Güncel
İşte Hulusi Akar'ın darbe komisyonuna verdiği cevaplar: Binbaşı 'darbe' demedi
Orgeneral Hulusi Akar'ın Meclis komisyonunun sorularına verdiği cevaplar ortaya çıktı. Akar cevaplarında, "Konuşma özgürlüğümü komutan tavrı içinde sürdürdüm. Her şeyi göze alarak darbecilere şiddetle karşı çıktım" dedi. Genelkurmay Başkanı, ihbarcı binbaşının MİT'e verdiği ifadeyle ilgili de "Planın parçası düşürdük. MİT'e 'darbe olabilir' demedi" ifadelerini kullandı. İşte Akar'ın 10 soruya verdiği 10 cevabın tam metni...
Orgeneral Hulusi Akar'ın TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nun kendisine yönelttiği 10 soruya verdiği cevaplar ortaya çıktı. Akar, darbe girişimin ihbar eden binbaşının ifadesiyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Cevaplardan öne çıkan başlıklar şöyle:
- MİT'e ihbarın büyük bir planın parçası olduğunu düşündük
- Her şeyi göze alarak darbecilere şiddetle karşı çıktım
- Konuşma özgürlüğümü komutan tavrı içinde sürdürdüm
- MİT'e yapılan ihbarda darbe söz konusu değildi
- MİT'e ihbarı en başından itibaren ciddi olarak ele aldık
- MİT Müsteşarı Cumhurbaşkanı'nın koruma müdürünü aradı
- FETÖ'nün darbeye cüret etmesini kimse beklemiyordu
- İlk andan itibaren hiçbir pazarlık sözkonusu olmadı.
- Tüm uçuşların durdurulmasını emrettim.
Orgeneral Hulusi Akar'ın kendisine yöneltilen 10 soruya verdiği yanıtların tam metni:
CEVAP 1:
Tarafıma tevcih edilen sorular için gerekli cevaplar savcılık ifademde mevcut olmakla birlikte, komisyonunuzca yöneltilen soruları bir kez daha aÅŸağıda cevaplarken, o talihsiz gecede ÅŸehit olan sivil, polis, asker tüm vatandaÅŸlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine baÅŸsaÄŸlığı, gazilerimize acil ÅŸifalar diliyorum.
15 Temmuz tarihinde öğleden sonra makam odasında çalışırken, Genelkurmay II nci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler yanıma gelerek;
Konunun ehemmiyetine binaen, derhal telefonla MÄ°T MüsteÅŸarını arayarak Genelkurmay Karargâhına davet ettim. Ben, YAÅž çalışması için Genelkurmay Karargâhında bulunan Kara Kuvvetleri Komutanı ve Gnkur II nci BÅŸk. ile görüşürken Sayın MÄ°T MüsteÅŸarı Genelkurmay Karargâhına geldiler. MÄ°T MüsteÅŸarı; olayı tekrar anlattı ve bir Kara Pilot Binbaşının MÄ°T MüsteÅŸarlığına gelerek “Beni dün izinden çağırdılar. Bugün sabah birliÄŸime katıldım. Önce Tabur Komutanımla görüştüm. Sonra Tabur Komutanımla birlikte bir Albayın yanma gittik. Albay “Bu gece bir uçuÅŸumuz olacak ve sonunda da Hakan Fidan’ı alacağız.” dediÄŸini ve ilaveten ihbarcının MÄ°T tarafından tanınmadığını, dolayısıyla bilginin teyit edilemediÄŸini bu nedenle Gnkur. II nci BÅŸk.m haberdar ettiklerini söyledi. KonuÅŸmalar sonrasında ihbar edilen olayın daha büyük bir planın parçası olabileceÄŸi mütalaa edildi. Öncelikle saat 18.30’da Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezine (SKKHM) Ankara hava sahası ile birlikte tedbiren tüm Türkiye hava sahasında bulunan askeri helikopter ve uçakları da kapsayacak ÅŸekilde “havada -1- bulunan askeri uçak ve helikopterlerin üslerine dönmesi, yeni kalkışlara da izin verilmemesi” direktifini verdim. Daha sonra emrimin 19.06’da Hava Kuvvetleri Komutanı ile Hava Kuvvetleri Komutanlığına ve baÅŸta helikopterlerin bulunduÄŸu Kara Havacılık Komutanlığı olmak üzere diÄŸer ilgili adreslere ulaÅŸtığını öğrendim.
