Güncel
Reklam çirkin! Tepkiler mantıklı mı?-Kenan Alpay
Follow @dusuncemektebi2
Çok boyutlu bir mücadelenin içinde olduğumuz ve bu mücadelede hemen her türlü araç ve aktörün seferber edildiği de bir vaka. Şunlardan asla bir zarar gelmez, bunlardan tamamen emin olabiliriz, yok canım böyle bir aracı kullanmalarına hiç imkân yok gibi cümleler kuracak dönemde değiliz. Bu hususta kolayca anlaşabiliriz. Çünkü yaşanan acı tecrübeler en son ana kadar kahir ekseriyetle ‘içeriden ve dost görünümlü’ tuzak ve darbelerle örüldü.
Siyaset ve toplum olarak bir başka temel hususta daha anlaşmaya ihtiyacımız var oysa. Mücadeleyi asgari düzeyde mantık ölçüleri içinde tutmak, akıl ve ruh sağlığını tehdit edecek vesveselerin önünü kapamak gibi mesela. Komplolara karşı bilinçli olmak ama seri üretime geçmiş komplo teorilerinin sıradan kurbanları olmamak mesela. Subliminal mesajlar üzerinden geçilen şantaj, tehdit veya operasyonlara karşı her daim uyanık olmak ancak vara yoğa subliminal mesaj uydurmaya endekslenmiş saplantılı bir karaktere dönüşmemek gibi.
Subliminal Fallar ve Mesajlar
Kafaları karıştıran, duyguları karmaşıklaÅŸtıran hatta kimilerini tedirgin eden son hikâye Ãœlker’in ultra münasebetsiz bir kurguyla 1 Nisan ÅŸakası yapmaya kalkışmasıyla ortaya çıktı. “1 Nisan yaklaşıyor ve tuhaf ÅŸeyler oluyor, hesaplaÅŸma zamanı, sana sürprizlerim olacak” temalı reklam filmi animasyonuyla, renk seçimiyle, korku efektleriyle olduÄŸu kadar okunan metin ve seslendirmesiyle de çok kötüydü. Ãœlker berbat, saçma, münasebetsiz, itici vs. tarzında yapılacak her türlü negatif deÄŸerlendirmeyi fazlasıyla hak eden bir reklamla dikildi karşımıza. Bırakın çocuklar için cazip bir form oluÅŸturmayı kocaman adamlar için dahi irrite edici, tüyleri diken diken eden yakın zamanda tecrübe edilen bir tehdidin hızla ve kaygıyla hatırlanmasına vesile oldu.
Tepkilerin sosyal medya üzerinden bir çığ gibi üzerlerine düşmesinin oluÅŸturduÄŸu panik havasıyla olsa gerek Murat Ãœlker’in ilk mesajı “Kumpası kuranlar hak etiklerini bulacaklar” ÅŸeklindeydi. Oysa ne kumpası, kim kime kumpas kuruyor gibi sorular boÅŸlukta kalıyordu. AnlaÅŸmalı reklam firması yeni bir konsept oluÅŸturmuÅŸ ve bu konsept dahilinde ilgili, yetkili kurullardan onaylar alarak iÅŸi icraya soyunmuÅŸtu. Kaldı ki bu gibi iÅŸler zorlu süreçler ve maliyet açısından altından kolay kalkılamayacak harcamalar gerektirir. Yani ‘kumpas’tan ziyade bir kendi kendine etme, ayağına sıkma, artistik bir sıçrama yapayım derken kafası üstü çakılma diyebileceÄŸimiz bir pratik var sanki karşımızda. Öteden beri profesyonelleÅŸmeye isnat edilen bu ölçüsüz öykünme, marka deÄŸerini yükseltmek üzere zorlanan yaratıcılık saplantılarının Ãœlker gibi firmaların dahi başına ne gibi iÅŸler açabileceÄŸine dair ibretlik bir tablodur ÅŸahit olduÄŸumuz.
