Sosyal Medya

Güncel

Son üç haftaya dikkat-Nebi Miş

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi içeren halk oylamasında sona yaklaştık. 16 Nisan



Çünkü 40 yıldır tartışılmasına rağmen yönetim sistemini istikrara kavuşturacak anayasa değişikliği ilk defa halkın önüne getirilebildi. Dolayısıyla 40 yıllık bir süreci içeren bu tarihî fırsatın tekrar elde edilmesi zor, uzun dönemde ve meşakkatli olacaktır.
Halk oylamasının tarihî önemi Türkiye’de bazı kesimler tarafından tam anlaşılamamış olabilir, sıradan bir anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi olarak gidilip sandıkta “evet” ya da “hayır” verilecek bir geliÅŸme olarak düşünülebilir.
Fakat maalesef Türkiye’ye düşmanlık besleyen kesimler bu deÄŸiÅŸikliÄŸin ne anlama geldiÄŸinin çok iyi farkındalar.
Yönetim sistemini anayasal olarak istikrarlı bir yapıya kavuÅŸturmuÅŸ Türkiye’nin çok daha hızlı geliÅŸeceÄŸini biliyorlar.
Güçlü siyasi liderlik ve güçlü yönetim sistemiyle kurumsallaşmış bir devlet yapısının, içeriden ve dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı direnç gösterebileceğini iyi biliyorlar.
Uluslararası yapı ve aktörler tarafından içerdeki kırılganlıkların kullanılarak, belirli kararların alınması için Türkiye’nin bundan sonra zorlanılamayacağının farkındalar.
Türkiye’nin istikralı hükûmet dönemlerinde iç sorunlarını çok daha kolay çözdüğünü ve ekonomik kalkınmasını düzenli bir mekanizmaya oturttuÄŸunu öğrenmiÅŸ durumdalar.
Bunun için ellerinden gelen bütün gayreti göstererek 16 Nisan’da “hayır” sonucunun çıkması için uÄŸraşıyorlar. Bu çabaları “evet” oylarının her geçen gün daha da yükselmesiyle artarak hızlanıyor.
Avrupa’da “evet” kampanyasını yürütenlere karşı yasaklama ve saldırılar ters sonuç üretince ÅŸimdi Türkiye’nin içine odaklandılar.   
15 Temmuz kanlı darbe giriÅŸimini gerçekleÅŸtiren FETÖcüleri cesaretlendirecek her türlü adımı atmaya baÅŸladılar. FETÖ’cüler hakkında iddianamelerin hazırlandığı ve yargılama süreçlerinin tam baÅŸladığı bir dönemde Almanya’nın Federal Haber Alma Servisi’nin (BND) BaÅŸkanı Bruno Kahl’ın 15 Temmuz darbe giriÅŸiminin arkasında FETÖ’nün olmadığına yönelik verdiÄŸi beyanat tam da bunun içindi.
FETÖ'cülere birileri sürekli olarak 16 Nisan’a kadar dayanın talimatı gönderiyor. Bu sebeple de yargılama süreçlerinde daha önce verdikleri ifadeleri kabul etmeyerek ezberlenmiÅŸ, birbirinin kopyası savunmalar yapıyorlar. Ayrıca mahkemelerde savunma yaparken utanmadan mahkeme heyetine karşı tehdit içerikli cümleler kullanma cesaretini gösteriyorlar. Fazla dikkat çekmedi ama Silivri Cezaevindeki Hava Harp Okulu öğrencilerinin tahliyesi sırasında yapılan nümayiÅŸler ve gövde gösterisine yönelik tutumlar tam da FETÖ'cülere çözülmeyin mesajı vermek içindi.
Bugünlerde Anadolu’nun birçok ÅŸehrinde CumhurbaÅŸkanlığı hükûmet sistemi ile ilgili panellerde konuÅŸma yapıyorum. Katıldığım birçok panelde, paneli manipüle etmeye dönük FETÖ'cü argümanlarla soru soran kiÅŸilerle karşılaÅŸtım. Ayrıca panellerden sonra birçok kiÅŸi, FETÖ'cülerin ev ev gezip hayır kampanyası düzenlediklerini söylediler. Hatta 16 Nisan sonrasında olabileceklerle ilgili “evet”çilere yönelik tehditkâr söylemlerde bulunduklarını aktardılar.
Son günlerde FETÖ'cülerin bahar aylarında yeni bir darbe girişimleri olacağına yönelik sosyal medya mesajlarına dikkat etmek gerekiyor.
15 Temmuz darbe giriÅŸimini önceden yazan, FETÖ’cülerle iÅŸ tutan ABD’li neo-con yazar Michael Rubin’in ErdoÄŸan’a yönelik küstahça tweeti, Türkiye’de herkesin 16 Nisan’a kadar çok dikkatli olmasını zorunlu kılıyor. Rubin’in, “Recep Tayyip ErdoÄŸan artık yolun sonuna geldi” ÅŸeklindeki Türkçe olarak yazılmış tweetinin FETÖ’nün de içinde olduÄŸu “ortak bir aklın” ürünü olduÄŸu aÅŸikâr.
Dolayısıyla 16 Nisan’a kadar Batı’dan bu tip tehditler içeren ve Türkiye içindeki uzantılarına mesaj veren açıklamaların devamı gelecek.
Bu anlamda, 16 Nisan’a kadar her alanda teyakkuzda olmak gerekiyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.