Coğrafyamız
'Temel hedef, İhvan'ın tamamen bölgeden sökülüp atılması'
SETA Dış Politika Araştırmacısı Acun, Katar konusundaki gelişmelere ilişkin, "Temel hedef, İhvan'ın bölgeden sökülüp atılması. Türkiye'nin izole edilmesi ve İran'a karşı yapılacak hamleler." dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, "Burada temel hedef, İhvan'ın tamamen bölgeden sökülüp atılması. Hamas'ın tamamen etkisizleştirilmesi, mümkünse Gazze'nin kontrolünün tekrardan Fetih hareketinin kontrolüne geçirilmesi. Türkiye'nin izole edilmesi ve İran'a karşı yapılacak hamleler." dedi.
Acun, 21 Mayıs'ta Suudi Arabistan'ın baÅŸkenti Riyad'da ABD BaÅŸkanı Donald Trump'ın da katıldığı bir uluslararası toplantıyı hatırlatarak, "Riyad zirvesinden sonra bazı geliÅŸmeler yaÅŸandı.Öncelikle Katar resmi haber ajansının hacklenmesi ve Katar Emiri aÄŸzından bazı sahte mülakatların buraya servis edilmesiyle baÅŸlayan bir medya kampanyası vardı. Bunun arkasında BirleÅŸik Arap Emirlikleri'nin olduÄŸu anlaşılıyordu. Katar’a yönelik adeta bir linç kampanyası baÅŸlatmışlardı. Nihayetinde tam bir tecride ÅŸu anda dönüşmüş durumda." deÄŸerlendirmesini yaptı.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin bölgesel vizyonları, Trump yönetimi ve İsrail ile oluşturdukları eksenin Katar'a karşı bir hamle yaptığını iddia eden Acun, şöyle konuştu:
"Filistin meselesi, Hamas'ın durumu, Müslüman KardeÅŸler ve Katar'ın Türkiye ile çok yakın iliÅŸkileri bir ÅŸekilde bu ekseni rahatsız eden unsurlardı. Bu anlamda yine Ä°ran meselesi önemli, Riyad zirvesinde Körfez ülkeleri Ä°ran’ı tam anlamıyla izolasyon ve tecrit altına alma kararı almışlardı. Ama Katar'ın bu eksenin dışında kaldığı görünüyordu. Katar, Riyad Zirvesi'ne görüntü itibariyle katılmıştı. Emir ile Kral Selman arasında yakın bir iliÅŸki görünmekteydi ama arka planda bu mücadeleler devam etmekteydi. Körfez ülkeleri, özellikle Suudi Arabistan ve Trump yönetimiyle iliÅŸkilerini tekrardan saÄŸlamlaÅŸtırıp kendilerini garanti altına aldıklarını hissettikleri bir anda düğmeye bastılar ve Katar’a yönelik bir operasyon gerçekleÅŸtirdiler. Buna Mısır gibi Yemen gibi kendi güdümlerinde olanlar, bu hamleye katılmış oldular."
SETA Dış Politika AraÅŸtırmacısı Can Acun, Suudi Arabistan ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri'nin, Katar’ı tamamen boyunduruk altına almak ve kendi eksenlerine dahil etmek istediklerini savunarak, ÅŸunları söyledi:
"Bölgede Katar'ın deÄŸiÅŸimini destekleyen vizyonu bir kenara bırakarak, kendileriyle birlikte mutlak anlamda hareket etmesini istiyorlar. Türkiye’yle bu kadar yakın iliÅŸki kurmasından ve özellikle Türkiye'nin Katar'da bir askeri üs kurmasından da bu eksen, ciddi anlamda rahatsızdı. Yine Katar’ın, Hamas’la olan iliÅŸkisini ve desteÄŸini tamamen bitirmesini, Yemen’de ve diÄŸer bölge meselelerinde kendileriyle paralel hareket etmesini istiyorlar. Dolayısıyla bu anlamda bir hamle gerçekleÅŸtirmiÅŸ durumdalar."
Acun, Katar'a yönelik bu hamlenin Türkiye'yi rahatsız edebileceÄŸini dile getirerek, Katar'ın Türkiye’nin en önemli müttefiklerinden biri olduÄŸunu söyledi. Acun, bölge vizyonu ile karşılıklı iliÅŸkiler açısından iki ülkenin yakınlığına dikkati çekti.
