Sosyal Medya

Kürsü

Eğitim Sistemimizin Zaaflerını Doğru Teşhis Edebilmek / Fethi GÜNGÖR

Yetmişli yılların sonunda Kayseri’nin Develi ilçesinde İmam-Hatip Lisesi’nde kendisinden ders almaktan şeref duyduğum muhterem hocam emekli eğitimci Ethem Paksoy’un “Türk Eğitim Sisteminin Temel Sorunları” isimle kapsamlı eseri, müfredat çalışmalarının ülke sathında tartışmaya açıldığı ve önerilerin toplandığı bir zamanda yayımlanmış oldu.



Mart 2015’te ilk nüshasını tashih ve redaksiyon için bana gönderdiÄŸi zaman bir yayınevini de haberdar etmiÅŸ, eseri tamamlanınca basma sözü de almıştık. Ancak bir yılı aÅŸkın bir süre bu yayınevinde bekledikten sonra müellifi eseri bir baÅŸka yere teklif etmiÅŸ ve nihayet Yeni Türkiye Yayınları tarafından Åžubat 2017’de basılarak okuyucuyla buluÅŸtu. Ethem Hocam büyük çoÄŸunluÄŸu 2000 yılından sonra olmak üzere son elli yılda üretilmiÅŸ yüz elliyi aÅŸkın bilimsel kaynaÄŸa dayanarak hazırladığı eserini, yarım asırlık gözlem ve tespitlerini de katarak yoÄŸun bir mesaiyle milletimizin istifadesine sunmuÅŸtur. Talim ve Terbiye Kurulu üyeleri, eÄŸitim yöneticileri ve eÄŸitimcilerimiz baÅŸta olmak üzere eserin ehemmiyetine kamuoyunun dikkatini çekmek maksadıyla kitabın giriÅŸ kısmını özetle iktibas etmekte yarar görüyorum:

EÄŸitim Kurumunda Kendi DeÄŸerlerimizi Bulabilmek

“Yurdumuzun en ücra köşelerine kadar uzanan okullarıyla, yüz binlerce öğretmeniyle, milyonlarca öğrencisiyle Türkiye nüfusunun üçte birini teÅŸkil etmekte olan Milli EÄŸitim Bakanlığı bünyesinde üyesi olmayan aile sayısı çok azdır. Bu kurumun faaliyetleri gibi sorunları da toplumun ekseriyetini ilgilendirmektedir. Haklı olarak toplumda bu kurum üzerine konuÅŸulduÄŸu kadar hiçbir kurum hakkında konuÅŸulmamaktadır.

EÄŸitimin siyasetin, bilimin, sanatın, medyanın, yargının ve bütün bir toplumun gündemini bu kadar meÅŸgul etmesinin sebebi kiÅŸilerin, ailelerin, cemaatlerin ve cemiyetlerin Milli EÄŸitim’in aynasında kendilerini görememeleridir. EleÅŸtirilerin ortak noktası hiç kimsenin din, dil, kültür ve sanat farklılıklarıyla bu kurumda kendini bulamıyor olmasıdır. Milli EÄŸitim, toplumu ulus devlet kalıbına dökmek istiyor; toplum ise farklılıklarıyla eÄŸitimde varlığını sürdürmek istiyor. EÄŸitim demokratik bir yapıya kavuÅŸsa herkesi olduÄŸu gibi kabul eder ve bulunduÄŸu hâl üzerine eÄŸitir. Milletimiz kendini bir aile gibi görür ve tasalarını, sevinçlerini kolayca paylaşır.

Millet olarak sahip olmanın sevincini paylaÅŸacağımız dünya çapında bilim, fikir ve sanat adamımız yok. Bunun sebebini araÅŸtırdığımız zaman aslan payının eÄŸitimde olduÄŸunu görmekteyiz. Bozuk bir fabrika gibi çalışan Türk eÄŸitim sisteminin sorunlarının her biri, emanet ettiÄŸimiz neslin beynini kelepçeleyerek hür düşünmesini; birer pranga gibi elini ayağını baÄŸlayarak onların becerilerini ortaya koymasını engellemiÅŸtir.

Beyin göçü ile yurt dışına kaçırılan zeki ve kabiliyetli insanlarımız ABD ve Batı’ya hizmet etmektedirler. EÄŸitimimizi sorunlardan arındırırsak hem bu milletin bakir beyin gücünü verimli hale getiririz, hem de bu göçü tersine çevirmiÅŸ oluruz. Bunun ötesinde yaptığımız masrafları, harcadığımız emekleri boÅŸa gitmekten; milyonlarca gencimizin ömrünü de zayi olmaktan kurtarmış oluruz. O zaman belki güneÅŸ doÄŸudan yeniden doÄŸar.

