Güncel
İslam düşüncesinin krizi
Âlem-i İslam'ın sorunlarına çözüm üretebilmek için uzun soluklu çabalar ortaya koyan mütefekkirlerimizden biri olan Cevdet Said İslam dünyasında yaşanan düşüncesinin krizi hakkında gerçekleştirdiği konferansı yazdı.Cevdet Said, Fethi Güngör'ün Türkçeye tercümesi ile Diriliş Postasında yayınlanan makalesinde küresel düşünce krizinin İslam dünyasına yansımalarını ve etkilerini anlatıyor
“Ä°slam Dünyasında Düşünce Sorunları” konulu bir konferans vermek üzere 23 Mart 2017 tarihinde Bursa’ya gitmiÅŸtim. Ev sahibi UludaÄŸ Ãœniversitesi Ä°lahiyat Fakültesi’nde dikkatimi çeken husus konferansı dinleyenlerin büyük çoÄŸunluÄŸunun kız öğrencilerden oluÅŸmasıydı.
Kanaatimce kadınların ilim tahsil etmesi birçok açıdan önem arz etmektedir. Zira çocukların terbiyesinde ve geleceğin inşasında en çok etki sahibi olan kadınlardır. Dolayısıyla kadınların ilim ve düşünce merkezlerine rağbet etmesi İslam düşüncesinin yaşadığı krizden çıkması için bize bir imkân sunmaktadır.
Konferansın konusuna dönecek olursak; evet, Ä°slam dünyası krizdedir. Beni Ä°slam dünyasının yaÅŸadığı krizi konu edinen bir kitap yazmaya iten sebep de budur. Gerçi ben o kitabımı yarım asır önce yazmıştım. Bu zaman zarfında bazı geliÅŸmeler ve yenilikler elbette olmuÅŸtur. Ancak, kitabı yazmamı gerektiren hususlar günümüzde de geçerliliÄŸini korumaktadır… Yalnız, ben kitabımda sadece Ä°slam dünyasındaki düşünce krizinden bahsetmiyorum, bilakis küresel bir düşünce krizinden bahsediyorum...
Anlama ve düşünme krizi
Kitabımın baÅŸlığını Kur’an-ı Kerim’den iktibas etmiÅŸtim: “Hattâ YuÄŸayyirû mâ biEnfusihim; Ä°nsanlar İç Dünyalarını DeÄŸiÅŸtirmedikçe” (R’ad 13:11).[*] Bu kitap üzerinden ÅŸu mesajı vermeyi istemiÅŸtim: Kriz vakıadan önce düşüncede ve siyasetçiden önce düşünürde ortaya çıkar. Dünya krizdedir, çünkü düşünür krizdedir… Ä°ÅŸte bu kriz dünyadaki tüm krizleri kuÅŸatan bir krizdir. Çevre, iklim, açlık, yoksulluk vb. sosyal problemler, savaÅŸlar, çatışmalar, tüm bunların kaynağı tektir: Anlama ve düşünme krizi. Düşüncede ortaya çıkan bu kriz Ä°slam dünyasının tekelinde de deÄŸildir…
Küresel düşünce krizinin en belirgin göstergesi her gün ÅŸahit olduÄŸumuz küresel çaptaki ÅŸiddet uygulamalarının yol açtığı tahribattır. Bunun en kaba örneÄŸini de BirleÅŸmiÅŸ Milletler’de görüyoruz. Öyle ki, bütün dünyanın ittifak ettiÄŸi bir hususu tek bir devlet geçersiz kılabilmektedir. BM, halklarının aleyhine çalışan köhnemiÅŸ rejimlerin yaÅŸamasına müsamaha göstermektedir. Böyle bir düşünceden ve böyle bir kanundan daha büyük kriz mi olur? Ä°nsanın saygınlığını çiÄŸneyip insanlık haysiyetini küçük düşürmekten âlâ kriz mi olur?
