Sosyal Medya

Güncel

Başbakan: Bedel ödemeden AK Parti adına racon kesenlerin sesini kesmesini biliriz

Başbakan, ABD Savunma Bakanı'yla görüşmesini anlattı: YPG desteği için "Bu bir mecburiyet" dedi



BaÅŸbakan Binali Yıldırım, parlamenter sistemi bitiren "cumhurbaÅŸkanlığı hükümet sistemi"nin yüzde 51.4 "evet" oyu ile kabul edildiÄŸinin açıklandığı halk oylamasına giden süreçte, iktidara yakın medyada ileri sürülen "AKP içinde 'gizli hayırcı'lar var" iddiasıyla baÅŸlayan, gazeteci Cem Küçük'ün "Artık AK Parti’nin bu radikal Ä°slamcılarla da yollarını ayırması lazım" ifadesi ile büyüyen tartışmaya deÄŸindi. Yeni Åžafak gazetesinden Kemal Öztürk'ün konuyla ilgili sorunu yanıtlayan Yıldırım, "Bedel ödemeden, ter dökmeden kimse AK Parti adına racon kesemez, kusura bakmasın. Kesiyorsa, onların sesini kesmesini de biliriz, öyle ÅŸey olur mu? Partimiz adına kimse ahkâm kesemez" diye konuÅŸtu.  

BaÅŸbakan Yıldırım, ABD Savunma Bakanı James Mattis ile Londra’daki görüşmesinin detaylarını "PKK eÅŸit YPG’dir. Terör örgütüyle iÅŸbirliÄŸiyle baÅŸka terör örgütü DEAÅž’ı yok etmek ABD’ye yakışmaz. 'Türkiye’nin müttefiki bir ülkeye yakışmaz' bunu da aynen söyledik. Yani zorlandı açıklamada. Sonra dedi ki, 'Bu bir seçim deÄŸil, bu bir mecburiyettir' VerdiÄŸiniz ağır silahların terör örgütüne geçmeyeceÄŸini nasıl garanti edeceksiniz" sözleriyle anlattı.

ABD'nin Türkiye yerine YPG'yi seçtiÄŸi Rakka operasyonuyla ilgili de önemli bir ayrıntıyı açıklayan Yıldırım, "Herhalde onlar yeterli görmemiÅŸler, yani Türkiye’nin teklifini Rakka’daki operasyonu yapacak kapasitede görmemiÅŸler, daha doÄŸrusu onların askerleri, sahadakiler bu bizim tekliflerimizi yeterli bulmamışlar" ifadesini kullandı. 

BaÅŸbakan Yıldırım, Somali konferansına katıldığı Ä°ngiltere’nin baÅŸkenti Londra’dan dönüşünde uçakta açıklamalarda bulundu. Yıldırım'ın Yeni Åžafak gazetesinden Kemal Ã–ztürk'ün  sorularına verdiÄŸi yanıtlar şöyle:

- ABD Savunma Bakanı James Mattis ile yaptığınız görüşme merak ediliyor. Bir kez de sizden dinlemek istiyoruz.

Savunma Bakanıyla görüştük, yani geldik, gelir gelmez hemen doÄŸru … sabah saat 8,5’ta da Savunma Bakanıyla…

- Planlanmış bir görüşme miydi?

Tabi tabi, gelirken planladık.

- Nerede görüştünüz?

Somali konferansının yapıldığı yerde görüştük. Görüşme verimli geçti, faydalı geçti, ben onu söyleyeyim.

Bizim için PKK eÅŸit YPG eÅŸit PYD’dir. Siz PKK’yı bir terör örgütü olarak kabul ediyorsunuz, dolayısıyla öbürleri de bunun aynısı, terör örgütüyle bir iÅŸbirliÄŸi yapıp baÅŸka terör örgütü, DEAÅž’ı yok etmek Amerika gibi NATO üyesi, Türkiye’nin müttefiki bir ülkeye yakışmaz, bunu da aynen söyledik. Yani zorlandı açıklamada. Sonra dedi ki, bu bir seçim deÄŸil, bu bir mecburiyettir.

