Özel / Analiz Haber
Selahaddin E. ÇAKIRGİL: 'Türkiye zincire vurulmuş bir aktördür'
Star Gazetesi yazarı, gazeteci-yazar Selahaddin E. ÇAKIRGİL ile bölgemizde gelişen olaylar hakkında özel bir röportaj gerçekleştirdik.
DÜŞÜNCE MEKTEBİ / RÖPORTAJ
Ä°ran basınını yakından takip ediyorsunuz Ä°ran ile alakalı haberlerin gerçeÄŸi ne kadar yansıttığını düşünüyorsunuz ve Ä°ran’dan çevirilerek yapılan haberlerin ne kadar aslına uygun olarak çevrildiÄŸini düşünüyorsunuz?
Tercümelerde aslına tam uygun olmayan aktarmaların olması tercüme işinin kaçınılmaz bir durumudur. Ama, bunlar kasıdlı olarak ve çarpıtma mahiyetinde yapılırsa, zâten -en azından zarar gören tarafça- gerekli düzeltmelerin, gelişen iletişim teknolojisi açısından hemen yapılması imkanı olduğundan, kasıdlı çarpıtmaları yapanlar da dikkatli olmak zorundadırlar.
Bundan sonra Türk kamuoyu Ä°ran’ı nasıl deÄŸerlendirmeli Ä°slam Devrimi’nin bittiÄŸi yönündeki eleÅŸtirilere katılıyor musunuz?
Kamuoyu adına görüş açıklamak durumunda deÄŸilim. Bu konuda söyleyeceklerim sadece beni baÄŸlar.. Ä°slam Ä°nkılabı’nın bittiÄŸi gibi görüşler de inkılabdan herkesin anladığı mânâya göre farklı olabilir. Bana göre ise, 1979’da Åžahlık rejimini deviren Ä°slam Ä°nkılabı Hareketi, Irak’la olan 8 yıllık askerî savaÅŸ, Amerika ve Batı dünyasıyla olan diplomatik savaÅŸ ve içerde yığınla solcu -komunist, her türlü kavmiyetçi ve ayrılıkçı silahlı mücadeleleri atlattıktan sonra güçlenmiÅŸti. Ama, o çetin mücadelelerden sonra, bu kez de güç zehirlenmesine uÄŸranılmıştır.. Nitekim bu güç zehirlenmesinden dolayıdır ki Irak, Suriye. Lübnan ve Yemen baÅŸta olmak üzere ve hele de kendilerine mezhebî açıdan daha yakın buldukları grup, kitle veya rejimlerle güç birliÄŸine gitmek adına, bugün, kendi deyimleriyle, (Tehran, BaÄŸdad, Åžam, Beyrut ve San’a baÅŸta olmak üzere) OrtadoÄŸu’nun birçok baÅŸkentinde ve coÄŸrafyalarında güç gösterisi yapmakta ve hattâ, ’30 yıl önce kahramanlarımız, Saddam’ın saldırılarını durdurmak için Ä°ran içinde savaşırken, bugün OrtadoÄŸu’nun baÅŸkentlerinde dünya siyasetini belirleyen bir güç olmuÅŸlardır ve tarihte hiçbir zaman DoÄŸu Akdeniz’e ulaÅŸamamış olan Ä°ran, bugün DoÄŸu Akdeniz’e kadar uzanan coÄŸrafyalarda belirleyici bir güç odağı haline gelmiÅŸtir..’ gibi görüşleri resmen de dillendirmektedir. Güç zehirlenmesi iÅŸte budur..
Dahası, bu güce eriÅŸtiklerini söylerken, ‘Türkiye’de Tayyib ErdoÄŸan’ın arab dünyasıyla tarihte olduÄŸu gibi yeniden ve yeni ÅŸekillerde bütünleÅŸmek hayalleri taşıdığını, Yeni Osmanlılık ve Hilafet’i diriltmek siyaseti izlemeye çalıştığını ve amma Ä°ran’ın DoÄŸu Akdeniz’de kadar bir coÄŸrafî sed çekerek ErdoÄŸan’ın hayallerinin yolunu kestiÄŸini’ stratejik yorumlar yapan yarı resmî ve resmî odaklar ve kiÅŸiler dile getirebilmektedirler.
