Kürsü
'Müminler önce birbirlerine güvenmeliler ki, Allah'ı da el-Mümin olarak bulabilsinler'
Güzel ahlak dindir, ya da din güzel ahlaktır. İslam'ın bütün emir ve yasaklarının hedefi bireyin ahlakını güzelleştirmesidir, ya da zaten var olan güzelliğini bozmadan korumasıdır. Resulüllah'ın (sa) 'ben sadece güzel ahlakı tamamlamak için görevlendirildim' buyurması çok anlamlıdır. Demek ki din güzel ahlaktan ibarettir.
Ahlak/huluk, halk ve Halik kelimelerinin birbirleriyle ilişkili olduğunu söylemiştik. Yani ahlakın, Allah'ın insanı yarattığı fıtratın, ya da O'na özel formatın aynen korunması olduğunu söyleyebiliriz.
Ahlakın temelini ise emanet, yani güven ve dürüstlük oluşturur. Emanet aynı zamanda bütün peygamberlerin özelliklerinden biridir ve Allah'ın da bu kökten bir ismi vardır. 'O el-Mümin'dir'. Güvenin ve emanetin asıl kaynağı O'dur, kendisine inananı, yani müminlerini güvende kılar.
Resulüllah (sa) “sizin iyileriniz, ahlakı güzel olanlarınızdır” buyurur. 'KiÅŸi sadece güzel ahlakıyla oruç ve namaz kılanların derecesine ulaşır… Mizanda güzel ahlaktan daha ağır basan bir ÅŸey olmayacaktır' der.
Müslümanlar kazandıklarını güzel ahlakla, güvenilir ve emin olmakla kazandılar, bu ahlaktan uzaklaştıklarında kaybettiler. Kaybetmeye de devam ediyorlar. Bütün mesele bunu yeniden kazanmaktır. 'Şaka ile dahi olsa yalan söylemeyeceksiniz ki, gerçek mümin olabilesiniz' hadisi şerifi muhteşem bir ölçüdür. Deneyenler bunun başarılabileceğini söylüyorlar.
Bu mesele sadece söylenip geçilecek bir vaaz konusu olmamalıdır. Her mümin bu konuda kendisini eğitmenin gayretinde olmalı ve bunun için kendi çabası yanında dürüst insanlarla kuracağı beraberliklerden de destek almalıdır. Tasavvufun görevi de budur.
Duygu eğitimi sanıldığı kadar kolay değildir. Yoksa güzel ahlakın ve güvenilir olmanın güzel olduğunu herkes bilir ve söyler, ama insanların çoğu bunu başaramaz. Bunun için bilgi, azim, sabır ve de başarabilenlerden destek almak gerekir, sürekli eğitim gerekir. Çünkü şeytan ve nefis sürekli bozmak ve ifsat etmek için vardır. O halde sürekli düzelten, ıslah eden güçlere de ihtiyaç bulunur.
Müminler önce birbirlerine güvenmeliler ki, Allah'ı da el-Mümin olarak bulabilsinler. Güvenebilmek dürüst ve hayırhah olmayı gerektirir. 'Din samimi ve candan olmaktır. Allah'a, O'nun kitabına, resulüne, müminlerin önderlerine ve bütün müminlere karşı samimi ve candan olmaktır'.
Sevgi dahi güvenmenin sonucunda oluÅŸur. “Ä°man edip güzel amelleri yapanlara Allah bir süre sonra meveddet verecektir'. Meveddet sevginin ileri derecesi ve candan olanıdır.
'Kendiniz için istediğinizi kardeşiniz için de istemedikçe gerçek mümin olamazsınız' hadisi şerifi kulağımızda her ay belki de birkaç kez yankılanır da bunun ne demek olduğunu düşünerek kendimizin böyle olup olmadığımızı test etme ihtiyacı duymayız, diğer benzerleri de öyle. Bu korkunç bir duyarsızlıktır.
Bu ahlak zaafımız sebebiyle iki yakamız bir araya gelmiyor. Birbirimizi sevemiyoruz, çünkü imanımız samimi ve içten değil ve birbirimize güvenemiyoruz. Haset, gıybet, itibar katilliği, çekememezlik virüsleri içimizdeki bütün hayırlı dosyaları, programları kemirip yok ediyor da haberimiz bile olmuyor. Varsa salih amellerimiz de boşa gidiyor. Mısırlı Müslüman Suriyeliyi, Suriyeli Mısırlıyı çekemiyor. En küçük bir farklılıktan ötürü kardeşlerimize buğzediyor, aleyhlerinde konuşuyoruz. Bu durum kesinlikle bir küçüklük, hamlık ve olgunlaşmamışlık belirtisidir.
Böyle olunca da Allah'ın yardımı ve desteÄŸini alamıyoruz. O bize yol gösteriyor, kendisinden ÅŸunu talep etmemizi istiyor: “Ey Rabbimiz, bizi de, bizden önce iman eden kardeÅŸlerimizi de maÄŸfiret et. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin ve nefret bırakma. Rabbimiz sen Raûf'sun/ Åžefkat edip koruyansın, Rahîm'sin/çok merhametlisin” (HaÅŸr 10).KardeÅŸlerimize karşı duyabileceÄŸimiz kötü duyguların kontrolü ya da izalesi böyle duygular beslediÄŸimiz her kardeÅŸimize içten dua edebilmemizle mümkündür. Allah'ın ona bahÅŸettiÄŸi hayrını çoÄŸaltmasını, ona da bize de hakikati göstermesini, saÄŸlık ve afiyet vermesini samimice isteyebilirsek kötü zannedilen duygular iyi meyveler verirler. Yoksa ona zarar veremeyiz ama kendimiz sürekli kaybederiz. Amellerimiz eriyip gider de haberimiz bile olmaz. Hayatta baÅŸarının en önemli sebeplerinden birinin duygu eÄŸitimi olduÄŸunu anlamışımdır.
Unutulmasın, Allah'ın yardımı ancak, başta dürüstlük ve güven olmak üzere, ahlakımızı düzeltmemizle gelecek, düşmanlarımıza karşı O'nun desteğini ancak bu yolla alabileceğiz.
Kaynak: Yeni Åžafak
Henüz yorum yapılmamış.