Sosyal Medya

Güncel

'Türk Akımı ile rakip değiliz'

TANAP Genel Müdürü Saltuk Düzyol, projenin yüzde 65’inin tamamlandığını söyledi. Türk Akımı ile TANAP’ın birbirinden nasıl etkileneceğine de yanıt veren Düzyol, TANAP’ın tüm anlaşmalarının imzalanmış olduğunu hatırlattı, “Türk Akımı’nın bize rekabet oluşturması söz konusu değil” dedi.



Trans Anadolu DoÄŸalgaz Boru Hattı, yani Azeri gazını Avrupa pazarlarına taşıyacak doÄŸalgaz boru hattı projesi beklenenden hızlı ilerliyor. Projenin Avrupa ayağı olan TAP’ın da tamamlanmasıyla Azeri gazının Avrupa’ya akışının 2020 yılında baÅŸlaması bekleniyor. Al Jazeera, TANAP’ta gelinen son durumu, ÅŸirketin Genel Müdürü Saltuk Düzyol ile konuÅŸtu. Uzun dönem enerji bürokratı olarak da görev yapan Düzyol, gündemdeki diÄŸer uluslararası doÄŸalgaz projelerini de deÄŸerlendirdi. Düzyol’a göre bu projeler önünde politik çalkantılar sorun yaratmıyor ama yatırımların finanse edilebilirliÄŸi açısından doÄŸru zamanda yapılması ÅŸart. Düzyol, gelecekte doÄŸalgaz piyasasının yapısı ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımına iliÅŸkin öngörülerini de anlattı.

TANAP’ın planlanandan hızlı ilerlediÄŸini biliyoruz. Åžu an hangi aÅŸamada?

TANAP, Bakü’den Ä°talya’ya kadar uzanan 3 bin 500 km’lik bir boru hattı zincirinin tam ortasındaki halka. Azerbaycan’ın Åžahdeniz DoÄŸalgaz Sahasındaki ikinci faz yatırımıyla birlikte, bütün olarak Güney Gaz Koridoru olarak adlandırdığımız toplam 40 milyar dolarlık bir dizi mega projeden sadece birini oluÅŸturuyor. Projemizin baÅŸarısı birbirine paralel yürütülen diÄŸer projelerin de baÅŸarısına baÄŸlı. Arz zincirinin tam ortasında bulunmamız nedeniyle kritik önemimiz var. Projeler arasında en uzun güzergâh Türkiye’den geçiyor, boru çapımız da diÄŸerlerinden daha büyük. TANAP, gerek Türkiye’nin ileriki yıllarda doÄŸalgaz ihtiyacının karşılanması için önemli bir altyapı oluÅŸturacak olması gerekse Azerbaycan’ın uzun vadeli stratejik planlarına hizmet edecek ÅŸekilde büyük çapta inÅŸa ediliyor. Tabii boru çapının büyük olması, bazı zorlukları da beraberinde getiriyor.

"Bazı yerlerde inşaat mevsimi 100-110 günle sınırlı"