Şii Hilali, gerçeği ne kadar yansıtıyor, veya oluşturuluyor mu? Bunun karşında bir Sünni bir omurganın varlığından bahsedilebilir mi?
Ä°ran, kendi resmî ideolojisinin temelini oluÅŸturan ÅŸia ya da 12 Ä°mam- Ä°sna AÅŸeriyye / Caferiyye mezhebinin kısa ve uzun vadedeki hedeflerini elbette gözetebilir. Bunu yaparken, genelde Ä°ran, Irak , Lübnan, Yemen, Bahreyn ve hattâ Suûdî gibi, bünyelerinde yüzde 30’ların üzerinde kendi mezhebinden olan ya da kendi mezhebine yakınlık duyan halklarla hatırı sayılır temaslar geliÅŸtirmeye çalışıyor. Bu da ülkeler arasındaki gizli-açık güç savaÅŸları açısından anormal bir durum sayılmamalıdır. Hattâ, bu bakımdan, bu coÄŸrafyada bir ‘ÅŸiî hilali’ oluÅŸturulmak istendiÄŸi iddiaları dünya medyasındaki yorumlarda da dile getirilmektedir. Bununla yetinmeyen Ä°ranlı stratejistler ise, hattâ bir Åžiî Dolunayı’ndan bile bahsetmektedirler, yazılarında.. Bu da bir inanç heyecanının ötesinde, güç zehirlenmesine uÄŸramanın mezhebçilik alanındaki yansımasıdır.
Bunun karşısına bir Sünnî Hilal söylemiyle çıkmanın mantığı yoktur. Çünkü, sünnî Müslüman toplumlar asıl büyük gövdeyi oluÅŸturduÄŸundan ‘hilal’ nitelenmesi yetersiz olur. Ama, bir ‘Ä°khwan-ul Muslimîn Hilali’nden bahsediliyordu, 4-5 yıl öncelerde.. Yani, Tunus, Mısır, ve Libya’da devrilen eski rejimlere Suriye Baas rejimi de eklenseydi, bu ülkelerdeki yeni yönetimler , ErdoÄŸan Türkiyesi’yle birlikte DoÄŸu Akdeniz’de bir Ä°khwan Hilali oluÅŸturabilirlerdi. Ama, Mısır’da ilk hür seçimle bu ülkenin başına geçen Muhammed Mursî yönetimi henüz 11’nci ayını doldurmaktayken emperyalist güç odaklarının kuklası olan A. Fettah Sisî isimli bir general eliyle devrilmesi ve uluslararası bir satrancın ana oyun alanına dönüşen Suriye coÄŸrafyasındaki korkunç kaosun da devam etmesi ve 50 yıllık (Baba-OÄŸul) Hâfız ve BeÅŸÅŸar Esed Hanedanı’nın başında bulunduÄŸu Suriye Baas rejiminin henüz de devrilememiÅŸ olması yüzünden bu durum gerçekleÅŸmedi.
'TÜRKİYE İRAN İLİŞKİLERİ VE ERDOĞAN'IN ROLÜ'
Türkiye politikası ve ErdoÄŸan’ın Sünni dünya için nasıl bir rol oynadığını düşünüyorsunuz, liderlik iddiaları için neler söylersiniz?
