Güncel
Yıldıray Oğur'un Türkiye gazetesi ile yolları ayrıldı
Yıldıray Oğur, 2013 yılından bu yana yazarlığını sürdürdüğü Türkiye gazetesi ile yollarının ayrıldığını duyurdu.
Sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada "Bir maceranın daha sonuna geldik" diyen Oğur, "Türkiye'deki yazılarıma son verildi. Bu zor 4 yıldaki destekleri için teşekkür ederim. Hayırlısı" ifadesini kullandı.
Türkiye gazetesi, Cem Küçük ve Fuat Uğur'un program yaptığı TGRT Haber'i de içinde bulunduran İhlas Grubu'na ait bir yayın organı olarak biliniyor.
Bugün Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren'in de İhlas grubunu eleştirdiği bir yazısının ardından gazetesindeki görevine son verilmişti.
Yıldıray Oğur'un Türkiye gazetesindeki son yazısı şöyle;
FETÖ’nün kayıp siyasi ayağına galiba sonunda ulaşıldı. Hem de en az ilk bakılması gereken yerde çıkıverdi karşımıza; Bakanlar Kurulu salonunda!
23 Nisan 2017 günü BaÅŸbakan Binali Yıldırım baÅŸkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nda bakan koltuklarında bir 23 Nisan geleneÄŸi olarak çocuklar oturmuÅŸtu. Yıllar önce hoÅŸ bir gelenek olarak baÅŸlayan 23 Nisan’da koltuÄŸu çocuklara bırakma âdeti, zamanla çocukların birkaç dakikalığına bile çocukluk yapmasından endiÅŸe eden endiÅŸeli ve garantici bürokratlar sayesinde, çocukların kendilerine ezberletilen, günün anlam ve önemine göre deÄŸiÅŸen mesajları büyükleri taklit ederek okumasına kadar evrildi…
Çocuklardan oluÅŸan Bakanlar Kurulu fikrini bulanlar, BaÅŸbakan’ın önünde, onca kamera varken çocukların çocukça birkaç laf etmesine izin veremezlerdi. Büyük riskti bu, ya çocuklardan biri olur olmaz bir ÅŸey söylerse...Nitekim BaÅŸbakan koltuÄŸunda oturan 5. Sınıf öğrencisi karizmatik Yağız Efe, tek tek bakanlara söz vererek, onlardan yaptıkları iÅŸlerle ilgili bilgi alırken çocuk bakanlara bakanlıkların faaliyetleriyle ilgili birer paragraf ezberletildiÄŸini öğrendik.
Tabii Millî EÄŸitim, DışiÅŸleri, Kültür, Tarım Bakanlıklarının faaliyet alanları için birer paragraf yazmak kolay. Ama BaÅŸbakan Yardımcısı TuÄŸrul TürkeÅŸ’in koltuÄŸunda oturacak çocuk bakan için o bir paragrafı yazmak o kadar kolay olmasa gerek.
Muhtemelen ezberi hazırlayan öğretmen ya da bakanlık görevlisi bu bir sürü farklı kurumun ve iÅŸin baÄŸlandığı BaÅŸbakan Yardımcıları’nın görevlerini öğrenmek için BaÅŸbakanlık sayfasına girdi, BaÅŸbakan Yardımcısı TuÄŸrul TürkeÅŸ’in görevleri kısmında ÅŸunları gördü: http://www.basbakanlik.gov.tr/forms/_global/_government/pg_CabinetTasks.aspx
“Millî Güvenlik Kurulu’nun tavsiye kararlarının ve görüşlerinin deÄŸerlendirilmek üzere Bakanlar Kurulu’na sunulması ve Bakanlar Kurulu’nda kabulü hâlinde bu tavsiye kararlarının uygulanmasının koordinasyonu ve izlenmesi,
Kıbrıs ile ilgili koordinasyon işleri.
Medeniyetler Ä°ttifakı Projesi’nin yürütülmesi.
100. Yıl Anmaları ve ilgili konuların koordinasyonu...”
Herhâlde ÅŸimdi buradan nasıl bir paragraf çıkarırım diye düşündü. Kıbrıs mevzusuna girip çıkamamak var, 100. Yıl kutlamalarının neyin 100. Yılı için olduÄŸu belli deÄŸil -ki pek çok ÅŸeyin yüzüncü yılı geçti-, Medeniyetler Ä°ttifakı Projesi de sönümleneli çok oldu. Ama sonuçta TuÄŸrul TürkeÅŸ BaÅŸbakan Yardımcısı ve o gün onun koltuÄŸuna da bir çocuk oturacak. Ve o çocuÄŸun 23 Nisan’da söyleyebileceÄŸi, tuhaf kaçmayacak, bu üç birbirine benzemez ÅŸeyi bir araya getirecek bir paragraf çıkarmak gerek… Sonunda BaÅŸbakan Yağız Bey, “buyurun bakanım” dediÄŸinde sözü TuÄŸrul TürkeÅŸ’in koltuÄŸuna oturan tatlı güzel bir kız çocuÄŸu aldı ve önündeki metne arada bakarak ezberden ÅŸunu okudu:
“Sayın BaÅŸbakanım, baÅŸlatıldığı günden bu yana artan bir görünürlülük kazanan Medeniyetler Ä°ttifakı giriÅŸimimiz bugün kültürler ve dinler arası diyalog baÄŸlamında önde gelen bir proje konumuna ulaÅŸmıştır. Kıbrıs’ta koordinasyon iÅŸlerimiz ve 100. Yıl anmalarıyla ilgili konularda da gerekli çalışmalarımız tüm hızıyla sürdürülmektedir. Arz ediyorum Sayın BaÅŸbakanım...”
