Sosyal Medya

Güncel

Müslümanların Güven Kaybı-Ali Haydar Haksal

Yenilgiler tek yönlü değil. Çok yönlü ve çok çeşitli. Müslümanların ruh dünyasına yakışmayan bir yaşama ve davranış biçimi. Müslümanlar hayatın her anında diridir, her anında bir çıkış yolu bulma hedefindedir. Uzun yolun yolcularıdırlar. Yolun elbette ki zorlukları olacak, sıkıntılar yaşanacak, bazen tıkanmalar olacak, bütün bunlar onu yol hedefinden vazgeçirememeli. Başarı, zorlukları aşmadan geçer. Bu da en önemlisi zihnen bir kabulleniş olur. Güçlerin karşısında teslimiyet, bir yok oluş. Kendini terk ediş, kaybediş bir tükeniş. Sonsuzluk hedefini tüketiş.



Müslüman kendisini aşan güçler ve zorluklar karşısında hayatını anlamlandıracak ve kendini özgürleştirecek. Onun için başka bir yol ve yöntem yoktur. Hemen her oyunu bozan bir kural bulunur ve oluşturulur. Bu da insanın zihin dünyasıyla ilgili.
Müslümanlar için hayatta nice örnekler var geçmişte. Geçmiş geleceğin habercisidir, örneğidir: Hicret. Bu, en önemli gösterge. Yeniden hayata başlama ve hamle yapma eylemi. Yerinde kalınarak, duraksanarak ya da vaz geçilerek hiçbir hedefe varılamaz.
Müslümanların büyük hedefleri var. Hemen her an ile ilgili. Bugünle de yarınla da öte ile de olacak. Çünkü bir Müslümanın hayatı bitmiyor. Sonsuzluk yolculuğunda olduğunu biliyor.
 
Hicret ruhta özgürleşmeye ilk adım. Hicret kaçış, hicret bir yenilgi değil. Özgürlüğe kapı aralama, var olma bilincinde olma, büyük yolculuğa talip olma ve kurtuluşu hedefleme. Ruhun, aklın ve kalbin de hicrete gereksinimi var. Her şey iç dünyamızda olup bitiyor. Yıkımların nedeni kendimiziz. İç dünyamızdan başlayarak büyük ideali oluşturma mimarı da kendimiz oluruz. Yenilenerek ve bilinçle.
 
Bugünün temel sorunu güven kaybı. Yenilginin başlıca nedeni, kabullenişi, vaz geçişi.
Güvensizlik inanç kaybına neden olur. İnanç kaybı savrulmayı getirir, insanı boşluğa ve uçurumlara iter. Büyük boşluk idealizmi öldürür. Büyük hedeften yoksun kılar. İnsanlar hedefsiz kalıyorsa, savruluyorlar, başıboş kalıyorlar, kendilerini boşluğa bırakılmış gibi koyuveriyorlar. Bu, kişi için bir anlamda artık hayatın bitmiş olduğunun göstergesi.
 
Bugün Müslümanların büyük güçler karşısındaki durumu bu. Birlikte olmayı, güç birliğinde bulunmayı, büyük hedefe birlikte varmayı hayatından çıkarıyor. Farkında olsun ya da olmasın büyük yenilgi. Müslüman zor zamanın insanı, çileye talip. Dünya hazzı insanı bir yere kadar mutlu eder. Çünkü dünya hazzında doyumsuzluk var. Bu, bir hastalığa dönüşür. Asıl olandan insanı uzaklaştırır. İnsanı boğar bunaltır. Yenilgileri kanıksayanlar artık bir çıkış yolu düşünemezler. Sıradanlığa teslim olurlar. Hayatın dar koridorlarına sıkışıp kalırlar. İnsan hayatı bireyin kendisi ile sınırlı değil. Etrafında bir dünya var. Öncelikle en yakınları, sonra komşuları, sonra ruh ve gönül birlikteliği olanlar ve tabiî ki insanlık.
 
Müslümanların insana bakışı çıkara dayanmaz. Asla kendi beni için değil insanlık için bir düşünce biçimi ve yöntemi. Çünkü dili dönen, gücü olan, bilinci yerinde olan her Müslüman her insandan sorumludur. Acısıyla tatlısıyla ve diğer sorumluluklarıyla. İnsanın elini tutmak, sevgiyle bakmak, arkadaşlık ve dostluk kurmak bir bilinç eylemi.
 
İnsanlığı bunaltan karanlıklardan sıyrılış, karanlıkları dağıtış asıl görevi. Güç, neye ne kadarına yetiyorsa. Eğer yapamıyorsa bile bu anlamdaki düşüncesi bile yeter bir nedendir. Biliriz ki bu, imanın en alt katmanı. Ama olsun. Hiç olmazsa ondan yoksun kalınmamalı. Sorumluluğumuzu yerine getirmiş olalım. Asıl amaç bir hamleden geçer ve hatta küçük de olsa bir düşünceden geçer
Asıl işimiz var olma bilinci, düşünme gücü, büyük ideale dönük bir adım atmadır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.