CUMHURBAÅžKANI'NI BÄ°LGÄ°LENDÄ°RMEK Ä°STEDÄ°
(Kara Kuvvetleri Harekat Merkezi, Kara Havacılık Komutanlığı Harekat Merkezi, Deniz Kuvvetleri Harekat Merkezi, Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezi, Özel Kuvvetler Komutanlığı Harekat Merkezi, Başbakanlık Koordinasyon Merkezi, Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi).
Bu esnada MİT Müsteşarı, Sayın Cumhurbaşkanını bilgilendirmek istediğini söyledi. Müteakiben Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü ile bir telefon görüşmesi yaptı.
MÄ°T’ten gelen bilginin teyidi ve netleÅŸtirilmesi bakımından ve bilgide belirtilen uçuÅŸ faaliyetinin somutlaÅŸması ihtimaline binaen, bu hususun açıklığa kavuÅŸturulması için Genelkurmay Karargâhında bulunan Kara Kuvvetleri Komutanına derhal;
Kurmay Başkanı İhsan UYAR Paşa ile gerekiyorsa olay yerinde tutuklama veya gözaltı yapılması için Adli Müşavir ve Merkez Komutanlığından personel de alarak Kara Havacılık Komutanlığına gitmesini,
Şüphe uyandırmadan başka bir gerekçe göstererek hangarlarda uçakların ve helikopterlerin durumuna bakmasını, Gelen istihbaratın doğruluğunu tetkik etmesini ve gerekli gördüğü her tedbiri almasını emrettim.
Kara Kuvvetleri Komutanı derhal hareket etti. Bu sırada Genelkurmay II. Başkanı da Hava Kuvvetleri Harekât Merkezini arayarak uçuşların durdurulmasına dair vermiş olduğum emrin yerine getirildiğini teyit ettiğini bildirdi.
Ayrıca, alman bu tedbirlerle yetinmeyerek, Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Metin GÃœRAK’ı telefonla aradım. Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve EÄŸitim Merkez Komutanlığına gitmesini, hiçbir tankın ve zırhlı aracın birlik dışına çıkmasına müsaade edilmemesini emrettim.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bu ihbar en başından itibaren çok ciddi bir şekilde ele alınmış ve gerekli tedbirlerin tereddütsüz alınması ve icra edilmesi sağlanmıştır. Kanaatimce, alınan bu tedbirlerden dolayıdır ki, hainler paniğe kapılarak, daha sonra sanık ifadelerinden öğrendiğimize göre geç saatlerde yapmayı (saat 03.00) planladıkları işi öne almak suretiyle erkenden ifşa olmuşlar ve böylelikle darbe girişiminin akamete uğramasındaki önemli bir faktör gerçekleşmiştir.
SORU 2 : MÄ°T’ten size ulaÅŸan istihbarat bir darbe giriÅŸimi kuÅŸkusu yönünde mi yoksa MÄ°T’e yapılacak bir operasyon muydu?
CEVAP 2: Bu soruya iliÅŸkin açıklama Cevap-l’de verildiÄŸi üzere MÄ°T’ten gelen istihbaratta darbe söz konusu olmayıp MÄ°T MüsteÅŸarına karşı yapılacağı iddia edilen bir operasyon ile ilgiliydi. Ancak son zamanlarda adam kaçırma, suikast gibi bazı kiÅŸilere operasyon yapılacağı hakkında duyumlar alınmaktaydı. Bu duyumlarla ihbar konusu olay birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde daha büyük bir planlama olabileceÄŸi şüphesiyle yukarıda belirtilen tedbirler alınmıştır.