- Savunma Bakanı mı dedi?

Evet, bu bir seçim değil, bu bir mecburiyet. Niye mecburiyet? Başka alternatif oluşturamadık.

- Türkiye diÄŸer terör örgütlerine ihtiyaç kalmadan Rakka’da da biz ne gerekiyorsa yaparız diye bir teklif?..

Bütün bunları anlattık, ancak herhalde onlar yeterli görmemiÅŸler, yani Türkiye’nin teklifini Rakka’daki operasyonu yapacak kapasitede görmemiÅŸler, daha doÄŸrusu onların askerleri, sahadakiler bu bizim tekliflerimizi yeterli bulmamışlar.

"Hala şansınız var dedim"

- ÖSO’yla, yani Fırat Kalkanı modelini uygulayalım…

Åžimdi tabii ÅŸunu söyledi: Biz bu silahların önceden PKK’ya geçen silahlar buradaki silahlar deÄŸil, onlar daha önce Irak tarafında verilen silahlar, oradan ellerine geçti.

- Mesela M16 mı?

M16 onlarda olamaz denildi…

- Irak Merkezi Hükümetine verilmiÅŸ silahlar…

Irak Merkezi Hükümetine verilmiÅŸ silahlar veya Irak’a verilmiÅŸ silahlardır, oradan bir ÅŸekilde edinmiÅŸler.

Yani biz bunları vermedik, dolayısıyla PKK’daki silahlar bunların silahları deÄŸil. Ya öyle, böyle, neticede terör örgütüne buradan da geçmeyeceÄŸini nasıl garanti edeceksiniz? Takip edeceÄŸiz, bir takip sistemi kuracağız, Rakka operasyonundan sonra da onların burada iÅŸi olmayacak ve iÅŸleri bitecek. Åžimdi bu konunun Türkiye için çok önemli olduÄŸunu, ben bunun ciddi bir sonuç doÄŸuracağını … Hala ÅŸansınız var dedim.

"Yeni ABD yönetimi daha istekli"

- 15 Temmuz’dan sonra Ä°ngiltere ile Türkiye arasında artan yakınlaÅŸma, Avrupa ve ABD arasında da bir uzaklaÅŸma söz konusu…

Bence ABD ile aramızdakini uzaklaÅŸma olarak görmeyin, yani eski yönetimle yeni yönetime geçiÅŸinden kaynaklanan bir durum var… Ä°ntikal durumu var. Åžimdi yeni yönetim tam anlamıyla bütün konularda kendi politikalarını, düşüncülerini henüz uygulayamıyor, sahadaki ekipler önceki yönetimin ekipleri, dolayısıyla bir zaman tanımak lazım. Yani ben hem telefon görüşmelerinde hem daha alt düzeydeki görüşmelerde Amerika’yı yeni dönemde Türkiye’yle ilgili daha istekli gördüm. Siyasi yönden de Ä°ngiltere Türkiye’yle yakınlaÅŸmak istiyor, yani bölgesel konularda, güvenlik konularında, savunma konularında, Türkiye’yle daha fazla iÅŸbirliÄŸi, ticaret, turizm, birçok alanda daha fazla iÅŸbirliÄŸinden yana.

"İngiltere ile aynı kulüpteyiz"

- ABD ilişkilerine hep böyle stratejik ortaklık diye niteliyoruz, çok da iyi gitmiyor. İngiltere-Türkiye ilişkileri stratejik bir ortaklığa mı evriliyor?

Åžimdi bunu söylemek erken, ama Avrupa BirliÄŸi’nden çıkmaları dolayısıyla biz aynı kulüpteyiz artık, dolayısıyla daha yakın çalışmamız gerekiyor, daha fazla iÅŸbirliÄŸi yapmamız gerekiyor, daha fazla yatırım yapmamız gerekir tarzında istekleri var, bizde de aynı istek var. Çünkü Ä°ngiltere 15 Temmuz’da diÄŸer Avrupa ülkelerinden ayrıştı, darbeyle ilgili çok net bir duruÅŸ ortaya koydular, 4 gün sonra bakanlarını gönderdiler, FETÖ konusunda da daha bize yakın davranıyorlar.

