Rasul
Peygamber'in vazifesi ve muhataplarının sorumluluğu
Allah'ın överek gönderdiği Peygamberinden istifade etmenin ilk şartı imandır, ikinci şartı da ona ittibâ ederek (söylediklerini ve yaptıklarını yaparak, onu örnek edinerek) yaşamaktır.
Hayrettin Karaman - Yeni Åžafak
"Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizlersiniz. Allah ise hiçbir ÅŸeye muhtaç deÄŸildir ve mutlak kemaliyle hep övgüye lâyık olan O'dur./ O dilerse sizi yok eder ve yerinize yenilerini yaratır./ Bu, Allah için güç de deÄŸildir./ Hiçbir günahkâr baÅŸkasının günahını yüklenmez (taşıdığı, kendi günah yüküdür). Günah yükü ağır gelen kimse onun taşınması için yardım çaÄŸrısında bulunsa -çağırılan yakını bile olsa- o yükten hiçbir ÅŸeyi baÅŸkası üzerine alamaz. Sen ancak, görmedikleri halde Rablerinden korkanları ve namazı özenle kılanları uyarabilirsin. Kim arınırsa sadece kendi yararına arınmış olur. Her ÅŸeyin sonu Allah'a varır./ Görmeyenle gören, karanlıklarla aydınlık, gölge ile sıcak bir olmaz./ Dirilerle ölüler de bir deÄŸildir. Allah dilediÄŸine elbette iÅŸittirir; ama sen kabirlerdekilere de iÅŸittirecek deÄŸilsin!/ Sen ancak bir uyarıcısın./ DoÄŸrusu biz seni hak ile desteklenmiÅŸ bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir uyarıcı gelip geçmemiÅŸ olsun” (Fâtır: 15-24).
Allah Teâlâ kullarına, yaratılış amaçlarını gerçekleÅŸtirebilmeleri için bir hayat yolu çiziyor, bu yolda nasıl yürüyeceklerini bildiren kitap gönderiyor, onu da doÄŸru anlasınlar ve uygulamada güçlük çekmesinler diye “Ona uyun, ona uyarsanız kurtulursunuz, insan-ı kâmil olabilirsiniz ve sizi severim” dediÄŸi bir eÅŸsiz örnek gönderiyor, onun ümmet içinde peygamber olarak 23 yıl yaÅŸamasına imkân veriyor, böylece hayatın bütün alanları ile ilgili örnek uygulamalar ve açıklamalar ortaya konmuÅŸ oluyor. Kitap en küçük bir şüpheye yer kalmayacak titizlikte ezberleniyor, yazılıyor ve zamanı gelince çoÄŸaltılarak kıyamete kadar devam edecek olan ümmete intikal ediyor. Peygamberimiz'in (s.a.) örnek uygulama ve açıklamaları da yine titizlikle kaydedilmek ve sahih olanı olmayandan ayırmak için büyük çaba sarf ediliyor.
İşte bu kaynaklarda yer alan ve kulların faydasına olan din emirleri, yasakları, ibadet ve hayat kurallarının tamamı kulların menfaati içindir; kulların ibadetlerinden ve Müslümanca yaşamalarından Allah'a bir fayda, isyanlarından ve inkârlarından da O'na bir zarar gelmez.
“Suçun ve cezanın ÅŸahsiliÄŸi” ilkesi 15 asır önce Kur'an'da yer alıyor. Kimse kimsenin suçunu ve günahını yüklenmez; herkes iÅŸlediÄŸi suçun ve günahın karşılığını kısmen dünyada ve eksiksiz olarak da ebedi âlemde görecek ve yaÅŸayacaktır. Kötüler yüzünden topluluÄŸun başına gelen felaketler ve belalar bu kurala aykırı deÄŸildir; çünkü topluluk (iyiler) toplumu ıslah ve kötülüğü önlemek için ellerinden geleni yapmayarak cezayı hak etmiÅŸ olurlar.
Peygamber'in vazifesi dini tebliğ etmek ve ümmeti eğitmeye çalışmaktır. Kimse kimseyi zorla inandıramaz (İslam'a sokamaz), hür iradeleriyle imanı veya inkârı seçenler kullardır. İnsanlar genel manada fırsatlar bakımından eşit yaratılmışlardır; ancak hür iradelerini kullanarak iyi veya kötü, mümin veya kâfir olduktan sonra eşitlik de bozulur. Değerler ve değerlere bağlı haklar bakımından bütün insanlar eşit değildir.
Allah'ın överek gönderdiği Peygamberinden istifade etmenin ilk şartı imandır, ikinci şartı da ona ittibâ ederek (söylediklerini ve yaptıklarını yaparak, onu örnek edinerek) yaşamaktır. Onu dinlemeyen ve hayatına örnek kılmayanlar akıl ve bilgi kanalları tıkanmış olan yaşayanlarla kabirlere gömülmüş ölülere benzerler; onlara -Allah'ın mucize olarak duyurduğu bir iki istisna dışında- Peygamber de bir şey duyuramaz.
Bu gerçeğe rağmen kabrin başında telkin veriyoruz diye bağırıp çağırmanın Kitab'da ve Sünnet'te yeri yoktur. Sünnette yeri olan, definden sonra kabrin başından bir süre ayrılmayıp ölü için istiğfar etmek; Allah'ın affetmesini, bağışlamasını dilemektir.
Henüz yorum yapılmamış.