Bizim doÄŸumuzda yer alan 42 inç çapındaki Güney Kafkasya Boru Hattı (SCP)’nın mevcut kapasitesi 48 inç çapındaki looplar ile geniÅŸletilmeye çalışılırken, batımızda yer alan Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) da yine 48 inç çapında inÅŸa ediliyor. TANAP’ın Türkiye-Gürcistan sınırından baÅŸlayarak Türkiye’nin gaz alacağı ilk çıkış noktasına, yani EskiÅŸehir’e kadar olan bölümü ise 56 inç çapında inÅŸa ediliyor. EskiÅŸehir’den Türkiye-Yunanistan sınırına kadar olan bölüm biz de 48 inç çapında. Zira Türkiye gazı EskiÅŸehir’de teslim aldıktan sonra kalan miktarı batıya taşıyabilmek için bu çap yeterli geliyor. Boru hattımızın doÄŸundaki 56 inçlik boru çapı ileriki yıllarda Azerbaycan’daki üretim imkanlarına baÄŸlı olarak Türkiye’nin isterse ilave 15 milyar metreküp daha gaz alabilmesine olanak saÄŸlamak için. Birlikte Güney Gaz Koridorunu oluÅŸturan projeler arasında gerçekleÅŸtirilmesi en zor ve en maliyetli projelerden birisini hiç kuÅŸkusuz Azerbaycan’ın Åžah Deniz DoÄŸal Sahasında gerçekleÅŸtirilen kuyu başı yatırımı oluÅŸturuyor. Gerçekten zor bir yatırım, mali büyüklüğü de çok fazla, 28 milyar dolarlık bir yatırım yapılıyor. Ondan sonraki en büyük halka TANAP, yatırım bedeli 8.5 milyar dolar. TANAP’ın karşısındaki en büyük zorluklarından birisini boru hattı güzergahının ilk 600 km’sinin ortalama 2.000 metre yükseklikteki bir daÄŸlık bölgeden geçmesi oluÅŸturuyor. Bazı yerlerde inÅŸaat mevsimi toplamda 100-110 gün ile sınırlı. Dik yamaçlarla ve dere geçiÅŸleriyle dolu bu bölgede pek çok yerde otomatik kaynak sistemi kullanamıyorsunuz. Bu bölgeye her biri 10 ton ağırlığındaki ve (56 inç) 142 cm çapındaki boruları nakletmek, dizmek, kaynak sonrası indirmek baÅŸlı başına bir problem. Ayrıca yine aynı güzergah üzerinde 4500’ün üzerinde özel geçiÅŸimiz (karayolu, demiryolu, elektrik iletim ve telekomünikasyon altyapıları, nehirler, dereler, sulama kanalları, diÄŸer boru hatları vb.) mevcut. Ancak karşılaÅŸtığımız tüm bu lojistik problemleri ve coÄŸrafi engelleri büyük oranda aÅŸmış durumdayız.


TANAP boru hattı güzergâhı
 
 

"Ä°ki faz halinde inÅŸa ediyoruz"

Halen boru hattımızı iki faz halinde inÅŸa ediyoruz. Faz 0 (Sıfır) dediÄŸimiz ilk faz kapsamında 56 inç çapında ve yaklaşık 1334 km uzunluÄŸundaki bir karasal boru hattı ile 2 adet ölçüm istasyonu, 1 adet ana hat ve 1 adet offtake kompresör istasyonu ve çok sayıda blok vana ve pig istasyonu inÅŸaatını gerçekleÅŸtiriyoruz. Faz 0 kapsamındaki inÅŸaat iÅŸleri Türkiye-Gürcistan sınırından baÅŸlayarak EskiÅŸehir’e kadar uzanan güzergahı üzerinde yapılıyor.  Haziran 2018 sonuna kadar Faz 0 kapsamındaki iÅŸleri tamamlayarak BOTAÅž’a ve Türkiye’ye gazı vermeyi amaçlıyoruz. Türkiye’ye gaz arzına ilk yıl 2 milyar metreküp ile baÅŸlayacağız ve 3 yıl içerisinde 6 milyar metreküpe ulaÅŸacağız. Faz 1 olarak adlandırdığımız kısım ise 48 inç çapında bir karasal boru hattı, iki adet ölçüm istasyonu ve 36 inç çapındaki ikiz boru hattından ibaret Çanakkale Deniz GeçiÅŸi’nden oluÅŸuyor.

Proje içinde bundan sonraki en önemli bölümlerden biri herhalde bu deniz geçişi olacak...

