ve var olandan alıp yokluk içinde olana ulaştırmak için gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür.
Henüz yorum yapılmamış.