Sosyal Medya

Modernizm Sınavı-Ramazan Kayan

Toplumsal ve kamusal alanda dini görünürlülüklerin artıyor olması, Müslümanlaşma kalitesinin göstergesi olarak kabul edilebilir mi? Zahiri yansımalar bu yönde umut verse de maalesef arka plana baktığımızda gerçekler bu umudumuzu pek de onaylamıyor…



Müslümanların yaÅŸamakta olduÄŸu devinim, düşünsel dönüşüm dur-durak bilmiyor… Dindarlığın görünür boyutu ile yetinenler nedense dünyevileÅŸme ile dumura uÄŸrayan deÄŸerlerin farkında olmuyorlar… Ä°badi ritüeller, dini figürlerle teselli bulan kitleler, profan bir algıya, pagan bir etkiye kurban gittiklerini bilmiyorlar…
İçi boÅŸaltılan bir dindarlık kimin iÅŸine yarar, sorgulanmıyor… Sathilikler, sahtelikler sahiciliÄŸin üstünü nasıl örtüyor, bu da bilinmiyor…
 
Ä°slami kimliÄŸimizin flulaÅŸması, dini ÅŸiarlarımızın aksesuarlaÅŸması, Müslümanlığımızın muhtevasızlaÅŸması neyin göstergesi? Bu durum, modernleÅŸme salvolarına karşı insanımızın ne kadar savunmasız kaldığının ifadesidir…
Daha da ötesi, dindarlar dünyevileÅŸmekle kalmıyor, dini de dünyevileÅŸtiriyorlar… Seküler bir zihinle Ä°slam'ı okuyor, vahyi ona göre yorumluyorlar… Ä°slam'ı olduÄŸu gibi kabul etmesi gerekenler, istiyorlar ki Ä°slam, bulundukları hal üzere kendilerini kabul etsin… Åžartları belirleyen bir Ä°slam yerine, ÅŸartların belirlediÄŸi bir Ä°slam öne çıkıyor…
Allah'ın boyası ile boyanması gerekenler, yaÅŸamlarında siyasete liberal bir boya, sosyal hayata seküler bir boya, kültüre popüler bir boya, düşünceye rasyonel bir boya çalabiliyorlar…
 
RenksizleÅŸen ya da renkten renge giren silikler, Ä°slam'ı ne temsil ne de tebliÄŸ edebilirler…
Kimilerine göre bu durum, dinin elden gitmesidir… Hayır! Din elden gitmez, yozlaşır… Dini yaÅŸamın içi boÅŸaltılır… Aslını seçemez olursun… Dinin mana ve muhteviyatı zayıfladıkça din adına mitos ve menkıbeler dinleÅŸmeye ve bu da dinde yozlaÅŸmaya neden olur.
Evet, İslam'ın ruhu ile oynarsanız ne olur?
Akide felsefileÅŸir…
Ä°badet adetleÅŸir…
Din ideolojileÅŸir…
Ä°slam Protestanlaşır…
 
Sonra, hayatı tümden Ä°slam'a baÄŸlamak yerine, Ä°slam'a hayatımızda bir parça yer açmakla yetinir oluruz…
Ä°ÅŸte liberal düşünce ve davranışların Müslümanları sürüklediÄŸi uçurum… Ä°slam'lardan Ä°slam beÄŸen…
SloganlaÅŸan Ä°slam… KültürleÅŸen Ä°slam… SıradanlaÅŸan Ä°slam… AdetleÅŸen Ä°slam…
Bir de bakıyorsunuz ki her çılgınlığın dini versiyonu hemen vizyona giriyor… Tesettür defileleri, güzellik merkezleri, zayıflama kürleri, marka, moda, model savaÅŸlarının Müslümancası… Bankacılığın Ä°slamcası… Nasıl da beceriyoruz? Ne de yakışıyor?
 
