Güncel
Türkiye'de GDO ürünlere neden taviz veriliyor?
Follow @dusuncemektebi2
Türkiye'de son dönemlerde gündemden düşmeyen GDO nedir? İşte Türkiye'nin GDO ile imtihanı...
HALÄ°S AY
Ãœlkemizde, GDO’ların ekimi ve yetiÅŸtirilmesi, GDO’ların her ne ÅŸekilde olursa olsun bebek mamalarında kullanılması yasak. GDO’ların ithal edilerek gıda ürünlerinde veya hayvan yeminde kullanılması ise Biyogüvenlik Kurulu’nun deÄŸerlendirme ve iznine baÄŸlı. GDO ithalatı yapmak isteyen ÅŸirketler Kurul’a izin baÅŸvurusu yapar. Bu baÅŸvuruda ÅŸirket baÅŸvuru yaptığı GDO’yu hangi kapsamda (yem veya gıda) kullanmak istediÄŸini de belirtir. Biyogüvenlik Kurulu her bir GDO’yu ayrı ayrı deÄŸerlendirir ve sadece baÅŸvuru yapılan kapsamda karar verir. Ä°zni alınmamış bir GDO’nun herhangi bir üründe bulunmasına ve kullanılmasına asla müsaade edilmez. Bu konuda “sıfır tolerans” ilkesi uygulanır. Yani izinsiz bir GDO’nun en ufak miktarlarda dahi kullanılmasına veya bir üründe bulunmasına tolerans gösterilmez. Böyle bir ürün tespit edildiÄŸi takdirde, yasal ve cezai iÅŸlem uygulanır. Bakanlığın Resmi Gazete’de yayımlanan kararı ile, Genetik Yapısı DeÄŸiÅŸtirilmiÅŸ Organizmalar ve Ãœrünlerine Dair Yönetmelik’te yapılan deÄŸiÅŸiklik ile, "Analiz sonucunda üründe yüzde 0.9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaÅŸanı olarak deÄŸerlendirilir" fıkrası eklendi.
Değişiklik ile eklenen bir başka fıkrada da, "GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilir" denilerek, içeriğine yüzde 0.9 ve altında GDO bulunan gıda ürünlerinin üretim ve satışına izin verilmiş oldu. Yönetmelikte ayrıca, "GDO Bulaşanı" tanımı da şöyle yapıldı:
"Genetik modifikasyon teknolojisi uygulanan veya uygulanmayan bir üründe, birincil üretim aÅŸaması dahil üretim, imalat, iÅŸleme, hazırlama, iÅŸleme tabi tutma, ambalajlama, paketleme, nakliye veya muhafaza sırasında ya da çevresel faktörler ile teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfi olarak bulaÅŸan GDO’ lar."
Yönetmelik, kesinlikle Biyogüvenlik Kanunu’na aykırı. Son günlerde gündeme gelen bebek maması olayını hatırlarsak, Biyogüvenlik Kanunu’nun izin verdiÄŸi hiçbir GDO’lu ürün yok. Kanun özetle, bebek maması ve ürünlerinde ve küçük çocuk ek besinlerinde GDO’yu kesinlikle yasaklıyor. Bu yönetmelik ise yediklerimizin tamamında GDO bulunmasına yol açıyor. Ãœstelik binde 9’luk kriterin de hiçbir bilimsel yanı yok.
“GDO BulaÅŸanı” söylemi GDO taraftarlarının GDO’ların yasal olarak engellendiÄŸi yahut sınırlandırıldığı ülkelerdeki engelleri aÅŸmak için uydurdukları gerçek dışı bir söylemdir.
Şöyle ki:
Bir ürün ya GDO’ludur, ya da deÄŸildir.Bir üründe Genetik DeÄŸiÅŸiklik Yapılması, o canlının tümünü kapsamaz. On binlerce genden sadece birini deÄŸiÅŸtirmek de genetik deÄŸiÅŸikliktir. Bu da bazen yüz binde hatta milyonda birden çok daha azını dahi kapsayabilir.Mamul haline gelmiÅŸ endüstriyel bir gıda maddesi, bazen onlarca çeÅŸit karışımdan meydana gelir. Bunun yüzde 5’i GDO’lu soya olsa zaten bu soyadaki GDO oranı küçük olduÄŸundan mamul maddede GDO, hacimsel olarak her zaman hukuksuz olarak izin verilen %0,9’dan hep küçük kalacaktır. Dolayısıyla her GDO, bu zorlama mantıkla bulaÅŸan olarak deÄŸerlendirilecektir.Bir bulaÅŸmadan söz edilerek GDO’ya izin verilecek ise küfe, kire, bakteriye, mantara, her türlü hastalığa, toza, topraÄŸa, kimyasal karışımlara sair ne kadar bulaÅŸma imkânı olan ÅŸey varsa buna da izin verilmeli. Bir insan küflü, mantarlı bir ürünü nasıl tüketmeme hakkına sahip ise, GDO’lu ürünü de bulaÅŸma masalıyla da olsa tüketmeme hakkına sahiptir. BulaÅŸma maskesiyle GDO’ya izin verilmeye kalkılması, insan aklıyla dalga geçmektir. Ä°nsan küften dolayı en fazla tedavi edilebilir hastalıklara yakalanabilir.Mesela tesislerde etlere “sehven” domuz, alkol, at veya eÅŸek eti, fare zehri, inÅŸaat boyası ya da benzerleri de bulaÅŸabilir.
