Sosyal Medya

Genel

Şeytanın El Kitabı: Hükümdar

'Her lider erdemli bir maske taktığını iddia etse de çoğunun kurt postunda kuzuların içine daldığını görmek adına özellikle İslam coğrafyasındaki devrik ve halen görevinin başındaki Saddam, Esad ve Sisi gibi birkaç lidere bakılması bu tiranların hangi el kitabı baş uçlarında tuttuklarını bize gösterecektir.'



Mehmed Mazlum ÇELİK
 

Asırlardır Makyevelli denildiÄŸinde insanların zihninde uyanan izlenimler ÅŸeytani politikalar, ahlaksız siyasetçiler ve ızdırabın hüküm sürdüğü olaylar olmuÅŸtur. Makyevelli’nin ‘kutsal gayenin her türlü ahlaksız vasıtayı meÅŸru kıldığı’ öğretisi bugün politik mecrada hemen hemen her politikacı tarafından reddedilse de dünya sistemindeki dram ve melun olaylar göz önüne alınınca hakim düşünce olduÄŸu görülmektedir. Hatta yabancı bir deyim olarak ‘old Nick’ kavramsallaması Niccolo Machiavelli’nin isminin kısaltmasından gelmekte, peki Makyevelli ÅŸeytan ve ahlaksız bir düşünür müydü, savunabilecek bir yanı bulunmuyor mu?

Makyevelli’nin şöhretini kazandığı Hükümdar eseri onun ölümünden yaklaşık beÅŸ yıl kadar sonra yayınlandığı tahmin edilmekte. Bu eseri anlayabilmemiz için Old Nick’in yaÅŸadığı dönemdeki politik baÄŸlamı doÄŸru okumamız gerekir. Kısa hayatında pekçok diplomatik göreve tayin olunan Niccolo Makyevelli dönemin siyaseti içinde Kontes Katerina, Siena diktatörü Pandolfo, Aragon Kralı Ferdinand, Fransa Kralı 12. Louis, Papa 6. Alexander gibi liderleri yakından izlemiÅŸ ve bu alanda dönen entrikaları yakinen takip etmiÅŸtir. Onun döneminde paramparça olan bir Ä°talya Makyavelli’ye derin elem yaÅŸatırken, siyasi suikastler, yolsuzluklar ve memleketinin içinde bulunduÄŸu çürümüşlük ona daha iyi bir Ä°talya hayali kurduruyordu.

Hayatı boyunca talihi pek yaver gitmemiÅŸ olan Makyevelli için en kötü senaryolardan biri de Medici ailesinin Ãœlkesinin baÅŸ düşmanlarından birisi olan Ä°spanya’nın da yardımıyla beraber Floransa’da iktidarı ele geçirmesi olmuÅŸtur. Bu olaydan sonra onun için hapishane, iÅŸkence ve sürgünlerle dolu bir hayat evresi baÅŸlamıştır.

Devlet Ä°daresinde Duyguya Yer Yok

Makyevelli; devlet idaresinde duyguya yer olmadığını dile getiren, Ä°talya’nın yeniden yekpare bir bütün olarak dünya siyasetine çıkmasını arzu eden vatanperver bir Ä°talyan idi. Dünya’nın öbür ucunda siyasal birlikteliÄŸini kurmuÅŸ Ä°ngiltere, burnunun dibindeki Fransa ve Ä°spanya gibi ülkeler kendi aralarında savaÅŸacakları zaman dahi savaÅŸ alanı olarak seçtikleri bölge Makyevelli’nin Ä°talyası oluyordu. Öte yandan Milano, Floransa, Napoli ve Vatikan gibi onlarca hizip sadece kendi çıkarlarını düşünüyor Papalık da Ä°talya içindeki gücünü kaybetmemek adına hizipleri birbirine kırdırmaktan çekinmiyordu. Bütün bunların içinde halk arasındaki kan davaları, soygunlar, otorite boÅŸluÄŸu, salgın hastalıklar ve fuhuÅŸ gibi toplumun altını boÅŸaltan unsurlar başını alıp gitmiÅŸ bulunmaktaydı.

