Sosyal Medya

Coğrafyamız

'Türkler artık bu işi bitirdi'

Türkiye'nin 24 Ağustos'ta başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı başarıyla sona ererken, operasyona katılan askerlerin kahramanlıkları bir bir ortaya çıkıyor. Terör örgütleri DEAŞ ve PKK ile yaşanan çatışmalarda mücadele eden askerlerimizin kahramanlıkları Rus askerlerini bile şaşırttı: "Türkler artık bu işi bitirdi. Türk askeri bir yerde kendi kanını verirse bir daha orayı bırakmaz."



Türk askerinin Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında terör örgütleri PKK ve DEAŞ'a karşı verdiği destansı mücadele ortaya çıkmaya devam ediyor. Türkiye'nin gerçekleştirdiği operasyonun gerekliliğini ortaya koyan detayları yazan güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, operasyonun isimsiz kahramanlarını anlatıyor.

Hürriyet'te yer alan haberde, Türk askerinin El Bab ve Cerablus'ta sadece terör örgütleri ile değil onları destekleyen güçlerle de mücadele ettiğini gösteriyor.

İşte Fırat Kalkanı Harekatına katılan askerlerin anlatımıyla El Bab operasyonu...

"ÖSO liderleriyle toplandık. Üç mihver belirledik. Yusufbayk, Keklice... Bir kol da Bülent Albayrak binbaşının emir komutasında Er Rai-Çobanbey tarafına gidecekti. Buradaki ilk çatışmalar Yusufbayk’ta baÅŸladı. Yusufbayk’a yaklaşınca doçkalar atışa baÅŸladı. ÖSO savaşçıları etrafımızda toplanmaya baÅŸladılar. Fıstık bahçelerinden ilerlerken, ÖSO bir de bizi korumaya çalışıyordu.

Bizimle kader birliÄŸi yapmışlardı. Ve buna inanıyorlardı. Kim ne derse desin, bu adamlar Suriye’nin milli kuvvetleriydi. İçlerinde dışarıdan hiçbir katılım yoktu. Onlar vatanlarını, evlerini, topraklarını, yaÅŸamlarını kurtarmaya çalışıyorlardı. Bunun da ancak Türkiye ile olabileceÄŸine inanıyorlardı.

PKK'ya akıl verenler...

DEAŞ bizden korkup kuvvet toplama alanları oluşturmaya başlayınca, fırsatçı PKK aldığı himaye ve desteğin şımarıklığında tutabildiği her yeri tutmaya başladı. Bunu da kendi aklı ve keşfiyle yapmıyordu. Bu kadar netti.

Yanımda tankıyla Kıdemli Astsubay ÇavuÅŸ Ömür vardı. Gencecikti. AteÅŸ mevzisine tankını sokup attığı mermilerle PKK’nın doçkalı, ZU-23’lü üç pick-up’ını darmadağın etti. Mozallah’ı bu ÅŸekilde vurduÄŸumuzu görünce DEAÅž Yusufbayk’tan kaçmaya baÅŸladı.

Yaşlı çiftin askere duası

İlerlemeye başladık. Önümüze çıkan bir evde yaşlı bir amca, 3 kadın, 4 de küçük çocuk vardı. Her ne hikmetse evi terk etmemişlerdi. Tankın ilerleme istikametinde evin su ihtiyacını sağlayan artezyen kuyusunun borusunun üstünden geçmesi gerekiyordu.

Suları kesilmesin diye tankı etrafından dolaştırdık.

Onlar da bunu gördüler. Nasıl dua ettiler bir görseniz. Eve buyur etti amca.

Biz halk zarar görmesin diye geleceğimizi önceden köy halkına haber veriyorduk. Bu bize dezavantaj getirse de bir tek masumun zarar görmemesi için açık bir harekât icra ediyorduk.

Artık görüyorduk. Dere yataklarına saklanmış halk oralardan çıkıyor, evlerine dönüyorlardı.


'Türk askeri kanını akıtırsa o iş bitti demektir"

BAB’da çatışan bir asker anlatıyor:

Bab Akil Dağı çatışmalarında bilinen mermilerle şehit olan yok. Şehitlerin hepsi bombalı araç, roket, havan...

DEAÅž yoÄŸun bir havan atışına baÅŸlamıştı. Biz kimi zaman ZMA ya da tankı kendimize siper ederek ileri noktalara sıçrıyorduk. Sonra olmaması gereken bir ÅŸey oldu ve yanımızdaki Leopar tankı arıza yaptı. Ben bu ana kadar Leopar’ın en iyi tank olduÄŸunu düşünürdüm. Ancak her tarafı elektronik olan bu tank bir arıza verdiÄŸi zaman çakılıp kalıyordu. Oysa M60T’ler daha mekanikti ve muharebe sahasında daha az problem çıkartıyordu.

