Sosyal Medya

Güncel

Yıldıray Oğur: 15 Temmuz Çatı İddianamesinden öğrendiklerimiz -3-

14 Temmuz 2016 PerÅŸembe günü Kara Havacılık Komutanlığındaki bir pilot binbaşı, Ankara dışında izinli olan diÄŸer bir pilot binbaşı H.T.Â’yi telefonla aradı. ‘CH-47 CHİNHOOK helikopterlerinin kabul töreni (ABDÂ’den alınan helikopter 20 Temmuz günkü MGKÂ’dan önce CumhurbaÅŸkanı ve MGK üyelerine gösterilecekti) hazırlıkları nedeniyle gösteri uçuÅŸu yapılacakÂ’ diyerek 15 Temmuz 2016 cuma günü AnkaraÂ’ya çağırdı.



Ertesi gün (15 Temmuz) Ankara’ya dönen binbaşı H.T. Karta Havacılık Komutanlığı’na giderek kendisine telefon eden binbaşıyı buldu. Binbaşı ona "bugün akÅŸam 19.00'dan itibaren 2 adet Sikorsky, 1 adet Cougar helikopteri ile izinsiz olarak uçuÅŸ yapılacağını, uçuÅŸun geç saatlere kadar devam edeceÄŸini, bu arada MİT müsteÅŸarı Hakan Fidan'ın alınacağını, kendisi gibi çağırdığı pilotun da aynı cemaatten olduÄŸunu, bu uçuÅŸu yaparken baÅŸka bir pilot yarbayın da kendilerine yardımcı olacağını" söyledi.
Binbaşı H.T. “yoldan yeni geldiÄŸini, yorgun ve terli olduÄŸunu, eve gidip duÅŸ alıp geleceÄŸini” belirterek üsten ayrıldı. Ama evi yerine süratle Yenimahalle'deki MİT karargâhına gitti, daha önce çeÅŸitli görevlerde birlikte çalıştığı  MÄ°T’teki tanıdıklarına kendisine teklif edilen görevi anlattı.
Saat 16.00 sularıydı. MİT, “ihbarcı subayın kimlik bilgilerinin doÄŸruluÄŸunu teyit eder” etmez, müsteÅŸar Hakan Fidan, Genelkurmay Karargâhı’nda Ä°kinci BaÅŸkan Orgeneral YaÅŸar Güler’i aradı.
Telefon geldiÄŸinde Ä°kinci BaÅŸkan YaÅŸar Güler, Genelkurmay Karargâhı’nın İnönü Salonu’nda saat 14.00’te baÅŸlayan Teröristle Mücadele Harekâtı (TMH) toplantısına baÅŸkanlık etmekteydi.
O gün Genelkurmay karargâhında her zamankinden farklı bir hareketlilik vardı.
Yurtta Sulh Konseyi üyesi Kurmay Albay Mustafa Barış Avıalan “saat 13.38’de mesaiye gelerek çalışma odasında yine konsey üyeleri Mehmet Partigöç ve Cemil Turhan ile görüşmeler yapmış, saat 15.50’de mesaiden ayrılıp, gece boyu faaliyetlerini sürdüreceÄŸi 4. Ana Jet Ãœssü’ne” gitmiÅŸti.
Darbeden tutuklanacak Kara Kuvvetleri Komutanlığı EÄŸitim ve Doktrin Komutanlığı’nda görev yapan Korgeneral Metin Ä°yidil (ünlü bir iÅŸ adamının kayınbiraderi, 2015 YAÅž’ında korgeneralliÄŸe yükselmiÅŸti) de saat 14.25’te karargâha gelerek Personel ve Plan Yönetim Daire BaÅŸkanı TuÄŸgeneral Mehmet Partigöç’le görüşenler arasındaydı. 
Aynı saatlerde “aralarında emir-komuta iliÅŸkisi bulunmayan Hulusi Akar’ın danışmanı Orhan Yıkılkan, Kurmay Albay Cemil Turhan, Genelkurmay Emniyet Subayı Yarbay Gökhan Eski ve Mehmet Partigöç arasında sıklıkla görüşmeler” yapılıyordu.
Saat 16.16’da Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki ÇOLAK, YAŞ hazırlıkları kapsamında Genelkurmay BaÅŸkanı ile çalışma yapmak üzere karargâha giriÅŸ yaptı.
