Sosyal Medya

Güncel

Üç Akif Emre: Ahlâk anıtı, dava adamı ve fikir adamı

"Siyasanın ve piyasanın peşinden koşturmadı, yalnızca hakikatin izini sürdü. Geçici olanın ayartısına kaptırmadı kendisini; o yüzden istikametini yitirmedi; zorlu, yorucu ama ülkemizin, medeniyet coğrafyamızın ve insanlığın ekmek kadar su kadar ihtiyacını hissettiği hakikatin yeniden hayatımız olması için nefes alıp.. verdi." -Yusuf Kaplan



Akif Emre, ölümüyle bize ders verdi, gitti bu dünyadan...
Hiçbir zaman makama, mevkiye, paraya, pula tenezzül etmedi.


Dünyayı, dünyanın ayartıcı nimetlerini elinin tersiyle itmekte bir ân bile tereddüt etmedi.

Çürüme ve bozulma zamanlarında, iyi bir Müslüman olarak yaşama mücadelesinin nasıl verilebileceğini, esen rüzgârların, fırtınaların önünde savrulmadan nasıl dimdik durulabileceğini ve umut olunabileceğini bizzat kendi hayatında gösterdi.

Siyasanın ve piyasanın peÅŸinden koÅŸturmadı, yalnızca hakikatin izini sürdü. Geçici olanın ayartısına kaptırmadı kendisini; o yüzden istikametini yitirmedi; zorlu, yorucu ama ülkemizin, medeniyet coÄŸrafyamızın ve insanlığın ekmek kadar su kadar ihtiyacını hissettiÄŸi hakikatin yeniden hayatımız olması için nefes alıp.. verdi.

Allah (cc) rahmetiyle muamele etsin. Efendimizin (sav) Livaü'l-Hamd sancağı altında toplanmayı ihsan etsin.

AHLÂK ANITI, DAVA ADAMI VE FİKİR ADAMI

Üç Akif Emre vardı: Hem ahlâk anıtı hem dava adamı hem de fikir adamıydı Akif Emre.

Bu üç özelliği, kişiliğini, fikir ve zihin dünyasını şekillendiren kaynakların sağlamlığından kaynaklanıyordu.

Akif Emre, Mehmed Zahid Kotku Hazretleri'nin dergâhından yetiÅŸmiÅŸti. Ä°skendepaÅŸa'nın son kuÅŸağındandı. DerviÅŸ biriydi Akif. DerviÅŸliÄŸi, oradan geliyordu.

Öte yandan fikrî olarak üstad Necip Fazıl'ın Büyük DoÄŸu ocağından beslenmiÅŸti: Özellikle de Kayseri'de bu ülkenin deÄŸeri bilinmeyen en parlak düşünürlerinden, üstadın dizinin dibinde yetiÅŸen Ali BiraderoÄŸlu ve çevresindeki halka, Akif Emre'ye, hem dava ÅŸuuru kazandırmış hem de fikir hayatının hayatiyetini hatırlatmıştı.

Akıncılar ve MTTB'de aktif görev alması, bu dava ÅŸuurunu pekiÅŸtirmiÅŸti.

Akif Emre'nin fikir hayatının derinleÅŸmesi, fokur fokur kaynayan bir ruha dönüşmesi üstad Sezai Karakoç'la ve DiriliÅŸ fikriyatıyla tanışmasıyla gerçek olmuÅŸtu.

Gerek Sezai Karakoç'un gerekse Ä°smet Özel'in her hâl ve ÅŸartta müstakim ve muhkem duruÅŸları, Akif Emre'nin hem ahlâkî duruÅŸunu, hem fikrî konumunu hem de dava ÅŸuurunu taptaze ufuklara taşıdı, diri tuttu.

BU TOPRAKLARIN RUHU: YERLÄ°LÄ°K FÄ°KRÄ° VE MEDENÄ°YET BÄ°LÄ°NCÄ°

Türkiye, Akif Emre'den yararlanamadı. Siyasa'nın ve piyasa'nın peşinden koşturmaması, iktidardaki arkadaşlarımızın Akif Emre'ye her zaman saygı duymalarına yol açtı ama onun gerek ahlâk anıtı özelliğinden gerek dava adamı hasletlerinden gerekse fikir adamı kaygılarından uzak durmalarına yol açtı, ne yazık ki.

Akif Emre gibi müstakim insanların ölümüyle hatırlanması, bu ülkenin İslâmî kesimlerinin eziklik psikolojilerinin ürünü. Bunu üzülerek söylüyorum ama gerçek bu.

Oysa “yerlilik” fikrini medeniyet bilinciyle lime lime iÅŸleyen fikir adamlarımızın başında geliyordu Akif Emre.

Akif Emre'nin yerlilik fikri, bir varoluş bilincine dayanıyordu:Bu topraklarda ekilen tohumların yeşerttiği ruhu, iliklerine kadar yaşıyordu Akif Emre o yüzden.

