YaÅŸam
Hayatı 3T ile yaşamak - Mine Alpay Gün
Follow @dusuncemektebi2
Pek çoğumuzun, özellikle evlat sahibi olanlarımızın genel bir sıkıntısı, aşmaya çalıştığı ortak bir engeli vardır. Yeni nesli internet bağımlılığından, televizyon tiryakiliğinden, tablet düşkünlüğünden nasıl kurtarabilir, ellerinden düşünmedikleri oyun yüklü ve bize ait olan telefonları nasıl bıraktırabiliriz derdidir bu.
Uzmanlar bu konu üzerine tezler üretir, çocuk gelişimi ile ilgilenenler onların teknoloji haricinde ilgilenebilecekleri alternatifler türetir, yazarlar bu konuya veryansın eder, çizerler bunu karikatürlerine döker... Anneler şikâyetçidir, babalar dertlidir, öğretmenler muzdariptir.
Çünkü günün büyük kısmını teknoloji ile iç içe geçiren çocuklar zihinlerini doldurduğu için okulda verilenleri zor öğrenmekte ve öğretmenler güç durumda kalmaktadır. Çünkü bir çizgi filme kilitlenmiş onu izleyen çocuklar, kulağını dış dünyaya kapattığı için, annelerinin onlara çağrı yapan sesini bile duymamakta anneler çileden çıkarmaktadır. Çünkü tabletine dalmış oyun oynayan çocuklar babalarının gittiğinden de geldiğinden de haberi olmadığı için, işten yorgun argın eve gelen baba hep aynı manzara ile karşılaşmakta, çocuklarının bedenen orada ama
ruhen başka diyarlarda oluşunu görmektedir.
Kimse inkâr edemez bu derdi değil mi? Çocuğu olanların çocuğundan, olmayanların etraftan görmeye alışık olduğu şeylerdir bunlar. Hastanede muayene sırasında beklerken annesinin yanına sinmiş tablet oynayan çocuklar, toplu taşıma araçlarında telefonla susturulmuş çocuklar, akraba oturmalarında kalkıp oynamak, eğlenmek varken çıt çıkarmadan teknolojik ortamda oyunlar oynayan çocuklar ve çok daha fazlası...
Peki, madem hepimiz bu denli rahatsızız bu görüntülerden, hepimiz kurtulmak istiyoruz bu sıkıntılardan da neden bir türlü üstesinden gelemiyoruz bu sorunun? Neden kurtaramıyoruz çocuklarımızı bu illetten? Neden alamıyoruz teknolojiyi yeni neslin elinden?
İşte bu, belki de bu derdi çekenler olarak çoğumuzun cevabını bilmediği, bilse de kendine itiraf etmeye çekindiği, bilip itiraf etse dahi çözüm için bir şey yapmadığı/yapamadığı bir sıkıntıdır.
Peki, ama neden? Neden bu sıkıntı, çağımızın en büyük derdi olarak duruyor karşımızda? Neden nesiller heba oluyor böyle? Ve neden bizim elimizden bir şey gelmiyor?
Haydi, bu sorunun cevabını bulabilmek için biraz beyin jimnastiÄŸi yapalım…
Bir ev düşünün ki o evin annesinin elinden telefon düşmüyor. Ya telefonundan ertesi gün misafirleri için yapacağı kek-börek tarifleri okuyor ve hatta videoları izliyor veya gruplarda
arkadaşları ile muhabbet ediyor. İlkokuldan, liseden, üniversiteden, işyerinden, vakıftan, partiden, akrabalardan, komşulardan, çocuğunun okulundaki annelerinden, kocasının arkadaşlarının eşlerinden, eski mahalleden diye uzayıp giden bir yığın grupların hepsine bir bir, üşenmeden yetişmeye çalışıyor, beğendiği videoları, resimleri herkesin istifadesine
sunuyor...
Evin babası işinden gelir gelmez bir eline kumandayı, diğer eline telefonunu alıyor ve aynı şekilde grup mesajlarına bakarak akşama kadar biriken mevzulara sonradan da olsa dâhil olmaya çalışıyor veya facebook, twitter, instagram sayfalarında dolaşıp kim ne paylaşmış, hangi arkadaşı hangi durumdaymış tarayıp duruyor.
Evin büyük erkek ya da kız çocuÄŸu için de durum farklı deÄŸil tabi ki. Kendi odalarına çekilmiÅŸ, evden çıt çıkmaz bir vaziyette, akÅŸama kadar kullanıldığından ÅŸarjları tükenen ve prize taktıkları telefonlarına gömülmüş bir ÅŸekilde iken, anne babalarının telefonlarında yaptıklarına ilave olarak YouTube’un abone olduÄŸu sayfalarına yüklenen videoları izliyorlar, hunharca paylaşım yapıp durum bildiriyorlar...
Bu tablo kimilerimizin evinde bu kadar acı değilken kimilerimizin evinde çok daha vahim değil mi?
Peki, evde anne babası ve varsa ağabeyi ve ablası böyle olan, doğar doğmaz teknoloji ile tanışan bir çocuğun yürümesi ile birlikte eli tablet tutuyor olması, görmesin diye önünden telefonlar saklanan bir birey olması normal değil mi? Ya da böyle evin çocuklarını teknolojiden koparmanın mümkün olmaması gayet doğal değil mi?
Evet, yaÅŸadığımız çaÄŸ, teknoloji çağıdır ve tamamıyla ne kendimizi soyutlamamız ne de çocuklarımızı uzak tutmamız mümkün deÄŸildir. DiÄŸer yandan teknoloji Allah’ın bir nimetidir ve zaten kullanılması da gerekir. Fakat ÅŸunu artık kabul edelim ki Allah adına kullanmamız gereken teknoloji çoÄŸu zaman bizi O’ndan uzaklaÅŸtırmakta, ona olan düşkünlüğümüz, namazlarımıza göstermediÄŸimiz özeni yapacağımız bir paylaşıma göstermemize sebep olmaktadır.
“Ben faydalı iÅŸler yapıyorum” ya da “Evimi ve çocuklarımı ihmal etmiyorum” diyenleri de kendi vicdanları ile baÅŸ baÅŸa bırakmaktan çare yoktur! “Ä°yi ama ne yapabiliriz ki” diyebilir bu derdi kabullenenler. Sayılabilecek pek çok ÅŸey var elbette ama diyelim ki hiçbir ÅŸey yapamadık, diyelim ki bu tablo böylece devam ediyor, en azından akÅŸam herkesin evde olacağı bir vakti belirleyip sadece bir saatliÄŸine telefonları odalarda bırakıp televizyonun düğmesinden kapatıp birlikte vakit geçirelim ve birbirimizin gözlerinin içine bakalım!
EÄŸer çocuklarımızın ruhsal deÄŸiÅŸikliklerini Facebook’tan öğrenmek istemiyorsak, eÄŸer ÅŸeker hastalarının 3 beyazdan korunmaya çalışıldığı gibi biz de çocuklarımızı 3T diyebileceÄŸimiz tablet, televizyon ve telefon bağımlılığından kurtarmak istiyorsak, bir yerden iÅŸe baÅŸlayalım ve onlardan önce kendimizi bağımlılıktan kurtaralım!..
Henüz yorum yapılmamış.