“Ehli dünya”dan tek farkımız, ehlileÅŸmiÅŸ Müslümanlığımız… Muhalif damarı kurumuÅŸ, direniÅŸ ruhu çökmüş, mücadele azmi kırılmış yığınlar… Ruhen fakirleÅŸiyoruz… Zihnen donuklaşıyoruz… Kalben uzaklaşıyoruz… Bir umursamazlık, bir umutsuzluk, bir uyuÅŸukluk… N'oluyoruz? DuruÅŸ duruÅŸ deÄŸil… Durum durum deÄŸil… DoÄŸrusu iç dünyamızdaki alaborayı durduramadık… Bu bir eksen kayması mıdır, kimlik krizi midir, kıyamet alameti midir? Bilemiyorum…
Olgu dinleÅŸtikçe Ä°lahi sınırlar zorlanıyor, ilkelerle oynanıyor, deÄŸerler sulanıyor…
Münkere alışık, ÅŸerle tanışık, ÅŸeytanla barışık bir profil ortaya çıkıyor… Ve Mevlana haklı çıktı: “Ä°nandığınız gibi yaÅŸamazsanız, yaÅŸadığınız gibi inanmaya baÅŸlarsınız.”
ÇaÄŸdaÅŸ Mürciye, modern Ä°bahiye ciddi anlamda taban buldu…
Kalkış noktası ise “Müslümanlar her ÅŸeyin iyisine layıktır.” Mantalitesi… Malum iÅŸleri “ama”larla, “ancak”larla geçiÅŸtirme becerileri… Tabii ki tüm bunlar birden bire olmuyor; alıştıra alıştıra… Modernizm içselleÅŸtirildikçe dini yaÅŸamın içi boÅŸalıyor… Ä°liklerimize kadar modernizm soluyoruz.
Ä°ÅŸte modern kent dindarlığının kırılgan hali… “N'olacak bu Müslümanların hali?” diyemiyorsun… Bu acı ve çarpık tablo, “dışı seni, içi beni yakar”ın ifadesi…
Çürüyen ve çöken birey… Çözülen aile… Parçalanan cemaat… Çözümden ne kadar uzaklaÅŸtığımızın göstergesi…
Vakaya boyun eÄŸip vahye veda edince iÅŸte iÅŸin varacağı varta budur…
Kuru dincilikle, kof dindarlıkla kendinizi koruyamaz, geleceÄŸi kuramazsınız…
Dindar dünyacıların son durumu; bilgi ile ukalalaÅŸan, baÅŸarı ile büyülenen, servet ile şımaran, güç ile büyüklenen, konfor ile küflenen, kariyer ile körlenen bir kötü gidiÅŸ…
Alabildiğine ılımlılaşan bir İslam'ın Allah ile ne ilgisi olabilir ki?
Hz. Ali (ra) boÅŸuna seslenmiyor: “And olsun ki sizde, sizi bir araya getirecek bir din, sizi (gaye için) bileyecek bir duygu yoktur”.
Evet, dindar ama dini dar… Dindarlardaki dini daralma ya da savrulma hayra alamet deÄŸil…
Åžimdi tüm bunlara “ahir zaman alametidir, kıyamet yaklaÅŸmıştır, dolayısıyla normaldir” dememiz mi lazım?
Sormak gerekmiyor mu: “Din bir etiket midir? Yoksa rozet midir?”
Aidiyetler gidince geriye sadece ÅŸekil ve suret kalıyor… Bu sarmalda ÅŸiar ve ÅŸuura yer yoktur… Åžikeli, hileli, ÅŸaibeli yaÅŸamların önü sonuna kadar açıktır… Bu badiyede kirliliklerin nasıl kanıksandığını, kutsalların nasıl kundaklandığını görmek basiret ehli için zor olmasa gerek…
Keyfiyetsizlik ve kifayetsizlik nasıl da kabul görüyor… Artık raÄŸbette olan, revaç bulan dindarlık deÄŸil, dini görünürlülük… Bunlarla da kalmıyor; dinde laubalilik, dinde aşırılık, dinde ÅŸekilcilik, dinde dünyacılık, dinde bireycilik dolu-dizgin devam ediyor…
Daha da beteri herkesin kendi yorumunu dinleÅŸtirmesi… Elbette, kendi yorumlarını mutlaklaÅŸtıranlar hakikate ulaÅŸamazlar…
Edepsiz âlimler, tefekkürsüz abidler, idealsiz arifler, amelsiz aydınlar, aksiyonsuz akademisyenler, aÅŸkınsız ve aÅŸksız abiler güven vermiyor, gelecek vaat etmiyor…
Bireysel dindarlıkla da bir yere varılmıyor… Çünkü iddiası yok!
Devrimci öz, direnişçi ruh, dönüştürücü damar kalmayınca geriye muhafazakârlaÅŸmak kalıyor…
Muhafazakâr kimlikle gelen Ä°slami söylem ve eylemler ise kimseye heyecan vermiyor, harekete geçirmiyor…
Ekonomik gücü büyüyen nice insanın, insanlık kalite ve kalibresinin nasıl küçüldüğüne tanıklık etmekteyiz…
Peki, bu yozlaşma ve yabancılaşma süreci ne zaman başladı?
 
Ä°nsanımız ÅŸu üç ÅŸeyle tanışmaya baÅŸladıktan sonra: Ä°ktidar… Para… Karşı cins… Bu üçgeninin baÅŸtan çıkarıcı çekim gücüne dayanamadılar, direnemediler… Bizim dindarlar bizi tanımaz oldular… Demek ki politize olmanın, popüler olmanın, paralı olmanın dayanılmaz hafifliÄŸinden kolay kolay kimse kurtulamıyor…
Evet, cihadsız yaÅŸamların ceremesi ağır oluyor…
Müslüman gibi davranma yetmiyor, Müslüman olmak gerekiyor…
Modern zamanlarda dindarın duruÅŸunu ve direniÅŸini güçlendirmek ertelenemez bir görevdir… Peki, bu ne kadar mümkün? Pekâlâ mümkün…
 
Yeter ki vahyin sönmez ışığını, ÅŸaÅŸmaz sözünü, tükenmez soluÄŸunu bugüne taşıyabilelim…
Ä°yi olmakla yetinmeyip, iyiliÄŸin egemenliÄŸi için savaşım verebilelim…
Kötülükten korunmakla kalmayıp, beÅŸeriyeti ÅŸer ve münkerden koruyabilelim…
Dindarlığı diri ve duru tutan dinamik ve damarları canlı tutabilelim…
Ve iddiamızdan vazgeçmeyelim…
Çünkü imanı olanın iddiası olur

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.