Çolak, askeri okul mezuniyet törenleriyle dolu iki yoÄŸun gün geçirmiÅŸti. Bir gün önce Birinci Ordu Komutanı orgeneral Ãœmit Dündar’la birlikte Kuleli Askerî Lisesi mezuniyet törenine katılmış, 15 Temmuz günü sabah saatlerinde de Ä°zmir Maltepe Askerî Lisesi mezuniyet töreninde hazır bulunmuÅŸtu. DiÄŸer ziyaretlerini bırakıp, Genelkurmay BaÅŸkanı’nın kendisini görüşmek için 14.00’te karargâha çağırması üzerine Ankara’ya dönmek üzere hareket etmiÅŸti.
Dönüş yolunda sürpriz bir yol arkadaşı vardı; YAÅž Ãœyesi orgeneral Akın Öztürk. Özel Kalem Müdürü (darbeden tutuklandı) “Komutanım ayrıca, Orgeneral Akın Öztürk ve eÅŸi de Ä°zmir'de bulunuyormuÅŸ, aynı saatlerde Ankara'ya dönecekmiÅŸ, uçakta da yer var, onları da almamız gerekiyor" demiÅŸ, uçakta karşılaÅŸtığı Orgeneral Akın Öztürk “Ä°zmir'de bir noter iÅŸi nedeniyle bulunduÄŸunu ve iÅŸlemlerini tamamlayarak Ankara'ya dönmekte olduÄŸunu” söylemiÅŸti. Uçak Etimesgut’a inince de Çolak, Akın Öztürk’ten Genelkurmay BaÅŸkanı’yla randevum var diyerek ayrılmış, Öztürk de “Akıncı Ãœssünde bulunan torunlarını özlediÄŸini ve onları görmeye gideceÄŸini” söylemiÅŸti (Akın Öztürk’ün kurmay yarbay damadı Hakan KarakuÅŸ Akıncı Ãœssü lojmanlarında kalmaktaydı.)
O gün saat 14.00’teki terörle mücadele toplantısı için Genelkurmay karargâhına gelenlerden biri de Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zeki Aksakallı’ydı. Aksakallı da sabah saatlerinde, arasının pek de iyi olmadığı Cizre’deki grup komutanı TuÄŸgeneral Semih Terzi’den bir telefon almıştı. Terzi “Babasının rahatsız olduÄŸunu, acilen Ankara’ya gelip son bir kez görmek istediÄŸini” söylemiÅŸ, Aksakallı da kurye uçağıyla dönmesine izin vermiÅŸti. Aksakallı’nın ifadesine göre bir hafta önce de Terzi’nin eÅŸi (N.T.) eÅŸini arayıp ‘eÅŸinin (Semih Terzi) anne babasının rahatsız olduÄŸunu oÄŸullarını çok özlemiÅŸ olduklarını’ söylemiÅŸ, kocasının Ankara’ya gelmesi için yol yapmıştı.”
Terörle mücadele toplantısı devam ederken saat 16.15’te toplantıya baÅŸkanlık eden ikinci baÅŸkan YaÅŸar Güler’in önüne bir not geldi. Güler, acilen toplantıdan ayrıldı. Gerisini iddianamede Orgeneral Güler’in ifadesinden okuyalım:
“Toplantı devam ederken takriben saat 16.15 sıralarında ÅŸu anda kimin bana haber verdiÄŸini hatırlayamadığım bir personel, toplantı odasına gelerek ‘Mit MüsteÅŸarı sizinle görüşmek istiyor’ komutanım demesi üzerine önemli bir ÅŸey olabileceÄŸini düşünerek toplantıdan hemen çıktım ve odama giderek telefonla MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan Beyle görüştüm. Kendisi bana ‘komutanım bugün MİT MüsteÅŸarlığına bir tane subay geldi. Çok önemli ÅŸeyler söyledi. Ben ÅŸimdi size yardımcım Sebahattin beyi gönderiyorum o size teferruatını anlatacak’ dedi.
MüsteÅŸar Yardımcısı  saat 17.32’de karargâha geldi.”