Evet, bu iÅŸ için önümüzdeki yaz aylarında çok büyük bir lay barge, yani bir fabrika gemi gelecek. Ãœzerinde önceden imalatı tamamlanmış ve beton zarfla kaplanmış boruların belirli miktarlarda stoklanabildiÄŸi, otomatik kaynak, tahribatsız muayene ve denize indirmenin yapılabildiÄŸi, deniz üzerinde akıntıya karşı kendi kendisini sabitleyebilen bir gemi bu. Gelecek bu gemi vasıtasıyla Çanakkale Deniz GeçiÅŸini 2017 yılı yaz ayları sonunda tamamlamayı planlıyoruz. 36 inç çapında, 18 km uzunluÄŸunda ikiz bir boru hattı olacak. Avrupa’ya gaz arzı bizim tahminlerimize göre TAP Projesinin hızına baÄŸlı olarak 2020 yılında baÅŸlayacak. Biz aslında kendi tarafımızı çok daha erken bitirmeyi ve 2019 yılının ortalarında Avrupa’ya gaz teslimine hazır hale gelmeyi planlıyoruz. Ancak Güney Gaz Koridorunun Avrupa ayağı olan TAP’ın bu tarihe yetiÅŸemeyeceÄŸini öngörüyoruz. Biz ÅŸu anda Türkiye’nin gaz alabilmesi için gerekli Faz 0 yatırımının yüzde 75’ini tamamlamış durumdayız. Faz 1 ile birlikte ise toplamda yüzde 65 tamamlanma oranına ulaÅŸtık.

 


Fotoğraf: Zahidin Köşüş-Al Jazeera
 
 

"TANAP, ne Rus gazına ne de diğer arz kaynaklarına karşı"

TANAP gündeme geldiÄŸinden bu yana hep farklı ÅŸekillerde tanımlandı. “Rus gazına alternatif” bunlar arasında en çok kullanılan tanımlama oldu. Siz nasıl tarif edersiniz bu projeyi?

TANAP aslında Türkiye ve Avrupa BirliÄŸi’nin uzunca bir süredir gündeminde olan gaz tedariÄŸinde kaynak ve güzergah çeÅŸitliliÄŸi yaratmaya yönelik 4. bir ana arterin açılması stratejisinin ve bu yönde gösterilen çabaların bir ürünü. Aynı strateji doÄŸrultusunda daha önce geliÅŸtirilmeye çalışılan Nabucco Projesinin akamete uÄŸramasıyla birlikte, bu projenin yerini TANAP ve TAP projeleri aldı. Bunda Nabucco’nun arz kaynağı sorununu bir türlü çözememesi ve kaynak ülke Azerbaycan‘ın tercihini kendisinin de içerisinde hissedar olarak yer aldığı TANAP ve TAP projelerinden yana kullanması etkili oldu. Biz, TANAP projesini hiçbir zaman diÄŸer projelere bir alternatif veya rakip olarak konumlandırmadık. Ne Rus gazına ne de diÄŸer arz kaynaklarına karşı. Biz TANAP’ı tamamlayıcı bir proje olarak görüyoruz. Hatta Güney Gaz Koridoru projelerinin tamamını öyle görüyoruz. Güne DoÄŸu Avrupa ülkeleri açısından doÄŸalgaza eriÅŸim ve tek bir kaynak ülkeye olan bağımlılık Batı Avrupa ile kıyaslandığında uzun bir süredir önemli bir problem teÅŸkil ediyordu. Özellkle ana tedarikçi ülke Rusya Federasyonu ile transit ülkeler arasında yaÅŸanan yapısal bazı sorunlardan ötürü bu ülkelerin arz güvenliÄŸi büyük tehdit altındaydı. Bu ülkelerde doÄŸal gaz arzında sık sık yaÅŸanan kesintiler bu ülkeleri ister istemez bir arayış içine sokmuÅŸtu. TANAP’ın, rakip deÄŸil ancak tamamlayıcı bir proje olarak, özellikle Güney DoÄŸru Avrupa ülkeleri için toplamda 10 milyar m3 için de olsak kaynak ve güzergah çeÅŸitliÄŸi yaratacak olması onu kritik öneme sahip kılıyor. Avrupa’nın Rusya’dan her yıl yaptığı doÄŸal gaz ithalatı ile karşılaÅŸtırıldığında bizim ÅŸu anda Avrupa piyasasına arz ettiÄŸimiz miktar oldukça mütevazı kalıyor. Bir tarafta yılda 160-180 milyar metreküpe kadar gaz ihraç eden Rusya Federasyonu var. DiÄŸer tarafta ise ÅŸu an için taşıma kapasitesi 16 milyar metreküp olan TANAP var. Avrupa’ya taşıyacağımız gaz miktarı ÅŸu an için 10 milyar metreküp ile sınırlı. Avrupa’ya taşıyacağımız miktar ÅŸu an için küçük bir miktar, ama Güney DoÄŸu Avrupa Ãœlkelerinin toplam tüketim miktarları da dikkate alındığında kaynak ve güzergah çeÅŸitliliÄŸi yaratacak olması nedeniyle önemli. Bir yönüyle, GüneydoÄŸu Avrupa ülkelerini tek bir kaynaÄŸa bağımlı olmaktan kurtaracak. Ama biz hiç bir zaman Rus gazı ile rekabet etmek saikiyle bu iÅŸi yapmadık.

