Güncel
1 Mayıs 1977...-Ardan ZENTÜRK
Follow @dusuncemektebi2
Size, 40 yıl önceden bir mesaj veriyorum... Tartışın ama ötekileştirmeyin. Savunun ama tahrip etmeye çalışmayın. Yaşam tahmin ettiğinizden daha renkli, sürprizlerle yüklü ve sürekli kendini yenileyen yolculuktur... Unutmayın... Birbirinize lazımsınız, birbirinizi asla kaybetmeyin... Birlikte yaşayın...
Gençtik ve bu dünyaya söyleyecek bir sözümüz olduğuna inanıyorduk.
SoÄŸuk SavaÅŸ’ın gri-bulanık günlerinde “küresel güçlerin” silahlarını çektiÄŸinin, bu silahların, mazlum coÄŸrafyalar üzerinde kanlı senaryolar hazırladığının farkında deÄŸildik.
Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği, birbirlerine tek kurşun atmadan, depoladıkları nükleer başlıklı balistik füzelerin kırmızı düğmelerinden uzak durarak, dünyanın farklı bölgelerinde bilek güreşini sürdürüyordu.
Aslında, soğukkanlı, küresel gelişmelerin derli-toplu analizlerini yapan fikirlere ihtiyacımız vardı, ama, sağduyu, rafa kalkmıştı.
O sinsi ama kanlı hesaplaÅŸma Latin Amerika’da bugün insanlık tarihinin yüz karası olarak adlandırılan askeri diktatörlükleri kurmuÅŸtu. Brezilya, Arjantin, Åžili, Paraguay, Uruguay, San Salvador, Nikaragua, Guatemala... Amerikan Merkezi Haberalma TeÅŸkilatı CIA’nın özel planlarıyla gerçekleÅŸtirilmiÅŸ askeri darbelerden akan bilgiler dehÅŸet vericiydi!.. Ä°nfaz mangaları, binlerce yaşıtımızın bir gecede korkunç iÅŸkencelerle öldürüldüğü haberleri, CIA destekli sınırlar ötesi örgütlenmeler, askeri diktatörlüklerin basit, çoÄŸu masum veya biraz farklı düşünen insanların yaÅŸamlarına vurduÄŸu onarılmaz ağır darbeler...
Benzerini daha lise yıllarımızda, 1972 Muhtırası ile yaÅŸamış, ne olduÄŸunu bile anlayamadan çok genç yaÅŸtaki 3 gençlik liderinin, üstelik Meclis’teki “üçe üç” sloganıyla ÅŸekillenen intikamcı ruhla idam edildiÄŸine tanık olmuÅŸtuk.EndiÅŸeli ve öfkeliydik.
Ãœniversiteye girdik ve 70’li yılların Türkiye’sinde yaÅŸam bir kabus gibi üzerimize çöktü.
İki farklı küresel ideolojik grubun hesaplaşması topraklarımızda sürüyordu ve sistem, bize, kuşak olarak nefes almamız için kapı aralamaya da niyetli değildi.
Åžu veya bu ÅŸekilde gözaltına alınmak, “sistemli iÅŸkence” ile tanışmak demekti, bir gençlik forumunda aykırı iki-üç cümle ifade etmek, “infaz listelerinde adının yer alması” anlamına geliyordu.
1974 Kıbrıs Harekatı’nda tek yumruk olarak birleÅŸen güzel vatanımızın, üç yıl gibi kısa bir zaman diliminde kentlerinde mahallelerin bölündüğü, “öteki düşünceden” insanların yaÅŸamalarına kahvelerde bile izin verilmediÄŸi korkunç bir hesaplaÅŸmaya gittiÄŸini izliyorduk.
O günün siyasi kadrolarından “durun, aslında hepiniz vatanseversiniz, ÅŸu iÅŸi sakin tartışın” diyen çıkmadı. Gazete köşe yazıları ise sanki bir iç savaÅŸa benzin taşıma yarışındaydı.
Oysa, çok değil, bütün o kanlı senaryoların yaşandığı karanlık yıldan 14 yıl sonra o günlerde birbirimize silah doğrultacak ölçüde düşmanlaştırıldığımız merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile dost olacak ve bu dostluğumuz onun, bugün bir FETÖ (ABD?) komplosu olduğu belirtilen ölümüne kadar sürecekti.
Aslında, üzerimizdeki “küresel komployu”, 12 Eylül’ün paÅŸası Kenan Evren “bir oradan bir öteki taraftan asarak dengeyi koruduk” dediÄŸinde fark etmiÅŸtik, birbirimize elimizi uzatmamız, aynı masalarda yemek yiyerek sohbet etmemiz yine de 10 yılımızı almıştı.
1 Mayıs 1977’de Atatürk Anıtı’nın çevresindeki gençlerden biriydim, üzerinden 40 yıl geçmiÅŸ. YoÄŸun ateÅŸ nedeniyle kendimi Anıt’la, otobüs durakları arasındaki yola attığımda hayatımda ilk kez, insan bedenine giren kurÅŸunun çıkardığı o berbat sesi duymuÅŸ, ölen insanlara çaresizlik içinde bakmıştım.
Hepimiz biliyoruz, 1 Mayıs 1977, o sırada “Sovyetler’e yakın” çizgisini onaylamadığım DÄ°SK ile yine gençlik yıllarımda uzak durduÄŸum farklı fraksiyonlardaki sözde sol grupların yarattığı gerginlik sayesinde NATO’nun GLADIO’sunun iÅŸlediÄŸi bir cinayettir.
Bu nedenle aydınlatılamadı, Türkiye tarihinde kara bir siyasi delik olarak varlığını koruyor.
Bütün bunları, bu günün gençleri için anlatıyorum: Bazen, önünüzde uzanan yaÅŸamın size kapı aralamadığını, zorlu bir mücadele sonucunda hedeflerinize ulaÅŸabileceÄŸinizi düşünebilirsiniz. Aslında “yaÅŸam” dediÄŸimiz kavramın tılsımı da budur.
Uzun yolculuğunuzun önüne tuzaklar kuranların olabileceğini asla unutmayın.
Sizlerin arasına duvar örenlerin var olabileceğini de asla hatırınızdan çıkarmayın.
Toplum, önceki kuşakların zorlu deneyimlerinin sağladığı birikimle, bu birikimlerden doğru yer ve zamanda yararlanarak barışçı ve demokratik olgunluğa ulaşır.
Size, 40 yıl önceden bir mesaj veriyorum...
Tartışın ama ötekileştirmeyin. Savunun ama tahrip etmeye çalışmayın.
Yaşam tahmin ettiğinizden daha renkli, sürprizlerle yüklü ve sürekli kendini yenileyen yolculuktur...
Unutmayın...
Birbirinize lazımsınız, birbirinizi asla kaybetmeyin... Birlikte yaşayın...
Henüz yorum yapılmamış.