- Peki Amerika’yı etkileme ÅŸansları olur mu Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetlerini aktarma konusunda?

Kısmen olabilir tabi, hangi düzeyde, hangi konuda olacağı önemli.

Bunların gereÄŸine her zaman hazırız. Yani hazırız, geçenlerde de iÅŸte yaptık. Karaçok ve Sincar’da gereken operasyon yapıldı. Yine rahatsızlık veren olursa, tehdit gelirse yine yaparız. Kimseden icazet almamız gerekmiyor.

"Almanya adım atmalı"

- Almanya’nın sığınmacıları kabul etmesi...

Ayıp etmiÅŸler. Bu Türkiye’ye karşı hasmane bir tutumdur. BaÅŸlarına bela alıyorlar, kendileri bilir. Biz de dostumuzu-düşmanımızı biliriz.

- Almanya’nın bu kadar agresif tutumunu neye baÄŸlıyorsunuz?

Türkiye bölgede, dünyada etkin bir konuma geliyor. Yani Almanya-Türkiye ilişkileri kolay kolay bozulacak ilişkiler değil. Yani ne kadar gayret ederse etsinler bozmaları da çok kolay değil. Bizim de özel, onlar için de özel. Biz bu ilişkileri onararak sürdürme durumundayız, buna ihtiyaç var. Bu da, konuları kamuoyunda söz düellosuyla götürmek yerine, oturup daha sakin konuşmak lazım. İşi kör dövüşüne dönüştürmemek lazım. Bundan hiç kimseye bir fayda yok. Tabii Almanya seçim sürecine giriyor. Seçim sürecine girince marjinal partilerin politikaları destek buluyor. Makul partiler de orada onlardan geri kalmamak, onlara oy kaptırmamak için onlarla yarışa giriyor adeta. Ha şunu dedi, bizim ilişkileri düzeltmemiz lazım.

- Talep onlardan mı geldi?

Tabii tabii. Düzeltelim dedim, ne duruyorsunuz, adım adım. Siz adım atın dedim. Kim adım atacak? Siz atacaksınız, bozan biz değiliz. Tamam dedi. Ben dedim ki; kardeşim, adım atın, iyi niyetinizi görelim, ondan sonra da biz de bir adım atalım.

- Nasıl bir adım bekliyoruz?

Evet, doÄŸru. Yani bu FETÖ ve PKK’lılarla ilgili adım atılmasını bekliyoruz.

"Kimse durumdan vazife çıkarmasın"

- Siz fark etmiyorsunuz haklı olarak, çok yoÄŸunsunuz ama özellikle bu Twitter denen mecrada AK Partililik adına, özellikle Reisçilik adına bazı isimler çok ağır hakaretlerle…

Arkadaşlar, bedel ödemeden, ter dökmeden kimse AK Parti adına racon kesemez, kusura bakmasın. Kesiyorsa, onların sesini kesmesini de biliriz, öyle şey olur mu? Partimiz adına kimse ahkâm kesemez. Konuşuyor orada tamam istediğini söylesin, ama partiyi ilzam edip, partinin politikalarını uygulamaya yönelik bir parti adına konuşacak olan partinin içinde olması lazım. Konuşacak bir şey yok, abesle iştigal, böyle bir şey olur mu? Durumdan vazife çıkarmaya çalışanlar var.

- Size bu konuda şikâyetler ulaştırılıyor mu?

Biz mesajımızı veremiyor muyuz kardeşim? Yani başkaları bizim adımıza niye mesaj versin, biz mesajımızı veririz. Ama bizi beğendiğini söyler-beğenmediğini söyler, şu iş yanlış der, bunu herkes diyebilir. Ama biz parti adına, partiyi bağlayacak mesajları ancak parti adına konuşmaya yetkisi olan, ehliyeti olan insanlar verir. Bizim parti yönetimlerinde görev almayan milletvekillerimiz bile konuşmuyor. Niye hiçbir sıfatı olmayanlar konuşsun?