"Gazın gazla rekabetinden tüketiciler istifade edecek"

Enerji alanındaki sıcak başlıklardan biri Türk Akımı projesi. TANAP ile Türk Akımı arasında hangi koşullarda bir rekabet olacak? İki proje birbirini nasıl etkileyecek? Ayrıca İsrail, Kıbrıs gibi projeler de tartışılıyor.

Bir doÄŸal gaz arz zincirinin oluÅŸması ve bunun için gerekli altyapı yatırımlarının hayata geçirilebilmesi en az 5 ila 6 yıllık bir süreyi gerektiriyor. Bir doÄŸal gaz arz zinciri oluÅŸturulurken, öncelikle kaynak ülkeler ile alıcı ülkelerin ÅŸirketleri arasında doÄŸal gaz alım satım anlaÅŸmalarının yapılması yani “throughput”un garanti altına alınması gerekiyor. Ardından ülkeler arasında transit taşımacılığa iliÅŸkin hukuki ve teknik altyapının oluÅŸturulması, gerekli izinlerin alınması ve taşıtanlar ile taşıyıcılar arasında gaz taşıma anlaÅŸmalarının yapılması ve yatırımların bankalardan kredi alabilir hale getirilmesi (bankable kılınması) gerekiyor. Yatırım kararları ancak bundan sonra alınabiliyor. TANAP tüm bu ÅŸartları saÄŸlayan bir proje olarak hayata geçiriliyor. Türk Akımı da benzer bir proje olarak bu ÅŸartları saÄŸlamak zorunda. Rusya Federasyonunun bana tedarikçi ülke olarak bu projeyi hayata geçirmeyi bu kadar istemesinin ana nedeni halen Avrupa’ya gaz ihracatında transit ülkelerle yaÅŸamakta olduÄŸu problemleri bir nebze olsun azaltabilmek ve Avrupa piyasası için güvenilir tedarikçi pozisyonunu eskisi gibi sürdürebilmek . Åžu an için bize bir rekabet oluÅŸturması söz konusu deÄŸil. Zira TANAP’ın taşıyacağı gaz miktarı ve taşıma tarifesi gaz taşıtan ÅŸirketler olan BOTAÅž ve AGSC ile imzalanmış 15 yıllık bir gaz taşıma anlaÅŸması ile garanti altına alınmış durumda. Bu süre için Türk Akımı’nın bize rekabet oluÅŸturması söz konusu deÄŸil. Ancak satıcı ÅŸirketler yani taşıtanlar açısından bakıldığında tabii ki bir rekabet söz konusu. TANAP ile gaz taşıma anlaÅŸması bulunan Taşıtanlar, gerek Türkiye’deki çıkış noktalarında Türk alıcılara gerekse Türkiye-Yunanistan sınırında Avrupalı alıcılara gaz satarken Türk Akımı üzerinden alıcılara ulaÅŸacak Rus Gazıyla bir fiyat rekabetine girmek durumda kalacaklar. Gazın gazla rekabetinden ise hem Türkiye’deki hem de Avrupa’daki nihai tüketiciler istifade edecekler.

