Güncel
Ankara- Moskova-Washington arasında güvenli bölge- Ufuk Ulutaş
Cumhurbaşkanı Erdoğan yoğun bir ziyaret trafiğinde. Hindistan, Çin, Rusya ve ABD’yi çok kısa bir süre içerisinde ziyaret etti, edecek. Dünya siyasetinde ve ekonomisinde kilit rol oynayan bu ülkelerden özellikle Rusya ve ABD ile ilişkiler, Türk dış ve güvenlik politikalarımızın geleceğini şekillendirecek cinsten.
Rusya ziyaretinden birkaç gün önce Putin ve Trump arasında gerçekleÅŸen telefon görüşmesinin en çarpıcı noktası Suriye’de güvenli bölgelerin kurulması konusunda varılan mutabakattı. Benzer ÅŸekilde CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Soçi ziyaretinde de birçok önemli baÅŸlık arasından sıyrılanı çatışmasızlık bölgeleri ve güvenli bölge konusunda bir mutabakata varıldığı açıklamasıydı.
Ä°ki kavramın da içlerinin doldurulması gerektiÄŸi aÅŸikâr. Bahse konu üç ülke arasında güvenli bölge ve çatışmasızlık bölgeleri konusunda bir anlayışın ortaya çıkmaya baÅŸladığı görülüyor. Yine de bu kavramların sahada neye karşılık geleceÄŸi ve bu karşılığın Suriye’nin geleceÄŸine nasıl yansıyacağı hala netleÅŸmemiÅŸ görünüyor. Aslında CumhurbaÅŸkanı net bir ÅŸekilde “Ä°dlip’in bir yeÅŸil çizgi çizilerek çatışmasızlık bölgesi olarak kabul edileceÄŸini” söyledi; benzer ÅŸekilde Fırat Kalkanı bölgesinin de güvenli bölge olabileceÄŸini ima etti. Trump ve Putin’in bu iki kavramdan muradının ne olduÄŸunu öğrenmek için ise biraz beklememiz gerekecek.
Fırat Kalkanı demiÅŸken; güvenli bölge tartışmalarının bu kadar zemin kazanmasında harekâtın ve baÅŸarılarının büyük rolü olduÄŸunun altını çizmek gerek. Güvenli fikri Fırat Kalkanı öncesinde muÄŸlak ve soyut bir fikirdi. Harekâtla DEAÅž’tan arındırılan bölge, bölgedeki yeniden inÅŸa çalışmaları ve geri dönen Suriyeliler, güvenli bölge fikrini ete kemiÄŸe büründürdü. ABD’nin sabık BaÅŸkanı Obama, bu fikre iltifat etmeyerek on binlerce canın yitirilmesine sebep oldu.
Åžu an ise güvenli bölge ve çatışmasızlık bölgeleri fikri, siyasi müzakerelerin olmazsa olmazı ateÅŸkes ile paralel düşünülüyor. Fikrin önünde üç ciddi meydan okuma var. Birincisi, Ä°ran’ın Suriye’deki müzakerelere ateÅŸkes merkezli yaklaÅŸmaması. Ä°ran Suriye’deki kazanımlarından henüz tatmin olmuÅŸ deÄŸil ve “oyun bozucu” potansiyelini hâlâ güçlü bir ÅŸekilde koruyor. Ä°kincisi, Rusya’nın kâğıt üzerine yazdıklarıyla sahada yaptıkları arasında farkların olması. Rusya’nın bu fikrin sahada karşılık bulması için rejime karşı oynamayı göze alacağı kozlar, fikrin baÅŸarı seviyesini belirleyecek. Üçüncüsü ise CENTCOM’un güdümündeki ABD’nin Suriye politikasının YPG/PKK merkezli düşünmeden kurtulamaması. CENTCOM, Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelesini engellemek için YPG’nin kontrolü altındaki bölgelerin de güvenli bölge veya çatışmasızlık bölgeleri kapsamına alınması konusunda ısrarcı olabilir.
Türkiye ise DEAÅž, El-Kaide ve PKK’nın tüm uzantılarıyla bu fikirden muaf tutulması gerektiÄŸini savunacak ve bu konuda herhangi bir arabulucu teklifi kabul etmeyecek. DiÄŸer bir deyiÅŸle Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde yuvalanan PKK’nın Türkiye’den kendisini emin hissedebileceÄŸi bir denkleme müsaade etmeyecek. Güvenli bölge veya çatışmasızlık bölgesi olarak ilan edilse bile Suriye’nin kuzeyinde PKK terörü hedef alınmaya devam edecek.
Son olarak hatırda tutulması gereken bir nokta, PKK’nın sadece ABD’nin omuzundan deÄŸil aynı zamanda Afrin ve Menbiç’te Rusya’nın da omuzundan ateÅŸ ettiÄŸidir. Her iki ülke de PKK’yı bir cepte tutmak istiyor. Türkiye ise bir taraftan ABD ve Rusya’yla müzakereleri artıracak, diÄŸer taraftan ise bu iki ülkeye raÄŸmen PKK’yı vuracak. Mesele sonuç almakta, alınan sonuca göre müzakereler ÅŸekillenir.
Henüz yorum yapılmamış.