Sosyal Medya

Güncel

ErdoÄŸan-Trump Zirvesinde DuruÅŸlar NetleÅŸir mi?-Kenan Alpay

Türkiye’nin Amerika’dan talep ve beklentileri öteden beri son derece açık zaten. Sıkıntı Trump yönetimindeki Amerika’nın bu beklenti ve talepler karşısında Obama yönetiminin politikalarını değiştirip değiştirmeyeceğiyle alakalı alanda seyrediyor. Her ne kadar göstergeler Obama ve Trump’ın birbirlerine son derece ters politik misyonlar taşıdıklarını teyid ediyor olsa da Türkiye’ye karşı sürdürülen tavrın başkanların taktik hamlelerini aşan ve bir devlet olarak Amerikan stratejisini işaretliyor.



CumhurbaÅŸkanı TayyipErdoÄŸan’ın Washington’da ABD BaÅŸkanı DonaldTrump’la gerçekleÅŸtireceÄŸi zirve iki temel husus etrafında ÅŸekillenecek. Birincisi Fethullah Gülen’in iadesi ikincisiyse yeni bir müttefik olarak PKK-PYD’nin silahlandırılıp Irak ama hassaten Suriye’de Türkiye’yi kuÅŸatacak bir güç olarak tahkim edilme siyasetinden vazgeçilmesi. Buraya üçüncü bir meseleyi daha ilave etmek gerekirse Rıza Sarraf’ın akabinde yine aynı gerekçeyle tutuklanan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın serbest bırakılmasıdır. Türkiye önceki iki meseleye ilaveten bu baÄŸlamda Halkbank merkezli olmak üzere uluslararası çapta adım adım mali bir kuÅŸatmayla karşı karşıya kalabilir. Amerika’nın emperyal ve oportünist siyasetini az çok bilenler Türkiye’nin doÄŸrudan güvenlik ve bekasını ilgilendiren meselelerde izleyeceÄŸi yolu da az çok tahmin edeceklerdir. 
 
Belirsizlik Stratejisi
 
Geçen hafta gerçekleÅŸen bir dizi olaya raÄŸmen CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Amerika ziyaretini iptal etmemesi, Trump’ın aldığı kararlara raÄŸmen zirveye kimi ÅŸerhler düşerek talep ve umutlarını koruyarak gidiyor oluÅŸu önemlidir. Çünkü CumhurbaÅŸkanı’ndan önce Genelkurmay BaÅŸkanı Org. HulusiAkar, MÄ°T MüsteÅŸarı HakanFidan ve CumhurbaÅŸkanlığı Sözcüsü Ä°brahimKalın’dan oluÅŸan üst düzey heyetin gerçekleÅŸtirdiÄŸi temaslar ABD yönetimi nezdinde olumlu sonuçlar vermemiÅŸti. Aksine tam da mezkûr temaslar sürerken Trump’ın Rakka operasyonu sürecinde PKK-PYD’nin ağır silahlarla teçhiz edilmesine iliÅŸkin imzaladığı kararname dünyaya ilan ediliyordu. Zaten sahada fiilen hâkim olan Türkiye karşıtı geliÅŸmeler artık bizzat Trump onayıyla resmiyet ve aleniyet kazanıyordu.
 
‘KuÅŸak ve Yol Forumu’ için bulunduÄŸu Çin’in baÅŸkenti Pekin’de konuyu deÄŸerlendiren CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan önden giden heyetin Trump’ın altındaki kiÅŸilerle temas ettiÄŸini, bir ön bilgilendirme ve belge sunumu yaptıklarını vurguladı. Bu vurgunun arkasına eklediÄŸi cümleler şöyleydi: “Nihai görüşmeyi biz yapacağız. Ondan sonra da nihai kararımızı vereceÄŸiz. EÄŸer stratejik müttefiksek ittifak içinde karar almamız lazım. Ä°ttifaka gölge düşecekse başımızın çaresine bakmamız lazım.” Ancak bu konuyu izah ederken Türkiye karşıtı pratiklerin “Obama’nın alttaki ekipleri tarafından Trump’ın kucağına bırakıldığı” ifade edildi. Ä°laveten “bazı haddini bilmezlerin oyunuyla Türkiye’ye iftiralar atıldığı fakat bunlara karşı verilen cevaplara itibar edilmediÄŸi” de vurgulandı aynı konuÅŸmada.
 
