Sosyal Medya

Güncel

Duygusal güvensizlik üzerinden ürün pazarlamak...-Fatma Barbarosoğlu

Bir konuyu sabah tartışıp akşam unutanlardan değilim. Dolayısıyla Ülker'in reklamına kamuoyunun vermiş olduğu tepkiyi sorular üzerinden analiz etmeye devam edeceğim. Zira bu reklam ve reklama verilen tepki psikolojik ve sosyolojik açıdan önemli.



“Åžiddetle” tepki göstermek ya da “hararetle” savunmak meseleyi anlamamızı deÄŸil, tam tersine anlaşılmaz kılınmasını saÄŸlar.
Ãœlker'in “müphem” reklamına kamuoyu niye bu kadar tepki gösterdi?
15 Temmuz yaÅŸanmamış olsaydı, bu “müphem” reklam bu kadar tepki alacak mıydı?
Büyük ihtimal bir reklamın nasıl yapılmaması gerektiğine dair anlamsızlığın anlamı bağlamında konuşulur, sosyal medyada da bir kaç caps yapılır, konu orada kalırdı.
Bu defa niye kalmadı?
16 Nisan referandumu olmasaydı, bu reklama yine aynı tepki verilir miydi?
Niye 16 Nisan referandumunu, diÄŸer referandumlardan ayıran en temel özellik subliminal mesaj “hassasiyeti” oldu?
 
Bir taraftan kamuoyu “subliminal mesaj” konusunda aşırı duyarlı davranıyor, fakat diÄŸer taraftan bu aşırı duyarlılıkla baÄŸdaÅŸmayacak kadar aÅŸikâr bir ÅŸekilde mesajı kötü olan “tema”ları görmemezlikten geliyor.
Kendi emeğine hürmet eden, okuyucusuna saygı duyan yazarlar bir roman yazdıklarında en az bir kaç kişiye gösterirler, aksayan taraflarını yayınlanmadan önce düzeltmeye çalışırlar.
Ãœlker'in reklamı, hiç kimselere “gösterilmeden” Marslılar tarafından mı yayına sokulmuÅŸ?
Yıldız Holding gibi devasa bir kurumun reklam filmi “aşırı deneysel” bir üslubun neticesi mi, yoksa kes yapıştır bir anlayışın kopyalanmış hali mi?
Şirketler kâr ve zarar hanesini iyi kontrol etmek zorundadır. İmaj çağında kaybedilen itibarın değeri, maddi kapital ile ölçülemeyecek kadar önemlidir.
Ãœlker'in “müphem” 1 Nisan temalı reklamı; tanıtım, algı, komplo teorisi baÄŸlamında deÄŸerlendirildiÄŸinde sosyal medya ahalisinin heyecanını anlamak hiç zor deÄŸil.
Anlamakta zorlandığım kısım şu: Bebekler ve komplo teorisini, deterjan tanıtımı için buluşturan reklam niye hiç kimsenin ilgisini çekmedi?
 
Bebek masumiyeti ile komplo teorisi ürpertisi, ticari kazanç uğruna eşleştirilebildi ve hiç kimse buna ses çıkarmadı!
Bebekler ve komplo teorisi reklamı için Nihayet Dergi'nin Nisan sayısında Beyza Karakaya'nın yazısını buradan ( http://www.nihayet.com/bu-bir-reklamdir/gel-vatandas-gel-bir-komplo-teorisi-daha-aydinlaniyor/ ) okuyabilirsiniz.
Meselenin psikolojik boyutu, 15 Temmuz'dan bu yana zihinlerimizin “arama motoru” olarak devrede oluÅŸuyla yakından alakalı. Haberlerin dilinden dolayı “aÄŸabey ve abla” kelimeleri her birimizde aşırı hassasiyet oluÅŸturdu. Seçici algı olarak derhal devreye girdi.
Meselenin sosyolojik boyutuna gelince...
Freud “Kaybetmeden kazanılmaz” der ve uygarlaÅŸma sürecini de kaybederek kazanmak üzerinden okur. Konunun Freud ile ne alakası var diyenleriniz olduysa hemen bir parantez açayım; reklamın piri, Edward Bernays, Freud'un yeÄŸenidir ve reklam sektörünün arka planı Freudyen felsefeden ziyadesiyle istifade eder. Edward Bernays, insanların ürün tercih ederken rasyonel tercihlerden ziyade güvensizlik kodları üzerinden tercihte bulunduÄŸunu söyler.
 
Bebek ve komplo kelimelerini buluÅŸturan deterjan reklamı da, 1 Nisan ÅŸakasını aşırı tekinsiz bir havada sunan Ãœlker reklamı da Bernays'ın “güvensizlik” inÅŸasını kullanmaya kalkmış.
Oysa 1950'lerin ABD'si için iÅŸlevsel olan “güvensizlik” üzerinden ürün satma stratejisi, 2000'li yılların Türkiye'sinde kendi ayağına kurÅŸun sıkan bir tuzaÄŸa dönüşebilir.
 
Ãœlker “müphem” reklamı ile çok ÅŸey kaybetti. Peki, kazandığı ne oldu?
Önümüzdeki günlerde tuhaf reklam filmlerine rastlamaya devam edeceğiz. Neden mi?
Çünkü bütün dünyada satışın ve pazarlamanın dili değişiyor ve dönüşüyor.
Gidişatın dilini yakalama sezgisine sahip olamayan reklamcılar çam devirmeye devam edecek.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.