Güncel
Yusuf Ziya Cömert : Alışamayanlar da zamanla alışır
Follow @dusuncemektebi2
Erdoğan, dün hedefi koydu. 2019 seçimleri. 2007 referandumunda başlayan sürecin üçüncü ve son etabı, aynı zamanda en zor ve en riskli etabı 2019 seçimleridir. Bence dün itibariyle kampanya da başladı. AK Parti’yi yeni ve şimdiye kadarkilerden çok daha yoğun bir çalışma süreci bekliyor.
2007 referandumunda ben oy kullanmadım. Acaba katılım oranı düşük müydü, yüksek miydi?
Ben oy kullanmayınca millet de mi kullanmıyor? Merak ettim.
Baktım, fena bir katılım oranı değil. Yüzde 67,5.
Demek ki ben bir ölçü değilmişim. Kuruntuya kapılmama lüzum yok.
28 milyon 800 bin kiÅŸi oy kullanmış. Bunlardan 19,4 milyonu evet oyu vermiÅŸ. 8,7 milyonu da “hayır” demiÅŸ.
Böylece, “CumhurbaÅŸkanı halk tarafından seçilir” maddesi Anayasa’ya girdi.
Aslında hepsinin mucidi Sabih KanadoÄŸlu’dur. EÄŸer rahat dursaydı belki bu iÅŸlerin hiç birisi olmayacaktı. (Bunlar olmazdı da baÅŸka ÅŸeyler olurdu, onu bilemem.)
Kuyuya atılan taÅŸ, 367’dir.
Pi sayısı gibi.
Niye gittim ki ÅŸimdi ben 2007 referandumuna?
Åžundan:
16 Nisan referandumu, 2007 referandumunun devamıydı. Bir bakıma “saÄŸlaması”ydı. Bir bakıma da “ikinci etap”ıydı.
2007’de “CumhurbaÅŸkanı’nı halk seçer” dedik. Bu çok önemli bir deÄŸiÅŸiklikti.
CumhurbaÅŸkanı, önceleri “dolaylı oy”la seçiliyordu. Milletin seçtiÄŸi vekillerin oyuyla.
2007 referandumundan “evet” çıkınca, CumhurbaÅŸkanı’nı seçen oylar “doÄŸrudan oy”a dönüştü.
Halkın oyu, sandıkta durduğu gibi durmaz. Daha tesirlidir.
Derken, 2014’te CumhurbaÅŸkanı halk tarafından seçildi.
DoÄŸrudan oyun CumhurbaÅŸkanı’nı verdiÄŸi yetkinin “kalite”si, elbette dolaylı oyun verdiÄŸi yetkinin “kalite”sinden farklı olacaktı.
CumhurbaÅŸkanı, kendisine verilen yetkinin “kalite”sini icraatına yansıttı.
Mamafih, yeni durum hayata (ve icraata) yansımış olsa bile, “mevzuat”ta yeni ÅŸartlara uygun düşecek düzenlemeler yapılmamıştı.
2014’te, henüz CumhurbaÅŸkanı seçimi yapılmadan, yazmıştım.
AlışageldiÄŸimizin tersine, pratik önden gidecek demiÅŸtim. “Teori, pratiÄŸin arkasından gelecek.”
Sonunda, 16 Nisan’da mevzuat “pratik”e uygun hale getirildi.
Cumhurbaşkanı ile siyaset arasındaki mevzuattan kaynaklanan mania ortadan kalktı.
Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kez mevzuata uygun olarak, partisine resmen geri döndü.
Bütün bu olanlar “eÅŸyanın tabiatına uygun”dur.
Ne diyorlar? Determinizm.
Irmak, mecraını bulmuştur.
Türkiye siyasetinde üzerinde ihtilaf olmayan (veya olmaması gereken) gerçekliklerden biri şudur:
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, AK Parti’nin tabii lideridir.
Parti üzerinde en ziyade hakkı olan ErdoÄŸan’dır.
Seçimlerde, elbette, AK Parti’nin icraatına, adaylarına oy verilir.
Ama asıl ve en çok liderine oy verilir.
Bu da herkesin bildiği bir gerçektir.
Erdoğan, partisini en ücra teşkilatına kadar tanır. Teşkilatı da onu tanır.
Bu, siyasette her lidere nasip olmayan, zor günlerde ve kolay günlerde sınanmış, istisnai bir yakınlıktır.
Dün, ErdoÄŸan’ın katılım töreninde tanık olduÄŸumuz heyecan... Heyecanın ötesine geçen duygusal atmosfer, bu yakınlığın bir yansımasıdır.
21 Mayıs’ta AK Parti olaÄŸanüstü kongre yapacak. Bu kongrede CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan partinin “resmi” lideri olacak.
Böylece, partisini mevzuat sebebiyle “dolaylı” yönetmek durumunda olan ErdoÄŸan, artık doÄŸrudan yönetecek.
Arada herhangi bir “formalite” kalmayacak.
Bu hal bize tabii geliyor ama,herkese tabii gelmeyebilir.
Çünkü, Türkiye, uzun zamandır (60-70 senedir) partisini doğrudan yöneten bir Cumhurbaşkanı görmedi.
Aslında, Türkiye’de “yeni durum”a hazır olan ve intibak güçlüğü çekmeyen tek siyasetçi CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan.
Ama alışamayanlar da zamanla, göre göre alışır.
Memleketimiz için hayırlı olsun.
Erdoğan, dün hedefi koydu. 2019 seçimleri.
2007 referandumunda başlayan sürecin üçüncü ve son etabı, aynı zamanda en zor ve en riskli etabı 2019 seçimleridir.
Bence dün itibariyle kampanya da başladı.
AK Parti’yi yeni ve ÅŸimdiye kadarkilerden çok daha yoÄŸun bir çalışma süreci bekliyor.
Henüz yorum yapılmamış.