Gerçekten de sorun Obama yönetiminden kalan, mesela Pentagon’daki bürokratların veya medya kuruluÅŸları marifetiyle piyasaya sürülen iftiraların Trump yönetimini etki altına alması olabilir mi? Yoksa gerek Fethullahçı cunta gerekse PKK-PYD üzerinden Türkiye’ye yönelik icra edilecek çok boyutlu operasyonlar için istisnasız tüm Amerikan yönetimlerinin fırsatı ganimete çevirme hususunda pek gayretkeÅŸ oldukları mıdır belirleyici olan? Esasen bu durum Amerika, Avrupa veya Rusya, Ä°ran için de geçerli ulus devletler mantığının tezahürüdür. 
 
Gülerek Dinle Ama Bildiğini Oku!
 
Mesele hiç de bilgilendirmede yaÅŸanan eksiklikler, belge sunumunda yaÅŸanan gecikmeler veya medya üzerinden geliÅŸtirilen imajların siyasi iradeyi ipotek altına alması gibi durmuyor. Bu perspektif eminim ki Türkiye açısından da böyledir. Ne var ki diplomatik teamüller ve güç dengeleri çoÄŸu zaman taktik üstünlükler elde etmek üzere bu türden izahlarla zaman kazanmayı mecbur kılıyor. 
 
Suriye krizinde Türkiye Amerika’yla yaÅŸadığı gerilim benzerini Rusya’yla da yaşıyorken bu mecburiyetler daha bir artıyor. Trump’la gerçekleÅŸecek zirvenin hemen önünde Putin’in çıkışı hiç kimsenin PKK-PYD kartını elden bırakmaya niyetli olmadığını teyid ediyordu: “Biz diÄŸer ülkelere kıyasla Kürt birliklerine silah göndereceÄŸimizi ilan etmiyoruz, zaten onların bizim bunu yapmamıza ihtiyaçları yok. Onların bu silahları almak için kendi kaynakları var.” PYD lideri Salih Müslim’in süreci izah sadedinde kurduÄŸu cümleler kendilerine yüklenen anlam ve misyonu çok iyi gördüklerini, bunu da sonuna kadar kullanacaklarını gösteriyordu: “Suriye’de bizim yokluÄŸumuzda siyasi çözüm olmayacağını bilen ABD ve Rusya, Türkiye’yi devre dışı bırakmadan bizi de bu sürece dâhil etmek istiyor.”
 
ErdoÄŸan-Trump zirvesinde Amerika’nın duruÅŸunu netleÅŸtirmesi, Türkiye’ye yönelik tehdit unsurlarını kullanmaktan vazgeçmesi, Suriye ve Irak için adil bir çözüme ikna olması çok çok zayıf bir ihtimaldir. Taleplerde ısrarcı olmakta bir beis yok. Ancak taleplerin karşılık bulabilmesinin yolu sahada daha etkin ve ağırlıklı bir güç elde etmekle paralel ilerleyebilir. Diplomatik temaslarda vurgulanan dostluk, müttefiklik mesajlarını gülerek dinlerken sahanın etkin ve otantik direniÅŸ unsurlarıyla geliÅŸtirilen kuÅŸatmayı etkisiz kılacak hızlı adımlar atmak icap ediyor. 
 
Ne Amerika ve Rusya’nın cevaz verdiÄŸi müttefikler aramanın ne de laik-modern direnişçiler ihdas etmenin manası var. Suriye ve Irak baÅŸta olmak üzere Ä°slam coÄŸrafyasının hakiki ve belirleyici direniÅŸ unsurlarını teçhiz ve koordine etmekten imtina eden Türkiye PKK-PYD tehdidinden çok daha fazlasıyla kuÅŸatılacaktır. Amerika’nın duruÅŸunu Washington’daki görüşmede netleÅŸtirmenin yolu Suriye ve Irak sahasında elde edilecek stratejik ve askeri çözümler üretmekten geçmektedir. Türkiye’nin kendisine ve bölgesine yönelik kuÅŸatma ve çökertme pratiklerini baÅŸka türlü bloke etme imkânı görünmemektedir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.