Türkiye CumhurbaÅŸkanı Tayyib ErdoÄŸan, hem de Ä°ran’lı en üst derecedeki liderlerin yanında ve Tahran’da ‘Benim dinimin adı Sünnîlik veya Åžilik deÄŸil, Ä°slam’dır. Onlar Ä°slam’ın yorum farklılıklarıdır.. ‘ dediÄŸine göre onun sünnî bir dünya düşündüğünü söylemek çok yanlış olur. Anladığım kadarıyla Tayyib ErdoÄŸan, sünnî olan halkların da, ÅŸiî olan halkların da Ä°slam’ın temel prensipler etrafında kardeÅŸlik hukukunu gözeterek ve birbirlerini dışlamadan ve bir Ä°slamî bütünlük ve vahdet sergilemeleri gerektiÄŸine inanmaktadır.
Liderlik ise, siparişle ya da iddiayla olmaz, beşer iradesinin sınırları içinde, şartların olgunlaşmasıyla ve o olgun şartların doğru okunması ve ümmetin birliği idealine doğru yol alınmasıyla oluşabilir.
Türkiye ve İran arasında zaman zaman yaşanan gerilim için Suud ve İran geriliminin bir yansıması denilebilir mi?
Bu gibi mukayeseler için bir takım iddialar ileri sürülse bile, bunun çok sağlıklı bir mantıkî muhakemenin sonucu olabileceğini ve sağlıklı hükümler verilebileceğini sanmıyorum.
'MERG BER RUSYA!'
İran ve Rusya stratejik ortaklığı hangi ilkelerde nasıl bir ortak paydada buluşuyor?
Rusya , Sovyetler BirliÄŸi’nin dağılmasından sonra içine düştüğü periÅŸanlıktan Putin döneminde büyük çapta kurtuldu sayılır. Eski gücüne yaklaÅŸan Rusya’nın, hele de son kırk yılı aÅŸkın zamandır etkisiz hale geldiÄŸi OrtadoÄŸu’ya dönmek için fırsat kolladığı biliniyordu. Bunun için komÅŸu ülkeleri yanına çekmek üzere pusudaydı. Bunların başında da Türkiye ve Ä°ran geliyordu.
Türkiye, Amerika ve NATO dünyasının OrtadoÄŸu’da kendi geleceÄŸini de tehlikeye atacak entrikalara girdiÄŸine olan kanaatinden dolayı o dünyayla arasına mesafe koydukça, Rusya ‘NATO’da bir gedik açabilir miyim..’ ümidiyle de Türkiye’ye yakınlık gösterdi..
Ä°ran da OrtadoÄŸu’da hele de Suriye konusunda tek başına hareket ederek bir netice alamayacağını hissedince, bu güç dengesi oyununda Rusya’yla sıkı iÅŸbirliÄŸine girdi. Ama, bu durum içerde bile rahatsızlık meydana getirdi.. Nitekim, Refsencanî’nin cenaze töreninde yüzbinler Rusya’nın Tahran’daki Elçilik binası önünde geçerken, ‘Merg ber Rusya! (Rusyaya ölüm!..)’ diye haykırdılar. Bu durum, yönetimin en üst noktasında olanlarla, izlenen siyaset yüzünden uzun zamandır arasında soÄŸukluk olduÄŸu bilinen Refsencanî‘nin cenaze töreni vesilesiyle ortaya çıkan hoÅŸnudsuzluÄŸun bir dışa vurumu idi.
Suriye’ye müdahale etmesi için General Qaasım Suleymanî’nin Ä°ran tarafından Moskova’ya gönderilip, Putin’i ikna ettiÄŸinin Ä°ran tarafından resmen ve de gururla açıklanmasından sonra, devreye bodoslamadan giren Rusya, Suriye’de tek başına bir netice alamayacağının endiÅŸesini taşıyan Ä°ran’a bazı kazanımlar saÄŸladı.. Ä°ran da Rusya’ya , Suriye bombardımanında nerelerin vurulacağına dair noktaların, hedeflerin koordinatlarını kendi kumandanlarının verdiÄŸini açıkça dile getirmekten kaçınmadı.. Hemedan’daki Noje Havaalanı‘nın rus savaÅŸ uçaklarına tahsis edilmesi durumu bile ortaya çıktı. Ki, bu durum, Ä°ran Meclisi’nde bile sınırlı da olsa itirazla karşılaÅŸtı.