Yine Orgeneral Güler’in ifadesinden:
“Bir müddet sonra Sebahattin Bey geldi ve Sebahattin Bey de ‘komutanım bugün MİT MüsteÅŸarlığımıza öğleye doÄŸru kara pilot binbaşı olduÄŸunu söyleyen ÅŸahıs geldi. Bununla görüştük. Adam bize aynen ÅŸunları söyledi: Ä°zinden beni dün çağırdılar. Bugün sabah birliÄŸime katıldım. Önce tabur komutanımla görüştüm sonra tabur komutanımla birlikte bir albayın yanına gittik. Albay ‘Gece görüş gözlüklerinizi alın, bu gece uçuÅŸumuz olacak ve uçuÅŸun sonunda da Hakan Fidan'ı alacağız’ dedi.”
MÄ°T MüsteÅŸar Yardımcısı Sabahattin Bey, kısa bir süre kalıp saat: 17.45’te karargahtan ayrıldı.
Bu sırada Genelkurmay BaÅŸkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak ile birlikte YAÅž hazırlık toplantısındaydı. Ardından olanları da Çolak’ın ifadesinden okuyalım:
“Yaklaşık 45 dakika çalışmıştık ki odaya elinde bir not defteri ile birlikte Genelkurmay 2. BaÅŸkanı Orgeneral YaÅŸar Güler girdi. Sayın komutan ile sadece ikisinin anlayabileceÄŸi tarzda not defteri üzerinden bilemediÄŸim bir konu hakkında görüşme yaptılar. Bu, yaklaşık 5-6 dakika sürdü. Sonra Sayın Komutan 2. BaÅŸkana ‘siz çalışın hazır olunca tekrar görüşelim’ dedi. 2. BaÅŸkan çıkınca biz 20-25 dakika kadar daha kiÅŸiler üzerinden çalışmaya devam ettik. Bir ara 2. BaÅŸkan ‘hazırız’ diye bilgi verince Sayın Komutan bana ‘sen çalışmaya devam et veya biraz hava al ben biraz sonra gelirim’ diyerek muhtemelen yan taraftaki toplantı salonuna geçerek 2. BaÅŸkan ile birlikte çalışma yaptılar…”
Toplantıyı bölüp giren Orgeneral YaÅŸar Güler, MÄ°T’ten gelen bilgiyi Akar’a anlatmıştı. Güler’in ifadesinden devamla:
“Ben hemen Genelkurmay BaÅŸkanımızın yanına geçtim ve kendisine ‘komutanım Sebahattin Bey geldi ve bana bunları, bunları anlattı’ dedim. ‘Önemli bir durumun olduÄŸunu deÄŸerlendiriyorum uygun görürseniz Hakan Beyi hemen buraya çağıralım’ dedim. Kendisi de ‘uygun’ dedi ve hemen oradan Hakan Beyi baÄŸlattı ve ‘Buraya gelir misin?’ diyerek kendisini çağırdı. Bu esnada Kara Kuvvetleri Komutanımız ile Genelkurmay BaÅŸkanımız Kara Kuvvetlerine ait Yüksek Askerî Şûra çalışmalarını yürütüyorlardı. MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan saat 18.15 civarında karargâha geldi ve hemen Genelkurmay BaÅŸkanının makam odasının bitiÅŸiÄŸindeki çalışma odasına geçtik…”
MÄ°T MüsteÅŸarı 10 dakika sonra karargâhtaydı. Bu sırada karargâhtaki hareketlilik diÄŸer subaylar tarafından da hissedilmiÅŸti. Terörle mücadele toplantısı için Genelkurmay’da olan Tümgeneral Zeki Aksakallı da durumdan şüphelenenler arasındaydı:
“16.00-17.00 arasında Genelkurmay 2. BaÅŸkanı Orgeneral YaÅŸar Güler’in önüne bir not bırakılması üzerine Orgeneral YaÅŸar Güler toplantıdan ayrıldı. Toplantı devam ederken, baÅŸkanlık eden Kara Kuvvetleri Kurmay BaÅŸkanı Orgeneral Ä°hsan Uyar’a da bir not iletildi, o da toplantıdan ayrıldı, bu olaylardan sonra bir ÅŸeyler olduÄŸu şüphesiyle neler olduÄŸunu anlamak maksadıyla toplantıya baÅŸkanlık eden Genelkurmay MEBS BaÅŸkanı UÄŸur Tarçın’dan müsaade alarak geri dönmek üzere toplantıdan ayrıldım. Komuta katında kimseyi bulamadım. Bu esnada komuta katı koridorunda bulunan bir personele Genelkurmay 2.BaÅŸkanını sordum. Personel bana Genelkurmay BaÅŸkanı’nın yanında olduÄŸunu, ayrıca MİT MüsteÅŸarı veya MİT MüsteÅŸar Yardımcısı’nın içeride olduÄŸunu söyledi. MİT MüsteÅŸarı ya da MİT MüsteÅŸar Yardımcısı’nın orada olması beni şüphelendirdi. Normal bir ÅŸeylerin olmadığını anladım. Aynı katta Mehmet Partigöç ile karşılaÅŸtım. Partigöç'ün yüzü kıpkırmızıydı ve çok telaÅŸlıydı. Öyle görünce "hasta mısın neyin var?" ÅŸeklinde üstüne gittim, o da "iyiyim bir ÅŸeyim yok” dedi. Tekrar toplantı salonuna gittim. Toplantı saat 19.00 gibi sona erdi. Arkadaşımın kızının düğünü olması nedeniyle eÅŸimin de aramasından sonra karargâhtan ayrıldım.”