Güya muzipçe fakat akli ve ahlaki içerikten yoksun söz konusu kampanyanın sosyolojik açıdan da ciddi bir karşılığı yok aslında. Ancak iÅŸin felaket boyutu esas olarak tam da burada baÅŸlıyor. Çünkü bir reklam kampanyasından bir darbe iması hatta startı çıkaran sosyal medya uzmanları ve fenomenleri videoda geçen “abiler, ablalar, abilerimiz kahramanlarımız, bu kadar mutlu büyüdüysek ablalarımız sayesinde” gibi kelime ve cümleleri, animasyondaki kimi sembolleri FETÖ’nün yeni darbe giriÅŸimine bariz bir iÅŸaret saydılar. Daha da ileri gidildi ve videodaki mesajları subliminal mesaj uzmanları gayet net ifadelerle “zehirleme, suikast ve idam” olarak tespit ediverdiler.
Sırlı İş ve Mesajlara Tutulmak
MeÄŸer “küçük kardeÅŸ olmak” etiketli reklam filmiyle ÅŸunca senedir çikolata ve bisküvi ürettiÄŸini zannettiÄŸimiz Ãœlker, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’a suikast ve bütün bir halka karşı darbe imasında bulunuyormuÅŸ, iyi mi? Ampule benzetilen baloncuklar, zehir olarak yorumlanan acı biberler, açıkağızdan çıkarılan mezarlar vs. sonu gelmeyen subliminal mesaj yorumlamaları. Ajans, reklam deÄŸil suikast tertiplemek, savaÅŸ ilan etmek, katliam çıkarmak üzere kara propaganda filmi çekmiÅŸ resmen, Ãœlker de bu kumpasa yığınla para dökmüş özetle.
Bir nöbet tutma furyasıyla tehlikenin ne kadar yakın ve açık olduÄŸu da tescillenmiÅŸ oluyordu ilaveten. CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın Kısıklı’daki konutunun önünde nöbet ve protesto için çaÄŸrılar yapıldı, bir kısım insan derhal mobilize oldu. Lakin ne Ä°stanbul ve Ankara’da ne de baÅŸka bir ÅŸehirde sıra dışı hiçbir geliÅŸme hatta yaprak kımıltısı bile yoktu. ÇaÄŸrı yapanlardan biri olarak AK Parti Ä°stanbul Milletvekili Metin Külünk reklama ve firmaya tepki gösterdikten sonra konuÅŸmasının içerisinde şöyle bir ifade kullandı: “Bu milletin psikolojisi kimsenin oyuncağı deÄŸil. Sosyal medya üzerinden duyarlılığımızı eritmek istiyorlar.” Evet, son derece doÄŸru bir ifadedir. Ama milletin psikolojisini oyuncak etme ve sosyal medya üzerinden duyarlılıkları eritme meselesine saÄŸlam bir biçimde muhasebe etmek muaccel bir ihtiyaca dönüşmüş durumda. Bu gibi çaÄŸrılarla acaba toplumun psikolojisini bozan, dengesini sarsan, hassasiyetini duyarsızlaÅŸtıran daha açıkçası vesveseyi toplumsal bir bozukluÄŸa dönüştüren tavırlar bilmeden ‘içeriden’ de sergileniyor olmasın sakın!
Bu konuda BaÅŸbakan Binali Yıldırım’ın meseleyi izah tarzını son derece makul ve yapıcı bulduÄŸumu ifade edeyim. BaÅŸbakan Yıldırım reklamın oluÅŸturduÄŸu iklimin sakıncalarına dikkat çekerken kullandığı “darbe günlerini hatırlatan bir takım yersiz, anlamsız, talihsiz laflar” gibi ifadelerle nitelemesi vakaya son derece uygundu. TedirginliÄŸe dikkat çekerken, sorumluluÄŸu hatırlatırken ÅŸu vurgularıyla da duyarlılık talep ediyordu: “Acaba bu gece bir ÅŸey mi olacak korkusuyla insanları tedirgin etmeye hakkımız yok. Pensilvanya’dan mesajlar geliyor deniyor, kahve falı gibi bir ÅŸey. Bunlarla milletin kafasını yormaya gerek yok. Bunların hepsi züğürt tesellisi. Biz nöbetteyiz, görevdeyiz. Ama buna raÄŸmen çılgınlığın bir mevzuatı, tarifesi yok. Yapan olursa da karşılığını alır.”
Fetullahçı Cunta’nın “Sırlar Dünyası” galiba gerçek dünyamızı alt üst etmiÅŸ de farkında deÄŸiliz!
Henüz yorum yapılmamış.