- Özellikle medyada… Nerede olursa olsun, ben adres göstermiyorum.

16 Nisan bütün vesayetleri gömmüştür, bitti. Tek vesayet sahibi var, o da millettir, milletten baÅŸka kimse vesayet sahibi olamaz…

"AK Parti zaten yeni sayfa açtı"

- 21 Mayıs’la ilgili çok büyük beklentiler var kamuoyunda.

Ne gibi?

- Yani referandum sonrasında yeni bir sayfa açmak…

Yeni bir sayfa açtık zaten.

- Kongre süreci yaklaşıyor.

Bu olağan bir kongre değil, burada sadece genel başkan değişimi olacak. Önceki söylediklerimizin hepsi geçerli. En güzel şekilde coşkuyla kongremizi yapacağız, genel başkanımızı seçeceğiz.

- Parti yönetimi ve kabinede bir deÄŸiÅŸiklik…

Durmak yok yola devam. Yani parti yönetiminde olabilir tabii, MKYK’da deÄŸiÅŸiklik olabilir, dolayısıyla parti yönetimi de ona göre yeniden ÅŸekillenebilir. Yeni genel baÅŸkan kendisi ekibini doÄŸal olarak oluÅŸturması lazım.

- Sayın Cumhurbaşkanımız da bu medyadaki tartışmalara bir son nokta koydu, kongreden sonra daha mı somut şeyler göreceğiz bu konuda?

Mutlaka, yani sadece kongreyle iliÅŸkilendirmek yanlış. Halk oylaması sonucu belli olduktan sonra yaptığımız açıklamalar ortada. Yani birleÅŸtirici, kucaklayıcı. Yani Türkiye’de 2019’da yüzde 50+1 oy alarak cumhurbaÅŸkanı seçilmek istiyorsa, AK Parti seçtirmek istiyorsa bundan baÅŸka yolu yok ki.

"Biz katılmasak eksik olurdu"

- Bu ziyaretten beklediÄŸinizi buldunuz mu?

Bu ziyaret esasında bir uluslararası konferansa katlıma ziyaretiydi, yani Somali konusunda ne yardım yapılabilir, ihtiyaçları nedir, bunun deÄŸerlendirildiÄŸi bir konferans. Tabii Türkiye’nin Somali üzerinde önemli özel bir yeri var, dolayısıyla biz konferansa katılmazsak eksik olurdu. Nitekim konferansta Türkiye’nin yaptıklarını hemen hemen bütün konuÅŸmacılar söyledi. Türkiye’nin diÄŸer ülkelerden bir farkı, yaptığı iÅŸlerin izi var, diÄŸerleri de yaptık diyor ama ortada bir ÅŸey yok. Türkiye aÅŸağı yukarı 2011’den beri devlet, STK’lar, özel sektör 1 milyar dolara yakın destek olmuÅŸ.

Ne yapmışız? Havaalanını faal hale getirmişiz, deniz limanını faal hale getirmişiz, hastane, klinik yapmışız, sulama projeleri yapmışız, okul yapmışız, çok prestijli bir büyükelçilik binası yapmışız. Bütün bir devletin ihtiyacı olan ne varsa yapmışız.

- Alınan karar ne oldu? Yani Somali’ye dair kaç devlet iÅŸtirak etti bu toplantıya, konferansa?

20’den fazlaydı. Yani karar temenniler, yapalım, edelim, bakalım, iÅŸte Somali’de güvenlik önemli, güvenlik altyapısını geliÅŸtirelim, polisleri eÄŸitelim, askerleri eÄŸitelim, yoksullukla mücadele edelim gibi temenniler. Yani bu tip…

- Sekretarya…

Var işte, her 6 ayda bir ülke üstleniyor ev sahipliğini, konuşuluyor, ondan sonra ne kadar mesafe alınmış-alınmamış, onlar değerlendiriliyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.