Sosyal Medya

YaÅŸam

Aynadaki şaklaban-Gökhan Özcan

Herkesten farklıyız zannediyoruz, değiliz. Herkesten başkayız zannediyoruz, değiliz. Herkesten çokuz zannediyoruz, değiliz. Herkesten akıllıyız zannediyoruz, değiliz. Herkesten doluyuz zannediyoruz, değiliz. Herkesten haklıyız zannediyoruz, değiliz. Herkesten ilerdeyiz zannediyoruz, değiliz. Herkesten uzağız zannediyoruz, değiliz. Herkesten doğruyuz zannediyoruz, değiliz.



Hiçbir şeyde herkesten fazla değiliz. Hiçbir yarışmanın birincisi değiliz. Çünkü bir yarışmada değiliz. İddiaların yanlış cevap sayıldığı bir imtihandayız.
“Hızlı koÅŸmanın bir marifet olduÄŸunu zannediyordum” dedi acı acı gülümseyerek, “bir duvar bana durmam gereken yeri bilmediÄŸimi hatırlattı.”
Kendimizi tanımak konusundaki eksikliklerimiz, bizi diğer insanları tanımaktan da alıkoyuyor. Kendimizi anlama yolunda bir gayretimiz olmadığı için, başkalarını anlamakta da aciz kalıyoruz. Bu yüzden egolarımızın durmadan birbiriyle tokuşup durması...
“Adalar, bağımsız kara parçaları gibi gözükür, fakat denizin dibinde bunların hepsi de birbiriyle baÄŸlantılıdır. Deniz yatağı, denizin dibi bunların hepsini birbirine baÄŸlar. Tıpkı bunun gibi bütün Varlığın Temeli de bizleri birbirimize baÄŸlar. John Donne ÅŸunları yazmıştır: Hiçbir insan tek başına kalmış bir ada deÄŸildir, her bir insan bir kıtanın, bir anakaranın parçasıdır” diye yazmış Henry Bayman 'Lâ Mekâna Yolculuk' ismini verdiÄŸi kitabında.
“Madem ki sorduÄŸun soruya hiç kimse doÄŸru cevap veremiyor” dedi beyaz saçlı adam, “o zaman belki de soruyu bir kere de kendine sormalısın!”
Bazen kelimeler söyleyeceklerinin sonuna geliyor, cümle bitiyor, ama o duramıyor, merakının peşinde daha nice zaman deli bir inatla koşmaya devam ediyordu.
Bir de şunu düşünün; içinde olduğu cümlenin bir anlama gelmesini engellemekle suçlanan bir yazım hatası ne hisseder?
“Aynada bir ÅŸaklaban var” diye bağırdı biri. Herkes görebilmek için sıraya girdi.
Bu dünyada kimseleri beğenmeyen insanlar, ölünce kabristanda kimlerle yan yana yatacaklarını biliyor mu?
“Bakmaz mısın yeryüzünde bostana/ Özün turâb etmiÅŸ kendi mestane/ Burda alçak olan orda üstüne/ Gel gönül topraktan alçak olalım/ Alçaklık dediÄŸin bir iyi ÅŸeydir/ Erden, evliyadan kalma bir huydur/ Toprağı sorarsan atası nurdur/ Gel gönül topraktan alçak olalım” diyor Pir Sultan Abdal; azıcık düşünürüz belki üstüne.
Yan yana duran iki testinin aynı topraktan yoğrulmuştur çamuru. Fark o ki, birine buz gibi âb-ı hayat doldururlar, birine aklı gideren şarap!
Anadolu için asırlar boyu Yunus hep 'Bizim Yunus'tu. Şimdi Yunus içinde aynı Yunus var, velakin 'bizim'in içinde aynı 'biz' var mı?
İnsanların sarı çiçeklere soracak hiç sorusunun kalmadığı, sarı çiçeklerin de mecburen cevaplarını kendi güzelliklerine geri kattığı bir zamandayız.
Başkalarının çöp saydığı şeyleri toplayıp evinde istif eden garip insanların, bunu hayatı temiz tutmak için yapmadıklarından emin miyiz?
Ağzından çıkan her kelimenin içindeki yerinin boş kaldığına inanan insanlar da var.
“Bilenin,” dedi meczup, “çok bilmeye ne ihtiyacı var.”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.