Sosyal Medya

Kürsü

Batı 1000 yıllık karanlık çağın kapısını yeniden açıyor - Hasan Öztürk

İkinci Dünya Savaşı'nda Yahudileri Avrupa'dan söküp atmak için çılgına döndüler. Yaktılar, sürdüler, kamplarda topladılar… Tutup vagonlara doldurup sürgün ettiler. Sonra bir ortak noktada buluştular, durdular. Bugün İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan dehşet dengesi çatırdamaktadır. Zira Avrupa kendi değerleri olarak sahiplendiği “insan hakları”, “özgürlükler” meselesinde çuvallamaktadır.



Demek ki neymiÅŸ… Batı 1000 yıllık karanlık çağındaki ana problemlerini aÅŸamamış ve her fırsatta o karanlık çağın karanlık düşüncesine bir ÅŸekliyle kendini kaptırırmış…
 
Birinci Dünya Savaşı'nda Türkleri önce Tuna'nın doğusuna sonra Meriç'in doğusuna atmak için neler yapmadılar ki... Balkanlardan bizi sökmek için işledikleri cinayet, kurmadıkları kumpas, yapmadıkları fitne kalmamıştı.
Batı bununla da yetinmedi. Bize karanlık çağlarında Doğu Kiliselerine yaptıklarını yaptılar. İçlerindeki ihtirası yenemediler.
 