SORU 3 : İstihbaratı bir darbe girişimi/kalkışma olarak değerlendirdiniz mi? Bu değerlendirmeyi yaptıysanız gerekli önlemlerin alınması için Kuvvet Komutanlarına bildirdiniz mi? Bu istihbarat ile ilgili Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı ile ya da özel kalemleri ile bir görüşmeniz oldu mu? Olayın tüm yönleriyle aydınlatılması için bu konuda size ulaşan bilgiler ve aldığınız tedbirlerle ilgili bilgi verebilir misiniz?
CEVAP 3: Bu soruya iliÅŸkin açıklama Cevap-1 ve 2’de yapılmıştır.
SORU 4 : Genelkurmay BaÅŸkanlığının MÄ°T’ten gelen istihbarat üzerine alman tedbirler kapsamında yaptığı “Türk hava sahasını askerî uçak ve helikopterlere kapatmayı ve havadakileri indirme emrinin Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezi Amiri vasıtasıyla verildiÄŸi” ÅŸeklindeki açıklaması çerçevesinde, Türk hava sahasının kapatılması emrini doÄŸrudan Hava Kuvvetleri Komutanı’na ve Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı olan Korgeneral Mehmet ÅžAN VER’e doÄŸrudan ilettiniz mi? Ä°letmedinizse niçin? Emrin, doÄŸrudan Mehmet ÅžANVER’e iletilmesinin önemli bir zaman kazancı olacağı ifade edilmektedir. Bu denli önemli bir olayda doÄŸrudan sorumlu komutanların aranmaması TSK’nın hiyerarÅŸik yapısı ve emir komuta sistemi açısından mümkün müdür?
CEVAP 4: TSK’da birlik ve karargâhlar arası haberleÅŸme ve bilgi alışveriÅŸi için temel ve en hızlı mekanizma harekât merkezleridir. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarının dışarda bulunan birlikleri/uçakları/gemileri için en hızlı, en güvenilir ve en etkili iletiÅŸim mekanizmasıdır.
a. TSK tarafından yürütülen cari askeri faaliyetler, yürürlükteki mevzuat, düzenleme ve emirler doğrultusunda, 24 saat esasına göre; Genelkurmay Başkanlığı seviyesinde, Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezi (SKKIIM), Kuvvet Komutanlıkları (Kara, Deniz, Hava), Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı Harekât Merkezleri, Müstakil Alay/Tabur seviyesine kadar tüm ast birliklerde kurulu Harekât Merkezleri tarafından sevk ve idare edilmektedir.
b. SKKIIM, Genelkurmay Başkanı adına, 72 saatlik (Dün, bugün ve yarın) süreyi kapsayan zaman dilimindeki tüm cari askeri faaliyetleri, diğer harekât merkezleri ile koordineli olarak yürütür. Harekât merkezleri, kendi komutanları adına emir komuta hiyerarşisi içerisinde ve 24 saat esasına göre kesintisiz işlem yürütecek şekilde iletişim ve bilgi sistemi alt yapısı ile donatılmıştır. Bu sistem sayesinde, cari tüm askeri faaliyetler; etkin bir şekilde, kesintisiz ve başarı ile yürütülmekte, bu yapı TSK emir ve komuta sisteminin esasını oluşturmaktadır.
ASKERİ UÇAK VE HELİKOPTERLERİ MEYDANLARA İNDİRİN
Bunun en somut örneÄŸi olarak; 15 Temmuz 2016 günü, “Havadaki askeri uçak ve helikopterlerin meydanlara indirilmesi” emri SKKHM’ne verilmiÅŸ ve bu emir en hızlı ÅŸekilde ilgili tüm komutanlıklara iletilerek, o an itibariyle havada bulunan uçak ve helikopterler (33 uçak ve helikopter) gecikmeksizin meydanlarına indirilmiÅŸtir. Saat 18.30’da SKKHM’ne verdiÄŸim emir 19.06’da ilgili harekât merkezlerine ve bizzat Ä°stanbul’da bulunan Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin ÃœNAL’a da ulaÅŸmış ve 19.26 itibariyle iÅŸlemler tamamlanmıştır. Alınan raporlar ve ceride kayıtları bu hususu teyit etmektedir.