Havan atışları sırasında bir havan mermisi arıza veren tankla güney duvarı arasına düştü. O sırada ayakta mevzi tutmuÅŸ ve ateÅŸ eden Önder Astsubay yaralandı. Onun hemen arkasında Göktan Astsubay’la, Ömer Güner Astsubay vardı. Onlar arkadan gelip Önder’i kucakladıkları gibi emniyetli bir bölgeye çektiler.

El Bab'da bir asker... Furkan'ın kahramanlığı

Bizi tepeye kadar Furkan götürdü.

Yüzbaşı Alper şehit olduğunda da yanındaydı. Çatışma sırasında bir hemşehrim var, Erol Başçavuş... Yanına doğru gidiyorum. Kurban Astsubay orada öylece kalakalmış, ağlıyordu.

“Ne oldu Kurban” dedim.

“Komutanım Önder ÅŸehit oldu, ona aÄŸlıyorum” diye yanıt verdi.

Ben de, “Moralini yüksek tut be aslanım! Hepimiz üzülüyoruz ama burada üzülmeye fırsat yok. Kendimizi bırakırsak çok daha kötüsü olur. Daha çok ÅŸehit veririz” diye teselli etmeye çalıştım.

Bu telkinden sonra Kurban oradan çıktı ve mevzilere doğru gitmeye başladı.

Sonra Erol BaşçavuÅŸ’la konuÅŸmaya baÅŸladım. Tam iÅŸte bu anlarda bir bağırış oldu: “Bombalı araç! Bombalı araç!”

Başımı bir çevirdim. Bombalı araç 6-7 metre arkamdaydı. Aracı görmemle başımı ZMA’nın içine sokmam bir oldu.

Ve araç patladı:

“Öldüm mü ben?”
“Ne oldu?”

Başımı içeri soktuğum halde, ilk başımdan kanlar damladığını gördüm.

Bilal baktı, “Ä°ki kaşın yarılmış” dedi. Aceleyle boynumdaki puÅŸiyi çıkartıp başıma sardı. Şıp şıp! Başımdan kan damlıyordu. Kolonu kaldırmaya çalıştım. Olmadı. Bayram Ali ile Ömer BaşçavuÅŸ geldi. Kolonu çektik. Ellerimizle kazımaya baÅŸladık. Ä°lk önce Serdar BaşçavuÅŸ’u çıkarttık. Serdar BaşçavuÅŸ’un ayakları yamuk duruyordu. Ayakları kırılmış zannettik. Ama kırılmamıştı. Sonra yığının altından bir kol uzandığını gördük. CanhıraÅŸ eÅŸelemeye baÅŸladık. Ve Tarık BaşçavuÅŸ’u da oradan çıkardık.

Canlıydı!

Onları pançoya koyduk.

Baktım, herkes ÅŸehit ve yaralılara yardım ediyordu. Ben de devletin malzemelerini toplamaya baÅŸladım. O esnada kılıflı bir tabanca buldum. Her nedense tabancanın Sait BaşçavuÅŸ’a ait olduÄŸunu düşündüm. Ben orada malzeme toplarken Sait’i gördüm; “Sana bir ÅŸey olmadı mı Sait?” dedim.

“Olmadı” dedi.

Çok sonradan, Ruslar tarafından söylenmiş bir söz duyacaktık.

Bu askerce bir tespitti.

Biz Akil Dağı ÅŸehitlerini verince Ruslar demiÅŸti ki: “Artık Bab düştü.”

Sonra da eklemiÅŸlerdi: “Türkler artık bu iÅŸi bitirdi. Türk askeri bir yerde kendi kanını verirse bir daha orayı bırakmaz.”
PKK'ya tank verdiler...


Menbiç tarafındaki Balaban köyünde PKK’nın toplandığını öğrendik. Sultan Murat Tugayı’yla birlikte üstlerine yürüdük. Engebeli bir araziydi. Burada bir sürprizle karşılaÅŸacaktık. Bu köyde PKK’nın tankı vardı. SeçebildiÄŸim kadarıyla bir T-62’ydi. Hem o tankla attılar hem de tanklarımıza dört güdümlü tanksavar roketi Cornet fırlattılar. PKK’nın tankıyla, daha doÄŸrusu o tankın attığı mermiyle ilk kez orada tanıştık. Artık bizimkiler gümbürdemeye baÅŸladılar. 50-60 kiÅŸi vardı, bizim tanklar onları fena sopaladılar. Bizim zırhlılar PKK’nın elindeki ateÅŸ gücünü ve neler olabileceÄŸini anlamıştı. Vurulmamak için önce keÅŸif ve hedef tarifi, sonra süratle yaklaşıp, seri atış yapıyor ve mevzi deÄŸiÅŸtiriyorlardı.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.