Sosyal Medya

Güncel

Üşümenin çeşitleri-Gökhan Özcan

Hayatın dalgın bir anında yolunu şaşırıp mevsim normallerinin dışına çıkması olmasa, muhtemel ki nice şair habersiz kalırdı içindeki nice mevsimsiz şiirden.



"Bugün hava kapalı'' dedi solda yürüyen öylesine. “Demek ki içimiz her türlü tehlikeye açık! diye geçirdi içinden bir an duraklayan.
 
En neşeli, en uçarı, en haylaz renkleri bile kasvete boğuyor, hayatı bir uçtan bir uca kurşuni tonlara mahkum ediyor bazı günler... Güneşin içine kapandığı, havanın karardığı, camların buğulandığı, insanın içini sebebini bildiği, bilmediği kederlerin kapladığı günler... Kelimelerin sessizleştiği, birer buhar bulutu gibi ağzımızdan çıkarak havaya karıştığı günler... İçimizin ellerimizden daha çok üşüdüğü, neresi olduğunu bilmediğimiz bir yerimizin derinden sızladığı günler... Hava durumunu bildiren uzmanlara göre şu taraftan ya da bu taraftan gelen soğuk hava dalgalarının yanında getirdiği şeyler bunlar... Öyle mi gerçekten? Belki kararan bulutları, solgunlaşan renkleri, yüzümüze vuran soğuk esintileri izah ediyor olabilir bu açıklamalar... Mevsim normalleriyle ya da anormalleriyle adı konabilir bazı şeylerin... Ama hayatın giydiği bütün bu puslu soğuk elbiselerin, bütün bu kurşunî kıyafetlerin; meteorolojik kavramlar ve rakamsal izahatlarla açıklanamayan, açıklanamayacak olan, kendini sanki bile isteye karanlıkta bırakan bir tarafı var sanki yine de. Her şeyin rengini kendi kederli tonlarına boyayan bu ani hava değişiklikleri; nasıl oluyorsa oluyor, tutup kanatıyor sanki içimizde kabuk tutmaya yüz tutmuş eski yaraları, canlandırıyor sanki sönmeye yüz tutmuş iç yangınları. Camlara düşen buğuyu açıklayabiliyor belki uzmanların söyledikleri... Ama ya gözlere düşen buğu? Onu da izah ediyor mu mesela uzaklardan gelen bir soğuk hava dalgası?
“Nice günler nice devran geçirdik/ Dünya bize oldu düş yavaÅŸ yavaÅŸ/ Çıkmaya baÅŸladı ümidi kestik/ Her iÅŸten elimiz boÅŸ yavaÅŸ yavaÅŸ/ Gelmek gitmek elde olaydı biraz/ Asla bu dünyaya etmez idim naz/ YaÄŸdı birden bire etti bembeyaz/ Sinem daÄŸlarını kış yavaÅŸ yavaÅŸ” diyor Posoflu Aşık Zülâlî, rahmet olsun.
Hayatın dalgın bir anında yolunu şaşırıp mevsim normallerinin dışına çıkması olmasa, muhtemel ki nice şair habersiz kalırdı içindeki nice mevsimsiz şiirden.
“Beni bu güzel havalar mahvetti” diyen ÅŸairin, muhtemel ki ÅŸemsiye satıcılarının duygularına tercüman olmak gibi bir niyeti yoktu.
Şemsiyenin de bir kaderi var; hava açıldığında şemsiye kapanır.
Yağmur damlalarıyla toprağın arasına giriyorsan, elin mahkum ıslanacaksın, hayat böyle!
“O kadar çok konuÅŸuyoruz ki” dedi beyaz saçlı adam, “bir ÅŸey söylemeye halimiz kalmıyor!”
Anlamını bilmediği kelimelerin arasında kendini anlamını bildiği kelimelerin arasında olduğundan daha güvenli hissediyordu.
“Her sözcük, sessizlik ve hiçlik üzerinde gereksiz bir lekedir” diyor Samuel Beckett, kurÅŸunî mürekkeple kaleme aldığı 'Godot'yu Beklerken'de.
Dünyanın isine, pasına bulanmış sözcükleri gönül çeşmesinde yıkayıp ağartan insanlar da var.
“Az evvel kara bulutlardan ÅŸikayet eden” dedi meczup, “ÅŸimdi yaÄŸan yaÄŸmura avuç açıyor!”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.