'ETNÄ°SÄ°TE DEVLETLERÄ° KAVGAYI ARTTIRIR'
OrtadoÄŸu’da bir Kürdistan devleti kurulursa Ä°ran Kürdistan’ı ve Türkiye Güney DoÄŸusu bundan nasıl etkilenir?
Hele de OrtadoÄŸu Müslüman coÄŸrafyalarındaki ihtilaflarda en çok da emperyalist güçlerin uzun vâdeli planlarının devrede olması açısından, bu coÄŸrafyalarda ÅŸu veya bu etnik unsurun adına denilerek bir takım devletlerin kurulmasının, hele de ayrımcılığa maruz kalmış bazı etnik unsurları, kendi etnisiteleri adına bir devlet oluÅŸturmak için tahrik edeceÄŸi ve bu durumun da bölgedeki devletler ve etnik unsurlar arası kanlı boÄŸuÅŸmaları beraberinde getireceÄŸi ve o zaman da emperyalist güçlerin devreye bir ‘kurtarıcı’ sıfat ve edâsıyla daha güçlü olarak gireceÄŸi açıktır..
'TÃœRKÄ°YE SÄ°YASETÄ°NDE FÄ°LÄ°STÄ°N VE Ä°SRAÄ°L'
Türkiye siyasetinde Filistin ve İsrail ilişkileri seyri hakkında neler düşünüyorsunuz?
ÇeliÅŸkiler yumağı.. Sionist Ä°srail rejiminin bütünüyle iÅŸgal ve gasb altında tuttuÄŸu Filistin toprakları, aynı inanç grubundan kardeÅŸ halkların yüzlerce yıl birlikte yaÅŸadığı topraklardı... Osmanlı’nın dünya sahnesinden silinmesinden 30 yıl sonra o topraklarda kurulan Ä°srail isimli sionist rejimi halkı Müslüman ülkelerden ilk tanıyan ülke ne yazık ki, Türkiye olmuÅŸtu, 1948’de..
Ä°lk esaslı çeliÅŸki ve ihanet bu noktadaydı. Arkasından, bu sionist rejimi her ne pahasına olursa olsun, sonuna kadar ayakta tutmaya kararlı olduÄŸunu açıklayan emperyalist güçlerin iki büyük ismi B. Amerika ve Sovyet Rusya’nın bu sahiblenmeleri karşısında Türkiye rejimi de uzuuun yıllar bu rejimle bu sionist Ä°srail rejimiyle iyi iliÅŸkiler kurmak gerektiÄŸini düşündü ve yıl hiç itiraz etmeden onun bütün yaptıklarına ilk 40-50 yıl itirazsız seyirci kaldı.
Tayyib ErdoÄŸan’ın 2003 yılı başında iktidara gelmesinden sonra, bu sionist rejimle Türkiye arasında, son 50 yıla yakın süre boyunca bir takım gerilimler meydana gelmiÅŸse de, ErdoÄŸan’ın Ä°srail rejimi C.baÅŸkanı Åžimon Perez’e karşı, o rejimin cinayetlerini en net ifadelerle dile getirdiÄŸi ve dünya diplomatik mahfillerinde de büyük yankılar meydana getiren ünlü ‘Davos KonuÅŸması’ ve arkasından meydana gelen Mavi Marmara hadiseleri sonunda iliÅŸkiler 5-6 sene kesildiyse de, bu baÄŸlar yeniden kuruldu. Bu da tabiî idi. Çünkü, NATO üyesi olmayan bir Ä°srail rejimi, NATO’nun en fazla gözetleyip koruma altında tuttuÄŸu bir özel statüye sahib ve Türkiye de NATO üyeliÄŸini sürdürür iken, ortada bir çeliÅŸkinin olması da kaçınılmazdı.