 


 
 
 

Bu daha çok Türk Akımı için bir dezavantaj niteliğinde görünüyor, çünkü zaten alıcılar belli bir miktar için angajmana girmiş durumda.

Gaz taşımacılığı ve ticaretini iki ayrı faaliyet olarak düşünmek gerekir. Burada rekabet gazın taşımacılığında deÄŸil ticaretinde olacak. TANAP ve Türk Akımı tamamen gaz taşımacılığı yapmak üzere kurulmuÅŸ iki ÅŸirket. Gaz ticareti bizim iÅŸimiz deÄŸil. Türk Akımı, Karadeniz geçiÅŸli ikiz bir boru hattı ile getireceÄŸi gazı önce Türkiye’ye ve ardından Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya arz etmeyi planlayan bir proje. Ancak Avrupa’ya gaz satabilmesi için Avrupa sınırları içerinde bir boru hattı sistemine baÄŸlanmak ya da kendisi bir boru hattı sistemi kurmak zorunda. Bunun için de ilave yatırım yapması ya da TAP benzeri boru hatlarının boÅŸ kapasitelerini kullanması gerekecek. Tabii bu noktada, Avrupa BirliÄŸinin kendi sınırları içerisinde yapılacak gaz ticareti ve taşımacılığı ile ilgili yürürlükte bulunan mevzuatıyla getirdiÄŸi bazı sınırlamaları da aÅŸması gerekecek.

Ä°srail’de de bir gaz potansiyeli var. Kıbrıs’tan da söz ediliyor. Ve TANAP ile Türk Akımı dahil tüm bu projelerin hedefi Avrupa. Avrupa’nın bu kadar gaza ihtiyacı var mı?

Bu konuda yapılmış farklı projeksiyonlar var. Bazı analizlere göre Avrupa’nın gaz talebinin büyüme hızı beklentilerin çok altında gerçekleÅŸecek. Daha iyimser senaryolara, yapılan tahminlere göre ise çok daha hızlı artması bekleniyor. Sonuçta bunlar birer projeksiyon. Piyasaların hangi hızda ve ne miktarda büyüyeceÄŸi her zaman tartışma konusu olmuÅŸtur. B undan 10 yıl önce Türkiye ile ilgili doÄŸal gaz talep projeksiyonlarımızı yaparken, 2016 yılı itibarıyla toplam kontrat miktarımızı aÅŸan bir talep bekliyorduk. Ancak talep büyüme hızı beklentilerimizin altında kaldı. Kış ayları için günlük talep miktarı beklentilerimiz kadar arttı ama yıllık bazda Türkiye’nin elindeki kontrat portföyü halen toplam talebi karşılayabilecek miktarda. Bunda hiç kuÅŸkusuz küresel bazda yaÅŸanan ekonomik durgunluÄŸun ve son on yılda mevcut ve geçmiÅŸ hükümetlerimizin yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji mixi içerisindeki payını arttırma yönündeki çabalarının baÅŸarıya ulaÅŸmasının önemli etkisi var. Sorunuz kapsamında öncelikle Türkiye’ye ele alırsak, Türkiye’nin ileriki yıllarda bu kadar gaza ihtiyacı olduÄŸunu söyleyebiliriz. Türkiye’de son 10 yıllık dönemde doÄŸalgaz çevrim santrali kurmak için yapılan lisans baÅŸvurularına baktığınız zaman rakamların söylediklerimi doÄŸrulayacağını göreceksiniz.  DoÄŸal gaz talep büyüme hızı geçmiÅŸ yıllara göre bir miktar yavaÅŸlasa bile Türkiye’nin doÄŸalgaza olan ihtiyacı miktar olarak artmaya devam edecek. Uzun vadede Dünya ekonomisi ile birlikte Türkiye ekonomisi de büyürken, artan ekonomik büyümenin enerji talebi de doÄŸal olarak büyüyecek.  Artan enerji ihtiyacının karşılanmasında kömür, doÄŸal gaz ve nükleer yakıt kullanan baz yük santrallerine duyulan ihtiyaç artmaya devam edecek. Baz yük elektrik santralleri içerisinde en kısa sürede iÅŸletmeye alınabilen santraller biliyorsunuz doÄŸal gaz çevrim santralleri. DoÄŸal gazın kömüre ve diÄŸer hidrokarbon türevi yakıtlara göre çok daha çevreci bir yakıt olduÄŸunu söylememize de herhalde gerek yok.


