Güncel
Atatürk meselesi-İbrahim Kiras
Follow @dusuncemektebi2
Muhafazakâr kesimin Kemalizm’e yönelik haklı eleştirilerinin meşruiyetine de zarar veren seviyesiz, ölçüsüz ve hadsiz saldırıların savunulacak tarafı yok. Öncelikle muhafazakâr kesimin ve bu kesimin temsilcilerinin sözü geçen edepsizliklere karşı tepki göstermesi ve bunlarla kendi aralarında anlamlı bir mesafe oluşturması gerekiyor. Bunu yapamazlarsa entelektüel seviyede bir Kemalizm eleştirisi de yapılamaz; akademik zeminde doğru düzgün bir çalışma da yapılamaz. Yapılan şey çamur güreşi gibi bir şey olabilir sadece.
Türkiye dışarıdan bakıldığında çok dinamik, hemen her şeyin sürekli değişmekte olduğu bir ülke gibi görünüyor belki ama gerçek bu değil. Bir türlü çözülemeyen bazı sosyo-kültürel problemler yüzünden boyuna aynı tartışmaların yaşandığı bir ülke burası maalesef.
Keza, hareketli ve değişken gündem yüzünden gazete yazarlarının işinin kolay olduğunu düşünenler de hata ediyorlar. Çünkü gündem sürekli değişiyor ama bir devridaim düzeni içinde hep aynı konular yeniden yeniden çıkıyor karşımıza. Dolayısıyla bazen söylenecek yeni bir söz kalmıyor. En azından gündemin köpüğüyle değil özüyle ilgilenenler için durum böyle.
Belirli aralıklarla gündeme gelen konularımızdan biri de “Atatürk meselesi”. Türk toplumunun yaÅŸadığı kültürel yarılma yüzünden bu konu da ifrat ve tefrit arasında gidip gelen bir salıncakta tartışılıyor. Biz de bir o yana bir bu yana dönerek tartışan tarafları saÄŸduyuya, ölçüye ve saygıya davet etmek için -çoÄŸunlukla beyhude- bir gayret içine giriyoruz.
***
AÅŸağıdaki pasaj 2011’de yazılmış bir yazıdan:
“Atatürk her ÅŸeyden önce halkın büyük çoÄŸunluÄŸu tarafından Türkiye’nin Ä°stiklal Savaşı’nın önderi olarak benimseniyor ve bu çerçevede Türkiye’nin ‘istiklal’ini temsil ediyor. BaÅŸka bazıları için tercih ettikleri hayat tarzının güvencesi. Bir baÅŸkası için milli birliÄŸin simgesi. Netice itibarıyla Türk toplumunun büyük bölümünde Atatürk’e ve Atatürk’ün temsil ettiÄŸi deÄŸerlere ve kavramlara karşı duyulan bir sevgi ve baÄŸlılık var. Bu algının oluÅŸumunda bilmem ÅŸu kadar senedir sürdürülen resmi propagandanın, ideolojik eÄŸitimin vs. payı olabilir; ama önemli olan ortadaki realite. Atatürkçülük eleÅŸtirisine soyunan bazı aydınların bunu göz ardı etmeleri doÄŸru deÄŸil. Bunu göz ardı ederseniz, en baÅŸta bazı insanları rencide edersiniz. Ä°kincisi bir takım toplumsal fay hatlarıyla sorumsuzca oynamış olursunuz.”
***
Ancak kabul etmek lazım ki Türk toplumunun çok geniÅŸ bir kesiminde Atatürk’e karşı samimi ve güçlü bir sevgi ve saygı hissi bulunsa da bir baÅŸka kesimde ise kızgınlık var. Ama bu kızgınlık milli mücadelenin önderi ve cumhuriyetin kurucusu olan tarihi figüre deÄŸil, modernleÅŸme yolunda baÅŸlattığı reformları cebri usullerle sürdüren ve dini deÄŸerlere mesafeli görünen siyasi figüre yöneliktir. Bu iki farklı Atatürk figürü sanki iki ayrı kiÅŸiymiÅŸ gibi birbirinden ayırt edilir çoÄŸunlukla. Hatta çoÄŸu zaman da bu türden bir olumsuzluÄŸu milli mücadelenin önderine konduramadığı için faturayı Ä°nönü’ye kesmiÅŸtir muhafazakâr kesim.
Buna mukabil, sokaktaki ortalama Türk vatandaşının Atatürk sevgisinden ayırt edilmesi gereken “ideolojik Atatürkçülük” ise toplumdaki Atatürk karşıtlığını sürekli besleyip büyüten bir kaynak.
Atatürkçülüğü -Anıtkabir’deki ilkel törenler, 9’u beÅŸ geçe yapılan saygı duruÅŸları, “Ata’ya ÅŸikayet”ler gibi geleneksel dini ritüellerin taklidi olan uygulamalarla ve Nutuk’u “Kutsal Kitap” ilan ederek- adeta alternatif bir dine dönüştüren anlayışın sevimsizliÄŸi bir yana artık fazlasıyla demode olduÄŸu ortada. Bunu en baÅŸta Atatürkçülerin görmesi lazım.
DiÄŸer yandan -ve daha önemlisi- Atatürk’ü çok yakın zamanlara kadar kendilerinden olmayanların kafasına indirebilecekleri bir sopa olarak kullanmış olan dar bir zümrenin toplumdaki belli kesimlerde Atatürk karşıtlığını meÅŸrulaÅŸtırmaktan baÅŸka bir ÅŸey yapmadığını eklemek lazım.
Ancak elbette bugünlerde gündemi iÅŸgal eden konuyla ilgili bir mazeret deÄŸil bütün bunlar. Muhafazakâr kesimin Kemalizm’e yönelik haklı eleÅŸtirilerinin meÅŸruiyetine de zarar veren seviyesiz, ölçüsüz ve hadsiz saldırıların savunulacak tarafı yok. Öncelikle muhafazakâr kesimin ve bu kesimin temsilcilerinin sözü geçen edepsizliklere karşı tepki göstermesi ve bunlarla kendi aralarında anlamlı bir mesafe oluÅŸturması gerekiyor. Bunu yapamazlarsa entelektüel seviyede bir Kemalizm eleÅŸtirisi de yapılamaz; akademik zeminde doÄŸru düzgün bir çalışma da yapılamaz. Yapılan ÅŸey çamur güreÅŸi gibi bir ÅŸey olabilir sadece.
Bütün diÄŸer sahalardaki problemler gibi buradaki problem de aynı yerden kaynaklanıyor... Kalite olmayınca, seviye olmayınca, ehliyet ve liyakat olmayınca bu gördüklerimizden baÅŸka türlü bir ÅŸey olmuyor…
Henüz yorum yapılmamış.