Dünya
DEAŞ sonrasının kavgası yaklaşıyor
ABD'nin silahlandırma konusundaki aşırı desteğine rağmen YPG bütün bu yükleri taşıyamayacak bir aktör. Bu sebeple Trump'ın hem YPG'yi kullanma hem de İran'ı çevreleme politikaları ciddi revizyonlara ihtiyaç hissediyor. Aksi takdirde dönemsel başarısız taktikler olarak anılmaya mahkûm.
Burhanettin Duran - Sabah
Manchester ve Kabil'deki bombalı saldırılarla geniş bir operasyon alanı olduğunu gösteren DEAŞ, Irak ve Suriye'de her geçen gün kan kaybediyor. "Hilafeti" kurduğu iddiasında olduğu topraklardan sökülüp atılacağı artık aşikâr. Yine de yerini alacak rakiplerin mücadelesi arasında ömrünü uzatmaya çalışıyor.
Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un SDG-YPG ile DEAŞ'ın anlaştığı yönündeki açıklaması önemliydi. Lavrov, YPG'nin açtığı koridorla Palmira'ya geçen DEAŞ militanlarının Rus uçaklarınca vurulduğunu duyurdu. YPG bu anlaşma ile Rakka'yı daha az maliyetle ele geçirmeyi hedefliyor. DEAŞ ise militanlarını güneye, Hama ve Humus'a doğru yönlendirme isteğinde. Palmira yakınındaki tepeleri ve barajı ele geçiren Esed birlikleri ise Deyr ez Zor'a doğru ilerliyor. Güneye kayacak DEAŞ militanlarının rejim güçlerine zorluk çıkarmasını istemeyen Rusya da kaçan militanları vurdu.
Rusya-Esed cenahı halen Suriye sınırına ulaşmış olan İran destekli Irak Haşdi Şaabileri ile sınırda buluşma niyetinde. Nitekim Haşdi Şaabi sözcüsü Kerim el Nuri bu pazartesi günü "Suriye sınırına ulaştıklarını ve Suriye rejimi yanında DEAŞ ile savaşmaya hazırolduklarını" açıkladı.
Bu arada ABD, 18 Mayıs'ta el Tanf ilçesinde Esed'in konvoyunu vurarak güneyde, Ürdün sınırındaki muhalifleri koruyacağını gösterdiğine göre tek ilerleme rotası olarak Deyr ez Zor geriye kalıyor. Böylece Musul ve Rakka operasyonlarında sona doğru gidilirken Suriye-Irak sınırındaki asıl (ABD, Rusya, İran) ve vekil güçler (Esed rejimi- Haşdi Şaabi ve YPG) arasındaki kapışma kızışıyor.
Hatırlayalım, DEAŞ ile mücadelede öne çıkan strateji hem Musul ve Rakka'nın düşürülmesi hem de Suriye- Irak bağlantısının koparılmasıydı. Bu hedefe yaklaşıldıkça rakip güçlerin Deyr ez Zor'u ele geçirme kavgası büyüyor. Deyr ez Zor'un merkezini elinde tutan Esed güçlerinin sınırda Irak Haşdi Şaabi'si ile buluşması İran'ın Şii koridorunu tamamlaması anlamına gelecek. Bunun İran'ı çevrelemeyi istediğini söyleyen ABD'yi rahatsız edeceği malum.
İran'ın Irak- Suriye- Lübnan hattında bir koridor oluşturması Hem İsrail hem de Körfez'i korkutan bir senaryo. Dolayısıyla Deyr- ez Zor'un kaderi sadece DEAŞ'ın Suriye'deki son kalesiyle ilgili değil. Suriye iç savaşına müdahil bütün güçleri (ABD, Rusya, İran ve Türkiye) yakından ilgilendiriyor.
ABD'nin "Şii koridorunu" engellemek için sahip olduğu aparatlardan PKKYPG'yi kullanmak isteyeceği düşünülebilir. Nitekim son dönemde ABD'nin PKK'nın İran kolu PJAK'ı da harekete geçirdiği konuşuluyor. 28 Mayıs akşamı Hakkâri sınırına yakın bir bölgede PJAK'la İran güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada iki İran subayının öldürülmesi bu yeni gidişatın habercisi olabilir. Eğer bu yeni durum ABD'nin politikasının bir parçasına dönecekse PKK, türevleriyle birlikte (YPG ve PJAK) İran-Esed ile ciddi bir gerilim-çatışma dönemine girmeyi kabullenmek zorunda kalacak demektir.
Ancak ABD'nin PKK'yı İran'a karşı kullanma taktiğinin İran'ın vekillerini (Esed ve Haşdi Şaabi) durdurabilmesi pek mümkün görünmüyor. Kaldı ki YPG, Suriye'nin kuzeyindeki kantonlarını Esed rejimi ve İran'ın dolaylı desteğine borçlu. Türkiye ile zaten savaşta olan PKK-YPG'nin bir de İran ile çatışmaya girmesi çok zor bir ihtimal.
ABD'nin silahlandırma konusundaki aşırı desteğine rağmen YPG bütün bu yükleri taşıyamayacak bir aktör. Bu sebeple Trump'ın hem YPG'yi kullanma hem de İran'ı çevreleme politikaları ciddi revizyonlara ihtiyaç hissediyor. Aksi takdirde dönemsel başarısız taktikler olarak anılmaya mahkûm.
Henüz yorum yapılmamış.