Sosyal Medya

Aile YaÅŸam

Empati yoksunu ebeveynler ve sipariş çocuklar (III)-Fatma Barbarosoğlu

İnsan kendi kanından canından bir yavruya empati besleyemiyorsa dünyanın geri kalanının açlığına, sefaletine dair hiçbir duyarlılık gösteremez. Velhasıl, dünya kötü bir yere gidiyor. Bu gidişi durduracak tek şey Kalbi Olanlar Cumhuriyeti'ne bir tebaa daha kazandırmak ve tebaanın birbirinden haberdar olmasını sağlamak...



Ebeveynlerin duyarsızlığını kamera üzerinden okumaya devam ediyoruz. Çocuklarının özel anlarını servis eden ebeveyn duyarsızlığı bizim ülkemizle sınırlı değil küresel kriz olarak her geçen gün bir yenisine tanık oluyoruz.
Bu konuya yoğunlaşmama sebep olan ilk video tanıklığım 2013 yılına dayanıyor.
Hatırlar mısınız, 2013 yılında dolaşımda olan “duygusal bebek” videosu vardı (https://www.youtube.com/watch?v=nIsCs9_-LP8).
Mutlu mesut oturan bebek annesi şarkı söylemeye başlayınca ağlıyordu. Bebek gibi değil, yaşlı bir insan gibi usul usul gözyaşı döküyordu.
 
Kadın şarkıyı kesince bebek susuyor, şarkıya başlayınca dünyanın bütün yükü omuzundaymışçasına içli içli ağlıyordu.
Bebeklerin ağlaması kalbi olan herkese dokunur. Dokunmalı.
Fakat bu bebek annesinin şarkı söyleyen sesinden ne hissediyor da bu kadar derinden, yaşından beklenmeyecek bir duyarlılıkla içlenip gözyaşı döküyor?
 
Kadının bebeğini ağlatmak için şarkı söylemesini, şarkı söylerken bebeğinin gözyaşlarını videoya almasını, sonra onu servis etmesini... Uzatmayayım. Bir türlü anlayamadım. O kadının çocuğun annesi değil de bakıcısı olduğunu düşündüm.
Videonun altına yazılan yorumlara baktım. Olaya benim baktığım yerden bakan birinin yorumunu görüp bu dünyada yalnız olmadığımı görmek istedim. Yoktu.
 
Videonun altına yazılan yorumlarda kadının sesinin güzelliğinden, bebeğin şirinliğine dair pek çok yorum yazıldığı halde çocuğun bu halini niye videoya aldığı ya da bu video için çocuğu tekrar tekrar ağlatmaya ne kadar hakkı olduğu üzerinden soru soran, yorum yapan yoktu. (Belki de bu tür yorumlar engelleniyordur. O tarihlerde yorum sayısı okunabilecek miktarındaydı. Bugün için imkansız. 25 bin yorumun hangi birini okuyacaksınız...)
Daha sonra kadının ABD'de yaşadığını, bir maden işçisi ile evli olduğunu ve bu video ile bir TV kanalından tatil kazandığını öğrenecektim.
 
Çarşamba günü size Philip K. Dick'in Bıçaksırtı adlı distopik romanındaki empati yoksunu robot insanlarından bahsetmiştim.
 
Bugün baÅŸka bir romandan bu defa bir kadın yazarın, Connie Palmen'in kaleminden çıkmış olan “Yitik Ruhlar Irmağı” romanından alıntı ile bitirelim anneler ve empati yoksunu hallerini.
 
Yitik Ruhlar Irmağı romanının anlatıcısı Hollandalı bir yazar. Yitik Ruhlar Irmağı, bir nevi yazarın otobiyografik hayatı aslında. Bir önceki romanının, Hayatın ve Aşkın Yasaları'nın tanıtımı sırasında tanıştığı eleştirmen ile aşk hikayesini ve evlenmesini anlatırken; okumakta olduğumuz romandan önce yayınlanmış olan Arkadaşlık romanı için not tutuşuna tanık kılıyor okuyucusunu Palmen.
 
Yitik Ruhlar ırmağı, teknik olarak anlatıcının içinde ve dışında gezinen “kamera kalem” olarak ilerliyor. BaÅŸkalarının hayatını 24 saat gözetlemekten hoÅŸlanan TV seyircisi için, romanını cazip hale getirmeyi amaçlıyor büyük ihtimal.
ABD'de tanık olunan sahne şöyle:
“Uçarak gelen ürkütücü büyüklükte bir martı küçük bir kızın yediÄŸi hot dog'u elinden kapıyor. Kızın annesi kahkahalara boÄŸuluyor ve çocuÄŸunun ne kadar ürküp dehÅŸete kapıldığına hiç dikkat etmiyor. Kahkahalarının bir türlü sonu gelmiyor bu annenin, o zaman ölçüsüz bir öfkeye kapılıyorum ve kadına Flamanca bağırıyorum: “ÇocuÄŸunu kucaklamayı akıl edemiyor musun duyarsız cadı!” Anne gülmeyi kesiyor ve bana doÄŸru bakıyor, “Hold her, damn it” diyorum biraz daha alçak sesle diÅŸlerimin arasından ve kucaklaÅŸmasını iÅŸaret ederek. Omuzlarını silkiyor, beceriksizce kızın başını okÅŸuyor ve tekrar gülmeye baÅŸlayarak yanındaki insanlardan destek arıyor. Kimseden onay gelmiyor” (Yitik Ruhlar Irmağı s.56-57).
P. Dick'in satırları kara ütopyanın ürkütücü atmosferine sahipti.
Yukarıdaki satırlar hayatımızın sıradan bir gerçeği artık.
İnsan kendi kanından canından bir yavruya empati besleyemiyorsa dünyanın geri kalanının açlığına, sefaletine dair hiçbir duyarlılık gösteremez.
Velhasıl, dünya kötü bir yere gidiyor. Bu gidişi durduracak tek şey Kalbi Olanlar Cumhuriyeti'ne bir tebaa daha kazandırmak ve tebaanın birbirinden haberdar olmasını sağlamak...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.