Edebiyat - Åžiir - Mizah
Harabe Åžehir... / Mehmet AktaÅŸ
Asırlar önce yolum
Bir harabe şehre düştü
Kâşaneler arasında
Seyr-i sülûka mahkum
Bedbin insanlar gördüm
Başlarında laf cambazı
Kızıl fesli bir masalcı
Masalında gül endam
Şuh bakışlı periler
Bu fettan masalcıya
İfrit oldum uzaklaştım
Şehrin gece pazarı
Leyle-i Sûk’a ulaÅŸtım
Bir telaş ki sormayın
Kalbur üstü zenginler
Atlas libas ararken
Kasnak tokmak peÅŸinde
Meteliksiz miskinler
Burası lezzet-i şahane
Kebapçılar çarşısı
Ä°s kokusu yaÄŸ kokusu
Dumanaltı ziyafet
Harabi zenginlerin
Vazgeçilmez tutkusu
Her sofranın üstünde
Alaaddin damgalı
Zeytinyağlı kandiller
Etraf zifiri karanlık
Tenhada yürüyorum
Önümde bir mezarlık
Şehrin işlek noktası
Harabenin tam ortası
Kimi kümbet altında
Kimi köprü altında
Yan yana sıralanmış
Ölülerle diriler
Bu vahim manzaradan
Utandım ibret aldım
Biraz mahçup çekingen
Biraz da cesaretle
Bir duvara yaslandım
Kusura bakmayın dedim
Ecel gelmeden henüz
Sizi buraya gömen
Benim gibi hissizler
Bitap halde kendimi
Kerpiç bir hana attım
Deriden bir yastığa
Koyar koymaz başımı
O sesle gözümü açtım
Asırlar geçmiş sanki
Mekke'de sabah olmuÅŸ
Dilimde sübhanallah
Kulağımda tekbirler
Henüz yorum yapılmamış.