 
 
 

“DoÄŸu Akdeniz gazının gelme ÅŸansı var ama...”

DoÄŸu Akdeniz gazından söz ettiniz. Gelme ÅŸansı var tabii ama hangi takvimde? Åžu anda petrol fiyatlarının nispeten düşük olduÄŸu bir dönemdeyiz. Halen varil başına 55-60 dolarlık bir petrol fiyatından bahsediyoruz, oysa biz yakın geçmiÅŸte 137 dolarları gördük. O dönemde dünyanın her tarafında açık deniz arama ve üretim faaliyetleri hız kazanmıştı. Öncesinde çok maliyetli görünen yatırımlar bile yapılabiliyordu. Ama bugün baktığınızda yatırım ortamı o dönemin oldukça gerisinde. Yatırımcılar önlerini görmek istiyorlar, bankalar da aynı ÅŸekilde. Bu sebeple DoÄŸu Akdeniz gazının örneÄŸin Türkiye’ye gelmesi için üç alternatif görüyorum ben. Ä°srail veya Akdeniz’e komÅŸu bir ülkede kurulacak bir LNG sıvılaÅŸtırma tesisi ve bu tesise yapılacak baÄŸlantı hatları ile gaz LNG olarak pazarlanabilir, Türkiye’ye kadar yapılacak bir off shore boru hattı ile Türkiye’deki gaz sistemine baÄŸlanarak yeterince büyük olan Türkiye piyasasına boru gazı olarak arz edilebilir, üçüncü seçenek olarak ise TANAP gibi bir transit boru hattı sistemine baÄŸlantı saÄŸlanarak Avrupa’ya satılabilir. Ä°ÅŸin siyasi boyutu da olmakla birlikte, bu alternatiflerin hepsi yatırım kararı alınmadan önce ticari olarak deÄŸerlendirilmesi gereken konular. 2000’li yılların baÅŸlarında boru gazının tüketim merkezlerine 2 bin kilometre uzunluÄŸa boru hatlarıyla ekonomik olarak taşınabileceÄŸi düşünülürdü. Petrol fiyatlarının ve ona baÄŸlı olarak gaz fiyatlarını artmasıyla bu mesafe giderek arttı. Bugün Güney Gaz Koridoru olarak 3 bin 500 kilometrelik bir boru hattı sisteminden söz ediyoruz.

Türkiye’nin içinde bulunduÄŸu bölge her zaman gergin.  Ancak bugün itibarıyla neredeyse tüm uluslararası aktörlerin içinde olduÄŸu bir politik gerilim söz konusu görünüyor. Bu nasıl etkiliyor yatırım yapılabilirlik durumunu?

