Sosyal Medya

Ekonomi

İbrahim Kahveci: Dokunmayın sanayicilere

Son 10 yılım sanayinin-üretimin değerini anlatmaya çalışmakla geçti. Yıllarca ekonomiye finans-para gözü ile bakmanın ağır maliyetini ödedik.



Artan dış borçlar ve kapanan küçük sanayi ihracatta yıllardır yerimizde saymamıza neden oldu. Sanayi sektörünün ekonomideki payı bir zamanlar yüzde 23,0’lerdeyken, artık yüzde 16,0 seviyesine razı olduk.
 
***
 
Dün, Dünya Gazetesinde Canan Sarıkaya’nın haberine göre ÅŸehir içinde kalan sanayi sitelerinin ÅŸehir dışına çıkartılacağı yazılıyordu.
 
Gözlerime inanamadım.
 
Oysa tam da bu günlerde sanayinin ülke ekonomisi için ne kadar önemli olduğunu kavramış olmamız gerekiyordu. İhtiyacımız olan doları-euroyu en rahat üretim ve ihracat ile kapatabileceğimizi görmüş olmalıydık. Hatta belki de ithalat yapmadan yerli üretimle ihtiyaçlarımızı gidermeyi bile düşünmemiz gerekiyordu.
 
Olmadı yine...
 
Beton uğruna; kısa vadeli rant uğruna yine gözümüzü sanayicilerin arsasına diktik. Belki zorla olmasa bile, rüşvet gibi rant teklifleri ile sanayicileri taşınmaya mecbur edeceğiz.
 
***
 
Bugün Ä°stanbul’da trafiÄŸin en önemli nedenlerinden biri de iÅŸ-ev mesafesinin uzamasından kaynaklanıyor. Son 25 yılda ÅŸehir merkezinden uzaklaÅŸtırdığımız sayısız fabrika oldu. Ama ÅŸehir dışına ulaşımda tek km yeni yol yapmadık. Hala E-5 ve TEM  yoluna mahkumuz.
 
Acaba fabrikaları taşıdığımızda, eski işçileri de taşıyor muyuz? Kaç vasıflı işçi fabrikalarını taşıyınca vasıfsız hale geldi? Kaç fabrika gerçekten taşındı; kaç fabrika taşınma aşamasında kapandı?
 
Bizler hesabı kısa vadeli inşaat rantına göre mi yapıyoruz; uzun vadeli ülkenin üretim gücüne göre mi yapıyoruz?
 
Fabrikaları taşıyarak ülkenin yerleÅŸik üretim kültürünü ne kadar öldürdüğümüzü biri anlatabilecek mi? Bir kiÅŸi de çıkıp “yeter artık, inÅŸaat rantı uÄŸruna ekonomiyi bitiriyoruz” diyebilecek mi?
 
ELEKTRÄ°ÄžE %20 ZAM NOLDU?
 
Geçen hafta son iki yazımda “örtülü elektrik zammını” ele aldım. Yaklaşık olarak 2 milyon 700 binin üzerinde serbest tüketicinin artık elektriÄŸi zamlı aldığını gündeme getirdim.
 
ElektriÄŸe yaklaşık olarak yüzde 20-25 civarında bir “örtülü zam” olduÄŸunu belirttim. Bu zamdan da en fazla çok enerji tüketen büyük sanayi ÅŸirketlerinin etkilendiÄŸini belirttim.
 
Kimseden ses çıktı mı?
 
Mesela TOBB, üyelerinin zamlı elektrik almasını sıkıntı etti mi? Mesela İSO, üyelerine ne diyebildi? Veya Ankara Sanayi Odası (ASO) bu işe ne söyledi? Veya diğer büyük sanayi illerinin oda başkanları ne düşünüyor? İTO büyük tacirlerinin zorda kalmasını nasıl karşılıyor?
 
Ya MÃœSÄ°AD? Bugün hükümete en samimi uyarıları yapabilecek olan iÅŸ dünyasının örgütü ne diyor bu örtülü elektrik zammına? EPDK’nın 8,4 milyon yeni serbest tüketici oluÅŸturduÄŸu anda 93 firmaya yeni müşteri yasağı getirmesi yanında “yasaklanmayan kim” acaba? Ne diyeceÄŸiz bu örtülü geliÅŸmelere? Kim konuÅŸacak? Kim ses verecek?
 
FAİZİ DE ÖRTÜLÜ ARTIRIYORUZ
 
15 Temmuz sonrası kimseden ses çıkmadan Türk Halkı 16,2 milyar dolar sattı. Bu sayede Lira aşırı dalgalanmadan kurtuldu ve 3,10 seviyesinden Eylül 2016’da 2,92’ye geriledi.
 
15 Temmuz hain darbesi Türk Halkının saÄŸlam duruÅŸu ile ekonomide çok hissedilmeden atlatılmıştı. Ama ne olduysa 15 Temmuz’dan aylar sonra oldu. Birden ekonomi yönetiminde 400 yıllık iktisat bilimi dışında bir teori geliÅŸtirildi. Dünya iktisat literatürüne yeni bir teori sunduk: Kur artışı faiz artışı ile kontrol edilmezmiÅŸ; hatta faiz artırılınca enflasyon artışı ile kurda da artış desteklenmiÅŸ olurmuÅŸ....
 
Ä°ÅŸte ne olduysa ondan sonra oldu. Dolar/TL 15 Temmuz 2016’dan tam 3 ay sonra yeniden 3,10’u kırdı ve hızla yükseliÅŸe geçti.
 
Merkez Bankası daha alev bacayı sarmadan önlem alacaktı ki; biri “faiz artırmayız”, diÄŸeri de “dolar sattırmayız” diye MB’ye yasak koydu. Hani adamın iÅŸ yapmak için iki eli var ama, “biri bir elini, diÄŸeri öbür elini kullanamazsın” dedi.
 
Merkez de film seyreder gibi doların yükselini bizimle beraber seyretti.
 
Ve film bitti.
 
Dolar 4,0 lira sınırına geldi.
 
Sonra Merkez Bankamız bir keÅŸifte bulundu: Açık faiz artıramadığı için “örtülü faiz artırımını” keÅŸfetti. Soranlara ise “koridorda faiz aynı” dedi, ama o koridoru kimseye kullandırmadı. Para isteyene “Geç Likidite Penceresini (GLP)” gösterdi. Yani piyasaya verilen paranın faizini 7,75’den 10,75’e çıkardı.
 
Kısacası, Merkez Bankası 300 baz puan örtülü faiz artırımına gitti. Dün de bu yetmezmiÅŸ gibi GLP’den 75 baz puan daha faiz artırımına gitti.
 
Yangının baÅŸladığı Eylül-Ekim 2016’da 200-250 baz puan artırım yetecekken, bugün 300 puan yetmedi, 75 puan daha artırdık.
 
Her faiz artırımı, reel ekonomiye fren demektir. Zamanında daha az hasarla atlatacağımız yangını sırf yanlış iktisat teorileri ile alevlendirdikçe alevlendirdik. Åžimdi de faiz artırmaya doymuyoruz. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.