c. Ayrıca, alman bilgi helikopterler tarafından bir eylem yapılabileceÄŸi yönünde olmasına raÄŸmen; Kara Kuvvetleri baÅŸta olmak üzere Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı uçak ve helikopterlerinin an itibariyle havada olabileceÄŸi veya herhangi bir nedenle kalkış yapabileceÄŸi deÄŸerlendirilerek direktifin kapsamı tedbiren geniÅŸletilmiÅŸtir. Bu meyanda, ilgili tüm komutanlıklar ile en hızlı irtibat ve koordinasyonu saÄŸlayarak süreci en etkin ÅŸekilde takip edebilecek tek merkez SKKIIM’dir. Bu olayda bu husus açıkça görülmüştür.
ç. Özetle ve en basit ÅŸekliyle ifade etmek gerekirse; SKKHM, verilen bir emri en kısa sürede en güvenli ve etkili ÅŸekilde Türkiye’nin en uç noktasındaki birden fazla birliÄŸe/üsse/hava meydanına/hava araçlarına/gemilere kadar ulaÅŸtıran en süratli ve etkili bir araçtır. Dolayısıyla direktifin, Hava Kuvvetleri Komutanı’na ve Muharip Hava Kuvvetleri Komutanına zamanında iletilmesi konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Bugüne kadar Muharip Hava Kuvvetleri Komutanına operasyonel bir emri ilettiÄŸim vaki ve söz konusu deÄŸildir. Böyle bir usûl ve teamül de yoktur.
d. Söz konusu emrim aynı zamanda ve aynı yöntemle ilgili/yetkili diğer merkezlere de zamanında ulaştırılmıştır.
SORU 5 : Görev süreniz içerisinde, FETÖ/PDY örgütünü güvenlik açısından tehdit olarak gören herhangi bir rapor ya da bilgi size sunuldu mu? TSK içinde FETÖ/PDY örgüt mensupları olduÄŸunu tespit ettiniz mi? Bu konuda istihbari çalışma için MIT’ten talepte bulundunuz mu? Bunların dışında nasıl bir giriÅŸiminiz oldu? Bu örgütle mücadele kapsamında herhangi bir giriÅŸiminiz oldu mu?
CEVAP 5 : Bilindiği üzere TSK sadece FETÖ ile değil her türlü aşırı akım ile mücadele içinde olmuştur. Devletimizin bir süredir FETÖ/PDY ile yürüttüğü mücadele bizim de kurumsal olarak azami dikkat ve hassasiyetle içinde yer aldığımız bir mücadeledir.
Bu çerçevede YAÅž’ta deÄŸerlendirmeye girecek bütün general/amiraller, tüm kurmay ve sınıftan albaylar, hassas kaynak ve iltisak araÅŸtırması kapsamında MÄ°T’e ve EGM’ye sorulmak suretiyle devletin ilgili makamlarından elde ettiÄŸimiz bilgiler doÄŸrultusunda kapsamlı, ciddi ve titiz çalışmalar yapılmıştır.
Bunlara ilave olarak, yapılan çalışmalar Kuvvet Komutanları ile paylaşılarak kendi personeli ile ilgili yazılı kanaat ve değerlendirmeleri alınmış ve Kuvvet Komutanları ile bire bir görüşülerek, emekliye sevk edilecekler, göreve devam edecekler ve terfi ettirilecekler üzerinde detaylı çalışmalar yapılarak en iyi sonucu alabilmek için her türlü gayret gösterilmiştir.
SORU 6 : MİT Müsteşarı tarafından olağanüstü bir ihbar iletilmesi sonucu bazı tedbirler aldığınız değerlendirilmektedir. Bu konuya açıklık getirir misiniz? Gelen ihbar neydi? Hangi tedbirleri aldınız?
