Sosyal Medya

Güncel

Kızılelma muhabbeti-Beşir Ayvazoğlu

Yeni Kızılelmalarımız 2023, 2053 ve 2071... Ancak bu Kızılelmalara “Destiye kurşun atıp keçeye kılıç çalarak” değil, ilimle, kültürle, sanatla gitmek gerekiyor. Benim Kızılelma’m, her bakımdan güçlü, müreffeh, tarihi ve kültürüyle barışık, düşüncesinden, inancından, kılık kıyafetinden dolayı kimsenin kimseyi dışlamadığı, insan haklarına saygılı, demokrasisi kökleşmiş, bütün kurumlarını liyakatli insanların yönettiği bir Türkiye...



CumhurbaÅŸkanımız Recep Tayip ErdoÄŸan, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle önceki gün Külliye’de gençlere hitap ederken “2023 Türkiye’sini sizler için ve sizlerle birlikte inÅŸa ediyoruz. Bir sonraki ‘Kızılelma’mız olan 2053 Türkiye’si ise her ÅŸeyiyle sizlere emanettir,” dedi.
 
***
 
Yeniçeriler sefer heyecanlarını asırlar boyunca “Destiye kurÅŸun atar, keçeye kılıç çalar, Kızılelma’ya dek gideriz!” cümlesiyle ifade ettiler. Aslında Kızılelma nedir ve neresidir, bilmezlerdi. Ömer Seyfettin “Kızılelma Neresi?” adlı hikâyesinde bunu anlatmıştır: Kanuni Sultan Süleyman bir gün otağında divan üyelerine tek tek Kızılelma’nın neresi olduÄŸunu sorar; hiçbiri doÄŸru cevap veremeyince, dışarıda “Kızılelma’ya, Kızılelma’ya!” diye haykırıp duran halktan ve Yeniçeriler arasından üç kiÅŸinin geliÅŸigüzel seçilip huzura getirilmesine emreder. Bu üç kiÅŸiden aldığı cevaplar, Kanuni’yi çok memnun etmiÅŸtir:
 
“Kızılelma neresi?”
 
“Atınızın gittiÄŸi yer padiÅŸahım!”
 
“Orası neresi?”
 
“Neresi olduÄŸunu ancak padiÅŸahım bilir!”
 
***
 
Bizans devrinde, Ayasofya’nın önünde, muhtemelen III. Ahmed ÇeÅŸmesi’nin yerinde muhteÅŸem bir sütun yükselirdi. Çok uzaklardan görülebildiÄŸi için Ä°stanbul’a gelenlerin hemen dikkatini çeken ve birçok seyahatnamede sözü edilen bu sütunun üzerine Ä°mparator Justinianus’un dev bir atlı heykeli yerleÅŸtirilmiÅŸti. Ön ayaklarından biri yukarıya kalkık olan at ileriye doÄŸru hamle yapacakmış gibi görünüyordu. Başında tüylü, tuhaf bir baÅŸlık bulunan ve yukarıya doÄŸru kaldırdığı saÄŸ eliyle doÄŸuyu gösteren askeri kıyafetli süvarinin, yani Justinianus’un sol elinde kızıl renkte madeni bir küre, kürenin üzerinde de bir haç vardı.
 
Justinianus’un kalkık eli, bir inanca göre, Bizans’ı tehdit eden Sasanileri iÅŸaret ediyor, baÅŸka bir inanca göre de Kudüs’ü ve Müslümanları gösteriyordu. Sol elindeki küre ise ÅŸehri düşman istilasına karşı koruyan bir çeÅŸit tılsımdı; imparatorun dünyayı elinde tuttuÄŸu anlamına geliyor ve Bizans halkına uÄŸur getiriyordu. XIV. yüzyılda bu kürenin düşmesi imparatorluÄŸun Türkler tarafından ortadan kaldırılacağına iÅŸaret sayılmıştı.
 
Nicolo Barbaro’nun Kostantiniye Muhasarası Ruznamesi’nde anlattığına göre, fetihten hemen önce, halk arasında, Justinianus’un heykelinde saÄŸ eliyle Anadolu’yu gösterdiÄŸi ve “Beni yıkacak kimse buradan gelecek!” dediÄŸi konuÅŸulmuÅŸtu.
 
Bu anıt hakkında kapsamlı bir araÅŸtırma yapan Prof. Dr. Semavi Eyice, ÂşıkpaÅŸazâde Tarihi’ne ve Hoca Sadeddin Efendi’nin Tacü’t-Tevarih’indeki bir kayda dayanarak, sütun ve üzerindeki heykelin fetih sırasında yerli yerinde durduÄŸunu söylüyor. Peter Gyllius, Fatih tarafından indirtilen tunç heykelin parçalarını Topkapı Sarayı avlusunda gördüğünden söz eder. XVI. yüzyıl ortalarına kadar ayakta kalan sütun ise, bilmediÄŸimiz bir sebeple yıkılmış veya yıktırılmıştır. Bazı minyatürlerde de görünen bu anıtın bir restitüsyonu, C. Gurlitt’in Ä°stanbul’un Mimari Sanatı adlı eserinde yer almaktadır.
 