Saat 18.15’di. Hulusi Akar, Hakan Fidan ve YaÅŸar Güler’in acil toplantısı baÅŸlamıştı. Orgeneral Güler’in ifadesinden:
“Ben, Hakan Fidan ve Genelkurmay BaÅŸkanımız toplantı odasında oturduk. Hakan Bey olayı tekrar anlattı ve son cümlesinden sonra ‘komutanım bu olay daha büyük bir olayın bir parçası da olabilir’ dedi. Bunun üzerine Genelkurmay BaÅŸkanımız derhal telefonu aldı ve harekât merkezindeki görevli TuÄŸgeneral Ä°lhan Kırtıl'a ‘Ä°lhan Türk hava sahasını her türlü askerî uçuÅŸa yasaklıyorum’ dedi…”
Saat 18.30. Bu sırada MüsteÅŸar Fidan olan bitenden haberdar etmek için CumhurbaÅŸkanı’nı aradı. Yine Orgeneral Güler’in ifadesinden:
“Bunun üzerine Hakan Fidan ‘komutanım ben bir de Sayın CumhurbaÅŸkanımıza bilgi vereyim’ dedi ve koruma müdürü Muhsin'i telefonla aradı. Muhsin'e ‘Sayın CumhurbaÅŸkanımızla görüşebilir miyim?’ dedi. Karşıdan ne cevap geldiÄŸini duymadım. Bunun üzerine Hakan Fidan ‘Peki Muhsin dışarıdan bir saldırı olsa yeterli gücün, silahın ve adamın var mı?’ diye sordu. Oradan bir cevap aldı ancak cevabını bilmiyorum. Sonra tekrar bir daha ‘Muhsin sana dışarıdan bir saldırı olsa buna karşı koyacak kadar gücün, kuvvetin ve adamın var mı?’ diye bir daha sordu. Oradan da muhtemelen olumlu bir cevap almış olmalı ki  ‘kolay gelsin’ dedi ve telefonu kapattı...”
Telefonu kapatmasının ardından Hulusi Akar yan odadaki Kara Kuvvetleri Komutanı Çolak’ı çağırdı. 
Çolak’a (Çolak’ın ifadesinden); “sen süratle buradan Kara Havacılık Komutanlığı'na git, giderken yanına askerî savcı, merkez komutanını (yanında beÅŸ kiÅŸi kadar adamı) ve Kara Kuvvetleri Kurmay BaÅŸkanını da al, saat 19.00'dan önce Kara Havacılık Komutanlığına ulaÅŸ ama gidiÅŸini maskelemek için bir adet B-200 uçağı hazırlamalarını ve Ankara dışına bir yere gideceÄŸini söyle, ÅŸayet 19.00'da uçuÅŸ olursa uçuÅŸ yapanları derhal derdest et" diye emir verdi.
Toplantıdan acilen çıkan Orgeneral Çolak, kapıda darbeden tutuklanacak Genelkurmay BaÅŸkanı Akar’ın emir subayı Yarbay Levent Türkkan’la karşılaÅŸtı. O karşılaÅŸmayı Çolak’ın ifadesinden okuyalım:
“Sayın komutanım bir ÅŸey mi var, diyerek özellikle aÄŸzımı aradı, ben de ‘herhangi bir ÅŸey yok karargâha gidiyorum’ diyerek durumu gizlediÄŸimi hatırlıyorum...”
Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Kara Havacılık Okulu’na doÄŸru yola çıktığında saat 18.15’di. Cuma iÅŸ çıkışı olduÄŸu için yoÄŸun bir trafik vardı. UçuÅŸun yapılacağı ihbar edilen 19.00’dan önce Kara Havacılık Komutanlığı’na ulaÅŸması gerekiyordu. Araçtaki ÅŸoförü ve emir subayı, özel kalem müdürünün niye bu saatte komutanlığa gittiklerinden haberi yoktu. Aracı Armada ve AÅžTÄ° önünde iki kez durdurup, duyulmaması için dışarı çıkarak telefon görüşmeleri yaptı. Kara Kuvvetleri Kurmay BaÅŸkanı Orgeneral Ä°hsan Uyar'ı arayarak beÅŸ adam  ve askeri savcıyla Kara Havacılık Komutanlığı’na gelmesini “muhtemelen bir derdest olayı” olacağını söyledi.
Ä°kinci olarak Kara Havacılık Komutanı Tümgeneral Hakan Atınç'a ÅŸu anda Kara Havacılık Komutanlığına intikal halde olduÄŸumu, Ankara dışında bir bölgeye gideceÄŸimi, bunun için süratle bir B-200 uçağı hazır etmesini isteyerek “gidiÅŸ amacımı maskelemeye çalıştı.”
Çolak’ın konvoyu Saat 18:48'de Kara Havacılık Komutanlığı Nizamiyesinden giriÅŸ yaptı. Hiçbir hareketlilik yoktu. Çolak’ın ifadesinden okuyalım:
“Her zamanki gibi nizamiyeden eskort aracı eÅŸliÄŸinde karargaha vardığımda Tümgeneral Hakan Atınç ve Kurmay BaÅŸkanı Kurmay Yarbay Mehmet Åžahin tarafından karşılandım. Ayrıca yanlarında emir astsubayı BaşçavuÅŸ Fatih Karagöz de vardı. (Kurmay baÅŸkanı ve emir astsubayı ikisi de halen tutukludur) komutan odasında yalnız kaldığımızda kendisini iyi tanıdığım ve güvendiÄŸim Tümgeneral Atınç'a olayı özetle anlatarak bugün ki uçuÅŸ planını getirmesini, havadaki uçak ve helikopterlerin indirilmesini, uçuÅŸ varsa bu uçuÅŸta hangi pilotların ve mürettebatın bulunduÄŸunun listesini vermesini istedim. Tümgeneral Hakan Atınç dün akÅŸam gece uçuÅŸu olduÄŸunu, ancak cuma günleri akÅŸamı uçuÅŸ yapılmadığını ve havada helikopter bulunmadığını, sadece Temelli/Polatlı'da eÄŸitim uçuÅŸu yapmakta olan 5 adet küçük tip T-182 eÄŸitim uçağının olduÄŸunu ve bunlarında Temelli meydanına indirildiÄŸini belirtti. Kendisini "uçuÅŸ planlarını getir" diye dışarıya gönderdiÄŸimde odada yalnız iken karargahın önünde B-200 uçağının hazır olduÄŸunu, meydanda herhangi bir helikopter hareketinin olmadığını ve durumun çok sakin olduÄŸunu gördüm. Bu esnada Genelkurmay BaÅŸkanı emir subayı benim Kara Havacılık Komutanlığında olduÄŸumu öğrenerek (muhtemelen kara havacılık komutanlığındaki hainler tarafından bildirilmiÅŸ olabilir) sayın Genelkurmay BaÅŸkanı ile telli hattan beni görüştürmüştür. Sayın komutanına ÅŸu anda saatin 19.12 olduÄŸunu ve Kara Havacılık Komutanlığında herhangi bir hareketlilik gözlemlenmediÄŸini, B-200 uçağının çıkış için hazır beklediÄŸini maskelemeyi baÅŸarı ile yaptığımı belirttim. Sayın Komutan, Kara Havacılık personelinin savcı ve merkez komutanının geliÅŸini anlamaması için merkez komutanı ve askeri savcının kesin olarak kışla içine sokmamamı, dışarıda bekletmemi belirterek "hangarlar bölgesinde yine görüşelim" emrini vermiÅŸtir… Araçla meydan bölgesine intikal ederken kara kuvvetleri kurmay baÅŸkanı da yanıma gelmiÅŸ, üç general ile hangarlar