Bugünkü durumda, ilk 50 yıl Türkiye tarafından hep desteklenmiş olan bir İsrail rejimi artık yoktur ve amma Türkiye de bu rejime itirazlarını ve Filistin Müslümanlarına desteğini sınırlı tutmak ihtiyacını hissetmektedir. En azından geçmişteki, gözü kapalı İsrail teyidçisi bir dönem sona ermiş olması olumlu bir gelişmedir ve bunun dünya siyasetindeki hassasiyetlerle birlikte düşünülerek Müslüman halkın haklılığına daha fazla destek yönünde geliştirilmesi umulur. Ama, konunun neticede bütün emperyalist-şeytanî güçlerle karşı karşıya gelmeyi göze alacak bir kararlılıkla takib edilmesi gerekmektedir.
Hama ve İslami Cihad arasında olduğu söylenen problemlerin kökeni neyden kaynaklanıyor böyle bir problemden gerçekten bahsedebilir miyiz?
Farklı örgütlerin aralarında bir takım hedef ve hattâ metod farklılıkları olmasa, ayrı örgütler halinde olmalarının esasen bir mantığı olmaz.. Bu bakımdan temelde aralarında bir zıddiyet yoksa da, bu gibi hedef veya metod farklılıkları veya karar mekanizmalarının uyumlu çalışmaması dolayısiyle ortaya bir takım sürtüşmelerin çıkması tabiî sayılmalıdır. Ancak, kendilerine İslamî hedefleri esas aldıklarını açıklayan ve bu yüzden güçlenen bu gibi örgütlerin aralarında silahlı bir çatışmaya gitmemeleri umulur ve o merhaleye varmadıkça da büyük tehlikeler karşısında güçlerini birleştirebiliriler..
İsrail, Suriye iç savaşında nerede duruyor?
Suriye’de baÅŸlangıçta iç savaÅŸ olarak ortaya çıkan durum artık bir iç savaç da deÄŸil , uluslararası güçlerin güç gösterisi yaptıkları bir arenaya dönüşmüştür ve sionist Ä°srail rejimi bu durumdan en çok memnun olan durumdadır. Çünkü, Rusya ve Amerika ve NATO ülkeleri baÅŸta olmak üzere hemen bütün güçler bu savaÅŸ alanında devrededir, ve onlar da bir bakıma Ä°srail rejimi adına ‘vekalet savaşı’ yürütmektedirler. Bu durumda sionist rejim niye dört köşe olmasın..
'EMPERYALİSTLER BÖLGE ÜLKELERİNİN TAMAMINI ZAYIFLATMAK İSTİYOR'
ABD, Türkiye’ye raÄŸmen PYD’yi neden destekliyor , Suriye’nin kuzeyinde bizi neler bekliyor?
Kısaca, OrtadoÄŸu’da, Osmanlı sonrası son 100 yıllık tablo artık emperyalist odakların planlarına cevap vermiyor. Onun için zaman zaman yeni coÄŸrafî sınırların haritaları yayınlanarak dünya kamuoyu alıştırılmaya çalışılmaktadır. Ãœstelik Türkiye’nin Ä°srail rejimine bakışında da bir mesafeli duruÅŸ geliÅŸmeye baÅŸladığından, emperyalist güç merkezlerince bütün bölge ülkeleri ve hele de Türkiye’nin de zayıflatılması ve de bölge ülkelerini birbirine daha bir düşürecek yeni devletçiklerin ortaya çıkarılması planlanmaktadır. Gerisini siz tasavvur ediniz..
İslamcılık ve Müslümanlar sizce ne durumda.. sizce İslamcılık yara mı aldı?
İslamcılık teriminden anlaşılan mânâ nedir? Bu durumda sualinizin cevabı da farklı olur.
Müslümanlara gelinde .. Müslümanların bugünkü dünya sahnesinde hiç de yüzakıyla bulundukları söylenemez. Ama, bu yok oldular mânâsında değil.. Derin yaralar almışızdır, ama, öldürmeyen yara bünyeyi güçlendirir.. İnşaallah..
Henüz yorum yapılmamış.