***
 
ÇeÅŸitli tarihlerde Ä°stanbul’u ziyaret eden Müslüman gezginler ve coÄŸrafyacılar da Justinianus heykelini görmüş ve sol elinde parlayan kızıl küreden söz etmiÅŸlerdir. Zamanla ÅŸifahî kültüre mal olan ve elmaya benzetildiÄŸi için “Kızıl Elma” adıyla efsaneleÅŸen bu küre, merhum Osman Turan’a göre, Osmanlı devrinde “Türk cihan hâkimiyeti mefkûresi”nin sembolü hâline gelmiÅŸti ve Osmanlı Devleti’nin emperyal vizyonunu ifade ediyordu. Öncelikli hedef, Kostantiniye Kızılelması’ydı.
 
Ä°smail Hami DaniÅŸmend, Osmanlı yazarlarını Kızılelma’dan “altın top”, “altın alem”, “altın hokka”, “kürre-i la’l” (yakut küre) diye de söz ettiklerini, Kızılelma olarak görülen ÅŸehirlerin hepsinde bir saray damında yahut kilise kubbesinde böyle bir kızıl kürenin gözleri kamaÅŸtırdığına dair tafsilata bile girdiklerini söyler. Ä°lk defa Saltukname’de, Sarı Saltuk’un kumandasındaki gazilerin Orta Avrupa’nın içlerine doÄŸru yaptıkları bir sefer anlatılırken Kızılelma’dan söz edilmiÅŸtir:
 
“Bir ulu ÅŸehre çıkdılar kim bir ulu hisar içinde bir ulu kilise kapusı berkitmiÅŸ, üstinde bir altun top kubbesinde dururdı, kızıl altundan bir elma resminde idi. Pes andan Åžerif Sarı Saltık eyitdi: ‘Bu nedür?’ didi. Eyittiler: ‘Buna Kızıl Alma dirler’ didiler.”
 
Sultan Cem’in arzusu üzerine Ebü’l-Hayr-ı Rûmî tarafından derlenerek kaleme alınan Saltukname’de Kızılelma’dan söz edilmesi, fetihten sonra bu efsanenin Balkanlar’da hızla yayıldığı anlamına gelmektedir.
 
***
 
Ä°stanbul’un fethinden sonra, Kızılelma, Roma’da, Saint Pierre kilisesinin kubbesinde tasavvur edilecek (Rimpapa Kızılelması) ve bilindiÄŸi gibi, Fâtih, saltanatının sonlarına doÄŸru Ä°talya’ya yönelecektir. Yahya Kemal, Gedik Ahmet PaÅŸa’nın Otranto’ya çıkışını anlattığı gazelinde, bu ideali “TuÄŸlar varsa gerektir Kızılelmâ’ya kadar” mısraıyla anlatır.
 
Kanuni, Fâtih’in yarım kalan bu teÅŸebbüsünü tamamlanmak istiyordu; ancak bunun için önce Beç ÅŸehrini (Viyana) alıp Alman imparatorluÄŸunun gücünü kırması gerekirdi. Böylece Beç Kızılelması, Rimpapa Kızılelması’nın önüne geçti. Rivayete göre, Kanuni, zaman zaman Yeniçeri kışlalarını ziyaret eder, ayrılırken de “Kızılelma’da buluÅŸuruz!” derdi.
 
Kızılelma efsanesi, Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra unutulmuÅŸtur; ancak II. MeÅŸrutiyet yıllarında Ziya Gökalp tarafından yeniden keÅŸfedilip Türkçü edebiyata mal edilerek “ülkü” ve “Turan”la aynı anlamda kullanılmaya baÅŸlanır.
 
Gökalp’ın 1913 yılında Türk Yurdu’nda yayımlanan “Kızılelma” adlı manzum hikâyesinde, Bakûlu bir milyonerin kızı olan Ay Hanım, Ä°sviçre’de satın aldığı geniÅŸ bir araziyi “Türk Beldesi” adıyla küçük bir ilim ÅŸehri haline getirmiÅŸtir. Bu ÅŸehirde kurup “Kızılelma” adını verdiÄŸi üniversitenin bünyesinde çeÅŸitli ilimlerin öğretildiÄŸi “medrese”ler vardır.
 
Gökalp’ın Kızılelma Ãœniversitesi’ni Ä°sviçre’de kurdurması, geleneÄŸe uygun bir tercih; zira bütün önemli Kızılelma’lar Avrupa’dadır. Son yarım asrın Kızılelma’sı Avrupa BirliÄŸi’ydi. O da çürümeye yüz tuttu.
 
***
 
Yeni Kızılelmalarımız 2023, 2053 ve 2071... Ancak bu Kızılelmalara “Destiye kurÅŸun atıp keçeye kılıç çalarak” deÄŸil, ilimle, kültürle, sanatla gitmek gerekiyor.
 
Benim Kızılelma’m, her bakımdan güçlü, müreffeh, tarihi ve kültürüyle barışık, düşüncesinden, inancından, kılık kıyafetinden dolayı kimsenin kimseyi dışlamadığı, insan haklarına saygılı, demokrasisi kökleÅŸmiÅŸ, bütün kurumlarını liyakatli insanların yönettiÄŸi bir Türkiye...
 
“Kızılelma’ya hey, Kızılelma’ya...”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.