bölgesinde inceleme yapılmış olaÄŸanüstü bir durum olmadığını tespit edene kadar yanımda bulunan diÄŸer subaylardan gece uçuÅŸu ile ilgili bilgi temin etmeye çalıştım. Yaklaşık 45 dakika kadar incelemeyi müteakip sayın genelkurmay baÅŸkanımızla ikinci kez telefonla görüşüp durumun sakin olduÄŸunu, meydanda hareketlilik olmadığını, hangar kapılarının kapalı olduÄŸunu, durumu maskelemek için CH helikopter kabul töreni hazırlıklarını yaptığımı belirtiÄŸimi söyledim. Sayın komutan alaydaki pilotlarla görüşmemi, gerekirse onlarla çay içmemi ve sohbet ederek ağızlarından laf almayı denememi rica ettiler. Ben de zaten planımın son bölümü olarak birinci kara havacılık alayına geçip mevcut pilotları çağırarak onlar ile görüşmek istedim. Alay karargahına gittiÄŸimizde sadece kara pilot yüzbaşı Taha Fatih Çelik'in nöbetçi amiri olarak orada bulunduÄŸunu gördüm. BaÅŸka pilot yoktu. Kendisi ve diÄŸer nöbetçi heyetinin tamamının darbe giriÅŸiminde bulunan personel olduÄŸunu sonradan öğrendim. Herhangi bir tespitte bulunamadığım için 21.25 civarında kara havacılık komutanlığından araçla ayrıldım...”
Çolak, Kara Havacılık Okulu’nu teftiÅŸ ederken Genelkurmay Karargahı’nda darbeciler vaziyeti anlamışlardı. Saat 19.26’da Ä°kinci BaÅŸkan YaÅŸar Güler’in Özel Kalem Müdürü Kurmay Yarbay Bünyamin Tuner, Mehmet Partigöç’ün odasına girerek Komutanlar ve MİT MüsteÅŸarı arasında yapılan görüşmeler hakkında bilgi verdi.
Saat 20.09’da Genelkurmay Personel Daire BaÅŸkanı Ä°lhan Talu, Genelkurmay BaÅŸkanı’nın katına çıktı, açık kapıdan toplantı halindeki odaya doÄŸru baktı ve MÄ°T müsteÅŸarı Hakan Fidan’ı gördü.  Kurmay Albay Cemil Turhan’a; “Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Salih Zeki Çolak’ın Kara Havacılık Komutanlığı’na gittiÄŸini, FETÖ mensubu personelle ilgili tutuklamaların hemen baÅŸlayacağını” söyledi.
Darbeciler paniklemiÅŸti. Gece saat 03.00’te baÅŸlayacak darbe erkene çekilecekti.
Saat 20.22’de MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan karargâhtan ayrıldı. Onu kapıya kadar uÄŸurlayan protokol subaylarından üsteÄŸmen Kübra Yavuz da darbecilerden biriydi.
Fidan’ın karargahtan ayrılmasından sekiz dakika sonra erkene çekilen darbenin düğmesine basıldı. Saat 20.30’da Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi’nden, Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezi’nin emirlerini refüze edecek ÅŸekilde, ulaÅŸtırma uçakları için uçuÅŸların serbest bırakıldığına dair emir yayınlandı.
Aynı saatlerde 4. Ana Jet Ãœssü’nde toplanan 33 Özel Kuvvetler görevlisi Genelkurmay Karargâhına doÄŸru bir otobüsle yola çıktılar. Saat 20.07’de Genelkurmay’dan ayrılan Stratejik Dönüşüm Daire BaÅŸkanı Tümgeneral Mehmet DiÅŸli de, saat 20.46’da kendi özel aracıyla yeniden karargâha döndü ve doÄŸrudan Hulusi Akar’ın baÅŸdanışmanı Albay Orhan Yıkılkan’ın odasına geçti. Onun görevi 15 yıldır birlikte görev yaptıkları yakın arkadaşı Hulusi Akar’ı darbeye katılmaya ikna etmekti.
O gece, karargâh tarihinin en kanlı ve en karanlık gecesi olacaktı...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.