O andan itibaren sosyal medyada yazılıp çizilenlerinin bir özetini “Åžok olacaksınız, FETÖ kabineye girdi” baÅŸlıklı gayet ciddi bir haberden okuyalım:
“Çocuk baÅŸbakanın topladığı çocuk kabinesindeki bir temsilî çocuk bakanın FETÖ’cülerce yazılmış sözleri okuması dikkatlerden kaçmadı. Skandal konuÅŸmada, FETÖ’nün ‘dinler arası diyalog’ projesini öven çocuÄŸun oraya kim tarafından getirildiÄŸi ve metni eline kimin tutuÅŸturduÄŸu merak ediliyor. Åžimdi küçük kızı oraya göndererek bu konuÅŸmayı kimin yaptırdığı ve FETÖ'cü teröristlerin propagandasına kimin alet ettiÄŸi merak ediliyor. Pek çok kullanıcı da, kızın ailesinin, öğretmenlerinin, okulunun araÅŸtırılmasını ve onu bu konuÅŸma için kimin kullandığının detaylıca bulunmasını talep etti…”
Ama trajedi esas burada başlıyor. Dün Hürriyet gazetesinde çıkan habere göre bu konuyla ilgili bir soruşturma başlatıldı. Okuyalım:
“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda 'Çocuk Bakan'ın 'dinler arası diyalog' sözleri sosyal medyada FETÖ'yle baÄŸdaÅŸtırılıp tepki gösterilince Millî EÄŸitim Bakanlığı soruÅŸturma baÅŸlattı. Küçük bakanın okuduÄŸu cümleleri, Ankara Ä°l Millî EÄŸitim Müdürlüğü Kültür Komisyonu'nda görev yapan Türkçe öğretmeninin yazdığı tespit edildi. Ancak öğretmenin bu cümleyi DışiÅŸleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan 'Medeniyetler Ä°ttifakı GiriÅŸimi' metninden aldığını söylediÄŸi öğrenildi.”
Åžimdi de DışiÅŸleri Bakanlığı’nın sayfasında Medeniyetler Ä°ttifakı GiriÅŸimi hakkında yazılanları okuyalım: http://www.mfa.gov.tr/medeniyetler-ittifaki-girisimi.tr.mfa
“BaÅŸlatıldığı günden bu yana artan bir görünürlük kazanan giriÅŸim, bugün din dâhil kültürler arası diyalog baÄŸlamında önde gelen bir proje konumuna ulaÅŸmıştır…”
Evet doÄŸrudur, bir toplumu paranoyak hâle getirecek gizem ve yöntemler kullanan bir örgütle sınanıyor Türkiye. Ama o örgütle mücadelede paranoya iÅŸe yarasaydı, her yerde paralel aranan zamanlarda, elde orduda da örgütlü olduklarını gösteren onca bilgi, istihbarat varken, darbe ima eden onca söz, yazı TV’lerde, sosyal medyada açıkça dillendirilirken birileri şüphelenir, 2015 yılının Kasım ayından, Temmuz 2016’ya kadar Ankara’nın ortasında ve neredeyse her ay yurt dışına çıkarak darbe organize etmeleri, devletin en zirvesinin hemen yanına kadar silahlı adamlarını sokmaları engellenirdi.
Demek ki önce aklı ve mücadele ederken de adaleti kaybetmemekten başka yol yok.
Yoksa “sosyal medyada şöyle yazdılar, eÄŸer soruÅŸturma açmazsam bana da şöyle, şöyle derler” korkularıyla aklı korkularına yenik düşmüş, inisiyatif hissini kaybetmiÅŸ, kendine güvenmeyen bürokratlarla, savcılarla, polislerle bunu yapmak zor.
EÄŸer paranoyalara, komplolara teslim olunursa, tuhaf bir gofret reklamından 1 Nisan’da darbe/suikast mesajı çıkarıp gece yarısı nöbete koÅŸulur, KılıçdaroÄŸlu’nu karşılayan mangadan “darbe geliyor” korkusu yayılır, sadece hikâyenin sonu yalancı çoban hikâyesine benzemekle kalmaz, gerçeÄŸi olduÄŸunda insanların kimse bir ÅŸey demeden nasıl teyakkuza geçtiÄŸi ortada olan çok ciddi bir mücadele sulandırılır, içeride ve dışarıda bunu çok isteyenler tarafından itibarsızlaÅŸtırılır, esas ciddiye alınması gereken kısmı da 17/25 Aralık’tan sonra olduÄŸu gibi aradan sıyrılır.
Ne diyelim inÅŸallah bir 23 Nisan’da BaÅŸbakan Yardımcısı olmanın keyfini çıkaran güzel kız bu olan biteni hiç öğrenmez...
Henüz yorum yapılmamış.