Sosyal Medya

Kürsü

Haklılığının gücüne inanmak ve gücünü hak sanmak arasında..-Selahaddin E. ÇAKIRGİL

01-05-2017 07:26

Evet, haklılığının gücüne inanmayanlar elinde hakk kavramı bâtıl durumuna düşürülür ve bâtıl kavramı da güçlü oluşundan hareketle kendisini hakk imiş gibi takdim etmek imkânı elde eder. Nitekim, son referandumda ‘hayır’oyu kazansaydı, Erdoğan bugünkü kadar güçlü konuşamaz ve hattâ içerde ve dışarda onu yemek içim fırsat kollayanların ağır baskıları halkın sadece ona destek veren kesimini değil, ‘hayır’ diyen kesiminden nicelerini de derinden sarsardı.



Bu satırları, Osmaniye’nin Kadirli ilçesi sınırları içindeki Karatepe-AslantaÅŸ Gençlik Kampı’ndan yazıyorum.
 
Burası, tabiatın koynunda, çam aÄŸaçlarıyla kaplı bir küçük yarımada ÅŸeklinde. Üç tarafını, orta boy bir baraj gölünün kuÅŸattığı, Özgürder’in Ãœniversiteliler BuluÅŸması proÄŸramı çerçevesinde, 150 kadar üniversite öğrencisinin birkaç gün kamp yaptığı güzel bir mekân...
 
Bizim gençlik dönemimizde böyle yerler yoktu. Åžimdi görüyorum ki bu gibi gençlik kampları bir çok yerde kurulup, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na baÄŸlı olarak genç nesillerin hizmetine sunulmuÅŸ. Ä°ki tarafı da keskin kılıç gibi, hayırlı ÅŸekilde kullanılmaya da müsaid, ifsad ve ÅŸerr istikametinde kullanılmaya da.
 
Bu kazanımların şerr yolunda kullanılmasına fırsat vermemek de, halkımızın dikkat ve ferasetine, uyanık bekçiliğine bağlıdır. Bu gibi mekanların şerr güçlerin eline geçmesi halinde kısa zamanda nasıl fesad yuvalarına dönüştürülebileceğini geçmişteki nice acı örneklerden biliyoruz.
 
Dikkatli ellerde ise, bu gibi yerler tatil yapma imkanı olmayan ekonomik açıdan kesimlerim çocuklarına geniÅŸ imkanlar sunuyor; onların yeni arkadaÅŸlar  ve sosyal çevre  edinmelerine; davet edilen kiÅŸilerin konferanslarını dinleyip deÄŸerlendirmelerde bulunmalarına hizmet ediyor.
 
***
 
Genç arkadaşlarla sohbette, Müslümanları tehdit eden cereyanlardan Coğrafyacılık, kavmiyetçilik ve mezhebçilik konuların ele alınması öngörülmüştü. Bu cümleden olarak, Müslüman için vatanın doğulan veya doyulan yerler olmadığı, inancını hayata hâkim kıldığı yerler olduğu ve hiçbir kişi, ırk veya kavmin yaratılış itibariyle diğerinden üstünlüğünün söz konusu edilemeyeceği ve asıl üstünlüğün taqvâ ve fazilet açısından söz konusu olduğu konularına değinildi. Keza, inancımızın temel kaideleri açısından bir aykırılık sözkonusu olmadığında, tefsir farklılıklarından kaynaklanan ve mezheb diye isimlendirilen ayrılıkların da Müslümanların birbirinden uzak düşmesine gerekçe sayılmaması gerektiğine işaret olundu.
 
Tabiatiyle, yeni nesiller geçmiÅŸte Ä°slam’la savaÅŸan devlet baÅŸkanlarının halkımıza yaÅŸattıklarından habersizdiler. Kezâ, misafiri olan Pakistan Devlet BaÅŸkanı Eyyub Khan’ı Cuma namazı için Sultanahmed Camii’ne götürüp, kendisi, ‘Biz laikiz..’ diye içeri girmeyen C. Bayar; ya da, Hâfız-ı Åžirazî türbesinde bir fatiha okunması önerisine bile ‘Biz laikiz..’ diye karşı çıkan ve amma, Yahya Kemâl’in ‘Hâfız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış..’ diye baÅŸlayan meÅŸhur ÅŸiirini okuyan büyükelçiye, ‘Fatiha’yı ne güzel okuyorsunuz..’ diyen Korutürk gibi cumhurbaÅŸkanı örneÄŸinden de habersizdiler..‘Bugün ise, hangi noktaya gelindiÄŸi’ hatırlatılıp, bu yolculuÄŸun kolayca olmadığının unutulmaması gerektiÄŸi hatırlatıldı. Evet, zamanlama belki hızlı deÄŸildi, ama, halkımıza ne büyük acılar ve travmalar yaÅŸatan diktatörce dayatmaların aşılmasında küçümsenilmemesi gereken ilerlemelerde görülmeliydi.
 
***
 
Bu arada CumhurbaÅŸkanı Tayyib ErdoÄŸan’ın son iki-üç gündür yaptığı konuÅŸmalarda içeriye ve dışarıya verdiÄŸi çok önemli mesajların üzerinde de konuÅŸuldu. GeçmiÅŸte mesajlarını bu derece net ve milletin yüreÄŸine su serpercesine ferahlatan örnekler yoktu. Daha çok diplomatik protokol kurallar içinde ve ülkenin ekonomik gücü göz önünde tutularak konuÅŸmalar yapılıyordu. Åžimdi ise, gücünü inancının haklılık ölçülerinden alan bir tavır sergileniyordu.
 
Evet, haklılığının gücüne inanmayanlar elinde hakk kavramı bâtıl durumuna düşürülür ve bâtıl kavramı da güçlü oluÅŸundan hareketle kendisini hakk imiÅŸ gibi takdim etmek imkânı elde eder. Nitekim, son referandumda ‘hayır’oyu kazansaydı, ErdoÄŸan bugünkü kadar güçlü konuÅŸamaz ve hattâ içerde ve dışarda onu yemek içim fırsat kollayanların ağır baskıları halkın sadece ona destek veren kesimini deÄŸil, ‘hayır’ diyen kesiminden nicelerini de derinden sarsardı.
 
***
 
3 saati bulan konferansta bu genç beyinlerin hassasiyetlerini görmek ayrı bir şevk vericiydi.
 

Etiketler :

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.