Söz ve Dua
Zekât Yarını Hesaba Katmaktır
Mülkün bir emanet olduğu bilinci ile hareket eden bizler, mülkü mutlaklaştıran Kapitalizm'den, mülkü kamusallaştıran Komünizm'den ve mülkü günah sayan bir Mistitizm'den beriyiz.
Ramazan Kayan - MÄ°LAT
Mülkün sahibinin bizi mülk ile sınadığının farkındayız.
Mülkün bir emanet olduğu bilinci ile hareket eden bizler, mülkü mutlaklaştıran Kapitalizm'den, mülkü kamusallaştıran Komünizm'den ve mülkü günah sayan bir Mistitizm'den beriyiz.
Allah'ın mutlak malikiyeti karşısında haddimizi biliriz. Aczimizi ve fakrımızı itiraf ederiz. Ekonomi de ‘'Mülk Allah'ındır'' ilkesi ile hareket ederiz. Böyle olduÄŸu içindir ki, yüzümüz mala mülke deÄŸil, Malikel- mülke yöneliktir.
Servete sahip olsak da servete ait olmadığımızı biliriz…
Çünkü serveti imanımıza ÅŸahit kılma mecburiyetimiz var… Sadakalarımızla sürekli ‘Mülkün Sahibi' ne sadakatımızı sunmamız gerekiyor. .. Yoksa servet sınavını nasıl verebiliriz?
KuÅŸkusuz servet emanettir.
Kendimizden bilirsek Karun kompleksi ile şımarır ve ÅŸaşırırız…
Ä°ÅŸte o zaman vermemiz gerekeni veremeyiz…
Allah için vermenin adına İnfak diyoruz. .. Bunun farz olanına Zekât denir.
Allah için verebiliyorsak bu Allah'a olan güvenin göstergesidir. Bir anlamda infak imanın ispatıdır, diyebiliriz…
Vermek müminin aziz ve asli vasfı… Vermek el iÅŸi deÄŸil, gönül, güven ve iman iÅŸi…
Verdiklerimiz bizimdir, vermediklerimiz ise mirasçılarımızındır…
Verince kime veriyoruz? Bire yedi yüz verene veriyoruz, farkında mıyız? Kulaklarımız duyuyor, kalbimiz yatışıyor mu?
Aslında veren de Allah, verdiren de…
Bize veren ve bize verebilmeyi nasip edene şükür borçluyuz…
KuÅŸkusuz verenin vaadi haktır… Nasıl vermemezlik edebiliriz ki?
Allah yolundan malını esirgeyen, malın esiri olmaz mı?
Marifet, servetin kölesi deÄŸil, efendisi olabilmektir…
Allah malı yığanı sevmiyor… Serveti kendinden bilenleri beÄŸenmiyor…
Kazanmak arzusu ve kaybetmek korkusu insanı acımasız yapıyor.
Ä°nfak kendini aÅŸmaktır, açmaktır… Kendisi için deÄŸil, baÅŸkası için yaÅŸama erdemini kuÅŸanmaktır…
Ä°nfak Allah adına olacaksa anlamlıdır, gerisi aldanış ve aldatıştır…
Allah için vermek aslında vermek deÄŸil, almaktır…
Servetimizi cennetimize vesile kılabiliriz… Yeter ki çoÄŸaltma telaşından kurtulup, bağışlama ve paylaÅŸma yarışına dönelim…
Yeter ki, ticarete kâr ve zararın yanında uhrevi bir boyut yükleyip sevap ve ecir gözü ile deÄŸerlendirebilelim…
Öte dünyası olmayanın öteki diye bir derdi de olmuyor…
Hesap günü iç dünyamızda baskın deÄŸilse, hayatın ve servetin hesabını saÄŸlam tutamayız…
Öte dünyayı önemseyen zekâtı öteleyebilir mi?
Gaybe imanı güçlü olanın gönlü zengin olur…
Zekât yarını hesaba katmaktır… Åžimdici, bugüncü olmayı aÅŸmaktır…
Hesap günü hasat günümüz… Kimileri için ise hasret ve hüsran…
Bugün ahiret tarlasındayız… Yarınlar için ne ektiÄŸimize bakacağız…
‘'Yarım hurma ile de olsa cehennem ateÅŸinden korunmaya'' çalışacağız…
Dünya metaından, naim cennetine yol arayacağız…
Rasyonel hesaplamaların ötesinde müteal yatırımlara yoÄŸunlaÅŸacağız…
ÖnceliÄŸimiz gelir artışı deÄŸil, hayırlarda yarış…
İyiliğin erdemi bizi beklerken, cimriliğin elemine nasıl razı oluruz?..
Artık kâr ve zarar kayıtlarımızı bir de infak perspektifinde yeniden güncellemek durumundayız… Bakalım bilançomuz ne gösteriyor?
Ukba ölçeğinde kazanan kim, kaybeden kim?
Rızayı Bari'yi ranta, reytinge, rekabete, rövanÅŸa, reklama, riyaya önceleyebilirsek sorun yok…
Allah'ın rızasını kazananın, kaybından söz edilebilir mi?
Allah(c.c) garanti veriyor bizlere..
“Åžeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliÄŸi telkin eder. Allah ise size katından bir bağış ve daha fazlasını vaad eder.”(Bakara, 268)
Allah'a güvenmeyenin iyilik yapmaya eli varmaz…
Allah için vereceklerimiz zaten Allah'ın bize ikram ettiklerinden baÅŸkası deÄŸil…
Önce veren, sonra da vermez mi?
Gerçi verebilmek zor iÅŸ… Aşılması zor yokuÅŸ(Akabe).
AÅŸkınlığı kuÅŸananlar bu yokuÅŸu da aÅŸabilir…
Allah yolunda harcamazsak harcanırız…
Modernizmin saçtığı çıkarcı, fırsatçı, bireyci, hazcı hastalıklara karşı ancak zekâtla direnebiliriz…
Faizci sistemle gelen sömürü, kin, kıskançlık, nefret, öfke, rekabet, zulüm, haksızlık, bencillik virüslerinin neden olduÄŸu toplumsal kriz ve kaosların reçetesi zekât nizamıdır…
Faizi yasaklayan Ä°slam, zekâtla hedeflediÄŸi sosyal adaleti saÄŸlıyor…
Her mümin tevhidi bir bilinçle faizi sisteme “La-Hayır” der, zekât nizamında karar kılar…
İman bize serveti faizle değil, zekâtla çoğaltmayı öğretiyor.
Maldan kiri gideren zekât…
Zekât Malikel-Mülke aidiyetin ifadesidir…
Zekât hatırlamaktır, hak sahiplerini ve en önemlisi Cenabı Hakkı…
Zekât arınmadır…
Zekât tezkiyedir… Zekât ruhu terbiyedir…
Merhamet medeniyetinin inşaa sürecidir.
Henüz yorum yapılmamış.