Peki, bunlara neden bulaÅŸma diyerek izin verilmiyor da, GDO’ya izin veriliyor? BulaÅŸmaya izin veren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı makamı, bulaÅŸmanın nasıl olduÄŸunu, kasten yapılıp yapılmadığını, bunun zararsız olup olmadığını, bugün, yarın ve daha sonrasında çevreye, insana, diÄŸer canlılara ve kâinata zarar vermeyeceÄŸini nasıl garanti ediyor?!
Biyogüvenlik yasası diye bir yasa çıkarılmasına raÄŸmen yasaya uymayan yönetmelikle yasa deliniyor. Aslında Türkiye GDO konusunda sürekli zig zag çiziyor, önce GDO yasaklanıyor sonra nerden çıktığı belli olmayan 0.9 formülüyle kanunun etrafından dolaşılıyor. Bu arada ismini burada zikretmek istemediÄŸimiz bebek mamalarında dahi GDO tespit ediliyor. AÅŸağıda örneÄŸini gösterebileceÄŸimiz adı bizde saklı olan memletimizin ünlü firmaları “biz yasal mevzuata uyuyoruz” deseler de hiçbir düzenlememizin net olmadığı gibi bu konuda da bir netliÄŸimiz ve kararlılığımız maalesef yok. GDO zararlıydı bunu idrak ettik ve yasa çıkardık, ÅŸimdi arka odalarda ne pazarlıklar döndü de (0,9) formülüyle aldığımız kararı ayaklar altına aldık anlaşılır gibi deÄŸil. Biyogüvenlik yasasının sıfır tolerans ilkesinin karşısında bebek mamalarının incelenmesinde hala GDO’ya rastlanması da bu meseledeki açığın ne boyutta olduÄŸu hakkında az buçuk fikir veriyor zaten.
AB’nin düzenlemesinde binde 9 oranı ölçülürken toplam ürüne deÄŸil, o ürünün tek tek her bir içeriÄŸine bakılıyor. Bu kuralın uygulamadaki karşılığını anlamak için somutlamak gerekirse; AB’de üretilen bir gofretin içinde binde 9 oranında GDO’ya asla izin verilmiyor! Gofretin tamamı deÄŸil içindeki bileÅŸenler ayrı ayrı deÄŸerlendiriliyor. ÖrneÄŸin; gofretin içindeki ÅŸekerin en fazla binde 9’u GDO’lu olabilir. Ya da kullanılan buÄŸday ununun. En önemlisi de kullanılan soya lesitininin. AB standardında önemli olan ve dikkat edilmesi gereken nokta, kullanılan soya lesitininin içerisindeki GDO’lu soya oranının binde 9’u geçmemesi. Ayrıca AB koyduÄŸu bu binde 9 kuralının uygulanmasını da çok önemli koÅŸullarla sınırladı.
Burada iki koşul hayati önemde:
1- İçerikteki GDO’nun kazayla bulaÅŸmış veya teknik olarak ayrıştırılmasının mümkün olmaması.
2- O içerikte GDO kullanma niyetinin olmaması.
Bakanlık bu düzenlemenin AB ile aynı olduğunu söylese de mevcut yönetmelikte binde 9 oranının nasıl tespit edileceğine dair tek bir açıklama yok. Yapılan değişiklikte şöyle deniliyor:
“GDO BulaÅŸanı: Genetik modifikasyon teknolojisi uygulanan veya uygulanmayan bir üründe, birincil üretim aÅŸaması dahil üretim, imalat, iÅŸleme, hazırlama, iÅŸleme tabi tutma, ambalajlama, paketleme, nakliye veya muhafaza sırasında ya da çevresel faktörler ile teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfi olarak bulaÅŸan GDO’ larıdır. Analiz sonucunda üründe % 0,9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaÅŸanı olarak deÄŸerlendirilir. GDO bulaÅŸanı olan ürünlerde bulaÅŸan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilir.”
Kurulun geçtiÄŸimiz aylarda GDO’lu 3 soya çeÅŸidinin yem ve gıda olarak kullanıldığında herhangi bir risk oluÅŸturmayacağına karar verdiÄŸini de hatırlatmak gerekiyor.
AB’de binde 9, her bir ürünün içeriÄŸindeki her bir bileÅŸen dikkate alınarak hesaplanırken Türkiye’de ise ÅŸu haliyle sadece ürünün binde 9’una bakılması yeterli. Bu durumda gofretin içindeki soya yüzde 100 GDO’lu olsa da gofretin binde 9’u kadar kullanılmışsa o ürün ‘GDO bulaÅŸanı’olarakdeÄŸerlendirilebilir.
GDO’ların etkin denetimini saÄŸlamanın mümkün olmadığını, GDO’ların bir kez sınırlarımızdan içeri girmesine izin verilirse, sonrasının kontrol edilmesinin imkansız olduÄŸunu düşünüyorum. Bu koÅŸullar altında yasa ve yönetmeliklerin “bulaşıklık” bahanesiyle esnetilmesine tereddütsüz bir ÅŸekilde hayır diyorum.
Kaynak: Düşünce Mektebi
Henüz yorum yapılmamış.