Bu toprakların yeÅŸerttiÄŸi ruhun sunduÄŸu ümmet ÅŸuuru ve medeniyet ufku, onun hem bütün mazlum Müslümanların dertleriyle bizzat hemdert, hemdost ve hemhâl olmasına, o yüzden Balkanlardan Moro'ya, Patani'ye, Afganistan ve Pakistan'a kadar bizzat adım adım yolculuk yapmasına yol açtı hem de Endülüs Müslümanlarının yaÅŸadığı acıları iliklerine kadar yaÅŸamasına, bu nedenle insanlığa bıraktıkları mirasın gün ışığına çıkarılması çabasına soyunmasına imkân tanıdı.

İslâmî siyaset erbabı, 40 yıldır fikir üreten, davasının izini süren, ahlâkı üzerinde titreyen Akif Emre'den de, kuşakdaşlarının fikirlerinden de, onların üstadlarının fikirlerinden de yararlanamadı, ne yazık ki.

Oysa fikriyatsız tatbikat olmaz'dı. Fikriyat inşa edilecek, külliyat geliştirilecek ve ondan sonra medeniyet yolculuğuna -emin adımlarla- soyunabilmek imkân dâhiline girebilecek'ti.

DOST...

Akif Emre'nin vefatı, en çok bizim gibi yakınlarını (Akif, bacanağımdı) ve yakından tanıyan dostlarını, arkadaşlarını sarstı.

Takdir-i ilâhî elbette ama “erken” vefatı, hepimizde deprem etkisi yaptı.

Yüreğimiz yandı.

Vefatından itibaren bizleri yalnız bırakmayan, acımızı deriden, yürekten paylaşan Hüseyin Su Ağabey'e, Hasanali Yıldırım kardeşime, Mustafa Şahin kardeşime, Semih Kaplanoğlu kardeşime, değerli eşi Leyla İpekçi kardeşime, Cihan Aktaş kardeşime, Salih Tuna kardeşime, Cevat Özkaya Ağabey'ime, Suavi Kemal Yazgıç kardeşime, Ebubekir Doğan kardeşime, Kemal Öztürk kardeşime, Kayseri'den koşup gelen Dursun Çiçek ve Yusuf Yerli kardeşlerime ve Bosna'dan cenazeye yetişen Bosna'nın millî şairi Cemalettin Latiç kardeşime yürekten teşekkür ediyorum.

İsimlerini zikredemediğim, taziye bildiren, cenazesine gelen, üzüntümüzü paylaşan bütün kardeşlerime de kalbî şükranlarımı iletiyorum.

Burada Yeni Åžafak'ı sahiplenmeye baÅŸladıkları andan bu yana bütün baskılara raÄŸmen Akif'i sahiplenen Ahmet Albayrak AÄŸabey'e ve Akif'in vefatı üzerine seferber olan Ä°brahim Karagül kardeÅŸimin ÅŸahsında bütün Yeni Åžafak ve tvnet ekibine çok teÅŸekkür ediyorum.

İbrahim Kalın kardeşim, kardeşliğini gösterdi yine.

Osman Ağırman kardeÅŸimin hakkını ödeyemeyiz. O ne güzel dost, o ne güzel kardeÅŸ! Akif'i millî ÅŸairimiz Mehmet Âkif'in yakınına defnettirmek çok güzel bir incelik.

Mehmet Güney Ağabey'in şahsında bütün birlikte yürüdüğü yürek ülkesinin çocuklarına da yürek dolusu teşekkürler.

Akif'le biz ikiz kardeş gibiydik. Hayallerimiz, rüyalarımız, dünyalarımız birdi.

O yüzden bu yazıyı çok zor yazdım. Ellerim tuşlara gidip geldi, gidip geldi. Çok zorlandım.

Cenaze namazı ve defin iÅŸlemi sırasında da çok zorlandım. YaÅŸayan bilir. Ä°brahim Tenekeci, Sadettin Acar, Yusuf ArmaÄŸan, Ä°smail Kılıçarslan ve Ä°smail DoÄŸu kardeÅŸlerim destek verdiler. SaÄŸolsunlar. Ä°brahim Tenekeci kardeÅŸimin ve yürek ülkesinin çocuÄŸu Sibel Eraslan'ın kardeÅŸliklerini, dostluklarını unutmam mümkün deÄŸil. Allah (cc) kimseye böyle dayanması zor acılar yaÅŸatmasın.

Akif Emre, ahlâk anıtı, dava adamı ve fikir adamı kiÅŸiliÄŸiyle vefatıyla bize güzel bir ders verdi, bu dünyada yaÅŸayan bu dünyayı yaÅŸamayan, ön alan, ön açan güzel bir insanın asıl vefatından sonra “yaÅŸayacağını” gösterdi.

Öncüydü, önden gitti.

Yüzünde nur vardı. Allah (cc) rahmetini esirgemesin.

Bir Fatiha gönderirseniz...

Eyvallah.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.