Yerel
"İstiklal Marşı emperyalistlere karşı meydan okumaktır!"
Follow @dusuncemektebi2
Mehmet Akif Ersoy’un bir ahlak timsalı olduğunu belirten Şair Mustafa Özçelik, “İsitiklal Marşı; vatan, millet, din, devlet, aile, şehitlik, bayrak, ezan gibi bizi biz yapan ne varsa hepsini bünyesinde barındırır. Diğer yandan Batılı emperyalistlere karşı bir meydan okuma metnidir” dedi.
Bugün Ä°stiklal Marşı’nın kabulünün yıldönümü. Batı’nın çirkefliklerini açık açık sergilediÄŸi bir dönemde milletimiz için Ä°stiklal Marşı daha derin bir anlam ifade ediyor. Tek diÅŸi kalmış canavara dönüşen Batı’ya karşı iman dolu göğsümüzle dik durmamızı öğütlüyor adeta. Bugün Avrupalıların rezalet tutumlarına karşı Hakkı haykıracak Akif gibi yürekli ÅŸairlere ihtiyacımız var. Marşımızın kabulünün yıldönümünde ve Avrupa’nın çirkinliklerinin zirveye çıktığı bugünlerde Akif’i konuÅŸmanın daha anlamlı olacağını düşündük. Mehmet Akif üzerine çalışmaları olan Åžair Mustafa Özçelik ile karakter abidesi Milli Åžairimizi ve Milli Marşımızı konuÅŸtuk...
AKÄ°F HALKIN GÃœR SESÄ°YDÄ°
- Mehmet Akif Ersoy neden büyük bir şairdir?
Her ÅŸeyden önce aydınların, sanatkârların milletine yabancılaÅŸtığı bir dönemde yerli ve milli Aydın olarak dikkati çeken bir isimdir. Bu milletin, o zor dönemde vicdanı ve sesi olmuÅŸtur. Buna kendini kültürel ve sanatsal yönden çok iyi yetiÅŸtirmesi ve her anlamada örnek alınacak ÅŸahsiyetini ekleyebiliriz. O her ÅŸeyden önce Türk ÅŸiirinde milletin dertlerini, karşı karşıya kaldığı problemleri bütün açıklığıyla dile getirmiÅŸtir. Bununla da kalmayarak problemlere dair saÄŸlıklı çözümler teklif etmiÅŸtir. Åžiir dili çaÄŸdaşı ÅŸairlerden çok daha mükemmeldir. Aruz veznini Türkçe’de en baÅŸarılı kullanan ÅŸairdir. Safahat’ı, o dönemin toplumsal bir tutanağıdır.
MISIR’A NİÇİN KAÇTI?
- Mehmet Akif, Mısır’a niçin gitmek durumunda kaldı?
Bu oldukça trajik bir hikayedir. Söze şöyle baÅŸlayalım. Akif, Milli Mücadele sürecinde çok aktif bir tutum içerisinde olmuÅŸtur. Onun ÅŸiir ve yazılarıyla verdiÄŸi mücadele daha sonra cami kürsülerine taşınmış böylece aydınıyla, halkıyla bütün bir millet Akif’in yazdıklarıyla hem olup bitenleri anlama imkanı bulmuÅŸ hem de cesaret ve güven kazanmıştır. Akif, bu manevi önderliÄŸini daha sonra Milli Mücadelenin merkezi Ankara’da devam etmiÅŸ, Meclis’te Burdur milletvekili olarak görev yapmıştır. Onu Milli Mücadelede böylesine aktif bir çalışmaya yönelten ise istiklalimizi kazanmak ve yeni kurulacak devletin hür ve bağımsız olması arzusu idi. Fakat mücadele kazanıldıktan sonra 2. Meclis’e alınmadı. EmekliliÄŸi hak ediyor olmasına raÄŸmen kendisine bir emekli maaşı bile baÄŸlanmadı. Dergisi kapatıldı. ArkadaÅŸları birer birer tutuklanmaya baÅŸladı. Çünkü iktidarı ellerinde bulunan kadroların yeni Türkiye anlayışı ile Akif’in hayal ettiÄŸi Türkiye arasında ciddi farklılıklar vardı. Gücü ellerinde bulunduranlar Batılı, laik, seküler bir devlet yapısından yanaydılar. Akif, bu ÅŸartlar karşısında zor bir dönemden çıkan milletin yeni bir problemle karşı karşıya kalmaması için Ä°stanbul’a döndü ve bir bakıma inzivaya çekildi. Ama muhalifler ona yine rahat vermediler. Onu itibarsızlaÅŸtırmak için basında yoÄŸun kampanyalar baÅŸlattılar. Bağımsızlığı için onca mücadele verdiÄŸi, fedakarlık yaptığı yurdunda adeta “istenmeyen adam” durumuna düşürmüştü. Bu yüzden canından çok sevdiÄŸi ülkesinden ayrılıp Mısır’a gitmek zorunda kaldı. Bu bir tür hicret yahut gönüllü sürgünlük olarak da ifade edilebilir.