Bu millet en sıkıntılı anlarında bile ahlaki deÄŸerleri ile mutlu olmasını bilmiÅŸtir. Bu deÄŸerler hızla aşınmaya uÄŸradığından ahlaki çöküntüye gidildiÄŸini görüyoruz. Toplumda boÅŸanmalar, suç oranları arttı. Ä°nsanlar arasındaki güven ortadan kalktı. Bu olumsuzluÄŸun en büyük suç ortağı da eÄŸitimdir. EÄŸitimle dayatılan ulus devlet deÄŸerleri toplumumuzu ayakta tutan sosyal deÄŸerlerin aşınmasının da sebebidir. Toplumdaki geri kalmışlığın sebebini düşünen her insan, bunun temelinde eÄŸitimin sorunlarını görür. EÄŸitim sistemimiz bu sorunlardan kurtulmadıkça toplumumuzdaki sıkıntıları ortadan kaldırmamız mümkün deÄŸildir.”

 

Toplumun En Büyük Kurumuna Bigâne Kalmamak

“Türk eÄŸitim sisteminin sorunlarının bir kısmı, sistem kurulurken dayandığı tartışılması yasak ilkeler ve devrimlerin uzun bir dönemden sonra dogmalaÅŸmasından ve kimsenin onları deÄŸiÅŸtirmeye cesaret edememiÅŸ olmasından dolayı ortaya çıkmıştır. Günümüz eÄŸitim bilimine ters olduÄŸu halde bu sorunlar varlığını ısrarla korumaktadır. Bir kısım sorunlar da askeri müdahalelerin akabinde eÄŸitimde yapılan deÄŸiÅŸikliklerden kaynaklanmaktadır. Ä°ktidar hırsıyla askeri vesayet altına giren siyasiler bu deÄŸiÅŸimleri yapmışlar ve suçun ortağı olmuÅŸlardır.

EÄŸitim sisteminin sorunları onlarca yıldır biliniyor. Ancak sıra çözüme geldiÄŸi zaman herkesi memnun edecek demokratik ve bilimsel çözüm üretilmiyor. Ulus devletin bekası için sunulan ideolojik ve taraflı çözümler bir süre sonra yeni bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bunun için eÄŸitimimiz yapboz tahtası haline gelmiÅŸtir. Akıl ve bilimin öncülüğünde yapılan deÄŸiÅŸim, eÄŸitimi bir kademe yükseltir, eskiyen pörsüyen yerleri yeniler. Bizdeki deÄŸiÅŸimler ise ulus-devlet deÄŸerlerinin dışına çıkan toplumu hizaya sokmak için yapılmaktadır.”

 

Kuşatıcı Bir Eğitim Sistemi Kurabilmek

“Bu milleti sosyal ve ekonomik bakımından ayaÄŸa kaldıracak yegâne kaynak beyin gücüdür. Bir milletin beyin gücünü kullanmasının yolu ise eÄŸitimden geçer. EÄŸitim sisteminde hiçbir inanç, hiçbir etnik köken, hiçbir kültür dışlanmamalıdır. Bilimle dini çatıştırmayan, tarihi çizgiyi parçalamayan, bu milletin baÄŸrından çıkan bilim adamlarının buluÅŸlarını da kitaplara koyan, dilimizin tarihi çizgisinde geliÅŸmesi için ilkelerini tespit eden, birey, aile, devlet ve millet dörtlüsünün baÄŸlarını dengeli bir ÅŸekilde kuran bir eÄŸitim sistemi geliÅŸtirilmelidir.

Öğretilecek bilgi konusunda seçici davranan, beyne empoze edilen ezbere dayalı kuru bilgiden çok araÅŸtırma, inceleme ve gözleme dayanan bir öğretim metodu benimseyen, yeni araÅŸtırma ve inceleme kurumlarıyla geliÅŸmenin önünü açan, dayatmalardan uzak, ideolojinin hegemonyasından kurtulmuÅŸ ve eÄŸitim bilimlerinin yasalarına dayandırılan bir eÄŸitim sistemi kurmak mecburiyetindeyiz.”

