Güncel
Batı ırkçılığın kıskacında - Ahmet Varol
Follow @dusuncemektebi2
Hollanda’nın sergilediği tavrı diplomatik yönden herhangi bir çerçeveye oturtmak mümkün değil. Alelade bir vatandaşı bile bu şekilde kendi aracından indirip başka bir araca bindirerek sınır dışı etmek kabadayılık ve zorbalıktır. Bir ülkenin normal düzeyde diplomatik ilişki içinde olduğu bir başka ülkenin bakanına bu muameleyi yapmasının izahı ise yapılamaz, mümkün değildir.
Böyle bir muameleye izah bulmaları mümkün olmadığından Türkiye’nin Hollanda’daki vatandaÅŸlarına yönelik etkinliklerinde ısrarcı olmasını gerekçe olarak kullanmaya çalışıyorlar. Türkiye her ne kadar ısrarcı davranmış olsa da yine böyle bir muamelenin gerekçesi oluÅŸmuÅŸ olamaz. O yüzden Hollanda diplomatik alanda imajını yıpratacak çok çirkin bir davranışta bulunmuÅŸtur.
Niçin böyle bir ÅŸeye kalkıştığı konusunda farklı yorumlar yapılıyor. Bazıları Almanya ve güdümündeki ülkelerin Türkiye’deki referandumdan “evet” sonucu çıkmasından çok korktukları için Avrupa’daki Türkiye vatandaÅŸlarına yönelik etkinliklere her ne pahasına olursa olsun engel olmaya çalıştıkları yorumunu yapıyorlar. Bu mümkün olabilir. Fakat eÄŸer Hollanda böylesine çirkin bir muameleyle bunu amaçladıysa kendi açısından aptallık etmiÅŸtir. Çünkü bu muamele ters tepkiye neden olacak ve özellikle “evet” taraftarları içinden sandık başına gitme konusunda ihmalkâr davranmaya meyilli olanların bu konuda gayretlerini artıracaktır. Gerek Avrupa’da ve gerekse Türkiye içinde, “evet” oyu vermeye istekli ama sandık başına gitme konusunda ihmalkar davranmaları muhtemel kesimlerin genelde Avrupa’nın özelde Hollanda’nın tutumuna tepki amacıyla sandık başına gitme gayretleri artacak ve aktivitelerini bu ÅŸekilde ortaya koyacaklardır. Bunun yanı sıra kararsız kesimler içinde de “evet” oyu vermeye yönelmenin artması ihtimali de yüksektir.
Böyle bir sonucu göze alarak kasten bu yola baÅŸvurmaları da muhtemel deÄŸildir. O yüzden böyle çirkin bir muamelenin ardında baÅŸka sebepler aramak gerekir. Birçoklarının yorumuna göre de bu muamelenin asıl sebebi Hollanda’daki seçimlerdir. Ãœlkedeki yönetim seçimlerde oyların ırkçı partilere kaymasını engellemek amacıyla bir tür ırkçılık gösterisi yapma yoluna baÅŸvurmuÅŸtur. Çünkü ırkçı kesim Türkiye’den giden bakanların Hollanda’da faaliyet yapmasını iktidardaki siyasiler aleyhine kullanacaktı. Yönetim hem böyle bir ÅŸeye fırsat vermemek, hem de ırkçı zihniyete meyilli tabanı memnun etmek, onların oylarını çekmek için kabadayı tutuma baÅŸvurmaya ihtiyaç duymuÅŸtur. Yani iktidarı ellerinde tutanlar oyların ırkçı partilere kaymasını engellemek amacıyla normalde onlardan beklenmesi gereken tavırlarla ve uygulamalarla meydanlara çıkmayı tercih etmiÅŸlerdir.
Olayın bu boyutu aslında Avrupa’da ırkçılığın yeniden çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıktığını göstermesi açısından dikkat çekicidir. ABD’de Trump’ın seçimi kazanmasıyla birlikte oy tabanının, yabancıları istemeyen, ırkçı temayülleri olan siyasi kadrolara kayması konusunda endiÅŸeler arttı. Fakat ilginçtir ki bu zihniyeti tümüyle benimsemeyen kesimler de oyların kaymasını engellemek amacıyla ırkçılığın yanlışlığını ortaya koymak için bir ÅŸeyler yapmak yerine kendileri de ırkçı zihniyete nispet edilebilecek türden fiiller icra etmeyi tercih ediyorlar.
Bu gidiÅŸat Avrupa’da ve genelde Batı’da ırkçı temayüllerin, buna gerekçe oluÅŸturmak amacıyla kullanılan özelde Ä°slamofobi’nin yani Müslüman düşmanlığının genelde de yabancı düşmanlığının çok ciddi bir sorun haline geldiÄŸini gösteriyor. Böyle bir hastalığın yayılması karşısında Batı’nın yapması gereken aslında hastalığı daha fazla yaymak için ırkçıların yöntemlerini kullanmak deÄŸil bunun yanlışlığını toplumlara anlatmaktır. Aksi takdirde hastalık kendilerini de büyük sıkıntılara sokacaktır.
Henüz yorum yapılmamış.