Sosyal Medya

Kürsü

'Seversen olayım yârin İstanbul!'

'Geleni içine çekiyor, öğütüyor, bırakmıyor İstanbul. Burada herkes kendi ihtiyacına göre bir kucak buluyor. Evet ülke bile değil artık İstanbul. Hicret ile geldiğin yerde dahi yine kendi memleketinde olduğun yer!' Leyla İpekçi / Yeni Şafak



Terörün hedefi sivillerin kanını dökmek suretiyle ÅŸehirlerde dehÅŸet yaratmak. Evet terör ÅŸehirle özdeÅŸ bir kavram bugünün dünyasında. Ama terör Ä°stanbul gibi bir ÅŸehirden hiç uzaklaÅŸmış olmasa da, onu bir türlü rehin alamadı, alamıyor. 

GeçtiÄŸimiz günlerde CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan fetih yıldönümü vesilesiyle söyledi. Åžairlerin en güzel ÅŸiirlerini; romancı, hikâyeci ve denemecilerin en güzel eserlerini Ä°stanbul’a adadığına, mimarlarımızın en güzel projelerini bu ÅŸehir için çizip mühendislerin en güzel tekniklerini bu ÅŸehir için geliÅŸtirdiÄŸine iÅŸaret etti.

Aşık Veysel’in “seversen olayım yârin Ä°stanbul” dizesini hatırlatarak“ Ä°ÅŸte bizim de bu ÅŸehri sevmemiz yetmiyor, kedimizi de ona sevdirmemiz gerekiyor” dedi. “Buradaki arkadaÅŸlarımız için kendilerini Ä°stanbul’a sevdirmenin yolu, ona en iyi hizmeti vermekten geçiyor.” Acizane ÅŸimdi onu yazmak da mini bir hizmet olsun Ä°stanbul’a. Bu Ramazan vakti.

***

Yahya Kemal’dan, HaÅŸim’den, Tanpınar’dan veya daha önceki kuÅŸakların Ä°stanbul sanatından söz açıldığında aynı ÅŸeyi düşünüyorum: Ä°stanbul saatlerle deÄŸiÅŸirken, en çaÄŸdaÅŸ sanatçının anlattığı Ä°stanbul bile onun bugününü karşılamıyor çoktandır. “Artık o sanatçıların Ä°stanbulu yok ki, elbirliÄŸiyle bitirdik” diyeceksiniz. Ama Ä°stanbul buna raÄŸmen bitmiyor.

Bu hızlı deÄŸiÅŸim, bu dinamizm Ä°stanbul’un kuÅŸatıcı ruhunu oluÅŸturuyor. Benim gibi burada doÄŸup yaÅŸamakta olan elli yaşına gelmiÅŸ biri için bu deÄŸiÅŸimi algılamak binlerce sayfalık bir serüvene bedel. Ä°nsanın memleketinde dal budak salması ne demek? EÄŸer bu memleket Ä°stanbul ise bizzat deÄŸiÅŸim demek.

Siz duruyorsunuz Ä°stanbul’da, her ÅŸey geliyor, geçiyor, kalıyor, gidiyor, dönüyor, dönüşüyor. Böylelikle bir baÅŸka yere gitmenize gerek kalmayacak kadar ayağınıza gelmiÅŸ oluyor deÄŸiÅŸim. Çoktandır ÅŸehir deÄŸil burası. Ãœlke de denilemez. Kendinden menkul bir diyar.

Eskiden gecekonduculuk ve rant tartışmaları yapardık, ÅŸimdilerde kentsel dönüşüm ve rant tartışmaları aldı yerini. Ä°stanbul’a gelen vurdu, giden vurdu, bir vakitler taşı toprağı altındı. Åžimdi ne taşı ne toprağı kaldı. Ama hala altın! Ä°ÅŸte bu Ä°stanbul’un sırrı. Kimse tarafından tam olarak çözülemeyen.

Ne kadar çarpık yapılaşırsanız yapılaşın, ne kadar betona asfalta yenik düşerseniz düşün, ne kadar karmaşanın merkezinde olursanız olun, İstanbul için birbirinden doğru ne kadar olumsuz umutsuz cümle kurarsanız kurun. Sizi ters köşeye yatıracak bir sürprizi vardır.

Rant ve talan ehlinin elinde rehin düşmüş bir ÅŸehir olarak bahsedilen Ä°stanbul’a bir yabancı tanıdığımız geldiÄŸinde hayran kaldı daha yeni. Avrasya tünelinden geçerken, Sultan Selim köprüsünden ya da Marmaray’dan geçerken ellerini açmış dua eden yolcular görürsünüz nitekim. Ä°stanbul celali ve cemali kendinde toplamıştır.

Geçen gün yeni mezun olmuÅŸ doÄŸulu iki okurla sohbet ediyorduk. “Ä°stanbul’da kalacağız” diyorlardı. “Ne yapıp edip kalacağız. Burada müthiÅŸ bir özgürlük var. Kendimizi buluyoruz.” Yüzlerine baktım. Kim bilir ne zorluklarla tutunmaya çalışıyorlardı burada.