CEVAP 6 : Bu soruya iliÅŸkin açıklama Cevap-1 ve 2’ de yapılmıştır.
SORU 7 : FETÖ’nün en önemli hedeflerinden birisinin TSK olduÄŸu kamuoyunda sürekli gündemdeydi. FETÖ’nün TSK’ya sızmasının fark edilemeyiÅŸinin sebebi kanaatinizce nedir?
CEVAP 7: FETÖ/PDY’nin tarafımızdan fark edilmemesi söz konusu deÄŸildir, tabi ki fark edilmiÅŸ ve hatta en üst seviyede risk olarak tanımlanmıştır. Bu kapsamda alman tedbirler 5’inci soruya verilen cevapta ayrıntılı olarak izah edilmiÅŸtir.
Ayrıca yakın geçmiÅŸe kadar bu yapılanma (FETÖ) ve dini motifli hareketin tüm kamuoyunca malum olduÄŸu bir gerçektir. Bu yapılanmanın devletin sivil, asker ve polis tüm kurumlarına uzunca bir süredir yavaÅŸ ve sistematik bir ÅŸekilde kendisini gizlemek suretiyle sızarak, iÅŸi bir darbe ile seçilmiÅŸ hükümeti devirmeye, TSK’yı ve Türkiye’yi kontrol altına alma noktasına getirmeye cüret etmesi, devletin diÄŸer kurumlan da dâhil pek çok kimsenin beklemediÄŸi bir durumdu.
Ancak, yakın geçmiÅŸte yaÅŸanan geliÅŸmelerin (07 Åžubat, MÄ°T tırları ve 17-25 Aralık vb.) böyle bir hainliÄŸin varlığının somut bir ÅŸekilde ortaya çıkmasını saÄŸlamasıyla birlikte, yukarıda 5’inci soruya verilen cevapta ifade edilen tedbir ve çalışmalarımız tereddütsüz olarak alınmış ve uygulanmış ve TSK’nm kendi içerisindeki hainleri temizleme gayretleri en üst seviyeye çıkarılmıştır. Genelkurmay BaÅŸkanlığı görevine baÅŸladığım günden itibaren etkili ve süratli kararlar alınmasına çalışılmıştır. Bu konuda Kuvvet Komutanlarına ve ilgili personele müteaddit emirler tarafımdan verilmiÅŸtir.
SORU 8 : Darbe giriÅŸiminde sizin etkisiz hale getiriliÅŸiniz, Akıncı Ãœssirne götürülmeniz ve Çankaya Köşkü’ne getiriliÅŸinizi anlatır mısınız? Zorla götürülme sırasında boÄŸazınızın kemerle sıkılması ve görüntülere yansıyan yaralanma iddialarına ne dersiniz? Bir kurtarma operasyonuyla mı kurtarıldınız, darbecilerin baÅŸarılı olamayacaklarını anladıktan sonra sizi serbest bırakmalarıyla mı serbest kaldınız? Akıncı Ãœssü’nden nasıl çıktığınızı anlatır mısınız?
CEVAP 8 : Odamda çalışmakta iken zorla alıkonuldum. İçeriye girenlerden birisi ayaÄŸa kalktığım esnada beni iterek sandalyeye oturmamı saÄŸladı ve o sırada arkadan bir baÅŸkası elinde el havlusu tarzında bir ÅŸeyle hem aÄŸzımı hem burnumu kapatarak nefes almamı engelledi. Bu esnada kolunu boÄŸazıma doladı ve sıktı, muhtemelen boÄŸazımdaki yara bu esnada oluÅŸtu. Ellerimle burnumu açmaya çalışırken bir baÅŸkası ise plastik kelepçeyi bileklerime taktı. Kelepçe özellikle sol bileÄŸimi aşırı sıktı ve yaraladı. Bu arada tekrar bağırmaya baÅŸladım ve kelepçeyi açmalarını istedim. Bunun üzerine tahminen Mehmet DÄ°ÅžLÄ°’nin onayıyla aÄŸzı kör bir komando bıçağı ile kelepçeyi kesmeye çalıştılar, fakat kesemediler. Tekrar bağırmam üzerine epey uÄŸraÅŸtıktan sonra kesmeyi baÅŸardılar. Bu mücadelenin ardından çok kısa bir süre sonra kendimi misafir koltuklarının olduÄŸu yerde otururken buldum.