Birleşik Bir İtalya İçin Tek Kurtuluş: Güçlü Lider

YaÅŸadığı dönemdeki tehlikeleri yakından müşahade eden Makyevelli kurtuluÅŸ için tek bir reçete görmüştür: Güçlü bir lider. Hiziplere ayrılmış küçük ülkesini yeniden birleÅŸtirebilecek, ülkesine adeta dadanmış yabancı güçleri silip atabilecek ve toplumsal çürümeyi engelleyebilecek yegane çözümü küçük kasabasında inzivaya çekilmiÅŸ olan Makyevelli sonunda bulmuÅŸtu, ÅŸimdi asıl sorun bu liderin kim olacağında yatmaktaydı. Bunun cevabı da daha 17 yaşında bulunan, her türlü siyasi entrikayı çevirmekten çekinmeyen, yaptırdığı siyasi suikastler ile meÅŸhur Papa’nın oÄŸlu Romagna Fatihi Kardinal merhametsiz ve zalim Cesar Borgia’nın tam kendisiydi.

Hükümdar

Devletin çıkarları söz konusuysa her şey meşrudur. Devlet ahlakıyla bireylerin ahlakı birbirine karıştırılamaz. Bir devlet adamı devletin çıkarları söz konusu olan bir müzakerede istediği gibi yalan söyleyebilir ve entrika çevirebilir. Hükümdarın sözünü tutması şart değildir, kimse ona daha önce farklı şekilde konuştuğuna dair bir eleştiri getiremez. Bunların hiçbiri ise hükümdarın şahsına münhasır kaideler olmayıp halkın refahı ve siyasal istikrarın devamı içindir.

Devletin idaresi mutlaka bir monarşide bulunmalıdır. Eğer bu monarşi bir yeri fethederse mutlaka o bölgedeki hükümdarın soyu kazılacak; ama halkın kanunlarına, diline ve örfüne dokunulmayacak. O bölgeden Monarşinin çıkarlarına hizmet edecek bir azınlık hükümeti kurulacak. Eğer fethedilen bölge çok büyük bir alan ise gerekirse başkent oraya taşınılacak.

Eğer ki halk Monarşiye itaat etmezse en sert şekilde cezalandırılmalı, ayrıca hükümdar icraatlarını azar azar yapmalı ki halk bunu daha iyi görüp kadrini bilsin.

Makyevelli’nin en ilginç tespitlerinden biri de ÅŸu: Devletler iyi talih ve liyaketle kurulurlar; ama bir devletin idaresindeki asıl unsur liyakat deÄŸil itaattir. Bu baÄŸlamda hükümdarın gücünün üstünde bir gölge bulunmamalıdır.

Zalimlik bir hükümdarın tebasını bir arada tutacağı önemli silahlardan birisidir. Bunun için ibretlik müdahalelerde bulunmaktan asla kaçınılmamalıdır. Çünkü Makyevelli’ye göre hükümdarın zulmü yalnızca fertlere zarar verecekken ferdin gevÅŸekliÄŸi, hatta isyanı devletin kendisine zarar verecektir.

Kitabın lanetlenmiÅŸ 18. Bölümünde de Old Nick ÅŸunları söylüyor; ‘’Güçlüklerle baÅŸa çıkmanın iki yolu vardır: Biri kanunlara uygun hareket etmek öbürü ise cebir kullanmak. Ä°lki insanların ikincisi hayvanların hakettigi muameledir. Ancak genellikle ilki iÅŸlevsiz olduÄŸundan ikincisine baÅŸ vurmak daha etkili olmaktadır. Bu yüzden Hükümdar hem hayvan hem de insan tabiatını iyi bilmelidir.... Ä°htiyatlı hükümdar sözünde durduÄŸu vakit devlet çıkarları zarar görecekse bundan dönebilmelidir. Sözünün hükmünün yol açacağı neticeler ortadan kalksa dahi o yine de sözünden cayabilir. Bir hükümdar imanlı, dürüst ve sadık olabilir; ama devlet idaresinde bulunacak kiÅŸinin gerektiÄŸinde bunlardan vazgeçecek yürekte olması gerekir.

İşte şeytanın el kitabı kabaca bunları anlatıyor, her lider erdemli bir maske taktığını iddia etse de çoğunun kurt postunda kuzuların içine daldığını görmek adına özellikle İslam coğrafyasındaki devrik ve halen görevinin başındaki Saddam, Esad ve Sisi gibi birkaç lidere bakılması bu tiranların hangi el kitabı baş uçlarında tuttuklarını bize gösterecektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.