Sosyal Medya

Güncel

Kutlu hafta, gece, gün, saat olur mu?

Ekrem Demirli, Seyyid Şerif Cürcanî'nin, ıstılahı “bir topluluğun herhangi bir şeyi bir isimle isimlendirmede görüş birliğine varmaları” şeklinde tanımladığını söylüyor. (Kâşânî, Tasavvuf Sözlüğü, İz Yayınları, İst., 2004)





Ömer Lekesiz

Bu tanımdan bakınca son günlerdeki kimi hafta, gece, gün ve saatlere iliÅŸkin tartışmaların, asıl, nitelendirildikleri kut-lu(ÄŸ) teriminden kaynaklandığını söyleyebiliriz.




Kut(luğ), Türkçe bir kelime. Uğur, devlet, baht, talih, saadet, ululuk demek.

Söz konusu ıstılahla ilgili görüş birliÄŸinin bozulmasından doÄŸan algı ve anlayış sorunlarına deÄŸinmeden önce, tartışmanın mevcut yönü hakkında ÅŸu soruyu sormalıyım:

EÄŸer, konu FETÖ tarafından istismara uÄŸratılmamış olsaydı, bugün itibariyle Kutlu DoÄŸum Haftası'na, kutlu kandil gecelerine güya Ä°slami hassasiyetleriyle, dini koruma gayretleriyle karşı çıktıklarını söyleyenler yine de karşı çıkıyor olacaklar mıydı?

Bunun cevabının olumlu olacağını hiç sanmıyorum. Çıksalar bile bu ancak, örneÄŸin Tanrıtakdis vb. terimlerine karşı duyulan mesnetsiz, kulaktan dolma bilgiler eÅŸliÄŸindeki Molla Kasım tepkilerinden çok da farklı olmazdı.

Dolayısıyla bu durum beni, yaÅŸadığımız zamanda, kabuller ya da retler noktasında dini ÅŸevkin iktidarlar, kamuoyunu etkileme gücüne sahip cemaatler tarafından yönlendirildiÄŸi hatta yönetildiÄŸi kanaatine ulaÅŸtırıyor ki, bu mezkur ıstılahtaki anlam, anlayış kaymalarının da temelini oluÅŸturuyor.

Buna dair delilin var mı diye sorulduÄŸunda söyleyeceÄŸim ÅŸey ÅŸudur: Din ve din-dışı / kutsal ve profan ayrımına itibar etmeyen (Dini zihniyete göre etmemesi gereken) Müslümanlar, tam da bu ayrımları derinleÅŸtirerek görünürlüğe çıkaran bir tepkiyle konuyu tartışmaya açıyorlar.

Şöyle ki kut-sal, olanla, kutsallaştırmanın boyutu Şari tarafından belirlendiği için geçmişte bizim alimlerimiz tarafından pek de sorun edilmemiştir.

Ku'an'daki Allah'ın Ä°ÅŸaret(ler)i teriminin, ibadetlerden mucizelere kadar bizim görüş, bilgi ve eylem alanımızdaki her ÅŸeyi kuÅŸatıyor olması da zaten konunun kutsal ve profan ayrımına tabi tutulmasına engeldir.

Öte yandan, örneÄŸin Kadir Gecesi örneÄŸindeki gibi, kutsal olanın gece mi yoksa o gecede indirilen mi olduÄŸu tartışması da yine Müslümanlar açısından zaittir. Çünkü, buradaki zarf ve mazruf iliÅŸkisinde, bunlar karşılıklı olarak birbirlerini deÄŸerli kılmaktadır. Bu manada,

a)Zamanın akışına tabi olmaları bakımından gecelerin birbirlerine üstünlüğü söz konusu olamaz. Ancak o gece, Kadir Gecesi örneÄŸiyle, Kur'an gibi bir ilahi hazinenin zarfı olması bakımından deÄŸerli olabilir;

b)O gece aynı zamanda bir takdisin mahallidir ki, o da her mahalli kuÅŸatan ilahi zarfın içinde yer almasıyla ancak deÄŸerli olabilir.

Peki takdis nedir?

Takdis için “Cenab-ı Hakk'ı uluhiyete layık olmayan ÅŸeylerde yüce ve münezzeh bilmekten ibarettir” diyen Seyyid Åžerif Cürcanî, ÅŸu yorumu yapmaktadır:

“Lügatte, temizlemek manasına gelen bu tabir ıstılahta, Hakk'ı, yüceliÄŸine yakışmayan bir ÅŸeyden, bilhassa yaratılmışlık noksanlıklarından ve mevcudattan, ondan baÅŸkasına nispetle kemal sayılan mücerred ve gayr-ı mücerred her ÅŸeyden tenzih etmektir. Takdis, tesbihe nispetle keyfiyet ve kemiyet itibariyle daha hususidir. Yani, tenzih hususunda ondan daha ÅŸiddetli ve daha fazladır. Bundan dolayı, (Hz. Peygamber bir hadisinde ) 'Subbûhun kuddüsün' kavlinde takdisi, tesbihten sonra söylemiÅŸlerdir. Tesbih, sadece makam-ı cem'e göre bir tenzihtir. Takdis ise cem' ve tafsile göre tenzihtir. Böylece kemiyet olarak daha fazladır.” (Ta'rifat – Tasavvuf Istılahları, Çev.: Abdülaziz Mecdi Tolun, Haz.: Abdurrahman Acer, Litera Yayıncılık, Ä°st., 2014)

Bu durumda “Ä°slam'da kutlu / kutsal gece yoktur” diyenler nerede duruyorlar?

Bunların dini ÅŸevki yönetmenin gayretiyle dini konuÅŸuyorlarmış gibi yaparken aslında seküler bir düzeyden (muktedir olma, ortama vaziyet etme düzeyinden) konuÅŸuyor olabileceklerini ve dolayısıyla Ä°slami bilginin içinde durmuyor olabileceklerini öncelikle belirtmeliyim.

Ancak Ä°slami bilginin içinde durduklarını sanarak kutlu haftalara, günlere... inatla sahip çıkanların, Hristiyanî takdis teriminden etkilenip etkilenmedikleri de açıkça belli deÄŸildir.

Yazımızın başındaki görüş birliğinin bozulması kaydından tekrar bakacak olursak, vaki olumsuzluk, her iki taraf için de geçerlidir.

O halde, kutsiyet / mukaddesat terimlerinde görüş birliğinin yeniden sağlanması, tartışmanın nedenlerini ortadan kaldıracağı gibi, hayırlı fikri sonuçların üretilmesini de inşallah beraberinde getirebilecektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.