HER ŞEYİ GÖZE ALARAK DARBECİLERE KARŞI ÇIKTIM
Tüm bu yaşananlar esnasında hareket özgürlüğümü kaybetmekle birlikte konuşma özgürlüğümü sonuna kadar Komutan tavrı içinde sürdürdüm.
Darbe giriÅŸiminin baÅŸladığı saatten itibaren sabah Akıncı Ãœssü’nden ayrıldığım saate kadar hiçbir pazarlık söz konusu olmadı, bunun yerine gayet açık, sert, öfkeli yorumlarımı sürekli ifade ettim. Türkiye’yi Suriye’ye, Mısır’a çevirdiklerini, Balkan Savaşı’ndan beter ettiklerini, hendeklerdeki asker-polis kardeÅŸliÄŸini tahrip ettiklerini sabaha kadar birçok kez tekrar ettim.
İlk andan itibaren her şeyi göze alarak veya hiçbir kazancı-kaybı düşünmeden darbecilere şiddetle karşı çıktım ve yaptıklarının çok büyük bir yanlış olduğunu, bu işten derhal vazgeçmeleri gerektiğini, yanlış yolda olduklarını tekrar tekrar söyledim.
Hatta Emir Subayımın Genelkurmay makam odasında alnıma silah dayadığı anda dahi inandıklarımı ve karşı görüşlerimi tavizsiz olarak söyledim, bu işe son vermelerini ve teslim olmalarını defaatle telkin ettim.
Sayın CumhurbaÅŸkanımızın, Sayın BaÅŸbakanımızın konuÅŸmalarının ve nihayet Sayın CumhurbaÅŸkanımızın Atatürk Havalimanında toplanan kalabalığa canlı yayında yapmış oldukları hitabın, darbeci hainlerin bütün ümitlerini yok ettiÄŸini deÄŸerlendiriyorum. Ãœmitleri yok olan darbecilere sabah 08.00 civarında sabaha kadar söylediÄŸim hususları bir kez daha tekrarlayarak “Kendilerinin battığını, bir erkeklik yapıp daha fazla insanın zarar görmesini önlemek üzere bu rezaleti durdurmalarını ...” ifade ettim. Sabaha kadar birçok kez beni Sayın CumhurbaÅŸkanı ile Sayın BaÅŸbakan ile telefon ile görüştürmelerini, bu hareketi durdurmalarını, güneÅŸ doÄŸmadan birlikleri kışlalarına döndürmelerini, böylece rezilliÄŸin bitirilmesini söylemiÅŸtim. Ancak görüştürmemiÅŸler ve menfur giriÅŸimlerini durdurmamışlardı.
Bu sefer, başarılı olamayacaklarını anlayan darbeciler, cep telefonu vasıtasıyla beni Sayın Başbakan ile görüştürdüler. Sayın Başbakanımıza hiçbir pazarlık söz konusu olmadan, askeri savcı, cumhuriyet savcısı, polis ve inzibata teslim olacaklarını ifade ve kabul ettiklerini söyledim.
Üssün bombalanmaya başlamasıyla birlikte yaptıkları hainliğin içinden çıkılmaz bir hâl aldığını gören darbeciler, beni serbest bırakmaya mecbur kalmışlar ve sonrasında bir helikopterle Başbakanlığa götürmüşlerdir.
