Üsluptan önce usul, esas ve hedefleri konuşalım?

Kenan Alpay

Her gece ekranlardan toplumun aklına, mantığına, ahlakına, hukukuna tecavüze kalkışan müptezel tetikçiler maksatlarını daha yumuÅŸak bir üslupla telaffuz etseydiler çok da problem olmayacaktı sanki. Ä°nfiale sebep olan ‘manyaklar’ veya ‘siyasal-radikal Ä°slamcılar tasfiye edilmelidirler’ türünde kelime ve cümlelerle ifade etmeseydiler projelerini bu düzeyde bir tartışma da olmayacaktı kamuoyunda. 

Cem Küçük ve Cemil Barlas gibi kamuoyunda PelikanÇetesi baÄŸlamında tanınan ekipteki diÄŸer kiÅŸilerin gazetecilik, habercilik, medya mensubu baÄŸlamında tartışılmadığı aÅŸikâr.  Eski Türkiye dediÄŸimiz tecrübede azımsanamayacak kadar ÅŸahit olduÄŸumuz devlet adına konuÅŸan, istihbarat hesabına tehdit eden, uluslararası dengeler namına siyaset ve toplumu dizayna giriÅŸen kimi Kemalist kimi Fetullahçı ÅŸebekelerin tasfiye edilmesiyle baÅŸka bir ÅŸebeke sahne aldı. 

Pelikan Yalısı denildiğinde tereddütsüz hemen herkes adreslerini de en pespaye tetikçisinden politbürosuna kadar tam kadrosu olarak bilir. Onlarsa ne inkâr ne de itiraf edebilecek durumdalar. Burada en iyi olan gelişme herkesin bildiği sır artık fısıltı halinde konuşulma aşamasını geçti. Psikolojik eşik aşıldı, korku büyüsü bozuldu ve tartışma alenileşti.

Pelikanlar Hiç Bizim Mahallede Olmadı ki!

Ortada ne bir mahalle içi kavga ne de dostlar arası bir çekiÅŸme var. Siyasal ve toplumsal iradeyi ipotek altında tutmaya, ülke ve toplum üzerinde hegemonya kurmaya hevesli dar bir kliÄŸin komitacılık giriÅŸimlerinin yol açtığı yıkıcı bir hastalıkla mücadele yaÅŸanıyor ÅŸu durumda. Kemalistlerin devlet tecrübesine, Fetullahçıların yaygın kadrolaÅŸmalarına ulaÅŸabilmeleri hiç mümkün deÄŸil. Her iki cuntacılık faaliyetlerinden özellikle de Fetullahçı cuntayla beraber iÅŸ tuttukları dönemlerden edindikleri davranış modellerini kıra döke, yalapÅŸap hayata geçiriyorlar. Siyasal ve radikal ilan ettikleri Ä°slamcılık/Ä°slamcılar meselesini tasfiye için yanıp tutuÅŸuyorlar. 

Peki, ‘siyasal-radikal Ä°slamcılık’ problemini kamusal alandan kim, nasıl ve hangi süreçler içinde tasfiye edecek? Görevi CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’a, AK Parti yönetimine tevdi ediyorlar, bir nevi emri havale. Neden çünkü Amerika ve Ä°srail’le iliÅŸkilerde Ä°slamcılar ayak bağı oluyor, maraza çıkarıyor. Åžunu çok iyi biliyoruz: Ä°slamcılıkla mücadele ilk elde pozitivist ulusal kimlik üzerinde inÅŸa edilen Ä°ttihat ve Terakki Ã¶rgütlenmesinin hedefiydi. 

Sonra Kemalist ideoloji ve iktidar sınıfları bu hedefi yok etmek üzere bitimsiz bir seferberlik halinde ‘Topyekûn SavaÅŸ’ ilan etti. Fetullahçı Cunta’nın Hizmet Hareketi olarak cilalandığı, Ilımlı Ä°slam Modeli’nin hem Batı’da hem de buradaki Batıcılar eliyle palazlandırılıp pazarlanmasının amacı da Ä°slamcıların tasfiyesiydi. Pelikan Åžebekesi yarım kalan, bir türlü tamama erdirilemeyen zorlu ihaleye talip olmuÅŸ.