- Akif’in karakterinden ahlakından örnekler verir misiniz?
Akif, şüphesiz büyük bir ÅŸairdir ama onu asıl büyük yapan ve deÄŸerli kılan karakteridir. Rahmetli Orhan Okay Hoca, onu “bir karakter abidesi” olarak niteler. Bu yüksek karakter, aile, okul çevresinde kazandığı deÄŸerlerle ilgilidir. Buna baÅŸta Kur’an-ı Kerim olmak üzere yaptığı okumalar da etkili olmuÅŸtur. Åžiirlerinde ahlaka dair söylediÄŸi tüm ilkeleri hayatında bizzat uygulamıştır. Yani o inandığını söyleyen, söylediÄŸini yapan ve yaÅŸayan bir ÅŸahsiyettir. Bu anlamda hayatında asla bir tutarsızlık görülmez. Fikren muhalif olanlar bile ÅŸahsiyetinden dolayı saygı duymuÅŸ, takdirle anmışlardır. Akif, yüksek ahlakıyla da örnek bir Müslüman olarak bütün zamanların nesillerine model olacak özelliklere sahiptir. Bunu en iyi özetleyen ise Asım’ın kitabında yer alan “Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem” mısralarıyla baÅŸlayan bölümdür.
İSTİKLAL MARŞI İŞİN ÖZÜ
- Efendim Ä°stiklal Marşı’nın bu millete yüklediÄŸi ruh nedir?
Ä°stiklal Marşı, istiklali en büyük deÄŸer ve bir varoluÅŸ ÅŸartı olarak gören vatansever, dindar, yüksek karakterli bir ÅŸairin ÅŸiiridir. Akif, bu ÅŸiiriyle tam bir destan ÅŸairi olarak karşımıza çıkar. Bu yüzden bu on kıtalık ÅŸiir bütün bir Safahat’ın özü ve özeti gibidir. Onda bizi millet yapan bütün özelliklere temas edilir. Bunlar vatan, millet, din ve devlet kavramlarıdır. Bunları tamamlayıcı kavramlar ise mabed, bayrak, ezan, ÅŸehitlik inancı ve ocak yani aile kavramlarıdır. Bütün bunlar bizi biz yapan deÄŸerlerdir. Ä°stiklal, her ÅŸeyden önce bütün bu deÄŸerlerin var olması ve varlıklarını devam ettirmeleri açısından önemlidir. Öyleyse bu ruhu milletimizin tarihsel misyonuna uygun olarak yaÅŸaması için gereken deÄŸerlere samimi bir ÅŸekilde ve sıkı sıkıya baÄŸlanması olarak özetleyebiliriz. DiÄŸer yandan bu marÅŸ, Batılı emperyalistlere karşı bir meydan okuma metnidir. Yine ortak deÄŸerlere vurgu yaptığı için bir mutabakat belgesidir. Fakat biz onu sadece iki kıtasıyla marÅŸ olarak okuduÄŸumuz için ondaki bütün anlam zenginliklerini görme imkanı bulamıyoruz.
AKİF YETERİNCE ÖĞRETİLMİYOR
- Akif sizce yeteri kadar yeni nesiller tarafından tanınıyor mu, tanınması için neler yapılmalıdır?