 

Eğitim ve Öğretimin Dönüştürücü Gücünü Hakkıyla Kavramak

“Öğrenmek insan için bir amaç deÄŸil, eÄŸitime götüren bir araçtır. Bilgi, öğrenildikten sonra, hayata aktarılınca eÄŸitim olur. Ä°nsan, öğrenme hakkı elinden alınırsa ÅŸartlanmayla eÄŸitilen hayvanların seviyesine indirgenmiÅŸ olur. Ä°nsanlar, hayvanlar gibi ÅŸartlanmayla eÄŸitilme içgüdüsüne sahip olmadıkları için seviye daha da aÅŸağıya düşmektedir. Ayrıca Ä°nsanın öğrenme hakkını çeÅŸitli ideolojik kalıplara dökerek kullandırmak da aynı olumsuz sonucun doÄŸmasına yol açar.

Her insanın, eÄŸitimi için bilgi öğrenecek kadar zekâsı ve kabiliyeti vardır. EÄŸitim, insanın öğrendiÄŸi bu bilgiyle davranış biçimi geliÅŸtirmesinin adıdır. ÖğrendiÄŸi halde bilgisini davranışlarına yansıtmayan kimse eÄŸitilmemiÅŸ olur. KiÅŸisel geliÅŸim bilgiyi hayata aktarmakla tamamlanır.

Öğrenim ve eğitim insanın soyut güçlerini kullanmasını sağlamaktadır. İnsanın en büyük gücü, soyut gücü olan beyin gücü, manevi gücüdür. İnsan beyin gücü sayesinde kendinden daha güçlü canlılara hâkim olmakta, hatta tabiata bile hâkim olabilmek için çabalamaktadır. Bu gücü en iyi kullanmanın yolu eğitimden geçer. İnsan eğitimle duygularını ve melekelerini kullanarak sanatı doğurmaktadır. İnsan, eğitim ve öğretimle bilimde, sanatta, kültürde önceki insanların birikiminden faydalanırken kendi birikimini de sonraki nesillere miras bırakmaktadır. Bu sayede oluşturduğu bilgi hazinesiyle insan dünyayı imar etmektedir. Bu bakımdan bilim, sanat ve kültürün gelişmesi eğitime bağlıdır. Nitekim her yeni buluş da eskilerin yanlışları da yeni nesle eğitimle aktarılmaktadır.

Sosyal bir varlık olan insan, öğretimle sanatta, bilimde ya da mesleÄŸinde kendini ortaya koyar. EÄŸitilmiÅŸ insan farklı algılar, olayları farklı deÄŸerlendirir ve hayatının kalitesini artırır. Ä°nsan eÄŸitimle hayatını daha zevkli hale getirecek yeni ilgi alanları ortaya çıkarır. EÄŸitim insanın ufkunu açar, onu yeni sentez ve yorumlara götürür. EÄŸitimli insanın hayatı hiçbir zaman duraÄŸanlaÅŸmaz, çünkü her zaman geliÅŸim halindedir. EÄŸitimli insan hayatın inceliklerini görür, sezer, yaÅŸama zevkini tadar ve buna göre sosyal çevrisini oluÅŸturur.”

 

Sağlam Bir Aile Terbiyesiyle Güçlü Bir Toplum İnşa Edebilmek

“ÇocuÄŸun ilk eÄŸitimi ailede baÅŸlar. Okuldaki eÄŸitim çocuÄŸun ailede gördüğü temel eÄŸitim üzerine bina edilir. ÇocuÄŸun aileden aldığı temel eÄŸitim onun hayatından kolay kolay silinmeyen bir karakter eÄŸitimidir. Bu eÄŸitimin kalitesi ise anne babanın eÄŸitimli olmasına baÄŸlıdır. Bu yüzden çocuklar için okul açtığımız gibi günümüz toplumunda büyüklerin tecrübelerinden yararlanma imkânını ortadan kaldıran çekirdek ailelerde yaÅŸayan anne ve babalar için de okullar açmalıyız. Aksi takdirde çocuÄŸun aile eÄŸitimindeki yanlışlar okullarda alacağı eÄŸitimi de olumsuz yönde etkiler. Huzurlu, ekonomik, saÄŸlıklı, medeni bir aile olmanın yolu eÄŸitimden geçtiÄŸi gibi saÄŸlıklı bir nesil, medeni bir toplum, güçlü bir devlet olmanın yolu da eÄŸitimli aileden geçer. Dolayısıyla eÄŸitim, aile için en büyük bir güçtür. Anne ve babalar çocuklarına Ã¶ncelikle büyük servetler bırakmak yerine büyük deÄŸerler ve erdemler bırakmış olsalar daha büyük iyilik etmiÅŸ olurlar.