Ä°slamcılık veya Ä°slamcıların tasfiye edilmesi yönündeki düşünceye fikir özgürlüğü baÄŸlamında, siyasal tercihler açısından itirazım yok. Fakat Ä°slamcılık/Ä°slamcılar alanındaki tasfiyeyi tıpkı Kemalist, Fetullahçı hatta daha dar, çok marjinal ekiplerin sol-liberallerin ve Maocu Perinçek cuntasının yaptığı gibi ‘devlet/hükümet’ eliyle tasfiye ettirmeye kalkışıyorlar. Adil rekabetin, eÅŸit bir tartışmanın, özgür bir mücadelenin zeminini ara ki bulasın. Bu hanım ve beyler, devlet ve kamusal alanın kendilerine Ä°slamcılıktan temizlenmiÅŸ halde teslim edilmesi beklentisine yatırım yapıyorlar. 

Bu Bir İç Tartışma Değil

Risk yok, bedel yok, fedakârlık hiç yok, ahlak ve akıl zaten ne gezer. Cesaret ve mücadele azmi yerine öncekiler gibi Pelikan Mafyası da ancak adrese teslim ihaleye talip oluyor. Neden böyle? Çünkü Kemalistler veya Fetullahçılar kadar olsun bir ideoloji ve davadan, onları sergilediÄŸi fedakârlık ve toplumsal meÅŸruiyetten dahi yoksunlar da ondan. Bedavadan bir iktidara, emirlerine amade bir topluma talipler. Bizce sorun deÄŸil. Ä°stedikleri gibi hayal kurabilirler. Ama kurdukları tuzaklar baÅŸlarına geçince, oluÅŸturdukları bataklıkta boÄŸulma tehlikesi belirince aÄŸlayıp zırlamak yok.

Bu vesileyle “Siyasal-radikal Ä°slamcı manyakların tasfiyesi” yönündeki çaÄŸrılara hali hazırda siyaset cephesinden hemen hiçbir anlamlı tepkinin gelmemesi dikkatlerden kaçmamalı. BaÅŸbakan Yıldırım’ın Özel Kalem Müdürü Abdülkerim TaÅŸ’ın ilk anda beliren “hadsizlik ve kime hizmet ediyorsun?” itirazını biliyoruz.  Ortalık yıkıldıktan ancak birkaç gün sonra CumhurbaÅŸkanlığı BaÅŸdanışmanı Özlem Zengin’in “uçuk kaçık ve ekstrem cümleler” olarak niteleyip Pelikan tetikçisini “merhametli olma”ya davet etmesi ilginçti. Ãœstelik yaÅŸananları “tartışma ve müzakere” olarak tanımlarken faydalı bulmamanın ötesinde bir yere taşınmamasına özen gösterdiÄŸi de görülüyordu. Ortada bir ‘müzakere’ filan olmadığı gibi kimsenin profesyonel haysiyet cellatlarından ‘merhamet’ filan da beklediÄŸi yok bildiÄŸim kadarıyla. Bu ürkek diplomatik dilin sebebi nedir acaba?

AK Parti istediÄŸi kiÅŸi ve kesimleri elbette ki bünyesinden tasfiye edebilir. Bu gibi hususlara kurucu irade karar verir. Böyle bir ÅŸey hiç düşünülemez ama merak edilen şöyle bir konu var mesela; Cemil Barlas ve Cem Küçük veya Pelikan Åžebekesinin malum trolleri konuÅŸlandıkları ekranlarda “AK Parti Sünni toplumla saÄŸlıklı bir diyalog kurabilmek için bünyesindeki Alevi-BektaÅŸi manyakları tasfiye etmelidir” türünden bir teklifte bulunabilir miydi? Bu cümle deÄŸiÅŸik varyantlarla kurmak üzere “Ermeni ve Rum Ortodokstoplumu dışlayın”, “muhafazakâr milliyetçi veya sol liberal kesimleri yanaÅŸtırmayın” biçimlerinde kurulabilir miydi? Buna benzer cümleler kurulmuÅŸ olsaydı tetikçi ve trollere siyaset katından bu derece umarsız, ilgisiz, tepkisiz kalınması mümkün müydü? 

Acaba söz konusu İslamcılık ve İslamcılar olunca tetikçi ve trollerin her türlü edepsizliği, saldırganlığı ve kirli operasyonu teferruattan mı sayılıyor?

Tetikçi ve trollerin hiç ama hiç birisi kendi başına bir deÄŸer olmadığı gibi toplumun marjinal dahi olsa bir kesimini temsil etmiyorlar. Siyaset, toplumu ÅŸekillendirmek üzere medyada bunlara yer açmakla, imkân tahsis etmekle iktidardan çok daha fazlasını hem de hızlıca kaybedebilir. Bu soÄŸuk, mesafeli ve ‘tarafsız’ duruÅŸ hayra yorulacak gibi deÄŸil.