Sosyal Medya

Güncel

Yeniden Merhamet ve Åžefkat Ãœzerine!- Ä°lhami IÅžIK

Değişim ve dönüşümü en çok talep eden insanların, prensip olarak önce onların, değişip dönüşmesi gerekir; çünkü değişim ve dönüşümün hakikiliği, değişim ve dönüşüm talebinde bulunanların değişimiyle ancak mümkün hale gelebilir. Toplumda değişim isteyen kişi önce kendisi değişmelidir. Sözgelimi evladınızın değişmesini istiyorsanız önce siz değişmelisiniz. Eşinizin değişmesini istiyorsanız önce siz değişmelisiniz. Çevrenizin değişmesini istiyorsanız önce siz değişerek buna öncülük etmelisiniz. Kural budur. Ahlak bunu gerektirir. Ayrıca da değişimin başka da bir yolu yoktur.



Siz kendinizi ''sabit'' bir zeminde muhafaza ederek başkalarının değişmesini bekleyemezsiniz!
 
Bugünlerde iki ÅŸahsiyeti, aynı anda  deÄŸiÅŸen ve dönüşen hayatlarımızın anlamını daha iyi anlamak için, bana rehberlik etsinler, yol yordam göstersinler diye kiÅŸisel dünyama sıkça davet ediyorum. Onların hakemliÄŸine, bilgeliÄŸine bir çocuk iÅŸtahıyla müracaat ediyorum. Biri Rahmetli babam Şêxê Åžero diÄŸeri de Walter Benjamindir.
 
Rahmetli babam Şêxê Şero'nun bembeyaz bir safkan Arap atı vardı. Babam bütün gençliğini at sırtında geçirmişti. Ata bindiği zaman at, adete bedeninin bir uzantısı haline gelirdi. Öyle ahenkli bir at sürüşü vardı ki, müzik gibi, her şey bir anda hareketlenir ve o hareket halindeki nesnenin hangi bölümünü babam, hangi bölümünü at oluşturur bunu seçmekte çok zorlanırdım. Tam ve mükemmel bir bütünlük çıkardı ortaya.
 
Bir gün bu şahane görüntünün nedenini sordum babama'' Şefkat '' dedi oğlum. ''Eğer atına şefkatli davranırsan, o da bedeninin bir parçası haline gelir!'' Bir binici ile bir at arasında kurulan şefkat ve merhamet duygularının böylesine harika sonuçlar doğuracağını rüyamda görsem inanmazdım. Ama gerçekti ve gözlerimin önümde duruyordu.
 
Babam atı için değişmişti ve babam değiştiği için atı da onun için değiştirmişti. O mükemmel uyumun sırrı buydu.
 
Babamın merhamet ve ÅŸefkat sözcükleri zihnimin bir tarafında olanca canlılığını korurken, zihnimin öte tarafında Walter Benjamin’in ÅŸu sözleri alarm zili gibi hep çınlayıp duruyor beynimin orta yerinde. ''Ä°nsanları devrim yapmaya iten ÅŸey, özgürleÅŸecek torunlarının hayalleri deÄŸil, köleleÅŸtirilmiÅŸ atalarının hatıralarıdır.''
 
Kendi varoluÅŸumuzun hakikati ve gerçekliÄŸi üstüne düşünürken, ''ötekiler'' için beslediÄŸimiz ÅŸefkat ve merhametin, ötekilerin hatırları üzerinden derin izler bırakacağını bir an olsun unutmamalıyız. Biz yani insan varlıklar olarak biz, sevgi ve merhameti bir süs olarak kendi zihnimizde öylesine “sırf bize yakışıyor” diye beslemiyoruz. Åžefkat ve merhamet esas olarak ''ötekiler'' için beslediÄŸimiz ÅŸahane duygulardır.
 
Bir başkasının varlığına ve haklarına ''nurlu'' gözlerle baktığımızda hissettiğimiz duygu sevginin, iki saç ayağı olan şefkat ve merhamettir.
 
Şefkat ve merhameti en çok kalbinde taşıması gerekenlerde hiç kuşkunuz olmasın değişim ve dönüşüm talep edenler olmalıdır.
 
Değişip dönüşenler zaten ne yaptıklarının bilincindedirler. Değişip dönüşmekte zorlananlara karşı ilk ''ahlaki'' sorumluluk şefkat ve merhamet duymaktır. Eğer içimizde, kalbimizde ötekilere de yeten ve onlara ulaşan yeterli şefkat ve merhamet yoksa, hiç kimseyi değişim ve dönüşüme ikna edemeyiz.
 
DeÄŸiÅŸim ve dönüşümün bir yolu, bir siyasi pozisyonun aynı anda hem içinde hem de dışında olmaksa -çünkü bir alanı iÅŸgal ederken diÄŸer alanın  sınırları üstünde aylakça dolaÅŸmak, çoÄŸunlukla en yaratıcı düşüncelerin ortaya çıkmasına elveriÅŸli bir varoluÅŸ biçimidir.-, diÄŸer yolu ise, üzerinde olduÄŸun ve iÅŸgal ettiÄŸin sınırın dışına, diÄŸer sınırlara bitimsiz bir ÅŸefkat ve merhametle bakmaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.