2019 yolculuğunda bugün-Ahmet TAŞGETİREN

Tayyip Bey bunu önemsiyor, daha ötede istiyordu.

Ak Parti dünyasının da bundan büyük heyecan duyduğu, bugünün Ak Parti dünyası için yeni bir coşku ikliminin çıkış noktası olarak görüldüğü kesin.

Türkiye, “Parti Genel BaÅŸkanı” olan bir CumhurbaÅŸkanını tanımıyor deÄŸil.

Mustafa Kemal Atatürk gibi, İsmet İnönü gibi isimler uzun süre Türkiye'yi bu statü içinde yönettiler.

Dönem farkı yok mu, var. O dönem Birinci Dünya Savaşından çıkılmıştı, Milli Mücadele'den çıkılmıştı, Osmanlı sona ermiÅŸ, yeni bir devlet kurulmuÅŸtu, o sürecin içinde pek çok ÅŸey yaÅŸandı ve sonuçta bir “Tek Parti” süreci baÅŸladı. Dönemin ikliminin toplum tarafından nasıl karşılandığı tartışılabilir ama, sonuçta hem Mustafa Kemal hem Ä°nönü Cumhuriyet Halk Fırkası'nın baÅŸkanı hem CumhurbaÅŸkanı oldular.

Türkiye'nin çok partili hayata geçmesi, aslında, bu dönemden kurtuluş gibi algılanmıştır. Demokrasi dönemidir ve bu dönem, bugün Ak Parti haline evrildiği söylenebilecek olan siyasi çizginin öne çıktığı dönemdir.

Sayın CumhurbaÅŸkanı gelinen konumu, Atatürk'ün statüsüne benzeterek izah etti birkaç kere. Bugün “Atatürk kadar” güçlü olduÄŸu söylenebilir mi? İç - dış ÅŸartlar çok farklı ama Tayyip Bey'in de belli bir güç sahibi olduÄŸunda kuÅŸku yok.

1950'den bugüne, CumhurbaÅŸkanı - Parti - Devlet - Hükümet - Millet iradesi – Meclis... Pek çok tartışma oldu. Sistem sancısı baÅŸlı başına bir dert Türkiye için. Parlamenter sistem oldu mu, olmadı mı o da tartışmalı.

Bugünün muhalefeti, adeta kendi geçmiÅŸine itiraz eder gibi bir çeliÅŸkiyi yaşıyor. Ve sanki 1950'lerde “Demokrat çizgi”nin CHP anlayışına itirazını, bugün Demokrat çizgi üzerinden gelen bir siyasi kadroya yapıyor.

Evet, başa dönersek Ak Parti heyecan yaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, olmasını gerekli gördüğü şeyi gerçekleştiriyor.

Ak Parti dışında ise olan bitene daha mesafeli bir iklim var.

Yeni sistemle CumhurbaÅŸkanı'nın kullanacağı “Devlet gücü”nün, “Partili kimlik” ile nasıl ete kemiÄŸe bürüneceÄŸi konusunun “partili olmayan” herkes için bir soru/sorun olarak görüleceÄŸi muhakkak. Bu yeni dönemin problem alanı.

Onu kaydedip yeniden CumhurbaÅŸkanı – Ak Parti iliÅŸkisine geçebiliriz. Deyim yerindeyse bir “Fetret - Ara dönem” geçti Ak Parti'de Tayyip bey'in partiden ve genel baÅŸkanlıktan ayrılmasından bu yana. “Hasret” diye nitelendi o günler, ÅŸimdi “Vuslat” tam manasıyla gerçekleÅŸiyor.

2019 sırat köprüsü gibi bir tarih.

Mevcut sistem 16 Nisan'da halk oyundan geçti ama sanki bir kere daha oylanacak 2019 Kasımındaki CumhurbaÅŸkanlığı seçiminde. Malum Tayyip Bey'in ÅŸu andaki CumhurbaÅŸkanlığı eski sisteme göre. CumhurbaÅŸkanı “Fiilen” CumhurbaÅŸkanlığı sistemini yönetiyordu, iktidarda Ak Parti ve Binali Bey'in ÅŸahsında “uyumlu” bir BaÅŸbakan olduÄŸu için, 16 Nisan referandumundan sonra sistem “Fiilen”e daha uyumlu hale geldi ama bu defa yürürlük “partili olmak” dışında 2019'a ertelendi.

Evet, yürürlük 2019 ama ÅŸu anda “Fiilen” daha da etkin hale gelmiÅŸ bulunuyor.

Tayyip Bey önce partiyi dizayn edecek. 2019'u başaracak bir Ak Parti tasarlanması tabii. Gidenler - Gelenler, bunun yansımaları olacak, onları konuşacağız epeyce bir süre.

Hükümet yapısının 2019'a göre yeniden belirlenmesi söz konusudur. Çünkü önümüzdeki dönemin “icraat”ı da 2019 için belirleyici olacak.

Ve asıl, Cumhurbaşkanlığının yeni döneme hazırlanması. Etraf. İmaj. Kimlik.

Tabii bütün bunlar hem ErdoÄŸan ve Ak Parti'nin bugüne kadar oluÅŸan tabanı için önemli, hem bütün“Öteki” alan için. Belki dünya için. Ä°slam dünyası için, Batı dünyası için...

Bugün sanıyorum Tayyip Bey'in konuÅŸmasının son cümlesi “Yeni bir yola çıkıyoruz Allah utandırmasın” olacak.

Ne diyelim, dileyelim Türkiye için hayırlı olsun.