Sosyal Medya

Kürsü

Dünyalı mıyız, Dünyacı mıyız?-Ramazan Kayan

İnsanoğlu dünyada durduğu yere göre değer kazanır… Dünyayı doğru okuyanlar hayata değer kattı ve İlahi ölçekte değer kazandılar… Dünyaya dalanlar ise duyarsız ve değersiz hayatın girdabında yok olmaya yüz tuttular… Bu bakımdan iki türlü insan vardır: Dünyalı… Dünyacı…



Evet, biz müminler dünyalıyız fakat dünyacı deÄŸiliz… Ancak bizim dünyalı olmamız tek dünyalı olduÄŸumuz anlamına gelmiyor… Ä°ki dünyalı olmanın iman ve itminanını taşıyoruz… Ötelenemeyecek bir “öte dünya” inancımız var… Bu açıdan dünya hayatına ahiret penceresinden bakarız… “Ahiret yurdu”nu “dünya meta”ına tercih ederiz… Çünkü dünya sonlu ve sınırlı… Ahiret ise baki ve hakiki yurt…
 
İşte insanoğlunun en çok düştüğü ikilem:
 
Ahiret için dünya mı? Dünya için ahiret mi?
 
Dünya kendisinde var olunan mı? Kendisi için olunan mı?
 
Yani dünya mı insan için? İnsan mı dünya için?
 
Biz mi dünyanın, dünya mı bizim emrimizde?
 
Sınırlı olan insan, sınırsız arzular peÅŸinde koÅŸtukça dünyanın emrine girmekten kurtulamıyor… Dünyanın tefahür ve tekasürüne tenezzül edenler tezellül ve tefessühe yenik düştüler…
 
Evet, insanı bozan, insanın dünyalı olması deÄŸil, dünyacı olmasıdır… Yani dünyevileÅŸmesidir… Tabir-i aharla, denileÅŸmesidir…
 
DünyevileÅŸmek, ahireti atlayarak, dünyayı amaçlaÅŸtırmaktır, mutlaklaÅŸtırmaktır… Allah'ın ruhunu benlikten sıyırarak çamurlaÅŸmaktır… Ukbayı, fenaya feda etmektir… Efdalı, ednaya kurban kılmaktır…
 
Ahiret üzerinden hayat tanzim edilmeyince dünyevileÅŸme kaçınılmaz oluyor… Tüm kadim dinleri, kavimleri ve medeniyetleri bozan en büyük tehlike dünyevileÅŸmektir…
 
Bugün de Ä°slam'ın kendisi ile çatıştığı en ciddi tehlike ne siyonizm ne de emperyalizmdir… DünyevileÅŸmektir…
 
Çünkü bu illet deÄŸerleri, nesilleri tüketen salgın bir virüstür… Bulaşıcıdır, bağımlılık yapar ve insanı bozar…
 
Ä°nsan dünyevileÅŸtikçe kirlendi…
 
YaÅŸam ufku bu dünya ile sınırlı; hesapçı, hazırcı, hazcı, ÅŸimdici, dünyacı insanların gündemine ulvi hedefleri, rabbani davaları, gaybi haberleri koyabilmek gerçekten çok zor…
 
Çünkü insan evla olandan koptu, edna olana takılı kaldı… Yani yeryüzüne mıhlanıp kaldı…
 
Evet, insan dünyalıklarla bütünleÅŸti, büyüklendi, büyülendi…
 
Çünkü artık o müstaÄŸni… O mütekebbir… O maÄŸrur…
 
Orada heva konuÅŸuyor, takva gündemden düştü…
 
Öte dünyasız bir konforun kucağına düşenler yeryüzü cennetinin peÅŸinde “peÅŸin” olanı arıyorlar… Anın tadını çıkarmaya adaydı onlar…
 
Ä°slami kesimlerde sinsice yayılan “iç sekülerleÅŸme” geleceÄŸimizi tehdit ediyor…
 
DuyarsızlaÅŸan insanlarımızın derdi neydi? Artık onların vazgeçemeyecekleri dünyalıkları var… Tel tel dökülen deÄŸerler dolayımında dünyayı tekrar deÄŸerlendirmemiz gerekmiyor mu?
 
Bu yolda bu kadar fire, sizce de normal midir?
 
Bu telefatın telafisi mümkün değil mi acaba?
 
Masa, kasa, nisa üçgeninde tanınmaz hale gelen insanımızın önce hangi hallerini konuşsak, bilmem ki?
 
Haz, hız, kız anaforunda, anlamsızlığın girdabında günahı alkışlayan adamlar bize çok da yabancı gelmiyor…
 
Ä°ÅŸte benmerkezci algı, her ÅŸeye maddi açıdan bakma yanılgısı iÅŸi bu hale getirdi… YaÅŸam vahyin müdahalesinden soyutlanınca savrulmanın da önü açıldı…
 
DünyevileÅŸen insan külli aklı deÄŸil, cüz'i aklı rehber edindi… Din de dünyevileÅŸince, dindarlığın içi boÅŸaldı… Ä°slam'ın magazinleÅŸtirilmesi de bu süreçte hız kazandı… Din sekülerleÅŸtirilirken, sekülerizm de dinleÅŸtirildi…
 
Dinden arındırılmış “politika”, dinden soyutlanmış “ekonomi”, dinden ayrıştırılmış “kültür” özendirildi… Aslında olan biten “dini” olanın tersyüz edilmesiydi…
 
Peki, bu şartlarda olması gereken nedir?
 
Dünyevileşmeye karşı münzevileşmek midir?
 
Dünyayı dışlamak mıdır? Dünyadan el etek çekmek midir?
 
Kızmak, küsmek, şikayetlenip bir köşeye çekilmek midir?
 
Hayır, hayır!
 
Dünyanın içinde olmamız lazım, hem de tam merkezinde ama dünya için olmamak kaydıyla… Dünyanın içinde, Allah için olma bilinci ile…
 
Biz dünyanın içine girebiliriz, yeter ki dünya içimize girmesin…
 
Dünya ile meÅŸgul olabiliriz, yeter ki kalbimizi iÅŸgal etmesin…
 
Dünyalı kalalım ama duyarlı olalım… DeÄŸerlerimizden ödün vermeyelim…
 
Takva libasını kuÅŸanıp dünyalık açılım ve atılımlarımızı sürdürebiliriz…
 
Allah'ın boyası ile boyanıp dünya kirlerini dezenfekte edebiliriz…
 
Bizim dünyaya deÄŸil, dünyanın bize ihtiyacı var…
 
Kur'an'ın açık mesajı bize ulaşmadı mı?
 
“Şüphesiz yeryüzüne salih kullarım mirasçı olacaktır.” (Enbiya, 105)
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.