Geleni içine çekiyor, öğütüyor, bırakmıyor İstanbul. Burada herkes kendi ihtiyacına göre bir kucak buluyor. Evet ülke bile değil artık İstanbul. Hicret ile geldiğin yerde dahi yine kendi memleketinde olduğun yer!

Anadolu ve Avrupa yakası gibi, gökdelenleriyle klasik mimarisi gibi, eskiyle yeniyi, dostla düşmanı, yerliyle yabancıyı, doÄŸuluyla batılıyı ÅŸehirliyle taÅŸralıyı bütün ikilikleriyle, zıtlıklarıyla kendinde topluyor. Tam bir tevhid mahalli. Zamanları, mekanları, iliÅŸkileri, çeliÅŸkileriyle devam ediÅŸin, hiç bitmeyiÅŸin simgesi. Gönül  Ä°stanbul. Evden çıktığında da eve çıktığın.

Ayıran ne varsa birleÅŸtirici oluyor Ä°stanbul’da. Zıtlıklar bütünlemeye yarıyor, eksiklikler tamamlanmaya hizmet ediyor. Hiç bitmiyor fetih. Ä°stanbul fetihlerimizin anayurdu. Bitmiyor çünkü sevdikçe geniÅŸleyen gönül o.

***

Ramazan deyince İstanbul geliyor aklıma. Sahil camileri, açık havada kurulan kalabalık iftar sofraları, teravihler ve çay. Diyeceksiniz ki ne çok eleştirecek şeyi var. Sahura dek düzenlenen Ramazan eğlencelerinin, sokak ortasında döndürülen semazenlerin mesela mânâyı boşalttığından mı, dilimizde iftar ve sahurun bir keyif vesilesi olarak kodlanmasına yol açan korkunç pazarlamacı dilden mi şikayet edelim? Hepsine defalarca evet.

Buna raÄŸmen hâlâ Ä°stanbul zevki, Ä°stanbul neÅŸesi Ramazan. Daha yeni avlusuna beton döküldüğü için kıyamet kopardığımız Süleymaniye’nin önündeki meydanda, kuru fasulyecide iftar açarken burayı nasıl sevdiÄŸimizden konuÅŸabiliyoruz. Ya da Ãœsküdar meydanını mahvedecek bir projeye kızarken, kalabalığın karmaÅŸanın ortasında çöküveriyoruz bir banka, ömrümün en etkileyici sala’sını okumaktadır müezzin Ãœsküdar’da. Peki bu nasıl oluyor?

***

Bugün neresini biraz eşeleseniz, elinize şehrin mayasındaki çeşitlilik gelir. Yüzyıllar üst üste yığılmıştır toprak altında. Metro kazılarında hep tarihe takılırsınız. Üstelik bu izler canlıdır. Belli bir toprak parçasında doğmakla, belli bir ırkın kanını taşımakla veya belli bir kültüre sığmakla çoğulcu ve büyük medeniyet olunamayacağının kanıtıdır İstanbul.

Burada her ÅŸey vardır ve tıpkı Aya Sofya’nın o her yerden toplanıp getirilen harcı gibi, bu hep böyle olagelmiÅŸtir ÅŸehrin kaderinde. MuhteÅŸem iç içeliklerimizin ruhu hiç kaybolmaz burada. Aya Sofya’da bin yılı aÅŸan o eski kapının belleÄŸinde her inancın aziziyle velisinin serüveni iç içe geçmiÅŸtir.

Zamansız ve mekansız bırakır sizi insanı Ä°stanbul. Dünyadaki her yerin yerlisi yapar. OrtadoÄŸu ve Anadolu ÅŸehirlerinden de farklıdır bu yönüyle. Hem herkesle ve her ÅŸeyle göz göze gelirsiniz Ä°stanbul’da, hem de ne kadar görmek istiyorsanız o kadar açar size kendini. Ayrılıklar kavuÅŸmaya, sevdalar gurbete, gurbet bir Ramazan pidesi ve ince belli çay bardağına döndürür sizi.

Açtıkça örter Ä°stanbul. Ne kadar teÅŸhir ederse etsin, ne kadar yaÄŸmalatırsa yaÄŸmalatsın, mahremine kimse eriÅŸemiyor. İçi var, içi var Ä°stanbul’un. Suretlerini çıkarıyor içinden, siluet bozuluyor derken bir bakmışız göğe doÄŸru kanatlanıyor manası. Ama hiçbir ÅŸey yok olmaz burada. Ä°stanbul, kimi tenhada, kimi kalabalıkta, kimi taç tepelerde canlı aÅŸk ÅŸahitlerinin, kamillerin nefesidir çünkü.

“Ben Ä°stanbul’u anlatırken aslında Türkiye’yi anlatıyorum” diyen CumhurbaÅŸkanı “Ä°stanbul, Türkiye’nin özetidir” demiÅŸ. Acizane geniÅŸleteyim mânâyı: Ä°stanbul sevenlerin gönlü, yârenlerin özetidir.

Kaynak: Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.