Sosyal Medya

Ekonomi

Dünya ekonomisinde değişim ve THY gerçeği-Erdal Tanas Karagöl

Dünya ekonomisinde, güç dengesi değişiyor. Ve bu büyük değişim yaşanırken, finansta, ulaşımda, enerjide ve ticarette, yeni ve güçlü aktörler sisteme dahil oluyor, hatta sistemde ağırlıklarını arttırıyorlar. Dünya ticareti eskiden kuzey-kuzey ülkeleri dediğimiz gelişmiş ülkeler arasında yapılırken artık güney-güney olarak adlandırdığımız gelişmekte olan ülkeler arasında gerçekleşiyor. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerden gelen bu değişim dalgasına direnmek her geçen gün zorlaşıyor. Özellikle ticarette görülen bu dalga, “geçiş ülke” ve “merkez ülke”leri de değiştiriyor.



Bu değişimin önemli aktörlerinden birisi de Türkiye ve tabi ki İstanbul. İstanbul dünyanın enerji ticaret merkezi ve İslami finans merkezi olma konusunda önemli bir kavşakta. Türkiye'nin ulaşımda da bu kavşağa hızlı bir şekilde gelmesinde ve bu kavşağı geçmesinde büyük katkısı olan markalardan birisi ise Türk Hava Yolları (THY).
Zaten bugünlerde THY ile oluşturulmaya çalışılan algıyı konuşuyorsak, hedefe THY konulmuşsa, tam da bu sebeple. Yani THY'nin geldiği konum, aynı zamanda Türkiye'nin bölgesel ve küresel ekonomideki hedeflediği noktaya doğru ilerleyişinin ve ilerleyeceğinin en somut örneği.
 
PEKİ NEDEN THY HEDEF OLARAK SEÇİLDİ?
 
THY, son yıllarda ekonomik güç dengesinin değişimiyle birlikte, hızla bu sürece uyum sağladı ve tercihlerini de bu değişime göre belirledi.
THY ile sağlanan hava ulaşımı sayesinde, İstanbul'un uluslararası uçuşlarda transit ülke konumuna yükselmesi, uluslararası ulaşım ve ticarette pastadan büyük pay kapmaya aday olması ve tabi ki yeni havalimanının yapımının devam etmesi, THY'nin gelişimi Türkiye ekonomisiyle özdeşleştirildi.
Bu sürecin, Türkiye lehine oluşmaması için de hemen adımlar atılmaya başlandı. Türkiye'nin rakipleri olan ABD, İngiltere, Hollanda, Almanya ve Fransa'da bu denli engellerin çıkarılması ve tabi ki THY'yi hedef alan bir uygulamanın başlatılmış olmasını, yalnızca güvenlik endişesiyle açıklayabilir miyiz? Tabi ki hayır.
İstanbul'un ticaret, ulaşım, enerji ve finans alanında stratejik konuma yükselmesi, doğu ve batı arasında köprü ve geçiş ülkesi olması, THY'nin de hem ekonomik değer hem de marka değerini yükselterek İstanbul'un rolünü güçlendirmesi karşısında, köşe başlarını tutan gelişmiş ülkeler bir şekilde bunun önüne geçmek isteyecekleri açık.
Zaten Türkiye ekonomisini olumsuz etkilemek için farklı araçlar kullanılarak sürekli bir algı operasyonuna maruz kalıyorduk. İçinde bulunduğumuz dönem, özellikle son 4 yıldır Türkiye ekonomisinde ve siyasi arenada yaşanılanlar dikkate alındığında, şu gerçeğe hazırlıklı olmalıyız:
Gelişmiş ülkeler, şu anda kendi kontrolünde olan ticaret, enerji ve finans alanlarındaki dengeleri ve gücü, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere kaptırmamak için daha çok engel çıkaracaklar ve algı operasyonlarıyla değişim dalgasına direnmeye çalışacaklar.
 
ULUSLARARASI EKONOMÄ°K VESAYETÄ°N KORKULU RÃœYASI: THY MARKASI
 
Türkiye ekonomisine zarar vermek ve ülke profilini olumsuz ve güvensiz olarak göstermek isteyenlerin THY'yi hedef olarak seçmeleri ise, tesadüf değil. THY, Türkiye'nin uluslararası arenada en güçlü markalarından birisi. Bunu görebilmek için birkaç istatistiki veri yeterli olacak.
Dünyanın 296 noktasına uçuş gerçekleştiren ve toplamda da 120 ülkeye sefer düzenleyen nadir havayolu şirketlerinden birisinden bahsediyoruz. THY 2003 yılında 10,4 milyon yolcu taşırken, 2016 yılı bitiminde ise bu rakam 62,8 milyona ulaştı.
Öyle ki, İstanbul'da 2 havalimanı olmasına rağmen bu havalimanları yeterli görülmedi ve 3. Havalimanı inşaatı başladı. Yapımı halen devam eden havalimanı, tüm aşamalarıyla bittiğinde toplam 150 milyon yolcu taşıma kapasitesine sahip olacak. Bunun anlamı, havalimanının en önemli aktörü olan THY'nin de daha da büyüyeceği.
Tabi bu gerçeği görenler, küresel ekonomide, ticarette ve ulaşımda merkez rollerini kaptırmak istemiyorlar. İstanbul'dan yapılacak uçuşlarda başlatılan bilgisayar yasağının gerekçesini de, işte bu korku oluşturuyor.
Dolayısıyla, THY'ye zarar vermek için yapılanların arka planındaki amaç, Türkiye ile olumsuz algı oluşturmak ve Türkiye'nin bu değişimde güçlü aktör olmasını engellemek.
Ancak gelişmiş ülkeler ne yaparlarsa yapsınlar, ticaret, ulaşım, enerji ve finans alanlarındaki ekonomik güç dengesindeki değişime direnebilirler mi, direnmeye güçleri yetecek mi?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.