SevildiÄŸini söyleyebiliriz ama yeterince anlaşıldığı görünmüyor. Onu ne yazık ki iki ÅŸiiriyle biliyoruz daha çok. Bunun ötesine geçmeli, Safahat baÅŸta olmak üzere vaazlarını, düz yazılarını, tercüme eserlerini dikkatlice okuyup anlamalıyız. Akif’in hayatı, ÅŸahsiyeti de çok iyi bilinmelidir. Bir sonraki aÅŸamada ise artık klasik bir esere dönüştüğü için bu eser roman, hikaye, tiyatro vb. türlerde iÅŸlenmelidir. Buna ÅŸu bakımdan da muhtacız; Akif’in gündemde oluÅŸunun bir sebebi de onun bahsettiÄŸi sorunların devam ediyor olmasıdır.
- Günümüz edebiyatçıları Akifin hangi yönünü örnek almalı?
Günümüz ÅŸiiri halktan ve onun meselelerinden büyük ölçüde kopuk. Topluma ruh verecek eserlerden maalesef yoksunuz ya da örnekleri çok az. Bu yüzden Akif, bu yönde de örnek alınması gereken bir ÅŸahsiyettir. Yazmak, bir sorumluluk gerektirir. Akif de bunu yaptı. Ama bunu yaparken sanattan ödün de vermedi. Akif’in ÅŸair olarak örnek alınacak bir yönü de samimiyetidir. Türkçe’ye hakimiyetidir. Åžiirlerinin yüksek bir kültürün ürünü olmasıdır.
ABDÃœLHAMÄ°D HAN’A NÄ°YE KARÅžI ÇIKTI?
“Bu tamamen, meselelere bakarken kiÅŸilerin durduÄŸu ve baktığı yerle ilgilidir. Abdülhamid Han, siyasi bir ÅŸahsiyet, Akif ise münevver bir ÅŸahsiyettir. Meselelere bakışta bu anlamda farklılıklar söz konusu olmuÅŸtur. DiÄŸer yandan 2. Abdülhamid’in iç ve dış sebeplerle bir zorunluluk olarak uygulamaya koyduÄŸu olaÄŸanüstü hal, uygulama sahasında hürriyetleri daraltma gibi sonuçlara da ister istemez sebep olmuÅŸtur. Buna sahadaki uygulayıcıların kiÅŸisel tasarrufları ve uygulamaları da rahatsız edici kimi sonuçlara meydan vermiÅŸtir. Yine Akif, idari sistem olarak saltanata sıcak bakan biri deÄŸildir. MeÅŸruti idareden yanadır. Ä°ÅŸte bütün bunların devrin hemen bütün aydınları gibi Akif’in de bir Abdülhamid muhalifi olmasına sebep olduÄŸu söylenebilir. Konu ile ilgili olarak bugüne dair de bir ÅŸeyler söyleyelim. Bu durumları istismar ederek ne Akif karşıtlığı ne de Abdülhamid düşmanlığı yapmanın hiçbir manası yoktur. Ä°kisi de bizim deÄŸerimizdir. Her ikisini de müktesebatları, ÅŸahsiyetleri, devrin karmaşık olayları içinde deÄŸerlendirirsek bu örüş farklılıklarını daha iyi deÄŸerlendirmiÅŸ oluruz.”
ASIM’IN NESLÄ°...
- Akif, Asım’a nasıl bir misyon yüklemiÅŸtir?
Gençlik, gelecek demektir. Akif de o dönemde ülkenin önce istiklalini saÄŸlayacak, ardından kalkınması, geliÅŸmesi için ter dökecek bir gençliÄŸin hayalini kurdu. Bu nesle “Asım’ın nesli” adını verdi. Özelliklerini de Safahat’ın 6. Kitabı olan “Asım” kitabında anlattı. Ä°lk sınavlarını Çanakkale’de vermiÅŸlerdir. SavaÅŸ bittikten sonra bu nesilden beklenen ise ciddi manada ilim, fen eÄŸitim alıp ülkenin ihtiyacı olan mesleklerde kendilerini çok iyi yetiÅŸtirerek ülkenin eÄŸitimden, saÄŸlığa, ziraatten hayvancılığa, sanayiye kadar her alanda geliÅŸmesi için çalışmalarıydı. Bu nesil bilgi anlamında iyi yetiÅŸmiÅŸ olmanın dışında ahlaken de çok yüksek özellikler taşıyan bir nesildi.
FATMA GÜLŞEN KOÇAK - YENİAKİT
Henüz yorum yapılmamış.