Ä°kinci Dünya Savaşı'nda bu kez Yahudileri Avrupa'dan söküp atmak için çılgına döndüler. Yaktılar, sürdüler, kamplarda topladılar… Tutup vagonlara doldurup sürgün ettiler.
Sonra bir ortak noktada buluÅŸtular, durdular.
Bugün Ä°kinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan dehÅŸet dengesi çatırdamaktadır. Zira Avrupa kendi deÄŸerleri olarak sahiplendiÄŸi “insan hakları”, “özgürlükler” meselesinde çuvallamaktadır.
Avrupa Birliği'nin en yüksek yargı organı Adalet Divanı'nın başörtülü çalışanların işten çıkarılmasının yolunu açan kararı tam da Batı'nın yine o 1000 yıllık karanlık çağına dönüşünün işaretidir. (Cadı avını, Katolik, Ortodoks savaşlarını, Endülüs'ün paramparça edilişini, Avrupa'yı skolastik düşüncenin esir alışını hatırlayın).
Peki ne oluyor “Hür Dünya”ya… Batı medeniyetine… Avrupa BirliÄŸi'ne?
Sanki ötenazi yapıyorlar. Avrupa, yeniden ırkçılığı ikame ediyor… Nazizm, FaÅŸizm, Avrupa ÅŸehirlerini rehin alıyor… Nefret politikaları akıllarını baÅŸlarından alıyor…
Bencilce, öteki olarak kabul ettiklerini, Avrupa'dan söküp atmak için çabalıyorlar.
Türkleri değerlerimizle Avrupa'da istemiyor. Müslümanları asimile olmadan bu halleriyle Avrupa'da istemiyorlar.
Sanmayın ki Batı düşman olarak gördüğü Türkleri ve İslam'ı bağrından söküp atmak isterken kendi arasında kurdukları koalisyonu uzun süre sürdürebilecek.
Göreceksiniz, eninde sonunda içlerinde o 100 yıl savaşları gibi, o 1. ve 2. Dünya Savaşı gibi büyük bir savaşa tutuşacaklar.
Siz, bir Fransız milliyetçisinin aklının arkasında Alman Nazilerinin Paris'e giriş görüntüsünün durmadığını mı sanıyorsunuz?
Tıpkı Almanların, Viyana'nın kapısına dayanmış Türkleri kâbuslarında hâlâ görüyor olması gibi…
Bilmem anlatabildim mi?
Gençlerle buluşma, sorular, sorular, sorular
Birkaç haftadır bir vesile ile Anadolu kentlerinde gençlerle buluşuyorum. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'nda kalan öğrencilerle Türkiye üzerine bazen saatler süren tartışmalar yapıyoruz.
Hakkını teslim edeyim Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü yurtlarında kalan öğrenciler için birçok farklı etkinliÄŸe imza atıyor, bizim katıldığımız da onlardan sadece bir tanesi…
***
Öğrenci arkadaÅŸlarımız çağırıp beni dinlemek istediklerini söylüyorlar… Lakin bazen benden daha çok konuÅŸuyorlar. Bunu da zaten ben teÅŸvik ediyorum.
Mersin'de, Bilecik'te en son Sivas'ta pırıl pırıl gençlerle bir araya geldim. Ne yalan söyleyelim, onlar benden değil belki ama ben onlardan çok da fazla istifade ettim.
Gençlere, millete “parlamenter sistem” diye yutturulan ama aslında atanmışların sivil siyaset üzerinde kurduÄŸu vesayet düzenini anlatıyorum. Adını şöyle koydum: 27 Mayıs düzeni.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra “Anayasal kurumlar eliyle” milletin iradesinin nasıl teslim alındığıyla baÅŸlayıp… 12 Eylül 1980 darbe anayasası ile bu vesayet düzenine bir güçlü takviye daha yapıldığını da ekliyorum.
CumhurbaÅŸkanının yetkilerinin artırılması meselesi yani… Böylece nasıl müdahale edilebilir bir siyasal sistemi bize dayattıklarının da birçok örneÄŸini sıralayarak…
***
Ãœniversiteli gençler sabırsızlıkla dinliyor söylediklerimi. Sonra soru bombardımanına tutuyorlar… Soru dedimse başında ve sonunda kendi kanaatlerini söylemediklerini, söyleyemem yani…
Elbette, konumuz siyaset ve siyasetteki tıkanıklıklar olunca dönüp dolaşıp 16 Nisan'daki “CumhurbaÅŸkanlığı Hükümet Sistemi”ne geliyoruz.
Sorular ilginç.
Mesela bir delikanlı şöyle bir soru sordu Sivas'ta: “Ben evet diyeceÄŸim çünkü CumhurbaÅŸkanımız ErdoÄŸan'a güveniyorum. Ä°yi de ondan sonra ya başımıza kötü biri gelirse ne olacak?”
İlginç öyle değil mi? Soru iyi, ama arkasında mutlak bir şey var.
VerdiÄŸim cevap karşısında geriye yaslanıyor, bir kahkaha atıyor, “Tamam, tamam teslim” diyor.
Cevap ÅŸu: “Sen CumhurbaÅŸkanımız ErdoÄŸan'a güveniyorsun ama kendine güvenmiyorsun. Zira senin oyunla bir CumhurbaÅŸkanı seçilecek. Sen kendine yani millete güvenmiyorsan yapacak bir ÅŸey yok.” Salonda bir kahkaha tufanı kopuyor.
Bir baÅŸka genç belli ki daha yirmili yaÅŸlarda söz alıyor, “18 maddelik deÄŸiÅŸiklikte her ÅŸeyi anladım da ÅŸu 18 yaşında milletvekili olma meselesini anlamadım. 18 yaşındaki birinin Meclis'te ne iÅŸi var” diyor.
Şaşkın olduğumu söyleyerek söze başlıyorum. Salonun ön sırasındaki izleyiciler benim yaşlarımda. Kravatlı hâzirundan böyle bir soru bekleyebileceğimi ama bir gençten bu sorunun gelmesinden şaşkın olduğumu söylüyorum, gülüşmeler oluyor.
Sonra dedim ki, “Senin yaşındakileri bir zamanlar daraÄŸacında astık. GerektiÄŸinde hapse de atıyoruz. ReÅŸit kabul ediyoruz ve seçme hakkına sahipsiniz. Ä°yi de neden seçilmeyesiniz? Ve unutmayın 15 Temmuz gecesi darbeci FETÖ'cü alçaklara en büyük dersi siz gençler verdiniz, hem de ÅŸehit düşmek pahasına… Ä°stikamet, hedef istiyordunuz. Ä°ÅŸte size hedef. Size güvenildiÄŸinin en bariz örneÄŸi, milletvekili de seçilebilmeniz deÄŸil mi?”
Bir baÅŸka soru, “Yeni Türkiye söylemi var. Her yerde kullanılıyor. Sizce yeni Türkiye nedir?”
Cevabım çok basit: Bağımsız Türkiye..!
Gerçekten de bağımsız olmak ne kadar zormuÅŸ görüyorsunuz. Düne kadar vekâlet verdikleri terör örgütleri üzerinden bizi vuruyorlardı, bugün doÄŸrudan vuruyorlar. Son Almanya, Belçika ve Hollanda örneÄŸi tam da budur…
Sorular sorular sorular…
Dedim ya gençlerle buluşmak onlardan daha ziyade bana iyi geliyor. Çünkü beklentilerini, tedirginliklerini, heveslerini ve ihtiraslarını görme şansı yakalıyorum.
Türkiye'nin geleceği milletin geleceği gençlerin gözlerindeki ışıltıyı görmek bana umut veriyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.