Sosyal Medya

Güncel

Türkiye: O eşsiz yetim şarkı-İsmail Kılıçarslan

Yetimdir Türkiye, zira kimilerine göre Tanzimat Fermanı'nın ilan edildiği 1839'da, kimilerine göre Birinci Cihan Harbi'ne girdiğimiz 1914'te, kimilerine göre harbin bittiği 1918'de durdurulmuş, dondurulmuş, rafa kaldırılmış bir fikirdir. Ve evet, Türkiye bir ülke değil, bir fikirdir. Öyle olmasa, misalen Miloseviç isimli köpek, Boşnakları katletmek istediğini 'Türklerden Kosova'nın intikamını alma vaktidir' diyerek ilan eder miydi?



Büyük Türk yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar, eşsiz romanı Huzur'da tam da bugün yaşadığımız, yaşamak zorunda olduğumuz durumu şu cümleyle özetler: 'Türkiye, kendi çocuklarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olma fırsatı tanımıyor.'

Bir başka büyük Türk yazarı Kemal Tahir, gecenin bir yarısı eşi Semiha Hanımı şu sözlerle kaldırır uykusundan: 'Kalk Semiha kalk, ne olacak bu memleketin hali?'

Büyük Türk şairi Süleyman Çobanoğlu ise 'Amasyalı Uzman Çavuşun Semiz Eşkiyaya Şöyle Bir Baktığıdır' şiirinde bütün meseleyi muazzam bir dizeyle özetler: 'Türkiye ağır yüktür bilmeyen ne bilesi.'

Bundan sekiz ay önce, sıcak bir İstanbul gecesinde asker kıyafeti giymiş teröristlerin üzerimize sıktığı kurşunlara çıplak ellerimizle karşı koymaya çalışırken, hatta bunu olağanüstü bir lütuf ve inayetle başarırken aklımda bunlar var mıydı? Elbette vardı.

Türkiye'nin, o eşsiz yetim şarkının varlığına devam edebilmesinin yollarından birinin o gece o teröristleri durdurmak olduğunu kalbimde, kalbimin en derinliklerinde hissediyordum.

1354 yılında Rumeli'ye geçen Süleyman Paşa'nın, 1402'de 'memleketi toparlamak icap eder' diyen Çelebi Mehmet'in, 920'de Anadolu camilerini tek tek dolaşarak milleti kurtuluş savaşına teşvik eden, onları cesaretlendiren Mehmet Akif'in kalbinde de bence hep aynısı vardı: 'O eşsiz yetim şarkının devam etmesi gerekiyor.'

Niçin şarkı, niçin yetim ve niçin eşsiz? Meselenin ek yerleri bu üç kelimede gizli benim açımdan.

Şarkıdır Türkiye, zira her seferinde coğrafyasına sığmayı reddederek tüm insanlığa bir çağrı, bir teklif yapmayı başarmış, her seferinde 'bana kulak verin' demiştir.

Yetimdir Türkiye, zira kimilerine göre Tanzimat Fermanı'nın ilan edildiği 1839'da, kimilerine göre Birinci Cihan Harbi'ne girdiğimiz 1914'te, kimilerine göre harbin bittiği 1918'de durdurulmuş, dondurulmuş, rafa kaldırılmış bir fikirdir. Ve evet, Türkiye bir ülke değil, bir fikirdir. Öyle olmasa, misalen Miloseviç isimli köpek, Boşnakları katletmek istediğini 'Türklerden Kosova'nın intikamını alma vaktidir' diyerek ilan eder miydi?

Eşsizdir Türkiye, zira tarihin neredeyse tamamında mazlumun, mağdurun, yokluk çekenin, vatanını kaybedenin yanında durmayı başarabilmiş tek, biricik, yegâne örnektir. Güney Afrika'ya da, Libya'ya da, Kırım'a da, Kudüs'e, Myanmar'a da çok yakın bir yerdir böylece. Umut beslenendir, yolu gözlenendir, kendisinden 'güçleri yetse aslında bu işi yine Türkler çözer' diye bahsedilendir.

Ve evet, ağır değil, çok ağır bir yüktür Türkiye, evlatlarına kendisinden başka hiçbir şeyle meşgul olma şansı vermeyendir, uyku kaçırandır. Her dem yeni bir ihanetle, her an yeni bir kahpelikle durmadan, duraksamadan sınanandır.

Tam 'her şeyin sonuna geldik, bu iş bitti' derken kahpe terör örgütünün kahpe yandaşları her şeyi tarumar eder mesela. Tam 'artık rahata ereceğiz' derken emperyalist güdümlü sümüklü bir vaiz bozuntusu darbe yapmaya kalkışır mesela.

Mümbit topraklardır buralar. YiÄŸidi de bitmez, kahpesi de… 'Buraya bir cehennemden geliyorum' diyebilen, Alman eli öpmekten yüzünün nuru kaçmış bir ajana da analık etmeyi becerir, sonunda ölümün mukadder olduÄŸunu bile bile kahpe teröristin alnına kurÅŸunu yapıştıran Ömer'e de. Tankı çıplak elleriyle durduran muazzez halkın da yurdudur buralar, 'bu kontrollü darbeydi' diyen kasetçi müdürün de.

Bu, böyledir. Şairin 'sen bir devsin, yükü ağırdır devin' dediğidir. Bir başka şairin 'bu vatan için kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik' dediğidir. Bir başkasının 'umudun çiçeği / Türkiye kadar bir çiçek' dediğidir.

Ne? Referandum mu, başkanlık sistemi mi, anayasa mı? Seçim mi? Sandık mı? Doğru ya.

Benim için 'o eÅŸsiz yetim ÅŸarkı'nın sürmesini saÄŸlamaya yönelik bir adımdır pazar günü. Ne bir eksik ne bir fazla…

O şarkı sürsün diyedir derdim zorum. Başkası değil.

4 yıl önce Fethullah'a şiirler düzen, 3 yıl önce devlete katil diyen, şimdilerde de bana ve benim durumumdaki pek çok insana 'gizli hayırcı' falan diyerek o istedikleri sidikli iktidar alanını açmaya çalışanlar bilsin ki Türkiye onlardan büyüktür. Biz, Türkiye'nin onlardan büyük olduğunu bilerek; onlara rağmen değil, onlarla birlikte gideceğiz sandığa. O eşsiz yetim şarkı sürsün diye.

Efendim, 'anlamadılar ne dediğini abi?' mi dediniz. Anlarlar anlarlar. Merak etmeyin. Daha da anlamadılarsa şunu diyeyim: 'Evet ulan!'

Ne diyordu Süleyman ÇobanoÄŸlu: 'Bilmem Åžili'de devrim – generaller gecesi / uÄŸul uÄŸul konuÅŸan yavÅŸaklardan haz etmem / sigortalı bir iÅŸtir baÅŸladım hem vatandır / zurnanın son deliÄŸi varsın olsun ar etmem'

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.