"Katar'a karşı yapılan hamlenin üç hedefi var"
Türkiye'nin son dönemde Suudi Arabistan’la da iliÅŸkilerinde bir normalleÅŸme süreci yaÅŸandığını ifade eden Can Acun, Türkiye'nin doÄŸrudan veya baÅŸka bir sebeple Suudi Arabistan ve diÄŸer körfez ülkelerini karşısına alacağını zannetmediÄŸini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama daha dengeli bir ÅŸekilde yaklaÅŸarak ve Katar’la olan iyi iliÅŸkilerini devam ettirerek mümkünse bir ara bulucu rolü oynamaya çalışabilir. Ä°ran ise bu meseleden en fazla karlı çıkan ülke konumunda. Aslında körfez ülkeleri böyle hamle yaparak, Katar’ı daha fazla Ä°ran’a itmiÅŸ oluyorlar. Jeopolitik açıdan meseleye baktığımızda Katar’ın kuzeye doÄŸru açılabilmesi Türkiye ve Avrupa’ya açılabilmesi için Ä°ran’ın hava sahasına ihtiyacı olduÄŸu görülüyor. Nitekim Ä°ran ve Ä°ran güdümünde hareket eden ülkeler de bu anlamda Katar’a yönelik açıklama yapmaya baÅŸladılar. Bu durumu Katar’ın kendilerine yaklaÅŸması için bir fırsat olarak gördüklerini ÅŸu an da görüyoruz."
SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Katar'a yönelik bu diplomatik yaptırımın ne anlama geldiğini konusunda ise şunları kaydetti:
"Burada temel hedef ÅŸu; Ä°hvan'ın tamamen bölgeden sökülüp atılması. Ä°ki, Hamas'ın tamamen etkisizleÅŸtirilmesi. Mümkünse Gazze’nin kontrolünün tekrardan Fetih hareketinin kontrolüne geçirilmesi. Türkiye’nin izole edilmesi ve Ä°ran’a karşı yapılacak hamleler. Suriye meselesi de burada önemli aslında. Suudi Arabistan, Suriye’de artık önemli bir aktör konumunda deÄŸildi. Ama Katar’ın bir ÅŸekilde elimine edilme çabası, Katar’ın ve Türkiye’nin desteklediÄŸi Suriyeli muhalifleri de daha zayıflatacak bir rol oynayabilir diye düşünüyorum. Ama tabii Katar’ın bu hamleye karşı ne yapacağı nasıl bir siyaset izleyeceÄŸi de burada önemli."
"Ortadoğu, ulus aşırılık ya da küreselleşme olgularını yanlış anlamış bir coğrafya"
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Yemen'in, Katar ile diplomatik ilişkilerini sonlandırmasına ilişkin, "Yeni dönemde Ortadoğu devletleri, ulus aşırı hareketlerin finansmanını sağlayan Katar'a karşı bir cephe alma pozisyonuna girdiler. Yeni dönem Ortadoğu politikası da böyle şekillenecek." dedi.
Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Yemen'in Katar ile diplomatik ilişkilerini kesmesini yorumlayan uzmanlar, Ortadoğu'da yeni bir dönemin başladığını belirtiyor.
Özpek, Ortadoğu'daki çatışma hattının artık değişmek üzere olduğunu, mezhep temelli çatışma hattının, artık daha farklı bir temele oturmasının söz konusu olduğunu söyledi.
Ortadoğu devletlerinin ulus aşırı hareketlerin finansmanını sağlayan Katar'a karşı bir cephe alma pozisyonuna girdiğini anlatan Özpek, şöyle konuştu:
"Ortadoğu, ulus aşırılık ya da küreselleşme dediğimiz olguları son derece yanlış anlamış bir coğrafya. Burada murat edilen, rahat ekonomik işlemlerin yapılması ve bir iş birliğinin üretilmesi ama Oratadoğu coğrafyasına geldiğimiz zaman, ulus aşırılık kavramı çatışmaya hizmet etmekten başka bir işe yaramadı. Kimlik dediğimiz olgu, Suriye'deki çatışmaların ana eksenini belirledi. Ulus aşırı sermaye dediğimiz konu, savaşın finansmanında kullanıldı. Son derece kirli bir sermaye dolaştı Ortadoğu'da. Dolayısıyla, ulus aşırılık aşınması olgusu, Ortadoğu'daki sorunların temelini oluşturuyor. Bu ulus aşırı bağlar, mesela Mısır'daki Müslüman Kardeşler hareketine destek verme ya da Türkiye'deki iç siyasete müdahil olma, Suriye meselesine müdahil olma gibi tutkuların kaynak ülkelerinden birisi de Katar oldu. Yeni dönemde Ortadoğu devletleri, ulus aşırı hareketlerin finansmanını sağlayan Katar'a karşı bir cephe alma pozisyonuna girdiler. Yeni dönem Ortadoğu politikası da böyle şekillenecek."
kaynak: AA
Henüz yorum yapılmamış.