Bir toplum her alanda güçlü olmak istiyorsa bütçesinden en büyük payı ayırarak demokratik ve bilimsel eğitim sistemine yönelmek zorundadır. Bir milletin en büyük gücü beyin gücüdür. Hangi toplum beyin gücünün farkına varıp onu eğitmişse her alanda ilerlemiştir. Bir milletin tarihindeki yükselme devirleri beyin gücünü eğittiği devirlerdir; gerileme devirleri de beyin gücünü âtıl bıraktığı devirlerdir.

Bir toplum bilgi toplumu olmadan ilerleyemez. Bilgi toplumu olmanın yolu ise hayat boyu öğrenmekten geçer. Milletler ilkellikten eğitimle kurtulmuş, yükselmişler veya zamanına göre yükselmişken eğitime önem vermediği için geri kalmış ve çökmüşlerdir. Bir devletin gelişmişliği eğitiminin gelişmişliği ile doğru orantılıdır.

İnsanın eğitimi, kendisi için olduğu kadar, içinde yaşadığı toplum, çevre hatta kullandığı eşya için de önemlidir. Hiçbir canlı insan kadar çevresini ihya ve imhada etkili değildir. Bütün dünya toplumlarında insanın kendisini, toplumunu, çevresini ihya edebilmesi için eğitime ihtiyacı vardır. Aksi takdirde bir gün gezegenimizde hayat son bulabilir.

İyi bir eğitim farklı kültürlere, farklı ilgilere, farklı inançlara sahip insanların bir araya gelmesini sağlar. Farklılıklar toplumda eğitimle zenginlik halini alır. Eğitimsiz toplumlarda farklılıklar huzursuzluğun, ayrılıkların, anarşi ve terörün sebebi olur. Medeniyet, farklılıkları zenginlik kabul eden toplumlardan çıkar. Bir toplumdaki siyasi istikrar ve sosyal dayanışma eğitimden geçer.

Geri kalmış toplumların kurtuluş yolu eğitime yaptıkları fedakârca harcamalardan geçer. Bu tutum, yaşayan neslin gelecek nesle bir sorumluluğu ve borcudur. Bu gerçeği bilen bir millet kalkınmak için birçok fanteziden vazgeçerek eğitime yatırım yapar. Belki on-on beş yıl sıkıntı çeker ama sonra bu yatırımlarının meyvelerini toplamaya başlar ve dünya toplumları içinde gelişmişlik seviyesini yükseltir.

Ä°nsanın olduÄŸu yerde sorunlar, sorunun olduÄŸu yerde mutsuzluk da var olacaktır. EÄŸitim bu sorunları asgariye indirir, eÄŸitimsizlik ise kronikleÅŸtirir. Günümüz süper güçleri en acımasız silahlar üreterek savaÅŸ peÅŸinde koÅŸacaklarına veya güçsüz toplumları silah ticaretiyle sömüreceklerine, kendi halklarını eÄŸiterek israfsız, medeni bir ÅŸekilde yaÅŸatsalardı toplumlarını daha mutlu ederlerdi. SavaÅŸların dünyaya ektiÄŸi kin tohumları bir gün yeÅŸerdiÄŸi zaman, devletler güçlü iken yaptıkları zulmün karşılığını rekabette geri kaldıklarında mutlaka göreceklerdir. Artık savaÅŸla, kaba güçle, sömürüyle medeniyet olmaz. Medeniyetin yolu eÄŸitimden geçer.”

Eğitim ferdin, firmaların ve toplumun geleceğine bir yatırımdır. Toplumun refah seviyesinin ve yaşam kalitesinin yükselmesinde eğitime yatırım etkin bir role sahiptir. Ekonomide büyüme, ulusal rekabet gücü ve verimlilik artışı ancak eğitimle sağlanmaktadır. Sosyal anlamda katılımcılık, adil gelir dağılımı, yoksulluğun giderilmesi, sosyal uyum ve çevrenin korunması gelişmiş eğitimin bir sonucudur.

EÄŸitimi gerçek mihverine oturtturduÄŸumuz zaman evrende dünya, dünyada da insan güzel olur. Ä°nsan bozulduÄŸu zaman dünya bozulur; dünya bozulduÄŸu zaman da evren bozulur. Ä°nsan gerçek eÄŸitime kavuÅŸtuÄŸu zaman dünya için yük olmaktan çıkar, dünyayı güzelleÅŸtirir. Gerçek eÄŸitim almış insan dünyanın yaratılışını bozmaz, bilakis ona güzellik katar…”

 

Kaynak:

PAKSOY, Ethem. (2017). Türk EÄŸitim Sisteminin Temel Sorunları, Yeni Türkiye Yayınları, 488 s.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.