Güncel
Yerli otomobilde son durum-Hakan Albayrak
1961’in Türkiye’sinde fevkalade kısıtlı imkânlarla dört buçuk ayda öyle bir şey ortaya koyulabilmişken, 2010’ların Türkiye’sinde altı koca senede yerli otomobil namına içi boş bir kasadan başka hiçbir şeyin ortaya koyulamaması hem devlet hem de özel sektör için büyük bir ayıptır.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü geçen Nisan ayında yerli otomobil projesi konusunda yaptığı açıklamada “iÅŸ modeli konusunda bir dönüşüm”ün söz konusu olduÄŸunu ve bazı sanayicilerle konuyu görüştüklerini söylemiÅŸti.
Bunu duyduÄŸumda “Eyvah” demiÅŸtim, “galiba sil baÅŸtan baÅŸlanacak.”
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan evvelki gün Türkiye Odalar ve Borsalar BirliÄŸi’nde yaptığı konuÅŸmada yerli otomobil iÅŸini üstlenecek sanayiciler aramaya devam ettiklerini vurguladığına göre gerçekten de baÅŸlangıç noktasına geri dönmüş bulunuyoruz. (TÃœBÄ°TAK’ın, yerli otomobil sahasındaki araÅŸtırma-geliÅŸtirme çalışmalarında bazı neticeler elde ettiÄŸi ve bunları yerli otomobil imaline soyunacak olan sanayicilerle paylaÅŸmaya hazır olduÄŸu söyleniyor. Hepsi bu.)
Demek ki 2015’te kamuoyunun dikkatine sunulan “prototip”in içi boÅŸmuÅŸ. KeÅŸke öyle bir gösteriye tevessül edilmeseydi de ‘Yerli otomobil bugün yarın banttan çıkıyor’ beklentisine hiç girmeseydik. Hevesimiz fena halde kursağımızda kaldı.
Ta 2011’de baÅŸlayan bir süreçten bahsediyoruz… Altı koca senede gelinen nokta büyük bir hayal kırklığı.
***
Sene 1961, aylardan Haziran. Devlet BaÅŸkanı Cemal Gürsel, hükümete, yerli otomobil imalinin derhal baÅŸlaması ve ilk numunenin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na kadar hazır hale getirilmesi talimatını verdi.
16 Haziran 1961’de TCDD Fabrikalar ve Cer Daireleri yöneticileri ile mühendislerine UlaÅŸtırma Bakanlığı’nın ilgili yazısı okunarak, 29 Ekim 1961 tarihine kadar binek otomobili tipinin geliÅŸtirilmesi görevinin TCDD iÅŸletilmesine verildiÄŸi bildirildi.
Neye uğradıklarını şaşıran demiryolcular toplantı üstüne toplantı yaparak bu görevin altından nasıl kalkacaklarını tartıştılar.
İçlerinden biri, “Bu, ay’a roket atmak gibi bir ÅŸey” dedi.
Trenler için yedek parça imal ediyorlardı, vagon da imal ediyorlardı, hatta lokomotif imaline bile soyunmuşlardı, ama otomobil apayrı bir dünyaydı.
Tamamen yabancısı oldukları bu işi tamamlamak için kendilerine tanınan sürenin sadece 4,5 ay olması da cabasıydı.
Otomotiv sanayiinin Batılı devleri bir prototip üzerinde yıllarca çalışırken, bu konuda hiçbir bilgi, tecrübe ve alt yapıya sahip olmayan demiryolcular, ilk Türk otomobilinin numunesini 4,5 ay içinde ortaya koymak zorundaydılar.
İmkânsızı başarmaları isteniyordu adeta.
Fakat, Ä°kinci Cihan Harbi’nden yerle bir olarak çıktığı halde 3-5 sene içinde müthiÅŸ bir sınai ve iktisadi kalkınma hamlesi gerçekleÅŸtirerek yeniden dünyanın önde gelen devletleri arasına girmeye namzet olan Almanya da imkansızı baÅŸarmamış mıydı?
BirçoÄŸu savaÅŸ yıllarında Almanya’da tahsil görmüş olan ve bu ülkenin yeniden yükseliÅŸini gıpta ile izleyen demiryolcular ÅŸartların olumsuzluÄŸuna aldırmadan “Biz bu iÅŸi yaparız” deyip kollarını sıvadılar.
Ä°mal süreci hakkında bir fikir vermek için, Makine Yüksek Mühendisi Salih Kayasağın’ın “Ä°lk Türk Otomobili: Devrim” baÅŸlıklı makalesinden birjaö pasaj aktaralım:
“Çalışmalar için, EskiÅŸehir Demiryol Fabrikalarında dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir bina seçildi. Elden geldiÄŸince çeÅŸitli tipte otomobil yapısını yakından inceleyerek fikir edindikten sonra yapılacak tipin boyutları, motor, ÅŸanzıman vb. öteki grup ve parçaların nasıl tasarlanıp imal edileceÄŸi üzerinde durulması sonucuna varıldı…”
“Karoser için hazırlanan 1/10 ölçekli maketlerden seçilen 1/1 ölçekli alçı modeli yapıldı. Karoserin damı, kaput ve benzeri saçları, sonra bu modelden alınan kalıplarla yapılmış beton bloklara çekilmek ve çekiçle düzeltilmek suretiyle tek tek imal edildi. Karar verilen yandan subablı bir 4 silindirli motorun, gövde ve baÅŸlığı Sivas Demiryol Fabrikalarında dökülüp, Ankara Fabrikasında iÅŸlendi. Piston, segman ve kolları EskiÅŸehir’de yapıldı. Motor Ankara Fabrikasında monte edildi. Frenlemede 40 BG.’den fazla güç alınamayan bu motora alternatif olarak Ankara Fabrikası aynı gövde ve krank milinden yola çıkarak baÅŸka bir tip geliÅŸtirdi...”
“Nihayet Ekim ortalarında Devrim otomobillerinden ilki tecrübeye hazır duruma gelebildi. Elektrik donanımı, diferansiyel diÅŸlileri, kardan istavrozları ve motor yatakları ile cam ve lastikleri dışında tüm parçalar yerli idi…”
“Bir yandan bu ilk otomobilin yol tecrübeleri sürdürülürken bir yandan da ikinci otomobilin yetiÅŸtirilmesine çalışılıyordu. Siyah renkteki bu iki numaralı Devrim’in son kat boyası ancak 28 Ekim akÅŸamı vurulabilmiÅŸti. Pasta ve cilası Ankara’ya sevkedilmek üzere yüklendiÄŸi trende, gece yol alırken yapıldı...” (Kaynak: SÄ°STEK)
***
İlk yerli otomobil (prototipi) dört buçuk ayda ortaya çıkmıştı, evet.
Derme çatmaydı, bugün yapılmak istenen ileri teknoloji eseri elektrikli otomobille kıyası mukabil değildi ama yine de hatırı sayılır bir şeydi.
1961’in Türkiye’sinde fevkalade kısıtlı imkânlarla dört buçuk ayda öyle bir ÅŸey ortaya koyulabilmiÅŸken, 2010’ların Türkiye’sinde altı koca senede yerli otomobil namına içi boÅŸ bir kasadan baÅŸka hiçbir ÅŸeyin ortaya koyulamaması hem devlet hem de özel sektör için büyük bir ayıptır.
Bu ayıp bir an evvel telafi edilmeli.
Henüz yorum yapılmamış.