SORU 9 : Akıncı Ãœssü’nden Çankaya Köşkü’ne geldiÄŸinizde yanınızda darbeci General Mehmet DÄ°ÅžLÄ°’nin de bulunduÄŸu görülmektedir. Mehmet DÄ°ÅžLÄ°, ifadesinde “Ben başından itibaren Sayın Genelkurmay BaÅŸkam’nın yanındaydım. Bu iÅŸin tarafı deÄŸil maÄŸduruyum. Beraber başından sonuna kadar krizi yönettik. En son, kendisiyle Çankaya’ya Sayın BaÅŸbakanımızın talimatıyla gittik. Oradan da krizin kapanmasını birlikte yönettik.” ÅŸeklindeki sözleriyle Sayın BaÅŸbakan tarafından çaÄŸrıldığını iddia etmektedir. Sizi taşıyan helikopter pilotu da darbecilikten tutuklandı. Bu hususlara açıklık getirir misiniz?
CEVAP 9: Bir önceki cevapta da ifade ettiÄŸim üzere, darbeciler bu noktada artık bir ÅŸey baÅŸaramayacaklarını sanırım gördüler ve sizi görüştüreceÄŸiz dediler. Bir cep telefonu getirip Sayın BaÅŸbakan ile görüştürdüler. Daha sonra bir araçla helikopter pistine gittik. Bir çok helikopterin olduÄŸu pistte yoÄŸun bir hareketlilik vardı. Ä°ÅŸaret ettikleri bir helikopteri çalıştırdılar. Fakat içlerinden birisi “üsten kalkan helikopterlere ateÅŸ edilebileceÄŸini” söyleyince, “Genelkurmay BaÅŸkanın içerisinde olduÄŸunun belirtilmesi gerekir” gibi bir ÅŸey söylendi. Hatta helikoptere binerken, Mehmet DiÅŸli’ye “Sen de kal” dediÄŸim halde, bu hususu belirterek “ben telefon ile irtibat kuracağım” dedi. Helikopter hareket ederken telefon ile bu durumu bir yerlere iletti. Helikopter havadayken de bir yerler ile irtibat halindeydi. Helikopterin Çankaya Köşkünde BaÅŸbakanlığa inmesinden sonra BaÅŸbakanlık MüsteÅŸarı tarafından karşılandım ve müteakiben BaÅŸbakanlık binasına girdik. MüsteÅŸar Bey ile baÅŸbaÅŸa iken, bana peÅŸimden gelenin kim olduÄŸunu sordu, cevaben; Mehmet DiÅŸli olduÄŸunu söyledim ve yaÅŸadığım olayları kısaca özetleyerek onun da göz altına alınmasının uygun olacağını deÄŸerlendirdim. Zaten bilahare gözaltı iÅŸlemi yapıldığını öğrendim.
SORU 10 : Komisyonumuzun çalışma alanıyla ilgili başkaca tespit ve önerileriniz var mıdır?
CEVAP 10 : FETÖ/PDY silahlı terör örgütü, hiç kimsenin tahayyül edemeyeceÄŸi gözü dönmüşlük ve alçaklıkla; sivil insanları katletme, TBMM’yi bombalama, kendi silah arkadaÅŸlarına ve birliklerine taarruzda bulunma, emniyet birimlerini bombalama gibi akıl almaz eylemlere giriÅŸip, özellikle GüneydoÄŸu’da bölücü terör örgütüne yönelik; siyaset kurumu, valilikler, emniyet teÅŸkilatı, istihbarat ve silahlı kuvvetler ile mükemmel bir koordinasyon içerisinde baÅŸarılı sonuçlar elde etmekteyken, Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetine yönelik tertiplenen bu alçak darbe teÅŸebbüsüyle tarihimize kara bir leke sürmüştür.
TSK’nın, ÅŸehit ve gazilerin kanı ve teri pahasına büyük kahramanlık ve fedakârlıkla kazandığı haklı itibarına bir günde kara bir leke süren bu hainlerin yaptıklarının asla unutulmayacağına ve hak ettikleri en ağır cezayı alacaklarına dair inancım tamdır.
Henüz yorum yapılmamış.