Güncel
Mevlana İdris: 'Galibiyet sarhoşluğu olur da mağlubiyet sarhoşluğu olmaz mı? Dokuz seçim geçti, bırakın olsun bu kadar'
Follow @dusuncemektebi2
Hatırlarsanız sandıkların açıldığı akşam bazı taşkınlıklar, protestolar yapılmıştı ‘kutlama’ adı altında. Ve Cumhurbaşkanı haklı olarak sormuştu: “Neyin kutlaması bu, mağlup olmuşsunuz.” Bu sorunun cevabını galiba kimse vermedi. Müsaadenizle ben buradan vermiş olayım cevabı; efendim galibiyet sarhoşluğu diye bir şey olur da mağlubiyet sarhoşluğu olmaz mı? Dokuz seçim geçti, dokuzuncu duble! Bırakın olsun bu kadar.
Katı olan her ÅŸey buharlaşıyor’ demiÅŸti düşünür.
Söz tek başına ilginç ve iddialı bir söz.
Ama referandum sonrası kaybeden tarafın yaptıklarına bakınca ister istemez bu söze hak veriyor insan.
Yaklaşık 50 milyon insan gidip oy veriyor. Her sandıkta her partinin eğitilmiş görevlileri var. Deyim yerindeyse sandıklardan kuş uçması ve bunun belgelenmemesi mümkün değil.
Şaibe şaibe diye üstünde tepinilen şeyin ne olduğu konusunda da teknik ve hukuksal açıklamalar yapıldı yapılmasına.
Fakat geliniz görünüz milleti sokağa çağırmalardan, elli türlü yan yatmaya kadar her şey günaşırı sergilenmeye devam ediyor.
Gerçek usulsüzlük varsa sanmayınız ki bu görmezden gelinir veya işlem yapılmaz.
Seçimler, Türkiye’de doÄŸru dürüst yapılan birkaç ÅŸeyden biridir.
Ne var ki açık oy gizli tasnif usulünün tadından yenmez zamanları bir daha gelmedi bazıları için. Millet çok şeyi çabuk unutuyor olsa da bazı şeyleri unutmuyor, neylersin.
Hatırlarsanız sandıkların açıldığı akÅŸam bazı taÅŸkınlıklar, protestolar yapılmıştı ‘kutlama’ adı altında.
Ve CumhurbaÅŸkanı haklı olarak sormuÅŸtu: “Neyin kutlaması bu, maÄŸlup olmuÅŸsunuz.”
Bu sorunun cevabını galiba kimse vermedi.
Müsaadenizle ben buradan vermiş olayım cevabı; efendim galibiyet sarhoşluğu diye bir şey olur da mağlubiyet sarhoşluğu olmaz mı? Dokuz seçim geçti, dokuzuncu duble! Bırakın olsun bu kadar.
Ana muhalefetin strateji arayışları sürüyormuÅŸ ve bunlardan biri de AÄ°HM’e baÅŸvuru olabilirmiÅŸ. Önce biraz hukuk çalışmalarını dilerim. Sonra dilekçenin sonuna ÅŸunu da ekleyebilirler: “Yapılacak yeni seçimde tahsilli, yer sofrasına oturmayan yeterli sayıda sarı saçlı, beyaz tenli seçmenin, oy kullanma mahalli olan Türkiye’ye gönderilmesini arz ederiz.”
Ah muhâl muhalefet ah.
Uygarlıklarımız tükendiğinde
Tıbbın bize armağan ettiği o fazladan onlarca yılı neyle dolduracağız? Gitgide daha çoğumuz daha uzun ve daha sağlıklı bir yaşam sürüyor; ister istemez sıkıntının, boşluk korkusunun pençesine düşebilir ve bu durumdan tüketim düşkünlüğüyle kurtulmaya çalışabiliriz. Yeryüzü kaynaklarını çok hızlı tüketmek istemiyorsak, olabildiğince başka tatmin biçimlerine, başka haz kaynaklarına, özellikle de bilgi edinmeye ve ışıltılı bir içsel yaşam geliştirmeye öncelik tanmamız gerekecek.
(…)
Zaman zaman Avrupa’daki Arap-Müslüman göçmenler bir ulus oluÅŸtursalar, bu, Avrupa BirliÄŸi üyesi ulusların bir çoÄŸundan daha kalabalık, hepsinden daha genç nüfuslu ve en hızlı nüfus artışına sahip ulus olurdu, deniyor. Kaldı ki bu topluluk DoÄŸu’da yaÅŸayan bir ulus oluÅŸtursaydı da, onun aynı ÅŸekilde sayısal açıdan yadsınamayacağı, nitel ölçütler açısındansa sıralamanın en üstünde yer alacağı gözardı ediliyor; eÄŸitim düzeyi, giriÅŸim ruhu, özgürlük deneyimi, modern yaÅŸamın maddi ve entelektüel araçlarına yatkınlığı, gündelik birlikte yaÅŸama alışkanlığı, en farklı kültürleri yakından tanıma yetisi vb. Bütün bunlar bu göçmenlere, ne Batı’da, ne DoÄŸu’da hiçbir nüfusun sahip olmadığı gizil bir etkileme gücü kazandırıyor.
Onların ÅŸimdilerde kullandıklarından daha fazla kullanmaları gereken bir güç bu. Ãœstelik güvenle, gururla ve “iki tarafta” da kullanmalılar onu. Amen Maalouf- Çivisi Çıkmış Dünya-Çev.: Orçun Türkay- YKY
Henüz yorum yapılmamış.