İçinde güç putlarına tapılan tapınak
Åžu soruyu kendi kendime defalarca sormuÅŸumdur: Acaba Nazizm ve FaÅŸizm son dünya savaşının galibi olsalardı BirleÅŸmiÅŸ Milletler’den daha kötü bir kurum oluÅŸturabilirler miydi? Ä°kinci Dünya Savaşı galiplerinin dayattığı içinde yaÅŸadığımız küresel düzen orman kanununa öykünmektedir. BirleÅŸmiÅŸ Milletler Örgütü âdeta içinde güç putlarına tapılan bir tapınaktır. Ä°nsanlığın ayıplarını örten bir yaprak olmak yerine aksine onları daha çok açığa çıkarmaya devam etmektedir…
Bir taraftan insanın, insanlığın, hukukun ve demokrasinin tam tersi uygulamaları içselleştirirken öbür taraftan insan haklarına ve demokrasiye çağrı yapmamız nasıl mümkün olabilir? Zulüm ve fesat karşısında susmak siyasi, dinî ve kültürel münafıklıktır. Oysa İslam zulmü asla kabul etmez, bilakis insanlara adalet ve iyilikle muamele etmeye çağırır, kötülükten ve azgınlıktan da sakındırır. Bütün dünyada her cuma günü bütün camilerde tüm hatipler hutbeden sonra şu ayeti hatırlatır:
“Hiç şüphe yok ki Allah adil davranmayı, iyilik yapmayı ve yakınlara karşı cömert olmayı emreder; ve her türlü utanç verici hayâsızlığı, selim akla ve saÄŸduyuya aykırı çirkinliÄŸi ve sınırları hiçe sayan taÅŸkınlık ve azgınlığı yasaklar: size (bu) öğütleri verir ki, sorumluluklarınızı aklınızda tutabilesiniz.” (Nahl 16:90).
“Dünya beÅŸten büyüktür!”
ErdoÄŸan’ın dünyaya meydan okurcasına yüksek sesle veto hakkının ilgasına çağıran “Dünya beÅŸten büyüktür!” sözünün kıymetini ziyadesiyle takdir ediyoruz. Türkiye’nin çabalarının dünyada hüküm sürmekte olan veto ayıbını sonlandırmasını temenni ediyoruz.
Türkiye’nin veto hakkının ilgasına çaÄŸrısı, halkının kahir ekseriyetinin benimsemiÅŸ olduÄŸu Ä°slami deÄŸerlerden kaynaklanmaktadır. Nitekim Türkiye bugün Ä°slam dünyasının geri kalan kısmına demokrasi, ekonomi ve medeniyette rol model teÅŸkil edecek bir örneklik oluÅŸturmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin geliÅŸmeye, refah seviyesini yükseltmeye, hak, adalet ve ihsan prensiplerinde sabit kadem olmaya devam etmesini diliyoruz…
İlim adamlarının kılavuzluk sorumluluğu
Nebiler dönemi bitmiÅŸtir. Artık insanları karanlıklardan aydınlığa, zulümlerden adalete, kölelikten hürriyete, fesatlıktan ve kan dökücülükten Allah Teala’nın meleklere “Şüphesiz Ben sizin bilmediklerinizi de bilirim!” (Bakara 2:30) dediÄŸi aÅŸamaya taşıma sorumluluÄŸu ilim adamlarına geçmiÅŸtir.
Ä°nsanlar arasında Allah’a en yakın olanlar beÅŸer kardeÅŸlerine en iyi hizmetleri sunanlardır. Nebiler insanları hayırlı iÅŸler yapmada yarışa davet etmek için gelmiÅŸlerdir. O hâlde buyurun, hep birlikte küresel barışı nasıl gerçekleÅŸtirebiliriz, tüm insanların kanun nezdinde eÅŸit olduÄŸu küresel bir toplumsal düzeni nasıl tesis edebiliriz, böylece Allah’ın iradesini ve nebilerin gayesini nasıl tahakkuk ettirebiliriz diye yarışalım…
Çeviri: Fethi Güngör
[*] Ä°lhan Kutluer tarafından “Bireysel ve Toplumsal DeÄŸiÅŸmenin Yasaları” adıyla Türkçeye çevrilen ve 1984 yılında Ä°nsan Yayınları’nın 3 nolu eseri olarak basılan kitabın 9. baskısı 2016 yılında yapılmıştır. Eserin Arapça aslı Tire Yayınları tarafından 2015 yılında Ä°stanbul’da basılmıştır. Ãœstadın tüm Arapça eserlerine ÅŸahsi sitesinden de eriÅŸilebilmektedir: https://jawdatsaid.net (Mütercim).
Henüz yorum yapılmamış.