Sosyal Medya

Ekonomi

İsrail ile siyaset üstü anlaşma ne durumda?-İbrahim Kahveci

Çıkar birliktelikleri bir ülkedeki mevcut siyasi kurumlar aracılığıyla oluşturulan politikalarla uygulamaya yansır. Bu politikalar yapılırken, çıkarlar esas alınsa da, özellikle demokrasiyle yönetilen ülkelerde, kamuoyunun tercihleri gözden uzak tutulamıyor. Bir ülkenin kamuoyunda yarattığınız olumsuzluk, o ülkenin size karşı oluşturacağı politikalara da bazı sınırlamalar getiriyor.



Türk’ün Türk’ten baÅŸka dostu yok mu?
 
27 Mart 2017 tarihli Dünya Gazetesinde yayınlanan Ä°lter Turan’ın yazısından bazı alıntılar vereceÄŸim:
 
“Türkiye’de dış siyasetin, iç siyasette bir mücadele aracına dönüştürülmesi alışkanlığıdır. İç siyasette saÄŸlanacak kısa vadeli kazançlar, dış iliÅŸkilerimizde uzun vadeli sarsıntı ve kayıplara yol açabilir. Müttefiklerimizi ve geçmiÅŸte kader birliÄŸi yaptığımız ülkeleri tahkir ve tezyifle bir yere varamayız. Ãœslubumuzu yumuÅŸatarak iÅŸbirliÄŸi yapmanın önemini vurgulamak, geçici sorunları sürekli sorunlara dönüştürmeme iradesinde olduÄŸumuzu sergilemek gerekir.
 
“Türk’ün Türk’ten baÅŸka dostu yoktur” ifadesi uluslararası politika söz konusu olduÄŸunda biraz anlamsız kalıyor. Bu alanda zaten çıkar birliktelikleri egemendir. DostluÄŸu bu çıkar birlikteliÄŸinin dışındaymış gibi kavramsallaÅŸtırmak isabetli deÄŸil. Böyle bakıldığında Türkiye son zamanlarda, uzun süredir geliÅŸtirmiÅŸ olduÄŸu çıkar birlikteliklerini koruyamadığı gibi yenilerini inÅŸa etmekte de güçlüklerle karşılaÅŸtığı görülüyor. 
 
Bir husus daha var. Çıkar birliktelikleri bir ülkedeki mevcut siyasi kurumlar aracılığıyla oluÅŸturulan politikalarla uygulamaya yansır. Bu politikalar yapılırken, çıkarlar esas alınsa da, özellikle demokrasiyle yönetilen ülkelerde, kamuoyunun tercihleri gözden uzak tutulamıyor. Bir ülkenin kamuoyunda yarattığınız olumsuzluk, o ülkenin size karşı oluÅŸturacağı politikalara da bazı sınırlamalar getiriyor. “
 
***
 
Åžimdi de 14 Aralık 2016’da bizim basında fazlaca dillendirilmeyen bir açıklamaya yer vereceÄŸim:
 
Ä°srail Enerji Bakanlığı Direktörü Meridor, “Ä°ki ülke arasında siyaseten ne olursa olsun, bankaların doÄŸalgaz projelerinin korunacağını bilmeleri lazım” dedi.
 
Oysa daha önce, 15 Kasım 2016’da Sabah Gazetesinde ki ÅŸu habere bakın: “Türkiye ile Ä°srail arasında inÅŸa edilmesi öngörülen doÄŸalgaz boru hattı projesini tartışmak üzere kurulan çalışma grubu, ilk toplantısını geçen hafta Ä°stanbul’da yaptı.”
 
Bir adım daha öncesine gidelim mi? 23 Haziran 2016 Hürriyet Gazetesinde Merve Erdil şöyle yazıyor: “26 Haziran’da Türkiye ve Ä°srail’in anlaÅŸmaya vardıklarını duyurması bekleniyor. Bu adımın ardından, Ä°srail gazını Türkiye’ye getirmek için düğmeye basılabilir. Kıbrıs ve Ä°srail karasularında keÅŸfedilen gazın, yeni boru hatlarıyla Avrupa pazarına Türkiye üzerinden nakli, bölgenin stratejik dengelerini deÄŸiÅŸtirebilir.”
 
***
 
Son günlerde Türkiye’de ilginç tartışmalar yaÅŸanıyor. Ä°slamcılık veya Mavi Marmara olayı bu iÅŸin merkezinde. Ama bence merkez hiçte buralarda deÄŸil.
 
Yukarıda gelişmeleri biraz tarihsel ve içeriksel olarak izlediğinizde bu tartışmaların aslında merkezinin içerde de olmadığını anlayabilirsiniz. Veya yönetim gücü olarak merkezin ülke dışında olduğunu görebilirsiniz.
 
Türkiye, enerji üzerinden yeni bir politik gelişme zeminine gidiyor. Bu zeminde de vakit git gide yaklaşıyor. Artık zeminin oluşması gerekiyor. Zaman azaldı.
 
İsrail ile siyaset üstü bir enerji anlaşması imzalanıyor.
 
Elbette siyasette kamuoyunun önemli büyüktür. Ä°lter Turan’ın yukarıdaki yazıları bu konuya ışık tutuyor. Mesela Türkiye’den gidecek paralar ile öldürülecek Filistinlilerin hesabı algısal olarak nasıl izah edilebilir? Etkin kamuoyu sürdüğü sürece, Ä°srail ile gaz anlaÅŸması Türk toplumuna nasıl izah edilebilir? Sürece biraz daha geniÅŸ bakmanızı ve baÅŸka boyutları da anlamasını bekliyorum. Benim yazabileceklerim sadece bunlar.
 
Boğazdaki yalının kamuoyu yönlendirme stratejilerinin ve Türk siyasetindeki temel değişimlerin arkasında yeni stratejik değişim ve sığlığın yattığını henüz toplum görebilmiş değil. Gördüğünde de zaten iş bitmiş olabilir.
 
Dolar neden düşmüyor?
 
Merkez Bankası ‘haftalık menkul kıymetler’ verisine göre 20 Ocak -14 Nisan 2017 tarihleri arasında ülkemize sadece ‘sıcak para’ olarak yabancılardan 2 milyar 362 milyon dolar sermaye gelmiÅŸ.
 
Yine Merkez Bankası ‘ödemeler dengesi’ verilerine göre Ocak-Åžubat ayları toplamında ülkemize 4 milyar 646 milyon dolar sermaye (sıcak-soÄŸuk sermaye toplamı) giriÅŸi gerçekleÅŸmiÅŸ. Öyle sanıyorum ki, henüz toplamı açıklanmamış Mart ve Nisan aylarında yurtdışından daha yüksek oranda sermaye giriÅŸi gerçekleÅŸmiÅŸtir. Borsada yaÅŸanan yükseliÅŸ, enflasyon artışına raÄŸmen faizlerde yaÅŸan stabil durum olumlu göstergelerdir.
 
Tüm veriler yabancıların referandum sürecinde Türkiye’ye sermaye akışını hiç kesmediklerini gösteriyor. Ama sorun yerlilerde...
 
Yabancılar döviz getirdikçe, yerliler döviz almaya başlamışlar. İşte bu nedenle diğer göstergeler iyileşmesine rağmen, dolar bir türlü istenen düzeye inmiyor. Bu konuyu daha detaylı inlememiz gerekiyor. Hafta içi buna bakalım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.