GeçtiÄŸimiz hafta Bakü’de Güney Gaz Koridoru Danışma Konseyi Bakanlar Toplantısı gerçekleÅŸtirildi. Bu, Güney Gaz Koridoru üzerinde yer alan ülkelerin ilgili bakanlarının yanı sıra, projeye destek veren ABD ve AB ülkelerinin ve projeye ilgi duyan ve destek veren uluslararası finans kuruluÅŸlarının katılımıyla gerçekleÅŸen bir organizasyon. Bu yıl üçüncüsü gerçekleÅŸtirildi. TANAP’ın da içinde bulunduÄŸu Güney Gaz Koridoru projelerinin tamamının arkasında Batı Dünyası var. Bu durum, projelerin baÅŸarıya ulaÅŸma ÅŸansını önemli ölçüde artırıyor. Tabii ki tüm bu projelerin önünde politik riskler de var. Dikkat ederseniz bu projelerin hukuki altyapısını oluÅŸturan anlaÅŸmalar imzalanırken pek çok ülkenin devlet baÅŸkanları, baÅŸbakanları, bakanları bu anlaÅŸmalara taraf olarak ya da ÅŸahit olarak imza koyuyor ya da desteklerini ifade etmek imza törenlerinde hazır bulunuyorlar. Çünkü bu projeler her ülkeye farklı katkılar saÄŸlarken, geçtiÄŸi güzergah üzerinde bulunan ülkelerin siyasi ve ekonomik istikrarına ve bölge barışına katkı saÄŸlıyor. Yatırımcılar, yükleniciler, tedarikçiler, alıcılar, herkes kazanıyor. Dolayısıyla ben dünya siyasetinde yaÅŸanan politik çalkantıları bu tarz mega projeler için büyük bir risk olarak görmüyorum. Rusya’nın soÄŸuk savaÅŸ yıllarında Batı Dünyasıyla yaÅŸadığı en gerilimli anlarda bile Avrupa’ya doÄŸal gaz arzını kesmediÄŸi unutmamamız gerekir. Bu tarz büyük enerji projeleri; bir taraftan katılımcı ülkeleri birbirine karşılıklı bağımlı hale getirirken, diÄŸer taraftan bu ülkeler arasındaki siyasi gerilimleri azaltarak barışa katkı saÄŸlar.  

"Yenilenebilir enerji uzun vadede Türkiye'nin ihtiyacını karşılayabilecek seviyede değil"

Son olarak son dönemde yenilenebilir enerjiyi, çevreyi, karbon emisyonlarını çok konuşuyoruz. Çünkü geleceğe nasıl bir dünya bırakacağımız belli değil. Siz bu ölçekte bir doğalgaz projesinin önemli yöneticilerinden biri olarak ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Tüm hidrokarbonlar çevreyi kirletir, bu bir realite. Ama hidrokarbon yakıtlar içinde en çevreci yakıt doÄŸalgazdır. DoÄŸal gazın Türkiye’de evsel tüketimde kullanıldığı ilk ilimizin Ankara oluÄŸunu,. 80’li yıllarda Ankara’daki hava kirliÄŸinin insan saÄŸlığını tehdit eder boyutlara ulaÅŸtığını, sokaÄŸa çıkamaz hale geldiÄŸimizi, bazı günler okulların tatil edildiÄŸini 40 yaÅŸ üzeri kuÅŸak gayet iyi hatırlayacaktır. Bu nedenledir ki, Türkiye Rusya Federasyonu ile ilk kez 1986 yılında bir doÄŸal gaz alım satım anlaÅŸması imzalamış ve 1990’lı yılların baÅŸlarından itibaren doÄŸal gazla tanışmıştır. Yenilenebilir enerji, mevcut potansiyelimizin tamamının kullanıldığı varsayımıyla dahi, uzun vadede Türkiye’nin enerji ihtiyacının tamamını karşılayabilecek seviyede deÄŸildir. Enerji karışımımız içerisinde yenilebilir enerjinin payını artırmamız gerek ekonomik gerekse çevresel nedenlerle tabii ki gereklidir. Ama ÅŸunu unutmamak gerekir, bu kaynaklar enerji arzında sürekliliÄŸi saÄŸlanamayan kaynaklardır. Siz ülkenin enerji ihtiyacını sadece rüzgâr, jeotermal, güneÅŸ ile karşılayamazsınız. Hiç hidrokarbon yakmayalım gibi bir opsiyona sahip deÄŸiliz maalesef. Hidrokarbon yakıtlar dünyada diÄŸer enerji kaynaklarını uzun bir süre daha domine etmeye devam edecekler. Ancak ülkelerin çıkarı yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji tüketimi içindeki payını artırmaktadır. Türkiye’de de bu konuda gerekli adımların atıldığını ve son on yıllık dönemde çok önemli ilerlemeler kaydedildiÄŸini görüyoruz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.